

Bölüm-9
***
Kardeş isteği..
Bir kadın acıdan dozunu alıp bu acıya direnmek için gücüne güç katar, bu acıya sımsıkı tutunurdu.
Ki Zerda bu acıya tutuncak ağaç dalına kendine güç almıştı.
Hawar'in gebelik haberinin üstünden iki hafta geçmişti. O malûm olaydan sonra Zerda kocası en ufak bir cümle dâhi kurmuyor, kızı ile ilgilineniyordu.
Damdan oturan, Hamo bey giydiği siyah şalvarin üstüne tütün tablasini açmış içinden tütünü çıkarıp sarmıştı. Ucunu yakan yaşlı adam, yavaş yavaş ciğerlerine çekiyordu.
Yıldız babasına kahve yapıp getirdi.
" Buyur baba."
Yanında duran demir sandalyeye koymuştu fincanı.
" Reyhan nerede?"
" Aşağıda." Dedi babasına bakarken.
" Temam keckamin."
Yıldız aşağı inmişti. Hawar odasına çıkmış kocasının gömleklerini utulemis, askıya asmisti. O sırada komodinin üstünde telefonu çalması ile biten ütünün fişini çekip telefonu eline aldı.
Arayan annesi idi.
" Efendim dayê."
" Nasılsan keckamin eyisen hâl keyif?"
" Çok şükür dayemin. Eyiyim."
" Bebeğin nasıl?"
Elini karınına götürüp sıvazladı. " Çok şükür." Dedi Hawar. Annesi ile biraz daha konuşmuştu.
Kızı artık gebeydi. Allah izin verirse yakında kocasına erkek bebek verecekti. Ki Hawar bunun dular ediyordu. Daha küçük de olsa bebeğin sağlığı sıhhati önemliydi.
" Kocan sana iyi davranıyor değil."
" İyi, iyi ana kötü değil."
" Aman kızım kendine de bebeğe de iyi bak. Kendini kalın tut havalar soğudu."
Hawar gülümsedi. Anne de olsa kızını ve daha yeni yeni karınında filizlenen bebeği düşünüyordu.
" Merak etme dayê, Ayhan ikimize de iyi bakıyor şüphen olmasın."
" Bilirim kızım ama, korkuyorum." Annesi telefonun ucundan derin bir iç çekti. " Kumasin kızım. Kuma kadını kimse sevmez. Kimse değer vermez." En üzüldüğü nokta buydu ya bediha xanimin. Kızı kuma gelindi. Her ne kadar o eve bebek için gitse de kimse kızına değer verecek değildi.
Hawar'in gülüşü soldu. Annesi can paresi haklıydı. Zêrda ile kavga ettiği zaman özür dilediği zaman bile anlamıştı bu evde değeri yoktu.
Başını eğip annesinin konuşmasını dinledi. " Bilirsin kızım bağı bahçe yapsan da, kuru toprağı yaşa çevirsen de nafile. Yuva üstüne yuva kurulmaz." Dedi annesi. " Biz bir hata edip seni verdik. El evine gittin artık. Dilerim Allah'tan kocan sana da bebeğe de iyi bakar. Hüküm giydirmezler."
Hawar birde durdu. Annesi ne diyordu?
" Hüküm?" Dedi sadece.
" Kızım kuma kadınlar, Bebek verse bile o bebek senin mi olacak sanıyorsun? Zerdanin olacak."
Hawar'in o an kalbine kuru bir korku yel gibi esip girmişti. Zerda ilk gelindi. Hâliyle bu bebekte muhakak Zerda geline verilirdi. Ki bunu en iyi bilen kişiler büyüklerdi. Eli otomatik gibi karınına gitti. Ama onun karınında büyüyordu bebeği. Anneyle iletişim kuruyordu bebeği. O zorlu dokuz ayı kadın çekiyordu. Sancısını, aşermesini kadın çekiyordu. Nasıl al oğlumu diyebilirdi.
Ya bebeğim benden alınırsa, ya Zerda geline verilirse?
" O yüzden sen, sen ol bebeğine fazla bağlanma yavrum." Yaşlı kadın göz yaşları dökse de bu acımasız hayatın içinde kızı için ne gerekiyorsa yapıyordu. Ama biliyordu ki artık çok geçti.
" Ama anne bu benim bebeğim."
" Kuma çocuğu mu desinler oğluna!"
Kuma çocuğu mu desinler oğluna, yüzüne tokat darbesi gibi çakılmisti gerçek. Dini nikahı vardı sadece. Oda Allah katında haram olmasın diye.
" Kocan seni istedi, oda bebek için. Ailesi seni istemedi." Dedi kadın.
Gözünü kapatan kadın, acısını dirhem dirhem çekti. Ah dedi içinden, keşke dilim lal olaydı da tamam demeseydi.
Annesi ile uzun uzun konuşmuştu. Telefonu kapatıp yerine koydu. Ne yapacağını bilemedi kadın. Karınında bebeği vardı. Anne olacaktı. Bir kadının istediği o evreye geçmişti.
Yüreğine korkusunu saklayıp odadan çıktı.
***
Çayı hazır eden Zerda salona geçmişti. Tepsiyi ortaya koyan kadın bardakları tek tek koyup çayları döktü.
Yıldız'ın yanına geçip oturdu. Bütün aile oturmuş konuşuyordu. Ayhan ayağını bağdaş kurup oturmuş, Reyhan bunu fırsat bilip babasının yanına gidip kucağına oturdu.
Hamo bey oğluna kaşı gözü ile işaret etti. " Reyhan, anasına çekmiş Ayhan."
Ayhan kızına baktı. Annesi gibi yeşil gözleri ile babasına bakıyordu. " Baba bak ben ne yaptım."
" Ne yaptın?" Dedi ilgi ve merakla.
Bütün gözler baba kızdaydi.
" Bak bu annem bu sen bu da ben." Dedi küçük parmağı ile çizdiği yarım yamalak insan figürü ile.
Ayhan kızının çizdiği resime odaklandı. Anne ve baba figürü ile küçük kız çocuğu ortada duruyordu.
" Hmm, çok güzel olmuş."
" Çünkü ben yaptım."
Hepsi gülmüştü. Zübeyde hanım gelinin dizine vurdu hafifçe. " Kızın sana benzemiş. Baksana lafın altında kalmıyor."
Zêrda kızına bakıp derin derin iç çekti. Kızı olmasa ne olurdu bu hâli.
" Rayhan." Dedi dedesi. Torunun ismini bir türlü düzgün telaffuz edemiyordu. " Gel hele dedesinin gülü."
Reyhan babasının kucağından kalkıp dedesinin kucağına oturdu..
Sol gömleğinin üstünde küçük cebinde bir kutu çıkardı Hamo bey. Küçük bir altın bilezik almıştı torununa ne zamandır aklımdaydı.
" Bak bu senindir, kimseye verme."
Zêrda mahçup olmuş babasına bakmıştı. " Baba ne gerek vardı."
" Olur mu buke, rayhan benim göz bebeğim." Torunun yanağını öptü.
" Teşekkür ederim dedecigim."
" Deden sana hayran."
Hamo bey kız çocuğuna hayran kalıyordu. Yıldız doğduğu zaman bir baba olarak kızının üstüne titriyordu. Ki bazen Yıldırım, bu durumu kıskanımiyor değildi. Tıpkı şimdi olduğu gibi.
" Baba vallahi bizi torunun gibi sevmiyorsun!" Dedi alay içeren alıngan sesi ile.
" İt oğlu it, sen eşek kadar adamsın. Seni de mi kucağıma alayım."
Kadınlar gülerken, Yıldırım teessüf eder gibi babasına baktı. " Vallahi yok demem."
" Eşek oğlu eşek."
Zerda baba oğlunun atışmasına gülerek izliyordu. Ki Ayhan in gözleri kadına değdi. Gözleri bir babasına birde kayinina gidip geliyordu. Her gülüş bir kadın için özelse, bir adam için de değerliydi. Ki Zerdanin gülüşü de Ayhan içinde öyleydi.
İlk gördüğü zamanlar gibi, annesi ilk gelip Halan kızı Zerda'yi sana çok beğendim, dediği zaman Zerda aklına düşmüş en yakın kuzeni evlendiği zaman Zerda'yi kendine almıştı.
Zerda Hamo beyi çok severdi. Cana yakın bir babaydi. Ölen babasının yerine koymuştu babasını. Ki Hamo bey de Zerda'yi kızı gibi görür sayardi.
Hawar bir ona bakmayan kocasına birde kadına bakıyordu. Zerda'ya her baktığında sanki tekrar gülsün ister gibi, sanki Zerda bir gülse adamın yüzünde güller açacak gibi.
Gözleri bu sefer kayinbabasina takıldı. Onun çocuğuna da böyle sevecek miydi? Bebeğinde böyle sahiplencek miydi? Bebeğini de böyle kucağına alacak mıydı?
Kendine gel ve ortama ayak uydur, diyen iç sesine kulak verip ortama döndü.
Baba oğul çatışması son gaz devam etmişti. Ara ara çatışmalar yıldıza da sıçrıyor kendini savunmaya geçiyordu genç kız.
Ayaklanan ev ahalisi odalarına geçmişti. Reyhan kolundaki bileziği sallayıp odasına çıkmıştı. Zêrda yatağın üzerine bırakıp unuttuğu çamaşırları alıp bukmeye başladı.
" Anne."
" Efendim kızım." Reyhan yatağın üzerine çıkıp annesinin yanına geçip oturdu.
" Senden bir şey istiyecegim."
" Nedir." Elindeki kızının elbisesini bukuyordu.
" Ben.. kardeş istiyorum."
Zerda in eli havada kalmıştı. Kadının başı ağır ağır kızına kaydı. Başından aşağı kaynar su dökülmüş gibi kıpkırmızı olmuştu.
Biliyordu Zerda. Bir gün demişti kendine, ya kızım kardeş isterse, şimdi ise korktuğu şey başına gelmişti.
" Kızım nereden çıktı şimdi?" Dedi kızını kırmadan gülerek.
" Ama anne ben çok sıkıldım tek kalmaktan. Bir kardeşim olsun onunla oynamak istiyorum." Dedi Reyhan. Çok mu şey istiyordu ki, bir kardeşi olsun onunla oyun oynamak istiyordu.
Benim çocuğum olamıyor kızım, diyemedi Zerda. Annen sana bir kardeş veremiyor kızım, diyemedi Zerda. Baban başka bir kadınla çocuk yaptı diyemedi.
Kızına sarılıp iç çekti. " Belki bir gün olur kızım," dedi sadece. Oda kızını üzmemek için. Şimdi ağlasa yeriydi. Ama kızı var diye üzülmesin diye susuyordu Zerda.
Dünyanın adaleti yoktu ama Allah'ın adaleti çoktu. Döner dolaşır yine üzüleni bulur derman olurdu.
Zêrda Allah'a dua ediyordu her gece gıyabında bazen çaresizce tükendiği, çaresizce kaldığı zamanlar da oluyordu. Ama yinede isyan etmiyordu.
Umut ediyordu. Umut can çıkmadığı takdirde hep vardı. Hep olacaktı. Kolu kanadı kırılsa bile oluyordu.
Rabbim, sen bana güç ver. Kırılan kanadima derman ver.
Kızı kısa süre sonra uyumuştu. Çamaşırları toplayıp dolaba koydu. Yatağa geçeceği sırada, o gece aniden aklına düşmüştü.
Ayhan yapma bırak.... Ne olur bırak istemiyorum... Allah'ım ne olur kurtar beni buradan.... Sesimi biri duysun...
Kalbî daraldı. Hayır, hayır o yatağa gidemezdi. Kafasını şiddetle salladı. O yatak onun ruhunu, kalbini söküyordu. Arkasını dönüp çeyiz sandığının üstünde duran döşeği alıp yere serdi. Yatağa geçip yattı.
***
Sabah kızına sarılı halde uyanmıştı. Kızı annesinin göğsüne kafasını sokmuş uyutmustu.
" Yatakta niye yatmadin anneciğim."
Saçını yavaş yavaş incitmeden tarayan annesine en güzel cevabı verdi Reyhan.
" Senin kokun yoktu orada, anneciğim."
Zêrda kızının saçına öpücük kondurdu içine çekti. Reyhan annesine döndü.
" Anne ben dün seni gördüm rüyamda."
" Yaa, nasıldı peki?" Merak içinde bekledi.
" Sen ben ve birde bebek vardı. Sen bebeği beşiğe koymuş uyutuyordun."
Zêrda kızına gözlerini kirpistirip durdu. Kızı annesinin en çok istediği rüyayı görmüştü. Küçük çocuklarının rüyası gerçek olurmuş derdi annesi. Ama yine de umutlanmdi Zerda.
" Anne ben Allah'a dua ettim"
" Ne duası ettin?"
" Allah'ım bana kardeş ver dedim. Onunla oyun oynamak istiyorum dedim. Sonra da rüyamda gördüm."
Zêrda zorda olsa güldü. Kızın saçına tekrar öpücük kondurdu. Niyet belliydi, dua eden belliydi. Zêrda içinden kumamin bebeği, diyebildi. Ama kızı kumamin bebeği oynamasına izin vermezdi.
O çocuk o bebek, günahsız olsa da kadının yüreğini yakan ve kavuran bir bebekti.
Nasıl izin verebilir ki?
" Dilerim kızım Allah dualarını kabul eder."
" İnşallah anne, çünkü ben çok istiyorum."
Ayhan üstünü giyinip saçını taramış, ardından da kol saatini takmıştı. Hawar kocasına söyleyip söylememekte kararsız kalmıştı.
" Ayhan."
" Söyle."
Kadın adamın yanına kadar geldi.
" Sana birşey diyeceğim."
Ayhan kadına tamamiyle döndü.
" Dinliyorum."
Hawar kendini sikmaktan yorulmuş adama dan diye söylemişti.
" Bebeğim doğduğunda, kimde kalacak?"
Ayhan kadına baka durdu. Daha henüz yeni yeni gebeydi. Daha çok vardı elbette ama bunu o değil ailesi karar verecekti.
" Annem ve babam." Dedi sadece. " Onlar karar verecek." Ne kadar bu kadını bebek yapmak için getirdiyse anne ve babası karar verecekti bu duruma. Töre böyle işliyordu.
Hawar giden kocasından sonra, sadece ayakta diklebildi. Dokuz ay boyunca bunu sürekli düşünecekti. Şimdi daha iyi idrak ediyordu Hawar. Evet demekle kabul etmekle nasıl bir ikilemin ortasında kaldığını.
' Bu hayatı seçen sensin kadın, sonuçlarına da mecbur katlanacaksin.. çünkü başka yolun yok. Çünkü sen bir kumasin!' kendine en büyük zararı vermişti. Karnındaki bebeğine güzel bir hayat vermesi gereken yerde böyle bir ortamda büyüyecekti.
" Oğlum anne bol bol dua et seni benden ayirmasinlar."
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 129.78k Okunma |
6.17k Oy |
0 Takip |
50 Bölümlü Kitap |