21. Bölüm

19.bölüm

Emine🌼
emine.6kat

Nehir'den;

 

Çoktan sabah olmuş dün'ki yaşananlar hiç yaşanmamış gibi ev sessiz,sakindi.

 

Hiç bişey olmamış gibi devam etmekten nefret ediyorum bunu düşünecek değildim bugün canımı hiç bişey sıkamazdı.

 

Yataktan kalkıp okul için kıyafet çıkardım ve yatağımın üstüne koydum masamın üstünde duran telefonumu elime alıp mesaj gelmiş mi diye baktım.

Hiç bildirim yoktu.

 

Lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım odama gidip kıyafetlerimi üstüme geçirdim çantama telefonumu ve gerekli eşyaları koydum.

 

Aynanın karşısına geçip kendimi inceledim içime derin bir nefes çektim gitmeye hazırdım.

 

Aşağıya doğru inerken bi yandan'da kafam'da onunla ilk karşılaşmamızın nasıl olacağını hayal ediyordum ki basamakları inmeyi bitirdiğimi farkedip bu hayalimi kısa süreliğine rafa kaldırdım.

 

Annemin beni incelediğini farkedip bişey söyleme gereği duydum.

 

 

Kısık bir sesle "Ben çıkıyorum" dedim.

 

 

Duyduğuna bile şüphe duyarken oda aynı benim gibi :

 

 

"Kahvaltı yapmayacak mısın?" diye bir soru yöneltti.

 

 

Bu anlık soruyla şaşkınlığa uğrasam'da hemen toparladım.

 

 

"Okul'da yapacağım" dedim.

 

 

Sadece başını sallamakla yetinmişti.

 

 

Kapıyı açtım ve dışarı çıktım ardından kapıyı kapatıp okula doğru yol aldım.

 

Kendi kendime "Sanki beni çok önemsiyor'da" dedim.

Sonra aklıma önceleri de böyle sorular sorduğu geldi.

 

Belki de ben bazen çok fazla derecede anlayışsız olabiliyorum ya da buna her ne denirse işte ondan.

 

Bazen annemin beni sevdiğine ama sanki birşeyin ona engel olduğunu hissediyorum. Bazen yüzüme çok çaresiz gibi bakıyor.

 

 

 

"Sanki gözleriyle beni anla demek istiyor gibi."

 

 

★ "Keşke bir insanın gözlerine bakarak film şeridi gibi herşeyi görebilsem acısıyla da tatlısıyla da "

 

 

 

Ama hiç bişey anlamıyorum bi anne çocuğuna nasıl böyle mesafeli davranır aklım almıyor.Benim çocuğum olsa onu herşey'den korur ne olursa olsun hep yanında olurdum ama benim annem öyle değildi.

 

Şimdi bunu düşünüp kendimi de üzmek istemiyordum.

 

Elimi çantama attım ve içinden telefonumu çıkardım.

 

Mesajlara girip ona yazdım.

 

Kafamı dağıtıcak şeylerden bir tanesi bu olsa gerek onunla yazışmak..

 

 

 

★ "Aslında beni düşünen birinin olması otomatik olarak olumsuz düşünceleri kısa süreliğine de olsa o tozlu rafa kaldırıp o tozlu raftan sayfaları boş bir kitap çıkarıp o sayfaları o anın pozitifliği ile doldurmaya başlaması gibi onun olduğu her saniye o sayfalar pozitif şeyler ile dolacak ve hayat biraz da olsa çekilebilir olacak"

 

 

 

 

📱Nehir : Günaydın :)

 

 

📲 053*** : Günaydın :)

 

📲 053*** : Bende tam sana yazacaktım.

 

📲 053*** : Okuldayım seni bekliyordum.

 

 

📱Nehir : Umarım çok bekletmemişimdir.

 

📱Nehir : Zaten 10 dk'ya ordayım.

 

 

📲 053*** : Çok bekletmedin.

 

📲 053*** : Sorun yok.

 

📲 053*** : Bekliyorum dört gözle :)))

"Nehir : bu ifadeye 😅 ifadesini bıraktı."

 

 

 

📱Nehir : Okulun neresinde bekliyorsun?

 

 

📲 053*** : Kütüphanesinde :)

 

 

📱Nehir : Kütüphane ?

 

📱Nehir : Neden kütüphane'de?

 

 

📲 053*** : Yanii şimdi sabahları kütüphane boş oluyor onun haricinde çünkü sen kütüphaneyi seviyorsun.

 

 

📱Nehir : Demek öyle :)

 

📱Nehir : Kütüphaneyi sevdiğimi nerden biliyorsun?

 

📱Nehir : Yine ve yine.

 

📱Nehir : Gerçekten inanılmazsın :))

"05*** : bu ifadeye 😉 ifadesini bıraktı."

 

📲 053*** : Teneffüsler'de genelde hep orda oluyorsun.

 

📲 053*** : Kitapları seviyorsun ve genel de kütüphane hep sakin oluyor sen de sakin ortamlar'da oturursun.

 

📲 053*** : İnanılmaz mıyım orasını bilemem ama iyi bir gözlemciyimdir orası kesin.

 

 

📱Nehir : Demek öyle..

 

📱Nehir : Hemen'de bi havalara girildi.

 

📱Nehir : Umarım öyle herşeyi çok iyi gözlemlemiyorsundur yabancı.

 

📱Nehir : Ama hakkını da yiyemem iyi gözlemlemişsin.

 

 

"053*** : Umarım öyle her şeyi çok iyi gözlemlemiyorsundur İfadesine yanıt verdi :

Yok öyle herşeyi ya da herkesi değil."

 

 

 

📲 053*** : Bilmem anlatabiliyor muyum?

 

📲 053*** : Bu bana bı yerden tanıdık geldi sanki şey gibi..

 

 

📱Nehir : Şarkı...?

 

 

 

📲 053*** yazıyor...

 

 

 

📲 053*** : Seviyorum seviyor musun?

 

 

📱Nehir : Ağlıyorum gülüyor musun?

 

 

📲 053*** : Özlüyorum gidiyor musun?

 

📲 053*** :Sevdikçe itiyor musun?

 

 

📱Nehir : Peki öyle olsun.

 

 

(Not : Şarki sözleri "Kıraç - Kan ve Gül" şarkısına aittir.)

 

 

 

 

📲 053*** : Sevdiğim şarkılardan bir tanesi uzun süredir dinlememiştim konu nerden nereye geldi.

 

 

📱Nehir : Bende seviyorum.

 

📱Nehir : Konu nasıl şarkıya geldi ?

 

📱Nehir : Seni de baya bekletmiş olacağım.

 

 

📲 ★ 053*** : Seni her zaman bekliyor olacağım ne olursa olsun.

"Nehir : Bu ifadeye ♡ ifadesini bıraktı."

 

 

📱Nehir : Biraz fazladan bekleyeceksin çünkü kahvaltı yapmadım.

 

📱Nehir : İlk kantinde yiyecek birşeyler alayım sonra yanına gelirim.

 

 

📲 053*** : Bekliyorum

"Nehir : Bu ifadeye ♡ bıraktı"

 

Görüldü.

 

 

Okula varmama az kalmıştı.Açlıkdan bayılmak istemiyordum zaten doğru düzgün birşeyler de yiyemediğim için ilk kantine gitmem gerekiyordu zaten biraz da heycanlıydım.

 

Kim bilir onunla daha kaç tane ortak yönümüz çıkacak peki ya onunla oluşacak olan anılar gerçekten çok heyecanlıydım.

 

 

 

 

★ "Allah herşeyi gönlümüze göre vermesi dileğiyle."

 

 

 

Düşünceler için de okulun önüne geldiğimde okulun içine girdim.

 

Kantin koridorun girişinde hemen karşımdaydı.Kütüphane ise bir üst katta koridorun sonunda yer alıyordu.

Kütüphane oldukça geniş,rengarenk sandelyeler,masalar,kitaplarla dolu raflar,öğrencilerin kullanabilmesi için 5 tane de bilgisayar bulunuyordu.Genelde öğrenciler bilgisayar başında araştırma yapmak ya da masaların üzerine çizilmiş olan satranç tablosun'da satranç oynamak için gelirlerdi masanın çekmecesin'den taşları çıkarır masanın üzerine tabloya yerleştirip oynarlardı.Kitap okumak için gelenlerin sayısı az olurdu okumak isteyen de kitabını seçer ve kitap alan kişilerin isimlerini, aldıkları kitapların adlarının not tutulduğu bir deftere yazdırır ve kitabı 2 haftalık süre ile götürürlerdi.Ben de bazen adımı yazdırır ve sahil kenarında okumak için götürürdüm...

 

Yanımdan geçen kişinin omzuma çarpmasıyla düşüncelerime son vermek zorunda kaldım.

 

Omzuma çarpan kişiye içimden sayarken o tarafa döndüm ve o kişinin tabiki de kendini okulun havalısı,zekisi, kendini bilmişi Mert'di.

 

Bu çocuğu hiç sevmezdim davranışları ve de yaptıkları çok sinir bozucuydu ona dik dik bakmaya devam ederken söze başladı :

 

 

 

 

 

Mert : "Günaydınn" dedi.

 

 

 

Harfleri uzatarak söylemişti ve ben buna bile sinir olurken içimden bugün sinirlerimi bunun için bozmamam gerektiğini düşünüp bi yandan da ;

 

Pis mendebur diye geçirdim içimden.

 

İçimde sanki o an bı volkanik patlama gerçekleşir gibi oldu.

 

 

 

 

Nehir : "Önüne baksana kör müsün?"

 

Diye yükselmemle suratıma ters ters bakmaya başladı.

Sorunlu ya resmen sorunlu diye geçirdim içimden.

 

Bu çocuk benimle uğraşmayı seviyordu ve anlaşılan sabah sabah yine beni sinir etme derdine düşmüştü.

 

Bi keresinde okuduğum kitabın üstüne su dökmüştü o anda gözüm kararmıştı o günü çok iyi hatırlıyordum o kadar çok sinirlenmistim ki.

 

Kitaplar konusunda hassas biriyim hele biri kitaplarıma zarar verdimi gözüm hiç bişey görmezdi.

 

Tabi ben de ona bir güzel bedelini ödetmiştim.O günden sonra benimle uğraşmamışdı taki bugüne kadar.

 

 

 

Mert : "Asıl sensin kör durmuşsun orta yerde."

Deyiverdi hemen.

 

 

İçimden Allahım sen sabır ver yoksa elimde kalıcak diye geçirirken,

 

 

 

Nehir : "Kocaman koridorda geçecek yer yokmuş gibi gelip benim omzuma mı çarpıyosun!"

 

 

Mert : "Sanane kızım istediğim yerden geçerim."

 

"Yok istersen üstümden geç töbe estağfurullah" dedim içimden.

 

 

Nehir : "Seninle uğraşamam işim var ve istesen de benim canımı sıkamazsın."

 

 

Diyerek konunun bir an kapanmasını istiyordum çünkü beni bekleyen biri vardı ve ben bekletmeyi hiç sevmezdim.

 

 

 

Mert : " Tamam özür dilerim kabul ediyorum hata bende ve sana kör dediğim için de üzgünüm."

 

 

Nehir : "Özrünü falan istemiyorum uğraşma benimle."

 

 

Diyerek kantine doğru ilerledim bu konuşmayı uzatmaya hiç gerek yoktu.

 

Arkamdan birşeyler dediğini işittim ama ne dediğini anlayamadım ağzında geveliyordu sanki.

Zaten ondan uzaklaşmıştım da istesem de duyamazdım.

 

 

 

(Yazardan not Mert arkasından şunu söylüyor :

Mert : "Sana böyle davrandığım için özür dilerim ama böyle davranmak zorundayım.Çünkü anlarsın diye çok korkuyorum.Seni sevdiğimi bilmesen de olur prenses." )

 

 

 

 

 

"Bu çocukta sabah sabah aklını başka şeylerle karıştırdı herhalde hem hata yapıp sonrasında özür dilemek hiç onluk bi davranış değildi. Allah'ım sabır ver ya sabah sabah kesin kötü bişey olucak hiç iyi bişey değil bu,töbe de kızım ne diyorsun."

 

İçimden söylenirken kantine çoktan girmiştim.Kantinin içinde sucuk kokusu geliyordu burda oturmak için birkaç masa bulunuyordu ama ben kantinde oturmaktan pek de hoşlanmazdım.

 

Kantinci ablaya "Bana bir vişneli meyve suyu ve simit verir misiniz" dedim.

 

 

Hafifce başını salladı ve dolaba doğru ilerledi dolap'dan bir tane vişne suyu çıkardı simit ve poğaçaların bulunduğu yerden de bir tane simit alıp keseye koydu ve elime verdi ödemesini yaptıktan sonra kantinden çıktım ve kütüphaneye doğru ilerledim.

 

"Yabancıyı da baya beklettim inanamıyorum hep o mendebur yüzünden."

Diyerek yürümeye devam ettim.

Bölüm : 16.03.2025 07:35 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...