

Bölüm-7
***
Beni ancak yaşayan anlar...
Çok değil daha düne kadar kocası ile mutlu bir evliliği, mutlu bir hayatı vardı. Ne derdi olsa, gelir kocasına anlatır bir çare bulmasını isterdi.
Kızı bile olsa kadının derdi olduğu zaman en azından yanına gelir, konuşur derdini dinlerdi.
Herşey olduğu bunu da hayatından çıkardı Zerda. Tek tesellisi kızı Reyhan idi.
" Anlamdım.." Ayhan ayakta kaşları çatık vaziyette kadına boş boş bakıyordu.
" Biz Zerda ile bugün kavga ettik."
" Neden?"
Hawar kocasının sakin edası ile dinlemesine sasirsa da anlatı olanı biteni. Ayhan ise kadına garip garip baktı. Bir karısı onu kiskanirken, diğer karısı yüzüne bakmayacak raddye geliyordu.
" Pişmanım Ayhan. Yemin ederim pişmanım." Dedi kadın. Korkuyordu esasında. Kocası ona bağırsa citini bile cirkarmazddi.
" Hawar, sen beni kıskanacak durumda değilsin! Ben sana daha öncede söyledim. İstedim odaya giderim! Senin bana veya Zerda'ya laf etmene isyan etmen haddin değil."
" Ama kıskandım işte!" Dedi acıyla. Kuma da olsa kocasıydi sonuçta,
Ayhan delirmek üzereydi. Hawar'a tek kelime etmeden eşofman takımıni çıkarıp banyoya geçti. Kısa süre sonra çıkıp yatağa girdi. Hawar yatağa geçmiş, sesini çıkarmadan uzanmıştı.
" Yarın Zerdadan özür dileyceksin! Bir daha da böyle bir hatsizlik duymaycagim!"
" Tamam."
Gözünü kapatan kadın uymaya çalışmak istese olamamıştı.
Sabah üstünü giyinip aşağı inmişti Hawar. Mutfağa bakıp Zerda orada mi diye kontrol etti. Fakat yoktu. Tam döneceği esnada Zerda damdan aşağı iniyordu.
Mutfağa geçen kadın kuması ile karşı karşıya gelmişti.
" Hayırlı sabahlar." Dedi Hawar. Fakat Zerda konuşamadı. Mutfağa geçip ocağın üstündeki çaydanlığı kontrol etti.
" Zerda, seninle konuşabilir miyiz?" Sessizce bekledi. Keza konuşmak için şuan iyi bir fırsatı.
" Sonra.." kadına arkası dönük, çaya bakıyordu.
" Lütfen, şimdi konuşsak." Diye diretti.
Zêrda kafasını çevirip kadına baktı. Pişmanlık vardı gözünde bunu iyi biliyordu ki muhtemelen özür dileycekti.
Başını salladı. Kadınla birlikte misafirhanye geçtiler. Hawar kapıyı kapatıp kadının karşısına geçti.
" Buyur seni dinliyorum."
Hawar derin nefes alıp kadına baktı uzun uzun. " Dün yaptığımdan dolayı senden özür diliyorum. Yaptığım bencllikti."
" Evet bencllikti." Diye kabul etti Zerda. " Ama bir yandan sende haklısın."
Hawar kadına baktı. " Nasıl?"
" Farz etki, sen değil ben senin üstüne kuma gelsem bende kıskanırım. Kocamı yanımda istiyorum derim. Her kadın kocasını yanında ister hawar."
Hawar sessizce kadını dinledi.
"Sende bir kadınsın Hawar. Yakında kocanın istediği o bebeği sen ona vereceksin." Dedi Zerda. Artık bütün duygularını bir köşeye atmıştı. " Nasıl ki Ayhan kızı için odama geliyorsa, yarın senin içinde gelecek." Dedi içindeki zuhur etmiş kanayan yara kabuk sökülmüş yeniden kanamisti.
" Seni anlıyorum Zerda."
" Hayır beni anlayamazsın!" Dedi yükselerek. " Beni ancak yaşayan anlar!" Dedi. .
Hawar'in vücudundaki kan tümüyle dondu. Bu konuda elbette ki haklıydı. Sonuç olarak gelen kişi kendisiydi. Zerdayi anlamak, deveye hendek kazmak kadar derindi.
" Biz bu evde ömürlük kalacağız. Ne sen gidebilirsin nede ben. O yüzden ne olursa olsun kırmamak için elimizden ne gelse kâr. Başka çare yok." Dedi Zerda. Konuşmayı bitmişti. Kapıya doğru yürüdü kapıyı açmadan evvel kadına döndü. " Ama bilki Hawar ne senin yaptığını nede kocamın yaptığını unutmayacağım!"
Kapıyı açıp çıktı. Hawar acı içinde elini kalbine götürmüştü. Zêrda ne olursa olsun kin guducek bir kadın değildi ama yapılanı unutacak kadar salak bir kadın da değildi.
Akşama kadar ev işi ve yemek uğraşan kadınlar kendi kabuğuna çekilmişti. Ne Zerda konuşmuştu ne Hawar.
Akşam yemeği sonrası, kızını alıp odaya çıkacağı sırada Yıldız yengsine yetişti.
" Yenge."
Merdivenlerin başında kıza döndü.
" Efendim."
" Bugün Reyhan benimle kalsa ya?"
" Niyeymis?" Dedi kıza bakıp.
" Kız kıza gece yapalım diyorum. Lütfen" diye minnet içinde baktı.
Yıldız bazen yengsi rahat etsin diye yeğenini alıp odasına alırdı. Güzel bir vakit geçirirdi.
" Anne kalmak istiyorum."
Yıldız yeğeninin elinden tutup kendi tarafına çekti. " Lütfen yenge bu gecelik."
" Tamam ama erken yatilcak. Anlaşıldı mı?"
" Tamam merak etme sen." Yeğenini kucağına alıp koşar adım odasına geçti.
Zêrda kızının pijamalarıni alıp kıza teslim etmişti. Kendi odasına yol alıp kapıyı açıp içeri geçti. Kapıyı da kaptıp kitledi.
Yorgun edayla dolaba doğru gitmişti ki kolundan tutulup bir anda kendini dolap ile kocası arasında bulmuştu.
Korkudan olsa gerek tiz bir çığlık atmıştı.
" Ne yapıyorsun sen? Delirdin mi?" Dedi korkusu gitmişti ama bu sefer sinir gelmişti.
" Asıl senin yaptığın ne?"
" Ne yapmışım ben?"
" Bana bakmamalar, kahve yapmamalar, hayırdır?"
Bugün Zerdadan kahve istemişti ama onun yerine hawar getirmişti kahvesini. Buda adamı çileden çıkarmaya yetmişti.
" Ne var karın yaptı işte yetmiyor mu?" Kıskacı altından çıkmak için cabaliyordu ama nafile.
" Zêrda!" Diye uyardı. " Sen benden büyük bir ceza aldın. Ve o cezayı da ödeme zamanı geldi." Diyen adam sözünü bitirir bitirmez kadın daha ne olduğunu anlamadan kadını yatağa atmıştı.
Zerda büyük bir korku ile yatağa düşmüştü. Kendini toplayıp yataktan gerisim geri gidiyordu.
" Yapma Ayhan... İstemiyorum.." dedi elini kaldırıp kocasını uzak tutmaya çalışıyordu.
" Ben istiyorum ama..."
Zêrda kalkamya çalıştıkça kocası tutuyordu. Nefret etmişti o an kocasından. Kocası kadının üstündeki ince kazağı teninden söküp atarcasina çıkarıp atmıştı.
Zerda cabaliyordu çıkmak için ama kocası bütün gücünü kadına veriyordu.
" Ayhan... Ayhan hayır.... Hayır istemiyorum... Yapma..."
" Kes sesini Zerda!"
" Allah belanı versin... İstemiyorum diyorum neden anlamıyorsun..."
Fakat Ayhan dinlemedi. Zêrda gecenin en karanlık anını yaşamıştı. Bugün kızı yanına değildi ki iyiki değildi.
Çünkü o gece Zerda gelin için en karanlık ve ruhunun ve bedenin öldüğü gece olmuştu....
Ve kocasının yaptığı bu iğrenç durumu ne unutackti, nede hafızasıdan silecekti. Kocasının ona yaptığı bu saygısızlığı ömürü boyunca unutmayacaktı...
***
Yıldız yeğenini hazır etmişti. Ona güzel bir toka almış saçına takmıştı. Dün gece yeğeni ile güzel bir vakit geçirmişti.
Yeğenini alıp aşağı indi. Yıldırım aşağıda peteğe yaslanmış çay içiyordu.
" Amca.." diye amcasına koştu.
" Ooo benim prensesim gelmiş."
Minik kızı kucağına alıp öpücük kondurdu yanağına.
" Bak halam bana toka taktı."
" Hmm, benim prensesime herşey yakışır."
Yıldız amca yeğeni bırakıp mutfağa geçti. Hawar tek başına kahvaltı hazır etmişti. Çayın demine bakıyordu.
" Hawar yenge, Zerda yengem nerede?"
Hawar kıza baktı. " Bilmiyorum görmedim."
Yıldız kolundaki saatte baktı. Saat sekiz olmuştu bile. Yengesi erken uyanırdi normalde.
Kahvaltı sofrasını kurup oturmuşlardi sofraya. Zübeyde hanım gelinine baktı. Zêrda gelin nerdeydi?
" Keckamin, yengen nerede?"
" Bilmiyorum dayê. Odasına galiba."
Hawar da merak etmişti. Nerdeyse bir aylık gelin olmuştu belki de geçiyordu. Zerda bu süre zarfında geç kaklamzdi.
Reyhana yemeğini Yıldız vermişti. Yeğenine küçük çay bardağına çay koyup vermişti. Oda annesi gibi çayı şekersiz içiyordu.
Kahvaltı sonrası Yıldız yeğenine boyma kitabı vermişti. Önüne renkli renkli kalemler verip çıktı.
Merdivenleri çıkıp kadının odasına gelip kapıyı açacaktı ki Zerda gelin hızla kapıyı açıp çıktı..
" Yengem, hayırlı sabahlar olsun."
" Sana da güzelim.. ne oldu neden geldin."
" Sana gelecektim. Sofraya inemdin de."
Zerda güldü. " Ne yani anneler keyif yapamaz mı?" Dedi. Gözüne boğuk bir sürme çekmişti. Ağladığı içinde bol bol pudra sürmüştü.
" Yapar tâbi ya." Dedi kadının ne halde olduğunu bilmeden.
" Hadi aşağı inelim."
Kızı alıp koluna girip aşağı indi. Dün geceyi hiç kimse ama hiç kimse bilmeycekti. Bunu bir tek kendisi ve Allah'ın arasında kalacaktı.
Gün boyunca sessizlik kadına yansımıştı. Zor durumda da olsa gülmüş kızı ile ilgilenmişti.
***
Hawar'in yeniden midesi kalkmıştı. Dün geceden beri, üç kere kusmuş, ne yedi ise mideyi boşalmıştı.
Aklına gelen ile hemen olup olmayacağını bilmiyordu. Kocası ile üç dört kez birlikte olmuşlardı ama hemen olur mu bilmiyordu. Sonuçta gelin olalı baya olmuştu.
Bunu anlamanın en iyi yolu ise hastaneye gitmekti. Akşam kocası odasına gelmişti. Hâli çok farklıydı.
Sanki bir şey olmuş gibiydi. Kadın gelip kocasına durumu anlatmıştı. Ayhan aldığı bilgi ile, kadına aval aval baktı. Yarın kadını doktora götürecekti.
Sabah kadını alıp doktora götürdü Ayhan. Doktor muayenesiden geçmişti hawar.
Ayhan için müjdeli haber gelmişti nihayet. Hawar gelin gebe kalmıştı.
Ayhan da mutlu olmuştu. Hawar anne olacağı için mutlu iken kocasına istediği bebeği verecekti.
Karı koca mutlu şekilde eve döndü. Hawar salona geçip Zübeyde Hanım'ın yanına geldi. Elini öpüp başına koydu.
" Hayır olsun buke ne oldu?"
Hawar gulmusyerek onun için müjdeli haberi bir çırpıda vermişti.
" Hamileyim yâde."
Zerda, gelin sessizce önüne baktı. Gözlerini sımsıkı kapattı. Hayır, hayır aglamaycakti... Aglamaycakti... Bu olacaktı zaten... Ama kadını kahreden şey ise kocası daha dün gece ona istemden, kadına sahip olmuştu. Daha bunun yarası kanarken, şimdi ise kuması gebeydi.
Zübeyde Hanım'ın gözleri Zerda gelinine kaydı. Sadece sessizlik içinde kızına bakıyordu. Ne acı bir durumdu ki, gelini şimdi ne hâldeydi.
" Hayırlı olsun buke."
" Sağbi, dayê."
Allah'ım sen Zerda gelinime güç ver. Ona kol kanat ger. Acısını hafiflet...
Hiç bir kadın Zerda gelini ve onun gibi binlerce kadını anlayamzdi. Acısı çok, yarası derindi.
Kızı ile ilgilinen ve acısını en gıpta yaşayan kadın, odaya çıkmıştı. Çıkar çıkmaz yeşil hareleriden akan sicim gibi göz yaşları yanağından alıp çenesine kadar yol aldı.
Kapının arkasına oturan kadın, dizlerini kendine doğru çekti.
Şimdi kocası çok istediği, onun veremediği ama kumasinin vereceği erkek bebekle mutlu olacaktı.
Biçare hâli ile duvara boş boş anlamsızca baktı. Yanıyordu... Hemde iflah olmaz derecede yanıyordu. İçinde yıkım vardı. Kalbî delinmiş ortadan ikiye bölünmüştü.
" Sen yardımcı ol bana Allah'ım. En büyük tesellim sensin. Kurban olduğum Allah'ım bana dayanma gücü ver."
Not; bölüm hazırdı bende yazayım dedim. Yorumlarınızı bekliyor olacağım
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 129.78k Okunma |
6.17k Oy |
0 Takip |
50 Bölümlü Kitap |