11. Bölüm

11. Bölüm

Esmahan mısırlı
engelofdetha

Yemek

Merhaba arkadaşlar.

Okumalar keyifli .

Yazamayan yazarınızdan

 

Yılmazer aile Nil'in odadan aniden çıkıp gitmesiyle ne olduğunu anlayamamış ve biraz olsun onu rahat bırakmak için onunle birlikte gitmemişlerdi nasıl olsa yalnız değildi Ateş vardı yanında.

Onlar da hep birlikte eve gelmişlerdi herkes yorgun argın odasına dinlenmeye geçmişken uyumayan iki kişi vardı Cengizhan ile Demirhan eskiden de böyle günlerde karşılıklı oturup çok dertleştikleri olurdu genelde konu konuyu açardı şimdi ise ikisi de sessizce birbirlerini bekliyorlardı konuşmak için Demirhan bu sessizliğe dayanamamış gibi ilk konuşan o olmuştu.

"Özür dilerim abi ben işlerin bu şekilde olacağını düşünemedim" demişti Cengizhan başını ağır ağır sallayıp.

"Ben sana ta en başında ne dedim Demir sakin ol dedim önce bir kızı tanı dedim sonra ona göre bazı şeyleri konuşur hallederiz dedim " Demirhan abisine hak vermişti ama bu saatten sonra neyi nasıl toparlayacağını bilmiyordu.

"Ayrıca özür dilemen gerek kişi ben değilim"Cengizhan bazen bazı konular da haklı çıkmak istemese de artık kardeşlerini tanıyordu ve en başından bu konuyula ilgili Demirhan ile konuştu.

Demirhan tam ağzını açıp konuşacağı sırada telefonu çaldı arayanı görünce telaşlanıp hemen açmıştı telefonu.

"Nil'e mi bir şey oldu?" Arayan kişi tabi ki de Ateş'ti.

"İyi değil abicim Vahide Hanım ona bugün benim daha önce evlenip boşandığımı söylemiş evi başıma yıktı o da haklı olarak " Demirhan'nın kaşları çatılmıştı duyduğu şeyler karşısında hemen telefonunu hoparlöre almıştı abisinin de duyması için .

"Nil'in haberi yok muydu ki?" Dedi.

"Abicim hangi ara olsun daha bir hafta oluyor kız bana şans vereli öncesinde yüzüme bile bakmıyordu tam her şeyi yoluna girdi diyorum daha da boktan bir hal alıyor" Ateş bunları hem büyük bir sinir hemde büyük acıyla söylemişti .

"Tamam sen sakin ol Nil de sakinleşince oturup adam akıllı konuşursunuz zehir gibi kız anlar seni" Cengizhan daha sabah kardeşiyle öpüşürken yakaladığı bu adama zerre kada sempati duymasa da şuan kardeşi için akıl veriyordu , Demirhan abisinin bu sözleri karşında şok olmuştu çünkü daha sabah ilk fırsatta ben bunu döverim diyordu.

"Bilmiyorum abicim ya Nil çok kötü lan bu kızın bir yıldır peşindeyim bir kere hariç hiç bu kadar kötü olduğunu görmedim" Ateş bilmeden de olsa ağzından bir şey kaçırmıştı Nil hakkında.

"Bir kere derken ne zaman ?" Cengizhan ve Demirhan tabi ki de bunu kaçırmamışlardı.

"Hiç girme o konulara borçlu çıkarsın" dedi Ateş.

"Söylesene lan oğlum noldu benim kardeşime sen bizden neyi gizliyorsun?" Bu sefer sözü devralan Demirhan'dı.

"Geçen sene ben Nil'i ilk doğum gününde gördüm çok kötü bir haldeydi sürekli ben "katil değilim" diye sayıklamıştı o gün tabii ben sonradan öğrendim o günün doğum gününün olduğunu ve o gün annesinin öldüğünü" bu nokta Cengizhan ve Demirhan göz göze gelmiş ve her ikisi de derince yutkunmuşlardı .

İkisi de Nil'in içersinde ki yanan ateşin henüz sadece bir damlasıyla karşı karşıya gelmişlerdi ama bu bile çok gelmişti onlara .

...

Nil 

Günlüğün bir yerinde okumuştum "tepeden tırnağa yaralısın sevmek senin neyine " diyordu kendi kendine o zaman anlayamamıştım şimdi ise hiç anlamak istemezdim .

Kendi babası ona hiç iyi davranmazmış kız çocuğu olduğu için Adem Bey'in ise ilk önce bablığına hayran olmakla başlamış duyguları .

En çok da Adem Bey'in eşinden sürekli bir kız çocuğu istemesine birlikte oldukları ve sonrasında bana hamile kaldığı dönemde ise hep bir kızı olsun istemiş oldu da ama ne o ne de Adem Bey görebildi bunu bu saatten sonra görmeleri de benim için bir anlam ifade etmiyor.

Aylar sonra ki en büyük sinir krizini geçirmiş olabilirim dün gece her sinir krizi sonrası o kadar yorgun oluyorum sanki günlerdir uyumamış gibi şimdi ise neredeyse akşam üzeri olmak üzereydi ve ben bu saatte uyanmıştım.

Yine birileri geldi mi Hakan evde mi Ateş dün gece ne yaptı ve en önemlisi gitti mi hiç bir fikrim yok.

Bana saatler gibi gelen ama aslında bir kaç dakikadır tavanla olan bakışmamızı bölüp yan dönüyorum elimin birini yastığın altına sokup günlüğe dokunuyorum onu hissetmeye ihtiyacım var.

Yanımda olmasa bile bir zamanlar beni seven isteyen bir insanın varlığını hissetmeye.

Yıllar sonra ilk defa birileri tarafından istendiğimi hissetmiştim oysaki ne kadar yanıldığımı anladım.

Hayatta ki çizgilerim çok keskindir ya hep ya hiç ya vardır yada yok ortasını asla kabul etmem .

Sorun Ateş'in daha önce evlenmiş olması değildi sorun bunu ondan duymamam da değildi sorun ben o kadına benzemek istemedikçe o kadına dönüşmemdi .

İçerden sesler gelmeye başladı yada bana öyle geldi bilmiyorum dün geceden bu yana yataktan çıkmadığım için her tarafım tutulmuş şekilde yataktan kalktım odamdan çıkıp salona geçtiğimde Narin hanım Cengizhan ve Demirhan'ın olduğunu gördüm Narin Hanım hariç diğerleri beni şaşırtmamıştı.

"Günaydın kızım ben de senin uyanmanı bekliyordum yemek hazırlamıştım acıkmışsındır " işte bu nokta da Narin hanım beni daha da şaşırtmayı başarmıştı.

"Anlamadım" yüzümde nasıl bir ifade varsa diğer ikisi bana gülmüştü ama önemli olan şuan bu değildi.

"Sizin burada ne işiniz var ?" Sonunda özüme dönmeyi başarabilmiştim .

"Seni merak ettik seni aradığımız da Hakan açtı telefonu o da işe gitmek üzere olduğunu söyledi bizde seni yalnız bırakmamak için geldik hadi gel bakalım çok güzel yemekler hazırladım senin için" bu kadın bana neden böyle davranıyordu şimdi durup dururken kızına donör olacağım içinmiydi bu gösteri.

"Zahmet etmeseydiniz keşke ben bir şeyler yapar yerdim " dedim ama mutfağın dün gece halı aklıma gelince sanırım hiç bir şey yapmazdım .

"Hakan sabah toplamış evi sen geç abilerinin yanına otur ben yemekleri ısıtıp geliyorum " benim bir şey dememe kalmadan hızla mutfağa gitti bende geçip her zaman oturduğum tekli koltuğa oturdum.

"Ne iş ?" Diye Narin hanımı işaret ederek yanındakilere soru sordum ikisi de önce birbirilerine sonra da bana baktılar .

"Bilmem sabah erkenden senin için bir sürü yemek yapmış tutturdu illa beni kızımın yanına götürün diye bizde getirdik işte " Demirhan her zaman ki gibi fazla umursamaz konuşmaya çalışsa da hal ve hareketleri nedense bana hiç öyle gelmiyordu.

"Sizde de var bir iş ama dur bakalım" dedim kollarımı göğüsümde birleştirirken.

"Dün babaannem sana ne söyledi? " Cengizhan'ın bu açık sözlülüğünü çok sevdiğimi söylemiş miydim.

" Vay be demek direkt konuya girebiliyormuşsunuz bana ne söyledi " dedim son kelimeyi uzatarak .

"Aslında bakarsak bana bilmediğim hiç bir şey söylemedi " dedim tekrardan omuz silkerek bu onu tatmin etmemişti sanırım o da benim gibi kollarını göğsünde birleştirip.

"Neymiş o senin bilipte bizim bilmediğimiz?" diye sordu .

"Aslında sizin beni hiç istemediğinizi ve beni bunca yıl sonra sırf Masal için bulduğunuzu ve ailenizde yerimin olmadığı gibi şeyler söyledi " ben tekrar omuz silktiğimde onlar birbirlerine anlamlı anlamlı baktılar geri kalanı da onları ilgilendirmediği için söyleme gereği duymadım zira şuan o konuyu düşünmek bile beni delirtme eşiğine getirebilirdi.

Telefonum çaldığında çok ta aramama gerek kalmadan orta sehpanın üzerinde olduğunu gördüm telefonu elime aldığımda arayan kişiyi görünce gözlerimi devirmeden edemedim al bir de burdan yak .

"Efendim Tılsım" diyerek telefonu açtım Tılsım aynı yurtta büyüdüğümüz bir arkadaşımdı kendisi on yaşlarındayken evlat edinilmiş olmasına rağmen peşimi bir türlü bırakmamıştı.

"Günaydın ablacım" kendisi yeni ailesi ile birlikte yurt dışında yaşadığı için şuan orada sabah olmalıydı bir de benden sadece bir yaş küçük olmasına rağmen bana sürekli abla demek gibi bir huyu vardı.

"Senin ablan falan değilim Tılsım ' dedim sinirle beni delirtmek en büyük hobisiydi hanımefendinin abiciklerim de kiminle konuştuğumu merak ettikleri için beni can kulağıyla dinlemeye başlamışlardı.

"Sen öyle san yarın İstanbul'a geliyorum onu haber vermek için aradım" dediğinde daha da sinirlendim şuan gerçekten hiç zamanı değildi .

"Ne yapayım yani geliyorsan yollarına kırmızı halı mı sereyim?" Dedim.

"Ablacım yaş ilerledikçe sende huysuzluk da artıyor farkında mısın ?" Dediğinde ne diyeceğimi bilemedim.

"Ya sabır ya sabır kapat geldiğinde görüşürüz " diyip ben kapattım suratına bana huysuz demişti bana ne alaka canım .

"Ben huysuz muyum?" Dedim boş bulunarak .

"Yani ne desem bilemedim şimdi abi sen bir şey desene" Demirhan bendeki gözlerini abisine dikince bende ona bakmaya başladım.

"Yok canım ne alakası var" dedi Cengizhan ama o kadar berbat bir yabancıydı ki yalan söylediğini kırk kilo metre öteden bile anlardınız.

"Çok kötü bir yalancısın" ben bunu der demez Narin hanımın sesi geldi içeriden sofrayı hazır etmişti içeriye geçtiğimiz de gördüğüm yemeklerle .

Hep birlikte sofraya oturup yemek yemeye başladık gerçekten ne diyeceğimi bilemiyordum ama sanırım hayatım boyunca yediğim en güzel yemekler olabilirdi deniz ürünleri hariç her şeyi yiyebilirdin sanırım deniz ürünlerine de alerjim olduğu için yiyemiyordum .

"Ellerinize sağlık her şey gerçekten çok güzel olmuş hepsinin tarifini istiyorum " dedim .

O kadının Narin Hanımı neden sevdiğini onunla vakit geçirdikçe daha iyi anlıyordum gerçekten çok mütevazi bir hanımefendiydi.

"Afiyet olsun güzel kızım tabi ki hepsinin tarifini veririm ama sen yeter ki ben yine yaparım sana " gayet sevecen bir şekilde konuştuğunda ona gülümseyip önümde ki yemeğe döndüm.

"İyisin değil mi?" Diyen Demirhan'a kadar önümde ki yemekle ilgilendim .

"Gayet iyiyim" dedim ne olduğunu anlamamıştım.

"Bugün her zamankinden sakinsin tamam güzel bir şey bu ama biraz ürkütücü sanki birazdan eline bıçak alıp hepimizi doğrayacak gibisin " o daha cümlesini bitirmeden beni bir gülme almıştı ama bu sefer gerçekten gülüyordum sinirden falan demek bu kadar gözü korkmuştu benden .

"Garanti veremem " dedim gülmelerimin arasından.

"Demirhan çok ayıp insan kardeşine hiç öyle der mi?" Narin hanım ciddi ciddi Demirhan'ı uyardığında daha çok gülmüştüm.

"Koskoca adamı sizi az önce çocuk gibi uyardınız mı bana öyle geldi " dedim.

"Hepiniz hala çocuksunuz benim gözüm " buna beni de dahil etmesi hoşuma gitse de belli etmedim .

"Senin de işine geldi dimi" çocuk gibi ben sataşması da cabasıydı.

" Ya ya ne demezsin" yemeğin devamında hem sohbet etmiş hem de yemeklerimizi yemiştik sofrayı Narin hanım hazırladığı için onu salona gönderip ben topladım bu sefer evime gelen insanları çalıştırmayı sevmezdim normalde ama tanımadığım bu kadın bana hiç bilmediğim bir şefkatle bakıp benim için bir şeyler yaptıkça da mutlu olmuyor değildim.

Kapı çaldığında onların bakması için seslendim bir süre sonra Narin hanım elinde çiçeklerle yanıma geldiginde nevrim döndü kırmızı güller.

Bana hala hangi yüzle çiçek gönderebiliyor aklım almıyor.

"Ay çok güzeller Ateş oğlum pek bir zevkli maşallah" çiçekleri bana uzatınca keşke kapıya ben baksaydim dedim çiçeklerin içindeki notu alıp baktım .

"Ruhum ruhuna kadın ..." Yazıyordu devamına bakmadan çiçekleri çöpe attim Narin hanım yaptığım şeye şaşırsa da ses etmedi.

Mutfağı topladıktan sonra kahve yapıp gittim içeriye kadın o kadar zahmet etmişti benimde bir şeyler ikram etmem gerekiyordu.

"Kızım niye zahmet ettin ki zaten hastasın" Narin hanım elimde kahve fincanlarını görünce hemen ayaklandı.

"Siz oturun Narin Hanım zaten çok yoruldunuz bugün " dedim ben de .

"Gerçekten korkmaya başladım bu kadar sakinlik bana fazla " diyen Demirhan artık beni sinirlendirmeyi başarmıştı.

" Ne olsun istiyorsun Demirhan yine bir kafa yada yumruk falan hangisini tercih edersin " dedim.

"Abi demeni tercih ederim hem ne o öyle abiye kafa yumruk falan hiç yakışıyor mu sana " içimden tövbe tövbe çekip kahveleri dağıttım bende kendimkini alıp Narin Hanımın karşısına oturdum .

"Buraya sadece bana yemek yapıp getirmek için gelmediniz herhalde " dedim çünkü buna inanmak saçmalık olurdu.

"Biz aslında..."

Evet arkadaşlar gelecek gecikme kusura bakmayın.

Cumartesi pazar yeni bölüm yok diğer kitaba yeni bölüm atacağım haberiniz olsun.

Bizim hakkındaki düşünceleri yorumlarınızı oy ve yorum olarak bekliyorum.

Kelime sayısı : 1800

Bölüm : 03.01.2025 21:48 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...