
Bölüm-35
***
Yaprak dalından koptu....
Bir papatya dalından kopmamak için çaba sarf etse bile rüzgâr şiddetiyle vuruyor, papatya dalından uçup gidiyordu.
Zêrda ve hawar'in gebeliği nerdeyse son ayına girmişti.
Zêrda kızı ve kocası ile birlikte oğlu için kıyafet bebek beşiği, ve oyuncaklar ile eve dönmüştü. Hawar onları bir köşeden izlemişti.
Ayhan ve Yıldırım yengesinin odasına bebek beşiği kurmuş Zerda oğlunun beşiğini hazırlamıştı. Kızı ile birlikte dolabı ayarlamış, oğlunun kıyafetlerini dolaba koymuştu.
Hawar kızı için kaynansindan izin almış, kızı için eksikleri alarak eve dönmüştü. İçindeki buruk bir sevinç ve acı vardı. Kocası ondan kopuyordu, daha doğrusu hiç gelmiyordu. Ara ara soruyor bir sıkıntının var mı diye kadınla ayak üstü konuşuyordu.
Son ayına giren iki kadın da son zamanlarda biraz sıkıntılı evre geçiriyordu. Zira Zerda bel ağrısı ve artık nefes almakta güçlük çekiyordu. Ve ara ara da uykusundan uyanıp kâbus görmesi. Bunlar kadını yoruyor ve daha da stresli hâle sokuyordu.
Kaç gecedir gecenin bir yarısı uyanıyordu. Bazen hiç uyumuyor, kızına sarılıp kızından gelen huzuru tüm iliklerine kadar hissediyordu.
" Anne uyan.." gözlerini açan kadın kızına baktı. " Ne oldu anneciğim?" Dedi uykulu sesiyle.
" Hadi kalk kahvaltıya inelim." Dedi Reyhan. Acıkmış midesinden gelen gürültü ile annesine karınıni gösteriyordu. " Bak karnım gurulduyor."
Zêrda güç bela ayağa kalkmaya çalıştı. Bir ağırlık vardı üstünde. " Tamam anneciğim sen in ben geleceğim."
Reyhan yataktan inip kapıya doğru yürüdü. Kapıyı açıp çıktı. Zêrda ayaklanmaya çalıştı ilkin. Ama sanki vücudu yat uyu diye kadını kaldirmiyordu.
Yavaşça ayaklanmaya çalıştığı sırada karınına giren acı ile yüzünü burusturdu. Elini karınına götürdü.
Yavaş yavaş nefes alıp vermeye çalışıyordu ama olmuyordu. Sanki bütün hücreleri kadının etini lime lime dogruyordu.
" Allah'ım.. bana, güç ver... Bu ne böyle?" Kızının doğumunda böyle olmamıştı. Tam vaktinde dogumus yapmıştı.
Çarşafı kaldırıp yataktan kalkmaya çalıştığı sırada aşağıdan bir bağırış gelmişti. Zêrda şuanda en olduğu ile ilgilenmiyor sadece şu odadan çıkmak istiyordu.
Bir bağırış daha geldi. Sesi bu sefer dikkatli dinledi Zerda. Bu hawar'in sesi idi. Komodine tutundu. Yavaş yavaş ağır ağır adımlarla kapıya doğru yürümeye çalıştı.
Sancısı daha da artmıştı Zerdanin. Bir eli karınında bir eli ile tutuna tutuna yürümeye çalıştı.
" Gülbahar... Yıldız..." Sesini kendisi bile zor duyarken onlar nasıl duysundu. Ki Allah'a çok şükür kapı saniyesinde açılmış, Yıldız kapıda belirmişti.
" Yenge..." Dedi Yıldız kadının yanına gelip.
" İyi değilim... İyi değilim.." dedi ağlamaklı sesiyle. Sancısı artıyor sonra azalıyor sonra yine artıyordu.
Kadının koluna girip odadan çıkarmıştı ki, Ayhan merdivenleri çıkarak geldi kadının yanına.
" Zêrda... Doğum mu başladı?" Dedi panik haliyle.
Zêrda şuanda kimseyi duyacak durumda değildi. Şuan tek istediği şey bir an önce hastaneye gitmek istiyordu. Konuşacağı sırada bacak arasından gelen sıvı ile gözleri bir kaç saniyede açılmış öylece kala kalmıştı.
" Yenge ne oldu?"
" Zêrda.."
" Suyum geldi."
Kocası daha fazla beklemeden kadını kucağına almıştı.Yıldız kadının odasına geçmiş bebek için yapılan valizi alıp aşağı koşmuştu.
Ayhan temkinli adımlarla aşağı indi. Yıldırım arabayı hazır etmişti. Hemen aşağı inen genç adam bahçeyi geçip arabaya doğru yürüdü.
Yıldız arabayı açmıştı. Kucağında Zerda'yi alan adamı fark etti hawar. Yüzü kızarmış, ter içinde kalmış, yavaş yavaş nefes alırken kadına ve adama kaydı başkaları. Kocası onun önündeki arabaya kadını koyup şoför koltuğuna geçmişti.
Hawar bir anlık acı ile sancısı durmuş ama geri hatırlatmıştı kendini.
iki araba hızla yola çıkmıştı. Zêrda acı içinde ağlayarak hastaneye gitmek istiyordu. Sanki bir bıçağı almışlar da karınıni deşiyorlarmis gibi acısı vardı.
Araba hastanenin önünde durmuş hemen sedye gelmişti. İki kadında acılar içinde doğuma girmişti. Zêrda ve Hawar aynı dogumhanye ama farklı yerlere hazır edilmişti.
***
Sanki zaman aile için durmuştu. Hanım xanim ve kızı ile birlikte hastaneye gelirken, hawar'in ailesi de aynı anda gelmişti. Kadınlar ayrı ayrı yerlere oturmuş iki kadında ve bebekten güzel haberler bekliyordu.
Ayhan değil bahçeye çıkmak, doğumhanenin önünden bile ayrilmiyordu. Sıkıntı içinde kolundaki kol saatine bakarken, doğumun ne zaman biteceğini bekliyordu.
Bugün iki kez baba olacaktı. Biri kız diğeri erkek iki evlat sahibi kollarında olacaktı.
Hawar'in doğumu başladığında Reyhan gülbaharin yanına gelmiş annem iyi değil dediği an yıldız kadını aşağıda bırakıp yukarı koşmuştu. Ki iyiki koşmuştu. Kadının durumu iyi değildi.
Ameliyattanin kapısı açılmış içerden hawar'in doktoru çıkmıştı.
" Kızım nasıl doktor? Torunum nasıl?" Yaşlı kadın kızının durumunu öğrenmek istiyordu.
" Hawar hanımın durumu iyi. Bebekte öyle. Birazdan odaya alacağız."
Yaşlı kadın iki kızına da sarılmıştı. Çok şükür dedi kadın kızı artık anne olmuştu. Kızı sapasağlam kızını kucağına almıştı.
Ayhan şimdide Zerdadan bekliyordu güzel haberi. Doktor çıksın bebekte anne de iyi desin. İstiyordu.
Kısa bir zaman geçmişti. Ki nihayet doktor çıkmıştı. Attila bey onu bekleyen aile ile göz göze geldi.
" Doktor karım nasıl iyi mi?" Diye sordu Ayhan. " Oğlum iyi mi?"
" Öncelikle hayırlı olsun, bebek iyi dünyaya gözlerini açtı."
Oğlu biricik oğlu dünyaya gelmişti. Zêrda oğlunu dünyaya getirmişti çok şükür. Ayhan hafifçe güldü.
" Karım iyi mi?"
Atilla bey adamın gözlerine baktı. Kafasını eğdi. Doğum sırasında Zerda oğlunu doğurmuştu, hatta anne ve bebek ten teması bile yapılmıştı. Fakat kısa süre sonra Zerda gözlerini kapatmış, monitörden gelen sesle bebeği hızla anne kucağından alınmış Atilla bey gerken müdahaleyi yapmıştı.
" Zêrda hanım bir anda kendini bıraktı. Oğlunu gördü öptü kokladı ama sonra gözlerini kapadı. Ve.."
Ayhan ve diğerleri ne dercesine doktora bakıyordu. Ne olmuştu, ne diye doktor sözünü kesmişti. Zêrda iyi miydi?
" Ve ne doktor? Zêrda ne durumda?" Dedi Ayhan.
" Ve bir anda kalbi durdu."
Bütün gözler doktora kitlenmis bakıyordu. Zerdanin kalbi mi durmuştu? Onca acıdan sonra, onca birbiri ardına gelen felaketten sonra kadını kendini bırakmış miydi?
Hayır.. hayır Zerda bırakıp öylece çekip gidemzdi. Oğlunu kucağına almadan, daha kızı ile oğlunu buyutmeden kendini bu şekilde bırakmazdı.
" Kızım.. zerda'am..." Hanım xanim ayağında derman kalmayacak kadar güçsüz kalmıştı. Vahide göz yaşları içinde annesine tutunmustu.
" Doktor, bana karımın yaşadığını söyle. Zêrda ölmedi de!"
" Kalbî durdu, geri geldi. Fakat vücudu çok yorgun, gözetim altında tutacağız. Geçmiş olsun." Diyerek çıkıp gitmişti.
" Zerda'am.. keckamin... Rihamin.."
( Rihamin; ruhum) Dizlerini yumrukları ile dövüyordu. Kızı giderse şayet o küçücük çocuğa kim bakacaktı? Reyhan annesiz nasıl büyüyecekti?
" Dayê kurban olayım bırakma kendini. Bak doktor iyi olacak dedi." Vahide ne yaptıysa olmadı annesi iyi değildi. Kızı gözünü açmadan, oğlunu kucağına almadan iyi olmayacaktı.
" Benim gelinim uyanacak! Benim gelinim oğlunu kucağına alacak! Benim gelinim güçlüdür, oğlunu görmeden gitmez!" Dedi Zübeyde hanım. Gelini uyanacak torununu kucağına alacaktı.
Çünkü başka yolu yoktu! Zêrda bunca acıyı çekip, oğlunu kızını geride bırakıp gidemzdi. O kadın elinden ne geliyorsa yapacaktı.
Ve papatya aşağıya doğru süzülüp gitmişti... Tutunmak için dal aramak için...
***
Hawar uyananli çok olmuştu. Hemşire bebeği kontrol muayenesiden geçirip kısa süre sonra anneye götürmüştü. Hawar kızını kucağına almış sevmiş sütünü vermişti. Annesi Zerdanin iyi olmadığını, bebeğinin sağ salim dogudugunu söylemişti.
Şimdi kızı emzirmis beşiğe koymuştu.
Mini kızı uyurken gözleri kızına kitli kaldı. Annesi gibi teni vardı. Babası gibi saçları karaydi. Acaba dedi içinden ' acaba kızım bana kalacak mı.' anne olsa bile kızını ona verecekler miydi? Zêrda gibi anne olabilecek miydi? Her sabah kızının güzel sesi ile uyanacak aşağıya inecek miydi?
Nitekim kocası dâhi odaya gelmemişti. Kaç saat olmuştu. Annesi ve kaynansi gelmiş torununa bakıp gelinin durumuna bakarak çıkmıştı. Çünkü şuanda herkesin tek önem verdiği kişi Zerda idi. Uyanması gereken bir kadın vardı.
***
" Kızım yerin rahat mı?"
" Rahat dayê."
Kızı öğleye doğru çıkmıştı hastaneden. Ayhan karısının yanında uyanmasını bekliyordu. Yıldırım kadını ve yeni doğmuş bebeği alıp eve geçmişti. Gülbahar bir ihtiyaç olur diye eve geçmişti.
Kızını emzirmis, yavaş yavaş uykuya dalan kızına bakıyordu. Yaşlı kadın kızının yanına geçip oturdu.
Çöküp giden bir kızı vardı. Kuma olarak yaşadığı hayatta isyan edecek duruma gelmiş bir kızı vardı. Ve kadın kendine şunu demeden dile edememişti. ' Benim yüzümden, kızım cehennem hayatı yaşıyor.'
" Kızım.."
" Olmadı dayê... Olmadı... Kızın anne oldu ama hayatı cehennem gibi oldu.." gözünde biriken yaşlar yavaş yavaş aşağıya doğru gidiyordu.
" Zêrda gibi olmadım... Onun gibi olmadım... Sandım ki oğlan verirsem Ayhan benim yanımda olur... Beni karısı olarak görür..." Yavaş yavaş uykuya dalan kızına bakıyordu. Öyle masum öyle savunmasızdi ki, bir kokuya hasret gibi koklayıp duruyordu.
" Çok, çok seviyorum dayê... Kocamı seviyorum ama o beni sevmiyor... Gözü kulağı hep Zerda da... Ben onun gibi değilim..." Omzunu umursuzca salladı. " Keşke.. keşke böyle olmasaydı dayê... Keşke kuma olmasaydım... Bu lânet olan kuma kararına itiraz etseydim!"
" Bunların olacağını biliyordun keckamin."
" Evet biliyorum... Ama artık çok geç.. kocan beni sevmiyor... Sevdiği kadın ona istediğini verdi.. artık gözü beni de kızını da görmez.."
" O nasıl laf öyle kızım.. babası o illaki sevecek!" Dese de Hawar başını salladı. Asla! Asla öyle değildi. Bir erkek için gelmişti, ama nasibine kız düşmüştü.
" Sevmez dayê. Reyhan onun kızı, o sadece erkek için çabaladı.. yoksa kızı var diye niye gidip beni alırdı.."
Yaşlı kadın kızına uzun uzun baktı. Kendi eliyle kızının canını yakmıştı, bile istiye. Şimdi hangi su hangi deniz hangi göl bu ateşi söndürurdu.
Kızını alıp beşiğe koydu. Yavaş yavaş salladı. Daha düne kadar erkek veremedim diye dert yanıyordu kadın. Şimdi kızını kucağına aldığında beri, kızı var diye mutluluktan ağlıyordu.
" Zêrda kızı ile çok mutlu anne.. Ayhan ne kadar oglan istese de, Zerda kızı ile çok mutlu. Bir kızı çoğuna anne olduğu için," gözleri annesini buldu. " Ayhan'a rağmen!"
***
Ellerini cama koyuyor, kadının uyanmasını bekliyordu. Dün sabahtan bu yana ne uyku ne yemek yemişti. Oğlunu sadece bir kez görmüştür oda camın önünde görmüş daha sonra da soluğu yeniden yoğun bakım ünitesinin önünde almıştı.
Ağır ağır yavaş yavaş adamın yanına geldi. Az ötesinde durdu.
" Mutlu musun Ayhan?" Ayhan başını çevirip yaşlı kadına döndü. Hanım xanima. " Oğlun doğdu, oğul diye diye kızımın başının etini yedin. Ona gün yüzü göstermedin! Ona acı vere vere hayattan soğuttun!" Dedi yaşlı kadın. Mutlu muydu yaptıklarından.
" Zêrda uyanacak.." dedi yorgun çıkan sesiyle. Bunu biliyordu. Karısı ondan bile güçlüydü.
" Zêrda uyansa da seni affedecek mi? Oğlunu kucağına alsa da, sanki herşeyi unutacak mı?" Bir kadın ona yapılan ne kadar haksız ve yersiz durumlar varsa unutamzdi. Asla!
" Yarın oğlun büyüdüğü zaman ne cevap vereceksin ona? Ben annenin üstüne sırf bir erkek çocuk olsun diye kuma getirdim, ama Allah'ın kudreti çoktur seni annen doğurdu bunu mu diyeceksin?" Gözleri kan çanağına dönen kadın kızı için ayakta kalmaya ant içiyordu.
Adama doğru sertçe tükürdü. Ayhan gözlerini kapadı. Kadının ona ne dese hakti çünkü. Daha da bir şey demeden koltuğa geçip oturdu.
Ayhan zor duruyordu. Gözünü yeniden cama dikti. ' Zêrda ne olur uyan beni bu vebalin içinde bırakma.' burununa da oksijen maskesi ile gözleri kapalı vaziyette uyuyordu.
Kendi nefesini karısına verip uyansın istedi. Yeşil gözlerini açsın, ona bakmasa bile en azından oğluna ve kızına iyi gelsin istiyordu. Çünkü o kadın bir anneydi. Her anne evladı için ayakta durmaya ve tüm kötülükler içinde savaşmaya razı idi.
***
Yıldırım duramayan yeğenini kucağına alıp gelmişti. Reyhan inatla annesi görmek istemiş, gelmek istemişti.
" Amca annem ne zaman uyanacak?"
" Uyanacak, güzelim. Biraz hasta sadece."
" Ben annemin yanına gitmek istiyorum." Dedi Reyhan.
" Olmaz şimdi çiçeğim. Annen biraz uyusun, sonra uyansın görürsün "
Herkes dört gözle genç kadının uyanmasını bekliyordu. Zübeyde hanım ve Yıldız bebek ünitesine geçmiş yeni doğmuş bebeğe bakıyorlardı.
" Hadi Zerda gelin.. uyan da hem kızına hemde oğluna kavuş." Minik oğlan altında bezi ile kolları ve ayakları bağımız oynuyor, ara ara da ağlıyordu. Anneye ihtiyacı vardı bebeğin.
" Dayê sen eve git istersen." Dedi Yıldız. " Biz buradayız zaten."
" Karşıma işime! Zêrda uyanana kadar burdayım ben." Dedi Zübeyde hanım.
Anne kız bebeğe bakıyordu. Hanım xanim onların yanına kadar gelmişti. Yeni doğan torununu görmek istemişti. Uzatan bakıyordu sadece. Bebek gayet iyiydi. Sadece anne için kontrol sağlanmaya çalışıyordu. Anne uyandığı vakit, bebek hazırlanıp anneye gidecekti.
" Anne uyan.. çok özledim seni.." dedi Reyhan. Annesi uyansın, yanına gitmek istiyordu. " Hadi bak daha kardeşim de bekliyor seni." Diye umutla bekledi.
Hâlâ bir kıpırtı yoktu. Hâlâ daha uyuyordu. " Hani sen uyumayı sevmezdin? Neden şimdi uyuyorsun? Bak kardeşim de ağlıyor." Dedi annesine bakarak. Gülbahar ağlamamak için alt dudağını ısırdı.
" Teyze.."
" Efendim miniğim?" Dedi Gülbahar. Gözleri sulanmış kıza baktı.
" Annem uyansın lütfen.." dedi üzgün tonda.
" Uyanacak gülüm. Az daha sabır."
" Ne zaman ama?"
Kadında bilmiyordu. Ayhan ve Yıldırım aşağı inmişti sigara içmeye. Ağzına zehirden başka bir şey sokmuyordu.
Ve tam o anda Zerda uyanmıştı. Anlamsızca bakıyordu tavana. Gözleri yavaş yavaş cama kaydı. İkiside aynı anda güldü. Gülbahar cama dokundu.
" Zêrda... Zêrda açtın gözünü.."
" Annem uyandı... Annem uyandı.." diye alkış çalmış, bağırmışti.
Zêrda kızını görünce güldü. Uyanmıştı ne kızını nede oğlunu bırakmamıştı.. anne olarak savaşına oğlu da katılmıştı.
" Yaşasın annem uyandı.."
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 129.78k Okunma |
6.17k Oy |
0 Takip |
50 Bölümlü Kitap |