42. Bölüm
Emine Çiftçioğlu / ZERDA GELİN / 39. Bölüm

39. Bölüm

Emine Çiftçioğlu
em_ineee

Bölüm-39

****

Nereden bileceksin....

İnsanoğlu bazı şeyleri anlamıyor hatta anlamak istemiyordu. Bazı şeyler ulu orta yerde meydana da iken, görmek istemiyordu. Biz insanoğlu bazı durumları hep üç maymun oynardık..

Acıyı görmemek, acıyı duymamak ve hissetmemek!

İki koca iki hafta bir çırpıda geçmişti. İki kadında annelik ruhunu tadiyor, gece gündüz evlatları için cirpniyordu.

Hawar kızı ile hazırlığını yapmıştı. Bugün kızını doktora götürecekti. İki iki gecedir düzenli uyumuyor, annesinden emdiği sütü geri kusuyordu.

Kızını hazırlayan kadın kimlik için, odadan çıktı. Derin nefes aldıkça sanki yüreğindeki kalp organı, kemiklerini kıracak kadar kadını daraltıyordu.

Zerdanin odasına kadar gelmiş kapıyı yavaşça çalmıştı.

" Zêrda.." dedi kapının eşiğinde durmuş kadına bakıyordu.

" Buyur Hawar?" Genç kadın karşısında sürekli gözlerini kaçıran ne söylemek istediğini söylemek için kendi ile savaş açan kadına baktı.

" Şey... Ben, şey.. için.." kimlik için geldim diyemedi. Kızımın kimliğini almam lazım diyemedi.

" Bir sorun mu var Hawar?"

" Kimlik Zerda.."

" Haa evet kimlik." Diye hızla dolaba doğru ilerlemiş çantasının içinden kimliği çıkarıp kadına uzattı.

Hawar teşekkür edip odasına geri dönmüş kimliğin üzerinde yazan isime bakmıştı.

Baba adı; Ayhan

Anne adı; Zerda

Odaya geri dönen kadın çantasını alıp hızla odadan kızı ile çıkmıştı. Aşağı inmiş kocası ile birlikte hastaneye doğru yola çıkmıştı.

Hastaneye geçen ikili doktora kızını göstermişti. Bebek aşısı yapılmış bir kaç ilaç vermişti. Doktor kontrolünden geçen kızı iğne yapıldığı sırada ağlamış Hawar kızını sakinleştirmisti.

Kızı ve kadını alıp eve geçmişti genç adam. Kadın kızı ile birlikte arabadan inip eve dönmüş kocası arabadan inmeden işe gitmişti.

Hawar kayansinin yanına geçti. Zübeyde hanım torunun bir sıkıntısı olup olmadığını sormuş, bir kaç ilaç verdiğini dile getirmişti.

Kızını emzirmis beşiğe koymuştu.

Akşam vaktine kadar evdekiler yemek işi ile uğraşamis akşam yemeğiden sonra oğlu duramdigi için, odasına çıkmıştı Zerda. Oğlunu kucağınada sallamış, gazını alıp beşiğe koyarak uyutmustu.

Genç kadın banyoya geçmiş, elini yüzünü yıkayıp yüz havlusu ile yüzünü silip banoydan çıkmıştı ki, birden vücudu sert bir bedene çarpmıştı.

Zêrda geri gideceği sırada mengane gibi kollar kadını sarıp vücuduna geri çekmişti.

Zêrda kafasını kaldırıp kocasına bakacağı vakit, Ayhan kadının dolgun dudağına sertçe yapışmıştı. Genç kadın kendini geriye çekmeye çalıştı. Elleri ile kocasını itmeye çalışasa da başarılı olamamıştı.

Dudakları kadının dudağını sömürüyor, sertliği kendini belli ediyordu. Kadının ensesinden tutuşmuş adetta dudakları ile öldürücü darbeler veriyordu.

Zêrda hızla başını diğer tarafa çevirdi.

" Ayhan ne yapıyorsun sen!" Diye uyardı. Dudaklarında hâlâ kocasının izleri vardı.

" Çok özledim seni, Zerda.." karısına sokulmak, onun tenini hissetmek, kokusunda huzur bulmak istiyordu.

" Çekil, bırak beni!" Diye cemkirdi.

" Senin kokunu özledim kadın! Senin merhametini özledim!"

Yeşil gözlerine uzun uzun baktı adam. Kirpikleri o kadar uzundu ki, sürüme çektiği vakit kendinden geçiren bakışlar atıyordu. Çok özlemişti bu kadını.

Zêrda geri çekilmeye çalıştı. Onu özlediğini dile getiriyordu, neredeyse altı yıllık aynı yastığa baş koyduğu kocası onu özlüyordu.

" Senin beni özlemen geçmişi değiştirmiyor!" Dedi kadın. Gitsin istiyordu gitsin sadece gitsin. Çıksın bu odadan, yanına gelmesin, ona dokunmasın istiyordu. Zaten hâlâ o kara gece aklındaydi. Unutur muydu o günleri?

" Ben seninle olmayı özledim Zerda. Ben seninle evimi özledim."

" Sen evini yikali çok olmadı mı?" Üstüne kuma getirdiği gün o evi yikmamiş mıydı? Şimdi ne olacaktı. Kuru bir özürle herşey değişecek miydi? Hayır! Bunca acı bunca keder geçecek miydi? Hayır.

" Evimi kaybettim. Ama şimdi buldum ve yanındayım." Evi Zerdaydi, yuvası Zerdaydi, yolu zerdaya çıkmıştı. Bu kadının bin de bir gücünü istiyordu Ayhan.

Zêrda geri çekilip kocasını kenara iterek odanın ortasına kadar yürüdü. Kocası hâlâ banyo kapısının eşiğinde durmuş kararmış göz bebekleri ile ona bakıyordu.

" Ha yanındaymis." Diye alay içeren hayret gülüşünü adama sundu. " Sen bu odada olabilirsin, evlatlarının yanında da olabilirsin, ama benim gönlümde yerin yok Ayhan!"

" Zerda ben senin kocanim. Sende benim karımsin, kadınımsin!" Dedi üstüne basa basa. " Kolay mı ulan, herşeyi silip atmak!"

Zerda inatla başını salladı hayır anlamında. " Ben senin hiç bir şeyinim! Senin karın diğer odada. Git çekirdek ailenin yanına, bana gelme!"

Fakat Ayhan bunu kabul etmedi. Zerda Reyhan ve oğlu Bekir ile küçücük çekirdek ailesini temsil ediyordu. Zerda her bakımdan onundu, ve hep onun kalacaktı.

" Sana aşığım kadın görmüyor musun?" Dedi Ayhan. Bir kaç adım atarak kadına yaklaştı. " Seni seviyorum, seni..."

Ne kadar kolaydı sana aşığım diyebilmek. Üzerine kuma getirdiği karısına sana aşığım diyen kaçıncı erkeklerden biriydi acaba Ayhan?

Aşığım kelamı söylemek kolaydı tâbi. Ama gel gör ki, bunu hissettirmek, bunu bir kadına göstermek ne acı vermek ne de keder vermeden göstermek kolay değildi.

Zerda kocasının sözünü hızla kesti.

" Sen bana aşık değilsin. Sen beklentilerine aşıksın! Birinden istediğin şeyi alana kadar bekliyorsun. Aldığın zaman da aşığım diyorsun! Hayır.." diye itiraz etti Zerda. " Sen kendi beklentine aşık bir adamsın. Bana aşık yada beni seven adam değilsin!"

" Hayır. Zerda hayır. Ben sana aşığım."

" İnsanlar bizi görmüyor. Erkek bebek verdim diye, ' Kocan o senin, sen sever sayar' diyorlar." Kendi dediğine kendi güldü kadın. " Bana diyorlar ki ' Kocana yüz vermemezlik yapma, kumana kaptırma,'" sustu Zerda. Daha çok konuşulacak şey vardı, anlamayana ne anlatabilirdi ki! Kocanı kumana kaptırma diyorlardı. Oysa, kuma getiren kocası değil miydi. Acısını yüzüne vuran, kederde boğan, ' bir kadın olup bana erkek bebek vermedin' diyen de kocası değil miydi?

" Sen beni görmüyorsun, sen benim neler çektiğimi bilmiyorsun. Tâbi sana göre hava hoş, iki karın var ikisinden de evlatların var." Susmadı. Susmayacakti. Bir kadın olarak hele hele üzerine kuma gelmiş bir kadın olarak, susmak yoktu artık.

" Sen benim neler çektiğimi nereden bileceksin!"

Ayhan kadına baktı. Çok yorgun çok bitikti. Üzerine peydah olmuş bir yorgunluk sanki ölene kadar devam edecekti. Biliyordu ki, Zerda Ayhan'ı affetmeyecekti. Üzerinde ahı varken, üzerinde acısı varken, nasıl bu kadına samimi ılımlı aşkla gelebilirdi. Eski Zerda şirinoglu yoktu artık.

" Git.. benden git.. karının yanına git." Parmağı ile kapıyı gösterdi kadın. Nasıl acımadan üzerine kuma getirdiyse, öylede kumasina gidecekti.

" Sen benim karimsin.. benimsin!"

Zerda kabul etmemişti. Başını dik tuttu. " Git Ayhan!"

" Odadan mı kavuyorsun beni?" Dedi şok içinde. " Ulan kocanı odadan mı kavuyorsun?" Hayretler içinde kaldı. Bunca yıllık karısı onu odadan kovuyordu.

" Evet bir itirazın mi var? Kovuyorum!"

" Ulan Zerda.."

" Sen benimsin." Demişti kocası.

" Allah seni belanı versin Ayhan. Sen üzerime kuma getirdin şimdi de bana sen benimsin laflarına gir öyle mi, senin karın olmaktan bile utanıyorum ben, sen şükret ki, çocukların var." Tiksinti içinde baktı. Bir gram bile sevgisine aşkına layık değildi bu adam.

Ayhan dondu kaldı. Kadını karısı ona beddua etmişti. Onu özlediğini aşık olduğunu söylüyordu adam ama kadın umursamıyordu bile, başka kadın olsa karşılık verirdi. Kocasını kumasina gitmesine müsaade etmezdi. Kocamsin derdi. Gitme kal yanımda derdi lakin Zerda bunu kabul etmiyordu. Zerda kocasını ruhundan verecek kadar nefret ediyordu.

Lakin Zerda öyle değildi. İnatçı ve gururlu olduğu için kocasını yanında bile istemiyordu. Ona hem nefret ediyor hem tiksiniyor hemde karısı olmaktan bile utanıyordu.

Ayhan hızla odadan çıktı. Kapıyı sertçe kapatmış uyuyan oğlunu uyandırmıştı. " Bir sana lafımı geçiremiyorum Zerda, bir sana. Ne inat bir avrat bu!" Kendi kendine söyleniyordu. Bunca yıldan sonra ilk defa odadan kovulmuştu. İlk defa karısı ona beddua etmişti. Kanı donmuştu adamın. Ama kadında haksız değildi şimdi.

Sinirle gideceği vakit ayağı halıya değmiş, adam bu sefer hırsını halıdan çıkarmıştı. " Ulan bir sen eksiktin!" Ayağı ile halıya vuracağı vakit ayağındaki halı terliği ayağından çıkmış karşı duvara çarpıp düşmüştü.

Hızla oraya gidip terliği giyen adam. Hawar'in odasına geçmişti. Hawar kızını uyutmus beşiği yavaş yavaş sallıyordu.. kocasının odaya gelmesi ile kadın kocasına baktı. Zerdanin yanında olması gerekmiyor muydu?

Azıcık sevindi kadın. Kocası yanına geldi diye, mutlu olacaktı. Gözleri beşikte uyuyan kızın çevirdi bakışını baba yanımızda kalacak diyeceği vakit kocasının hal ve hareketlerini izlemişti.

Hırsla pijama takımını çıkarıp giyindi. Yatağa giren adam, sertçe nefes alıp veriyordu. Anlamıştı kadın muhtemelen Zerda ile kavga ettiği bes belli ortadaydı. Adam yine kadının damarına basmıştı.

Hawar sesini çıkarmadan sırtını kocasına dönerek uyumuştu.

***

Sabah oğlunun sesi ile uyanan Zerda oğlunu altını değiştirmiş, sütünü verip aşağı inmişti.

Merdivenleri inen adam Zerda ile göz göze geldi. Ayhan yavaşça karısının kucağında başını annesinin göğsüne koymuş olan oğlunun yanına gelmiş, yanağına bir öpücük kondurmustu. Oğlunun kokusunu içine çekti.

Geri çekilip ona bakmayan, sen benim gözümde yoksun diyen kadına baktı. Dün gece odadan kovan karısına bir ders verme zamanıydı.

Hızla kadının yanağına bir öpücük vermişti. Zerda kocasına bu sefer ölümcül bakışlar atıyordu. Zümrüt yeşili gözlerine çektiği sürme ile gözleri adetta kararmış kocasına bakıyordu.

" Kaşınıyorsun, Ayhan!" Dedi kadın. Ondan nefret ettiğini kaç kez söylese de adam, inatla ona yaklaşıyor ısrarla onunla olmak istiyordu.

" Seviyorum." Dedi adam. Bu kadını seviyordu.

" Sevme beni, senin sevginin zerresini istemiyorum."

" Umrumda değil Zerda. Benim sana olan sevgim bana yeter." Dedi gülümseyerek. Öyle bir bakışı vardı ki kocasının yabancı biri olsa, bu adam sana tutkun derdi. Lakin gel gör ki öyle değildi.

Hızla geri çekilip evden çıkmıştı. Onların izleyen ve bu sahneye bile imrenen kadın, göz yaşlarını silmiş yavaş yavaş merdivenleri inmişti. Sabah uyanan adam gülümseyerek uyanmıştı. Kocasının gülmesi ile kadında gülmüş fakat şimdi gördüğü görüntüden sonra bütün mutluluğu puf olup uçmuştu.

Kahvaltı edilmiş temizlik yapılmıştı. Günlük rutin haline geri dönülmüştu.

Acısını saklamak, bir saklambaç haline gelmişti kadına. Bir kocaya; onu seven, ona değer veren, üzüldüğü vakit neyin var diyen bir koca yoktu. Hiç bir şeye sahip değildi Hawar. Bu hayatta saçından tutupta tırnağa kadar hiç bir şeye sahip değildi. Acınası bir hâldeydi. Hayal ettiği, hayal kurduğu bir aşk yoktu. Kocam da beni seviyor dediği bir aşk yoktu. Gıpta edeceği, kocamın sevgisi bana yeter diye herkese anlatacağı bir aşkta yoktu.

Kısacası bu hayat sana sonsuz bir acı bir hayat bırakıyorum diyordu. Tek sığınak bildiği yer kendi evladıydi.

' Biz sevgisiz olmaya mahkumuz.' diye içinden geçerdi Hawar. Ruhu ve bedeni bunu haykırıyordu.

***

Günlük rutin işlere dönmek ve aynı zamanda duygulu ve duygusuz davranmak bir insan için hiç kolay değildi. İki kadın içinde.

Lahusalik dönemi bitmiş, Sıla ve Bekirin kırkı çıkmıştı. Zerda kocasına ne kadar gelme dese de kocası sürekli burunun dibinde bitmişti.

Hawar kızını uyutmustu. Bugün kocası gün boyunca evdeydi. Çaylar içildikten sonra Hawar odasına çıkmış, hızla bir duş almıştı. Bugün Ayhan odasına gelecekti. Adı gibi biliyordu.

Giymiş olduğu siyah dantelli geceliği üstüne gitmişti. Saçının nemini almış arkadan salık bırakmıştı. Kırmızı mat rujunu sürüp, yatağa geçmişti. Bu gece kendisinin ve Ayhan'nin gecesi olacaktı. Bu gece kocasına bedenini armağan edecekti.

Yatakta uzun uzun bekledi. Duvardaki saatte baktı Hawar. Ne gelen vardı ne giden. Alt dudağını dişledi.

" Gelecek Hawar, gelecek. Kocan gelecek." Gelecekti biliyordu. Kocası ona beni bekle demişti. Kadının heyecanını görmüştü. Ki Hawar da kabul etmişti. Gün boyunca kocası ona gelecek diye gülmüş yüzünde güller açmıştı.

Ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Hayır dedi kendi kendine. Kocasının şimdiye gelmesi gerekti. Kocası şuanda odaya gelmesi gerekti. Neden gelmiyordu? Yine Zerdanin odasından mı kalacaktı kocası? Ama bu haksızlık değil miydi? Zerdanin kocası olduğu kadar, onunda kocasıydi?

Bir kez daha deriden ümitsizce iç çekti. Gelmemişti. Bugün senin yanındayım, diyen adam gelmemişti.

Başını yastığa koydu. Ağlaya ağlaya gözlerini kapattı.

***

Sabah uyanan kadın, üstünü değiştirip kızı ile hazırlanıp odadan çıktı. Merdivenleri inen kadın mutfağa geçmişti.

Bir bardak su doldurup yavaş yavaş içti. Dün gece kocası ne odasına gelmişti, nede sözünü tutmuştu.

Merdivenleri inen adama takıldı gözleri yanına kadar gelip, dibinde durmuş kızını kucağına çekip onunla oynamıştı.

" Dün gece odama neden gelmedin?" Diye sordu sessizce. Ayhan kızını kucağına alıp kadına döndü. Yine her zamanki gibi yüzünde gülüşü vardı.

" Unuttum," dedi tek nefeste.

" Unuttun." Diye bilmişlik ile kafasını salladı. " Doğru aklına geldiğim mi var unutasin!"

Ayhan kadına baktı. Gözleri boğuk bir hâle gelmiş ha ağladı ha ağlayacak kıvamadaydi. Dün gece kızı ve oğlu ile uğraşmış ara ara da kadına bulaşmıştı. Zerda artık çıldırmış yatağa girmişti. Kocası kızıyla bir olup kadını deli etmişti. İlk defa dün gece huzura etmişti genç adam. Zerdanin yanında az da olsa huzur bulmuştu.

Birine gelirken, diğerini görmezden geliyor, diğerine değer verirken, diğerine acının gölgesinde bırakıyordu.

Eşitlik desen sadece ilk kadında vardı. Kuma kadın bu eşitlik namına çembere bile giremiyordu.

" Arada bir aklına beni ve kızını da getir olur mu?" Dedi kadın kızını kucağına almıştı. Adama omzunun üstünden bakarak konuştu. " En azından değersiz olduğumu yüzüme vurmasın!"

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 23.01.2025 16:40 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...