38. Bölüm
Emine Çiftçioğlu / ZERDA GELİN / 38. Bölüm

38. Bölüm

Emine Çiftçioğlu
em_ineee

Bölüm-37

***

Yeniden uyanmak....

Bir anne evlatlarını geride bırakmaz onların için dağ olur yoldaş olurdu. Tek dayanakları bir evlatti.

Zêrda uyandığından beri ailenin yüzünde güler açmıştı. Kızı annesinin yanına gitmiş, Zerda kızını alıp öpüp koklamisti.

Doktor kontrolünden geçen Zerda, kısa süre sonra oğlu ile buluşmuştu. Minik oğlu hemşirenin kolları arasında yeni annenin yanına gelmiş oğlunu kucağına vermişti.

Oğlu kucağına kadın önce burununu bebeğin boyununa hapis etmiş, daha sonra göğsünü açıp oğlunun aç olan karınıni doyurmustu. Minik afacan anesinin sütünü iştahla içerken, aile üyeleri anne ve oğlu izliyordu.

Sonunda Ayhan efendi muradına ermişti. Soyunu devam eden bir evlat dünyaya gelmişti.

Karnı doyan bebeği yavaşça beşiğe koymuştu. Reyhan minik kardeşine bakıyordu. Gözleri kapalı vaziyette uyuyordu.

Zübeyde hanım ve Hanım kadın yan yana oturmuştu. Kızı torununu doyurmus daha sonra Ayhan bebeğin beşiğine gelmiş yere çöküp oğluna uzun uzadıya bakıyordu.

Zêrda göz ucuyla bakıyordu adama. Ayhan oğluna sanki bebek hasreti çekmiş gibi doya doya bakıyordu. Reyhan babasının yanına kadar gelmişti.

" Baba, kardeşim çok güzel değil mi?"

Ayhan kızını kendine çekip yanağına bir öpücük kondurdu. " Evet kızım, kardeşin çok güzel." Baba kız yeni doğan bebeğin başında uzun uzadıya bakmıştı.

Gece boyunca oğlu bir kaç kez uyanmış Zerda sütünü vermişti. Ayhan bebeği kucağına alıp uyutmustu. Kızı annesinin kucağına yerleşmişti. Anne kız yatakta uyurken, Ayhan çiftli koltuğa uzanıp yatmıştı.

Zübeyde hanım ve Hanım kadın eve geçmişti. Yarın gelini ve torunu eve gelecekti. Refakatçi olarak da Yıldız başında duruyordu.

***

Evdeki yoğunluk bir hayli zorlamıştı kadınları. Zêrda öğleye doğru eve gelmişti. Genç kızın koluna girmiş Ayhan bebek pusetini koluna alıp eve geçmişti. Zerdanin lahusa yatağı hazırdı. Gülbahar kadının yatağını hazırlamış, Hawar ise yardımcı olmuştu. Gülbahar ne kadar gerek yok dinlen dese de, hawar iyiyim diyerek kadına yardım etmişti.

Zêrda odasına çıkmış oğlunu beşiğe koymuştu. Altını değiştirip daha sonra da beşiği yavaş yavaş sallayarak uyutmustu.

Zêrda geldikten bir gün sonra da bebek Mevlütü yapılmıştı. Hem Zerda hemde hawar için. İki kadının bebeğinin ismini de imam tarafından okunmuş, dualar ile hayırla yaşamlarını temenni edilmişti.

Mevlüt bittikten sonra Zerda gelenler ile uzun uzun konuşmuştu. Gelenler çoğu Zerda'yi tanıyordu. Bebeği görenler maşallah çekmişti. Tıpkı annesi gibi beyaz tenli, burunu ise babası gibi, dolgun dudaklarını annesinden almıştı. Ara ara gözleri aralanıyor o aralıktan görenler tekrar bir maşallah çekiyordu. Yemyeşil gözlerle bakıyordu, Bekir bebek.

Yıldırım yeğenini kucağına alıp sevmişti. Yeğeninin gözlerini fark ettiğinde ise yengesine dönmüş, ve kadını güldürmustu. " Yenge sen direk bebeği kendine klonlanmışsin." Demişti.

Akşama doğru oğlu ve kızı ile odaya çıkmıştı. Reyhan kardeşi ile oynuyor, öpüyor, elini tutup annesi ile konuşuyordu.

" Anne kardeşim ne zaman kadar büyür?"

" Biraz zamanı var anneciğim." Oğlunun altını değiştirirken söylemişti kızına. Oğlunun pijamasini giydirip kucağına almış göğsünü açıp oğlunu emzirmisti.

Reyhan anensinin dizine başını koydu. Kızının başını okşayarak oğlunu emziriyordu. Bir yanında oğlu bir yanında ise kızı vardı. Artık sadece ikisi içinde iki kalbi vardı.

***

Hawar kızını uyutmustu. Kızı beşikte uyurken, uyku tutamayan kadın artık delirmenin eşiğine gelmişti. Kocası dünden beri sadece üç yada dört kez gelmişti kızı için. Kızını kucağına alıp doya doya sevmişti.

İçindeki huzursuzluk günden güne devam ediyordu. Nitekim hâlâ kızının kimde kalacağı belli değildi. Gözleri beşikte kalırken, hiç uyumak istemiyordu kadın. Kızı Sıla, kadına huzur veriyordu.

Kapı açılmış kocası içeri gelmişti. Hawar kocasına baktı. Beşiğe doğru gelmiş kızına bakarak gülmüştü.

" Ne zaman uyudu?" Diye sordu adam.

" Yarım saat oldu uyuyali." Dedi Hawar.

" Geç kalmışım o zaman."

' Sen bana hiç gelmiyorsun ki, geç kalsın.' dedi kadın kendi içinden. Kocası ona gelmiyordu, her zaman bekleyen, ne zaman gelecek diye yolunu gözleyen kadın olarak kalacaktı. Sonuçta o bir kuma kadındı.

" Ayhan.." dedi kadın. Bu soruyu sormak istiyorudu. Ne zamana kadar içinde tutarsa catlardi.

" Efendim." Hâlâ beşiğin kenarında durmuş kızına bakıyordu.

" Kimlik.. ne zaman.. çıkacak?" Diye sordu.

" Yarın Karar belli olduktan sonra, kimlik çıkacak." Daha fazla durmak istemedi. Kızı zaten uyuyordu, ki Hawar da zaten yorgundu. Bedenini kapıya doğru çevirip yürüdü. Kapıyı açıp çıkmıştı.

Kimlik yarınki karardan sonra belli olacaktı. Yarın akıllardaki bütün sorular tamamen bitecekti.

***

İki kadında kahvaltıdan odaya çıkmıştı. Zerda ağlayan oğlunu kucağına alıp altını değiştirmiş daha sonra da emzirip aşağı inmişti.

Hawar kızını yıldıza vermişti. Ağladığı zaman kadınlar sustururdu. Zêrda oğlu ile aşağı inmiş, Gülbahar minik afacani kucağına almıştı.

" Yenge, bizimkiler misafirhanede seni bekliyor." Dedi Yıldız.

" Tamam." Diyen kadın salondan çıkıp misafir odasına gitmişti. Kapıyı açıp içeri girdi kapıyı kapattı.

Gelen kadınlar ile Zübeyde hanım. " Geçin hanımlar." Demiş kadınlar hemen yerlerine geçmişti.

Mindere oturan iki kadında aralarında boşluk bırakarak oturmuştu. onalara bakan kaynansi, kayinbabasi ve Ayhan'a bakarak kararı bekledi.

Bugün karar verilecekti. Sıla bebeğin kimde kalıp, kimlikte kimin isimi yazılıp yapılmayacağı belli olacaktı.

" Lafi fazla uzatmaycagim." Dedi Hamo bey, ağır aksanı ile kadınlara bakarak konuştu. " İki gelin de bebeğini doğurdu, dünyaya sağ salim geldi. Ayhan'nin istediği oldu, oğlunu kucağına aldı." Dedi oğluna bakarak. Oğlu ne demek istediğini anlamıştı.

" Sıla bebek, yarın çıkacak kimlikte ki anne adı Zerda olacak. Annesini Zerda olarak bilecek." Dedi Hamo bey.

Zerda kimliği anlamıştı ama annesi olarak, kendisinin bilmesini istemiyordu. O bebek Zerdanin değil hawar'in bebeği idi. Buna hakkı yoktu. Bir bebeği annesineden ayricak kadar gadar bir insan değildi Zerda.

" Baba, ben Sıla bebeği annesinden ayırmam. Bunu ben başka bir kadına yapmam." Bu bencillik olurdu.

" Hawar seni kocanı aldı ama Zerda gelin." Dedi Zübeyde hanım.

Zêrda kabullenmeyen bakışlar ile kafasını salladı. " O onların suçu benim suçum değil!" Diye karşı çıktı.

" Zêrda gelin sen istesen de istemesen de bunu kabul etmek zorundasın kızım. Yarın Sıla bebek büyüdüğü vakit onu kuma kızı diye hor mu görsünler, bunu istiyorsun kızım sen?"

Zêrda hafifçe kafasını diğer tarafta çevirdi. Hawar suskunluğunu bozmuyor kafasını eğmiş sadece dinliyordu. Yanan bir ateşin içinde olduğunu bilse bu kanun değişmeyecekti.

" Bu bütün torunlarım için geçerli. Büyüklerin yaptığı hatanın bedelini torunlarım ödesin istemiyorum!"

" Kararım kesin Zerda! Sıla bebeğin kimlikte ki anne adı senin ismin verilecek keckamin. Annesi olarak da.."

" Baba yapma ben bir kadının bebeğini kendi bebeğim gibi sahip çıkamam. Kimlik işine karışmam ama annesi varken ben küçük masum bir bebeğe annelik yapmam çok bencilce olur."

" O yüzden bunu benden istemeyin herkes kendi bebeğine annelik yapabilir. Onların suçu yüzünden bir masum bebeği bir kadından koparamam!"

" Peki keckamin öyle olsun." Dedi Zübeyde hanım. Gözleri kuma gelinine çevirdi. Suskunluk içinde oturuyordu.

Aile büyükleri çıkıp gitmişti. Zêrda ve sadece Hawar kalmıştı. Hawar yavaşça kadına çevirdi bakışını. Genç kadın yaşlı gözlerle bakıyordu kadına.

" Zêrda.."

Kadına baktı Zerda. Anne olan ama bebeğine annelik ruhunu katmayan kadına.

" Beni... Beni affet.." kadının elini tuttu. " Affet Zerda... Yalvarırım Affet."

" Hawar.."

" Ben kadınların yüz karasiyim Zerda! Anneyim ama bebeğime layik bir anne olamıyorum."

" Öyle deme, doğurmak ile annelik olmaz ki. Sende kızına annelik yapacaksın. Ne kararı olursa olsun o senin kızın hawar. Sen kızına anneliği yapacaksın, kim ne derse desin!"

Hawar başını salladı. Küçük bir çocuk gibi ağlıyordu. Ayağa kalkıp odadan çıktı. Mutfağa geçeceği sırada kızının ağlama sesini işti. Salona geçen kadın, içeri girmişti. Yıldız bebeği kadına verdi.

" Acıkmış olmalı." Kızını kucağına alıp odaya geçti Hawar. Göğsünü açıp yavaş yavaş emzirdi. Minik kızı sütünü içerken, kızının elindeki eldiveni çıkarmış elini birkaç kez öpmüştu.

" Annem... Sila'm... Herşeyim.. büyüdüğün zaman anneye kızma olur mu?" Dedi Hawar. " Annen bir hatta yaptı.. çok büyük bir hatta yaptı.."

Gözlerini kapadı. Hep bir kızı olsun istemişti Hawar. Kız çocuğu eve hem huzur hemde bereket getirirdi. Daha kuma olmadan evvel arkadaşları evlenip çocukları olduğu zaman evlerine gider bebekleri kucağına alırdı.

Hem bir hayalî vardı. Bir kızım olsun herşeye bedel demişti. Sıla demek özlem demekti. Onu özlem içinde bekleyecekti. Yuvasına bereket getirecekti.

Olmadı, anne olsa anneliği hiç bir zaman tam tatmyacakti. Zêrda gibi anne olma şerefine nail olmayacaktı.

***

Akşam yemeğiden sonra Zerda odasına çekildi. Oğlunu kucağına alan kadın yavaş yavaş kucağında sallıyor, oğlunu uyutmaya çalışıyordu.

" Bekir oğlum.." yavaş yavaş uykuya dalıyordu bebeği. Beline hafif hafif vuruyor, sakinlemesi için, odanın içinde turlar atıyordu.

Kapı açılmış Ayhan içeri geçmişti. Ayakta duran kadının yanına yürüdü. Oğlu uyumuştu. Nerdeyse süt sarhoşu olmuştu.

" Süt sarhoşu mu oldum, aslanım?" Zêrda beşiğin tullerini açıp oğlunu yavaşça beşiğe koydu. Beşiği yavaş yavaş sallamisti. Oğlu iyice derin derin uyurken kadında yorgunluk içinde yavaş yavaş yatağa geçmişti.

" Bugün büyüklüğünü gösterdin." Dedi Ayhan. Kadına bakarak. Zêrda hafifçe kocasına baktı.

" Ben bir bebeği anneden ayricak değilim!" Dedi genç kadın. " Sizin hatanizin bedelini o masum bebek ödeyecek değil." Dedi kadın.

Kocası ve kumasinin bedelini kızı ödememyecekti. Evet o hatta bir kere yapılmıştı ve Zerda bunu ömrü hayatı boyunca çekecekti. Yüreğindeki ateş ilelebet yanacaktı. Bir yangın vardı cigerinde. Gelen misafirlerin pek çoğu ' Kocanı affet, bak oğlun oldu artık,' dese de kolay değildi Zerda için.

Kocasının hala erkek bebek getir laflarını unutamıyorudu. ' Senin veremediğin erkek bebeği aldığım kadın verecek,' demişti kocası kuma almadan evvel. Bunları hangi birini unutup bir evladım var kocam o benim nasıl diyebilirdi.

Kan kussa kızılcık şerbeti içecek kadındı Zerda. Bazı şeyler kendi aralarında hal olur konu kapanırdi ama böyle büyük yapılan yanlışlar hiç bir zaman kapanmazdi.

" Ben Hawar için yada, sizin için değil o masum bebek için yaptım." Dedi kadın. " Benim dünyalar güzeli iki evladım var onlar bana bu dünyada yeter de artar da, kalbimde daha fazlasına gerek bile yok!" Demişti.

Peki ya Ayhan nerdeydi? O kalpte yeri yok muydu?

" Ben neredeyim?" Dedi adam.

" Seni kalbime gömelim çok oldu. Topark altındasın sen!"

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 20.01.2025 15:02 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...