16. Bölüm

16. Bölüm

Esmahan mısırlı
engelofdetha

Merhaba iyi akşamlar.

Keyifli okumalar.

 

 

 

Nil

Bu hayatta her ne olursa olsun kendimi seviyorum ve kendimi herkesten çok önemsiyorum elbette bazen kendimden ödün verdiğim oluyor bende insanım sonuçta , elbette hatalar yapabilirim ancak hiç kimseyi kendimden daha çok önemsemem gerektiğini çok erken bir yaşta en güzel şekilde öğrendim.

"Ben burada kalamam teklifin için teşekkür ederim prensesim" demiştim Masal'a bu sözlerim onun gözlerinde bir hayal kırıklığına neden olsa kendimi ona açıkladığım da beni anlayacağına emindim .

"Burası benim evim değil beni anlayacağını düşünüyorum" dedim net bir şekilde .

"Burası da senin evin kızım bu konuda önce bir anlaşalım tamam mı? Elbette istediğini yapabilirsin ama burada kalırsan bizleri de mutlu edersin" Adem bey de en az benim kadar sakin ve net konuşuyordu.

"Sizi mutlu etme gibi bir zorunluluğum olduğunu düşünmüyorum burada kalarak sizi mutlu edebilirim ama ben mutsuz olurum " dedim sakince önümde ki yemeğe yemeye devam ederek.

"Ama abla benimle hiç mi uyumayacaksın daha sana odamı gösteremedim hiç bir şey yapamadık ki" sesi üzgün çıkıyordu onu üzdüğüm için bende üzülmüştüm ama bunu ona belli edersem daha çok üzülür o yüzden sakin kalmak zorundaydım .

"Daha müsait bir zamanda gelirim istediğin her şeyi yaparız prenses ama maalesef burada kalamam" dedim evet karşımda on yaşında bir çocuk vardı ama hiç bir şekilde ona yalan söyleyemezdim.

"Çocuklar doyduysanız yukarıya çıkar mısınız?" Metehan'nın sesini ilk defa bu kadar sert çıkardığını duyuyordum durup dururken ne olmuştu ki şimdi.

Çocuklar da ters giden bir şeyler olduğunu anlamış olacak ki bir şey demeden oturdukları yerden kalktılar.

"Ne oluyor oğlum neden gönderdin çocukları?" Narin hanımın endişeli sesi bu saatten sonra iyi bir şeylerin olmayacağının habercisi gibiydi.

"Sen gerçekten bencilsin" Metehan'nın bana bakarak kurduğu cümle ile istemsiz kaşlarım çatıldı.

"Anlamadım " dedim gerçekten de anlamamıştım.

"Oğlum saçmalama istersen " diye konuya giren kişi bu sefer de Adem Beydi.

"Bizden yıllarca haberin olmasına rağmen bir kere bile bu kapıyı çalmadın buraya gelmedin tamam anlıyorum yalnız kaldın kimsessizdin ama bizden babamdan haberin vardı istesen buraya gelebilirdin sen buraya gelmeye bile tenezzül etmeyip şimdi de hiç bir şey yapmadığımız halde bizi suçlayıp duramazsın , iki saattir çocuklar senden burada kalmanı istiyor gözlerinin içine bakıyorlar burada kal diye ama hanımefendinin keyfi burada kalmak istemiyo ne olsun istiyorsun sana yalvırsınlar mı?" Metehan içinde ne var ne yoksa dökmüştü doğru ya onlar benim buraya geldiğmi bile bilmiyorlardı sahi benim hakkım da ne biliyorlardı ki daha ben bir şey diyemeden her zamanki gibi hep bir ağızdan konuşmaya başladılar.

"Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu senin ne hakla onunla bu şekilde konuşuyorsun" ilk tepki beklenmedik bir şekilde Demirhan'dan gelmişti.

"Senin karşında kardeşin var bu nasıl bir terbiyesizlik" bu sefer Cengizhan girmişti araya sanki birbirlerinin sözlerini tamamlar gibi konuşuyorlardı.

"Bunlar nasıl laflar oğlum? " Narin hanım sanki diyecek bir şey bulamamış gibiydi.

"Haddini aştın Metehan kardeşinden özür dile" diye kişi ise Adem Beydi .

Batuhan sessizdi kardeşine hak veriyordu büyük ihtimalle.

"Yalan mı söylediklerim neden özür dilecekmişim ki sürekli onu alttan alıp duruyoruz sürekli yanına gidiyoruz bir şeyler yapmaya çalışıyoruz ama o bize bir adım bile gelmiyor bizi biliyor olmasına rağmen bugüne kadar hiç bir şey yapmamış olmasına rağmen" Metehan bu söylediklerine kendi bile inanmıyormuş gibi konuşuyordu peki o zaman neden böyle şeyler söylüyordu ki durup duruken .

Ancak yavaş yavaş damarlarımda yükselen sinir seviysemle mantıklı düşünemiyordum.

"Buraya gelmediğimi nerden biliyorsun?" Dedim büyük bir sakinlik bu fırtına öncesi sessizlikti önümde ki yemekten yemeye devam ederken kurduğum cümle herkesi susturmaya yetmişti.

"Geldin mi?" İki saattir kardeşi aleyhimde konuşurken ağzını bıçak açmayan Batuhan'nın şimdi konuşası tutmuştu.

"Geldim hemde defalarca "dedim hala sakin sakin.

"Neden bizimle hiç iletişime geçmedin?" diyen kişi Cengizhan'dı sanki bir şeyler anlamk ister gibiydi.

"Aslında onunla konuşmaya çalıştım bir kere " dedim Adem bey'e bakarak daha yarım saat kadar önce gözlerine onay beklermiş gibi bakarken şuan nefretle bakıyordum bu değişime herkes gibi o da şaşırdı haklıydı.

" On yedi yaşındaken defalarca geldim ben bu kapıya ama hiç biriniz beni görmediniz sonra bir gün cesaretimi toplayıp babanızın yanına geldim konuşmak için daha ben ağzımı açamadan evinin kapısı açılıp da içeriden kızı çıkınca beni gözü görmedi bir dilenciymişim gibi cebinden para çıkarıp verip gitti birdaha da gelmedim ben bu kapıya taki siz gelene kadar." Önümde peçeteyle ağzımı silip ayağa kalktım .

İçimdeki fırtınalara zıt bir şekilde sakince konuşmuştum onlara olanı olduğu gibi anlatıyordum her zaman hiç lafı dolandırmadan çünkü buna gerek yoktu bunu daha önceden merak etmiş olsalar da sormamışlardı sorsalardı söylerdim çünkü ortada benim ayıbım değil onların ayıbı söz konusuydu.

İstemsiz ellerim titremeye başlamıştı anlattığım şeyler onların canını yakmış gibiydi aslında benim canım daha çok yanıyordu.

" Baba sen böyle bir şeyi nasıl yaparsın?" Metehan babasının yaptığına inanmıyormuş gibiydi az önce sesi kendinden ne kadar emin çıkıyorsa şimdi bir o kadar tam tersiydi.

"Neyse size afiyet olsun" diyip kalktım masadan biraz daha burada dursaydım ya onlara ya da kendime zarar verebilecek kadar çok sinirliydim.

"Dur bir dakika" diyip kolumu tutan kişiye kendime engel olamadan refleksle yumruğu indirdim .

"Bana izinsiz bir daha dokunusarsanız hepinizi daha beter yaparım duydunuz mu beni , bu nakil işi bittikten sonra herkes kendi yoluna" benim ayaklanmam ile herkes ayaklanmıştı yumruk attığım Batuhan'nın ise sadece dudağı patlamıştı.

"Kızım dur bir dakika konuşalım lütfen" Adem Bey'in bana hala kızım diyor olması bile ona olan nefretimi iki katına çıkardı resmen.

"Tam olarak neyi konuşacaksınız Adem Bey önce gencecik bir kızı hamile bırakıp ardınıza bakmadan onu bırakıp koşa koşa tekrar eski karınızın kollarına koşmanızı mı yada yıllar sonra yanınıza gelen öz kızınıza dilenci muamelesi yapmanızı mı yada yıllar sonra varlığını öğrendiğiniz kızınız dan daha bir özür bile dilemeden kızınız için donör olmasını istemenizi mi konuşacağız o günden sonra ki hiç bir özrünüz bana samimi gelmediği için de kusura bakmasınz artık" büyük bir sinirle içimde ne var ne yok döktüm ortaya belki günlerdir bunun bin katını içimde yaşıyor olmama rağmen içimde ki bütün duygu karmaşasının özeti bu şekildeydi.

"Senden ne kadar özür dilersem dileyeyim hiç bir şeyi geri alamayacağımı biliyorum ancak gelecek için hala bir şansımız varken neden bunu değerlendirmeyelim üstelik şuan her şey bizim elimizde " sözleri içimde bir yerlere dokunsa da öfkeme sığındım.

"Ya bırak ne özründen , neyi geri almaktan ne yapamktan bahsediyorsun bu saatten sonra gerçekten bir şeyleri değiştirebileceğini düşünüyor musun bir de ciddi ciddi?" Aslında bu bir soru değildi bunu o da biliyordu eminim sadece kendini kandırıyordu bir de beni kandırmaya çalışıyordu.

"Sen benim kızımsın benim kanım hiç bir şey bu gerçeği değiştiremez duydun mu beni bu evde herkesten çok senin hakkın var ve ne olursa olsun senden asla vazgeçmeyeceğim duydun mu beni?" Anlaşılan tek sinirlenen ben değildim.

"Şu nakil işi biter bitmez burdan gideceğim işte o zaman görürüz vazgeçiyor musun vazgeçmiyor musun ?" Bu iş biter bitmez ben onları bırakmasam bile onlar zaten beni bırakacaklardı.

Daha fazla bu ortamda kalmaya dayanamadığım için arkamdan hâlâ gelen sesleri umursamadan evin dış kapısını açıp dışarıya çıktım bahçeden de çıkmamla Ateş'le karşılaşmam bir oldu hızla gidip o daha ne olduğunu anlamadan ona sarıldım ilk başta ne olduğunu anlamasa da sonra dan o da bana sarıldı sinirlerim o kadar bozulmuştu ki birden ne olduysa ağlamaya başladım.

"Yalvarırım beni buradan götür Ateş onları görmek istemiyorum bana zarar veriyorlar..." Ne dediğimi kenim bile anlamıyorum gözlerimin de kararmaya başlamasıyla bir anda bedenimde gücün çekilmesi ile kendimi karanlığa teslim ettim.

...

Yazamayan yazarınızdan

Ateş bütün gün Nil'e ulaşmaya çalışıp ulaşamayınca evine gitmiş evde Hakan dan onun Yılmazer ailesinin evinde olduğunu öğrenir öğrenmez onunla konuşmak için buraya gelmişti ancak hiç bir şey beklediği gibi olmamıştı arabadan iner inmez kıpkırmızı olmuş bir adet Nil ile karşılaşmış Nil'in ona sarılıp söyledikleri ile adeta dona kalmıştı Nil'in arkasından gelen aile bireyleri elbette ki Nil'in söylediklerini duymuşlardı gerçekten bu kadar ileriye gittiklerini hiç biri fark edememişti .

Sahiden de biricik kızları kızkardeşilerinin canını bu kadar mı yakmışlardı oysa hepsi Nil'i en güçlü haliyle görmüşlerdi bugüne kadar ilk defa Nil'i böyle ağlarken görmüşlerdi .

Nil'in bayılması ile tekrar hastaneye gitmişlerdi daha önce de başlarına gelen bu bayılma olayına şahit olanlar ne yapması gerektiğini biliyorlardı.

Doktor kontrolünde geçen Nil normalde odaya alınmış ve doktorun önerisiyle biraz uyuyacaktı.

Doktor Savaş Cengizhan'ı bir köşeye çekmiş daha bugün Nil'in hakkında bilgi vermişti nasıl oluyor da hemen akşamına bu kız bayılıp tekrar gelebilirdi aklı almıyordu oysa Cengizhan hiç bir şeyi böyle hayal etmemişti.

Masal ve Meriç hariç bütün aile fertleri ile Ateş Nil'in yanındaydı , Ateş sevdiği kadının her haline razıydı ona bağırsın çağırsın gerekise kafasını yarsın ama böyle bu şekilde bir hastanede yatmasın istiyordu karşındaki aileden bir açıklama beklercesine oturduğu yerde tek bacağını sallayıp duruyordu.

"Biriniz konuşacak mısınız artık ne oldu da Nil bu hale geldi?" Ateş bu sessizliğe daha fazla dayanamayıp ne olduğunu açık açık sormuştu herkes birbirine bakmış ve söze Metehan girmiş ve her şeyi baştan sona anlatmıştı Ateş duydukları ile iyici sinirleri gerilmişti.

"Sen ne hakla benim sevdiğim kadını bencillikle suçlarsın ulan " ah bir de ağzını yüzünü kırsa içi rahatlardı ama hastane ortamında olay çıkarmak istememişti.

"Abi ben sadece konuşsun içindeki zehri akıtsın istedim hem merak ettim niye bize hiç gelmedi " haklıydı Metehan eğer kardeşi böyle bir patlama yaşamasa hiç kimseye hiç bir şey anlatmayak ketumlukta biriydi en azından onlar öyle sanıyordu.

"Şimdi daha mı iyi oldu sanıyorsun sizi görmek duymak istemiyor şimdi ne yapacaksın?" Ateş elinden geldiğince mantıklı olmaya çalışıyordu.

"Biz onun ailesiyiz eninde sonunda bizi kabul edecek" en azından Adem bey buna inanmak istiyordu.

" Adem amca beni yanlış anlama bilirsin seni de severim ama bu kız daha sizi ailesi olarak kabul etmeden bizi onu bu kadar kırıp dökerseniz sizi biraz zor ailesi olarak görür" Ateş sakin olmak istesede olamıyordu nasıl olurda sevdiği kadını bu kadar üzebilirlerdi aklı almıyordu.

"Sakin ol istersen karşında onun düşmanı yok bizde onun iyiliğini istiyoruz ama o da hiç bir şekilde bize olanak sağlamıyor" Demirhan her ne kadar ilk başta onu istememiş olsada onu tanıdıkça karakter olarak ne kadar benzediklerini fark etmiş ve bir şekilde kardeşini benimsemişti.

"Ben gayet sakinim o kadar sakinim ki anlatamam ya bu kız zaten defalarca terk edilmiş arkada bırakılmış tek isteği sizinde onu bırakıp bırakmayacağınızı anlamak ama siz onu her seferinde o kadar kırıyorsunuz ki onu bırakmasanız o sizi bırakıp gitmeyi düşünüyor" Ateş karşısında ki insanların ya kör ya da aptal olduklarını düşünmeye başlamıştı yoksa yağmur gözlüsünü bu kadar üzmüş olmalarının başka açıklaması olabileceğini düşünmüyordu.

"Nil uyandığında sizi görmese iyi olur " bu konuda kararlıydı bir süre bu insanlarla Nil'i yanyama getiremeyecekti.

"Sen ne demeye çalışıyorsun hayırdır?" Batuhan Ateş'in bu tutumuna daha fazla sessiz kalamamıştı.

"Ne anladıysanız o birader bir süre müsade edin bu kız biraz kendine gelsin kendini toparlarsın iki üç hafta sonra nakil için ameliyat girmesi gerekiyor onun iyi olması gerekirken sizin yüzünden durmadan kendini hastanede buluyor rutin kontrolleri dışında hastaneye gelemeyen kız hastaneden çıkmaz oldu " Ateş'in kendilerini suçlaması üzerine zaten kendilerini suçlayan Yılmazer ailesi daha üzülmüşlerdi Ateş haklıydı.

Adem bey tam ağzını açıp itiraz edecekken Narin hanım eşini ve çocuklarını ikna edip dışarıya çıkarmıştı elbette Nil'in iyi olduğunu gözleriyle görmeden gitmeyeceklerdi ama Nil onları görmese de olurdu.

Saatlerce Nil'in elini tutmuş saçlarını öpüp koklamıştı Ateş günlerdir bu kokuya hasretti belki uyandığında kendisini de isteneyecekti güzel gözlüsü o yüzden biraz fırsattan istifade ederek hasret gidermesi gerekiyordu.

Evet kendisi hatlar yapmıştı bunu kabul ediyordu özellikle Nil'in hazır olup olmadığını bilmeden Nil'i ailesi ile tanıştırmıştı aslında o sadece hayatında ilk defa yaşadığı bu duygularla nasıl baş edeceğini bilememiş ve Nil'i kaybederim korkusuyla yapmıştı ne yaptıysa.

Daha önceki evliliği sadece bir anlaşma gereği idi Nil'i görmeden önce aşka inanmaz böyle bir duygunun varlığını hep yok sayardı ancak ilk görüşte aşık oldu bu kadın bütün bildiği doğruları yanlış çıkarmıştı.

Şimdi ise hayatında ilk defa yaşadığı bu duygularla nasıl baş edeceğini bilememiş ve sürekli bozalamaya başlamıştı üstelik bir yılın ardından Nil'in ona bir şans vermesi ile tam her şeyin yoluna girdiğini düşündüğü bir dönemde.

Her ne kadar Yılmazer ailesi ile yıla süren bir aile dostlukları olsa da eğer onlar Nil'in hayatına girmeseydin Nil'in ona bir şans vermeyeceğini biliyordu Nil sadece duygusal bir boşlukta olduğu için ona bir şans vermişti ve kendisi de bu şansı en güzel şekilde değerlendirecekken her şeyi eline yüzüne bulaştırmaya başlamıştı.

Sahi Nil'in kalbine dokunmayı başarabilmiş miydi ? Sanırım bunu hiçbir zaman bilemeyecekti çünkü Nil ketum olmasının yanı sıra gururlu bir kadındı gurur her şeyin önündeydi kendi hislerinin bile Ateş elbette bunun da farkındaydı ancak bazen bazı şeyler bilmekle ya da farkında olmakla bitmiyordu.

Ateş güzel gözlüsünü sevmekle o kadar meşguldü ki kendine gelmiş olan Nil'i farketmemiş saçlarıyla oynuyor öpüp kokluyordu.

"Ateş" Nil sesiz sanki saatlerce bağırmış gibi boğuk ve kısıktı.

"Yağmur gözlüm nasılsın kendini nasıl hissediyorsun dur hemen doktoru çağırayım" Ateş Nil'in kendine geldiğini fark eder etmez telaşlanmıştı.

"Dur dur sakin ol iyiyim ben her zaman ki halim işte" Nil'in gözleri odayı taramış ve Ateş'ten başkasının olmamasına hem sevinmiş hem üzülmüştü.

"Merak etme dışarıda bekliyorlar" Ateş sanki bir sır verir gibi kısık bir sesle söylemiş.

Evet arkadaşlar uzun bir aradan sonra yeni bölümle karşınızdayım.

Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi oy ve yorum olarak bekliyorum.

Bölüm : 15.02.2025 23:19 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...