19. Bölüm

19. Bölüm

Esmahan mısırlı
engelofdetha

Fotoğraf

Merhaba.

Keyifli okumalar.

Ateş 

Bütün gece uyuyamamış sabah erkenden işe gelmiştim ne yaparsam yapayım kafamın içindeki sesleri susturamıyordum aslında sussunlar da istemiyorum çünkü sürekli olarak yaptığım hatayı yüzüm vurmaları vicdanımı dahada derinden yaralıyor ve yaptığım hatanın ne kadar büyük bir şey olduğunu bana hatırlatıyorlardı.


Yirmi sekiz yıllık ömrü hayatımda sadece bir kadına bu denli aşık olmuş ve bocalamıştım ondan öncesi benim için yoktu ama onun da bundan haberi yoktu Nil'in hayatında benden önce kimsenin olmadığını biliyordum ama o bunu bilmiyor çünkü biz bu konuları hiç konuşmamıştık.


Aslında ben onun hayatını bildiğim için bunları konuşma gereği duymamış onun benim hayatımla ilgili hiç bir şey bilmediğini göz ardı etmiştim zamanla yaşayarak her şeyi öğreneceğini düşünmüştüm ve sanırım yanılmıştım.
Benim hayatım okul ev ve ev iş olarak bir döngüdeydi hep ve ben ilk defa Nil için bu döngüden çıkmıştım bu da hayatımda aldığım en doğru karardı ama ilk defa bu döngüden çıktığım için de sudan çıkmış balığa dönmüştüm.


Bir haftadır ona kırmızı gül gönderiyordum kırmızı güller bana onun öfkesinin ateşini anımsatıyordu ve ben sanırım onun öfkesinin ateşini kırmızı gül göndererek daha da harlıyorum.
Nasıl da kırmıştı ama kafam da bardağı, onu düşünmek bile yüzümde istemsiz bir gülümsemeye neden oluyorum nasıl da sığınmıştı bana ama .


Onun öfkesi ateşti ama sevgisi de sevgisi de boğazın serin suları gibiydi garip bir çelişki olsada bu özellikleri her seferinde ona daha da aşık olmamı sağlıyordu her zaman.


Normal bir zaman da bana asla şans vermeyeceğini biliyorum sadece duygusal boşluğundan yararlanmıştım ve bundan pişman değilim çünkü biliyorum ben o boşluktan yararlanmasaydım bir daha asla bu fırsatı elime geçiremezdim o da zaten bana hiç bir zaman şans vermezdi.


Ben ellerim başımda oturmuş kara kara ne yapacağımı düşündüğüm sırada telefonum çaldı resepsiyon dan gelen arama üzerine oturduğum yerde duramayıp ayağa kalktım bana geldi ilk defa kendi isteğiyle bana geldi .


Bir sağa bir sola yürüyüp dururken düşündüğüm tek şey buydu şuanda sabahtan beri hatta hayatıma girdikten sonra tek bir saniye dahi aklımdan çıkmayan kadın bana kendi isteğiyle geldi.


Niye geldi ki acaba daha fazla çiçek gönderme demeye mı geldi öyle olsa gelmezdi beni arar ağız dolusu küfüreder bütün sinirini benden çıkarır kapatırdı peki o zaman niye geldi düşüncelerimi bölen şey kapıdan gelen ses oldu hiç bir şey demeden gidip kapıyı açtığımda özlediğim bedeni karşımda görünce ne yapacağımı şaşırdım bir an hemen sonrasında daha fazla bu özleme dayanamayıp sarıldım ben ona kollarımı sarar sarmaz onun kolları da beni sardı.


"Hoş geldin yağmur gözlüm"


...

Nil 

Ev , dört duvarı çatısı olan bir yer değilmiş evi ev yapan sana hissettirdikleriymiş ben yıllarca bir ev hasreti çektiğimi bile bilmezken şimdi onun kolları arasında bana hissettirdikleriyle anladım bunu.


Evet, Ateş'le birbirimizi yeteri kadar tanımıyoruz bunun farkındayım ama son günlerde onu tanımak için hiç çaba sarf etmediğiminde farkına vardım evet ona bir şans verdim ama hep gidecek gözüyle baktığım birine kendimden bir şeyler vermedim hiç .


İşte bu yüzden şuan tam da buradayım onun yanında onun kollarında onun için onu tanımak için bu sefer çabalamak için dünden bu yana kafamın içinde dolanıp duran düşüncelere hak verip geldim bugün buraya .


Ben hep birilerinin benim için hiç çabasız çabalamalarını bir şeyler yapmalarını bekledim kaybedilen değilde kazanılan olmak için .


Ve ilk defa benim için bu kadar çabalayan bir adama kayıtsız kalamadım çabasına karşılık vermek istedim ilk defa sinirime yenilmeden oturup konuşmak anlamak ve anlaşılmak istedim .


Bundan sebeptir ki ki şuan karşımda ki adamla son yarım saattir birbirimize kendimizi anlatışımız.


"Şimdi konuyu baştan alıyorum doğru anlayıp anlamadığımı onaylanman için şirketin başına yeni geçtiğin dönem sadece kağıt üstünde bir yıl süren anlaşmalı bir evlilik yaptın aranızda hiç bir şey geçmedi ve hâlâ görüyorsunuz çünkü arkadaşınız" son cümleye kadar doğru anladığıma emindim zaten son kısmı bilerek tekrar etmiştim.


"Evet yağmur gözlüm doğru anlamışsın kendisi şuan Amerika'da son bir yıldır da hiç görüşmedim" dedi beni onaylamak için.


"Şimdi beni affedebilecek misin?" Dediğinde cümlelerimi kendi içimde toparlamak için önümdeki sudan bir yudum alıp ellerimi önümdeki masanın üstünde birleştirip dik durmaya özen gösterdim.


"Bak Ateş benim senin daha önce evlenip boşanmanla ilgili bir problemim yok , sadece sana bunu nasıl anlatabilirim bilmiyorum ama kendi içim de tabularım var insanlara karşı haklı bir güvensizliğim var, bana inan bunu senden duysam bu kadar uzatmazdım yine belki senden uzak durur yaklaşmak istemezdim bilemiyorum çünkü hayatım son dönemde bir çalkantı halinde bunun en büyük şahidi de sensin zaten" cümlelerimi toparlayacağım diye iyice dağıtımıştım.


"Yani özetle şuan seninle her şeyi konuşmak ve bir çözüm yoluna ulaştırmak istiyorum çünkü ben ilk başta sadece günün birinde gidecek biri olarak gördüm seni ama şuan bunu daha iyi anlıyorum ki seninle de sensiz de olmuyor ve bende sensizliği oldurmak yerine seninle olmak istiyorum yani tabi sende istersen" sonunda asıl söylemek istediklerimi söyleyip rahatlamıştım.


Bu hayatta hep kazanan olamazdım bazen de kaybetmem gerekirdi bu işin sonu ne olursa olsun ileride geriye dönüp baktığımda en azından oturup beklemek yerine bir şeyler yaptım derdim .


"Sana söz seni pişman etmeyeceğim biliyorum seni bir kez hayal kırıklığına uğrattım ama sen benim bu hayatta ki ilk aşkımsın senden öncesi yok benim için , ben sandım ki senin için de öyle ama sanırım yanıldım" o da benim gibi ellerini masanın üstünde birleştirmiş bana bakıyordu.


Ofiste bana satılmasının üzerine defalarca kez özür dilemişti hemen sonrasında ise sabahtan beri kapalı alanlarda oturmaktan bunaldığım için havadar bir yere geçip konuşmayı teklif etmiştim o da bu davetimi kabul edince şuan oturduğumuz kafeye gelmiş ve karşılıklı oturup sorunlarımızı konuşmaya başlamıştık.


"Ben birine güvenmekten çok korkuyorum Ateş, bir insana güvenmekten değilde güvendikten sonra yarı holda bırakılmaktan evet en başta sana şans verdim dediğimde bile aramızdaki bu ilişkiye şuan ki kadar ciddiye alıp oturup düşünmeden başladım ve maalesef gelgitli hallerimin en büyük nedeni şimdi biraz sensiz ayrı kalınca daha fazla oturip düşünmeye fırsatım oldu ve ben seni hiç anlamaya tanımaya çalışmadığımı fark ettim bunun için çok üzgünüm" bunları bütün samimiyetimle söylemiştim.


"Bundan sonra her konuda bende senin gibi açık sözlülük ile her şeyi anlatacağım konuşacağız konuşarak bütün sorunlarımızı halledeceğiz tamam mı?" Konuşarak diye vurgulamasının sebebi küçük çaplı bir sinir krizi geçirip elime geçen ilk şeyi kafasına atmamı kastediyordu ne derse desin o konuda hâlâ kendimi haklı bulduğum için bir şey demedim.


Ve biz o gün el ele göz göze saatlerce her şeyi konuştuk en sevdiğimiz yemeği en sevdiğimiz filmleri , dizileri , insanları , çiçekleri , hayvanları o an aklıma gelen her şeyi sordum çünkü ben bir insanı hayatıma alıyorsam ya tam alırdım ya da hiç almazdım Ateş ve Yılmazer ailesi birer istisnaydı ve ben hayatıma aldığım insanla ilgili en ufak bir detayı bile bilmek isterdim.


"Yaaa inanmıyorum sana Demirhan ile birlik olmak ne demek Allah aşkına" dedim anlattığı konuya ithafen.


"Ben nerden bileyim komşuyu görünce adam onu görmesim diye bana seslenmeden gideceği " dedi o da gülerek.


"Sanki sizin havuzunuz yokmuş gibi ne diye komşunun havuzuna girdiniz ki sanki çok kızdılar mı bari sana" dedim bir yandan da bir elim elinde bir elim ise yanağındaydı o gün o komşudan bu yanağına tokat yemişti ve ben sanki şuan acısı hâlâ oradaymış gibi onun acısını almak istiyordum.


"İzinsiz bir şekilde başkasının havuzuna girdik diye babam çok kızdı bize ama aynı zamanda da bana tokat attı diye o adamla da kavga etti mahkemelik bile oldular sonradan bu olaydan dolayı tabi ben o gün Demihan da yanımdaydı deyince Adem amcalar da olaya dahil olup mahkemelik oldular ama bütün suç onların neymiş efendim tek başımıza havuza giremezmişiz"bana sadece kendi çocukluğunu değil onların da çocukluklarını anlatıyordu bu çok hoşuma gitti sanki o anlarda bende oradaymışım gibi hissettim.


Biz tam kaldığımız yerden devam edecekken Ateş'in telefonu çaldı arayan tabi ki de Demirhan'dı resmen hakkında konuştuğumuzu hissedip aramıştı Ateş hemen telefonu açıp hoparlöre almıştı.
"Nil'i de alıp çabuk akşam yemeğine geliyorsunuz" diyip kapatmıştı.


"Öküz " dedim istemsiz.


"Önceden böyle değildi eniştesi olacağımı öğrendiğinden beridir böyle " diye Ateş hemen arkadaşını savunmaya geçti.


" Ne olursa olsun seninle bu şekilde konuşamaz " dedim net bir şekilde.
"Gitmek ister misin duyduğum kadarıyla eskisi kadar sert değilmişsin onlara karşı " anladığım kadarıyla Ateş benim takıldığım kadar takılmamıştı Demirhan'ın yaptığına.


" Hayır değilim istesem de istemesem de bir şekilde artık hayatıma müdahil oldular bende sadece uyum sağlamaya karar verdim " dedim bir yandan masanın üzerinde eşyalarımı çanatama koyarken Ateş ile sohbet ederken farkında olmadan çantamdan telefonumu ve el kramim ile birlikte bir kaç eşyamı daha masanın üstüne bırakmıştım.


"Seni bu karar iten etkeni merak etmiyor değilim" diye karşılık verdiğinde Ateş ilk bir kaç saniye düşünme ihtiyacı hissettim.


"Aslında öyle çok büyük bir etken olmadı ama aşağı yukarı şu bir buçuk iki ayda nasıl insanlar olduklarını anladım benim gibi inatçılar yani kolay vazgeçecek gibi durumuyorlardı bide tabi çocuklar da var onlar da bu süreçten kötü etkilenmeye başladılar artık o kadar" her ne kadar istemesem de onlara karsı yumşamaya başlamıştım.


En son yaşadığım bayılma olayından sonra aile fertleri tek tek benimle görüşmek istemişler ve ben hepsini reddetmiştim bir kişi hariç bir gece yarısı beni arayıp ağlayarak konuşan Meriç.


O geceden sonra onlara karşı biraz da olsa daha yumuşak davranmaya başlamıştım çünkü o daha bir çocuktu ve kesinlikle böyle bir kaos ortamında büyümeyi hak etmiyordu Yılmazer ailesi beni öğrenmişti yani bu saatten sonra hayatımın iyi veya kötü hep bir parçası olacaklardı ve benim ise en büyük istediğim bu süreci en az hasarla atlatabilmekti özellikle çocuklar için .


Ben hem bunları düşünürken hemde Ateş ile başka konulardan konuşarak kafeden çıkıp onun arabasına binmiş ve Yılmazer ailesinin evine gelmiştik onlar benim için hep bir aileydi ama ben nedense kendimi o ailenin içinde bir yere hâlâ koyamıyorum. Arabadan inmeden hemen Ateş'in elini tuttum .


"Bekle " dedim bugünün en önemli haberini vermeyi unuttuğumu fark ettiğim için .


"Ne oldu girmek istemiyorsan eğer gidebiliriz Demirhan'ı yada Cengizhan'ı arayıp gelmeyeceğimizi söyleyebilirim" benim bu halime panik olmuştu hemen ben ise çantamdan cüzdanımı çıkarıp kimliğimi Ateş'e verdim.


"Bu bu ne zaman oldu?" Kimliğime bakıp neyi göstermek istediğimi anladığı anda benimde bu kimliği ilk gördüğüm anda ki şaşkınlığı yaşamış ve benim veremediğim tepkiyi vermişti.


"Dün gece burada kaldım Adem beyle uzun bir konuşma yaptık detayları dönüşte anlatırım şimdi daha fazla beklemeyelim insanları" dedim.


Hemen ardından eve geçtik selamlaşma faslından sonra yemek masasına geçmiştik diğerleri ile çok konuşmasam da Masal ile uzun uzun konuşmuştuk buraya gelmiş olmamın onu ne kadar mutlu ettiğinden bahsetmişti bütün akşam.


"Ablacım lütfen bu gece de burafa kal hem babam bana yeni bebek aldı onunla oynayalım seninle bide tabi odamı da görmüş olursun lütfen?" Dediğinde istemsiz bir durgunluk çöktü üstüme.


Benim hiç bebeğim olmamıştı bazen kaldığımız yurda hayır severler gelir bizlere oyuncak dağıtırlardı ama bizden büyük kızlar Tılsım'ı benden daha zayıf gördükleri için ona bulaşırlar ve elinden bebeklerini alırlardı bende o üzülmesin diye kendi oyuncaklarımı hep ona verirdim.


"Tabi ki oynarız nasıl istersen ama önce yemeğini bitir lütfen" dedim ona bir şey belli edip de onu üzmek istemiyordum.
İlk defa buraya olaysız gelmiş ve olaysız hir bir şekilde yemek yemiştik bunun en büyük sebebi ise benim durgunluğumdu.


İçeriden çantamdan telefonumun sesi gelince hemen gidip arayana baktım tanımadığım bir numara arıyordu beni yine de açtım.


"Alo " dedim.


"Nilüfer" diyen bir erkek sesi duydum bana hiç yabancı olmayan bir sesti bu.


"Zafer" dedim .


...

Yazamayan yazarınızdan

Nil sofradan kalktıktan sonra Yılmazer erkeklwei Ateş'i sorguya çekmiş ve nasıl barıştıklarını sormuşlardı.


"Çok tuhaf bize bize karşı o kadar nefret doluydu ki şuan her şeyi bu kadar sakin karşılıyor olması sizce de anormal değil mi?" Dedi Batuhan.


"Öyle anlaşılan bir şey olmuş her ne olduysa iyi mi oldu kötü mü oldu bilemiyorum " Demirhan ne olduğunu biliyordu Meriç'in ağlayarak ablasını aradığından haberdardı.


"Aman oğlum yine de dikkat edelim çok üstüne gitmeyelim" dedi Narin hanım onu üzmek ve kırmak istemiyordu Nil'i gördükçe tanıdıkça kızı gibi görmeye başlamış ve sevmişti.


"Nil mantıklı bir kız anne evet ilk başta bize karşı mesafeliydi haklı olarak , haklı da bir kırgınlığı vardı ama onun için çabaladığımızı o da görüyor bence o da bize bir şans vermeye karar verdi" dedi cengizhan.


Ateş bu konuda sessiz kalmayı tercih etmişti , bir süre sonra gittiğinden daha durgun bir halde gelmişti masaya Nil ama tek bir lokma bile almamıştı ağzına Ateş bir süre bir şeyler daha yemesi için ısrar etse de Nil'in yemek yemeyi reddetmesi ile daha da üzerine gitmemişti .


Yemekten hemen sonra Nil ile Masal oyun oynamak için yukarıya çıktıklarında ev ahalisi de salona gecmişlerdi Ateş Nik'e haber verdikten sonra evden ayrılmış kendi evine gitmek için yola çıkmıştı.


Yemekten bu yana sessizliğini koruyan Adem bey elbette ki karısının gözünden kaçmamıştı.


"İyi misin hayatım bugün pek bir durgunsun?" Diye dayanamayıp sordu Narin hanım.


"Nil'in hiç oyuncağı olmuş müdür acaba ?" Dedi Adem bey akşamdan bu yana aklını kurcalayan soruyu ortaya söylerken.
Adem Bey'in ağzından bu sözler döküldükten sonra Nil'in masa da neden durgunlaştığını hepsi anlamıştı.


Bir diğer yandan aldığı kemoterapilerden dolayı Masal çok çabuk yorulmuş ve uyuya kalmıştı.


Nil Masal'a söz verdiği gibi burafa kalacağı için kendisine ayrılan odaya geçtiğinde yatağın üstünde ki kutu dikkatini çekti.

 

" Biliyorum güzel kızım hiç bir şey anneni geri getirmez , hiç bir şey aradan geçen yılları telafi edemez ben sana bu fotoğrafları vermekte ki amacım da bunlar değil zaten çünkü zaten senin bunlar "

Narin Yılmazer

 

 

Bu bölüm pek içime sinmesede sizlerle paylaşmak istedim.

Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi oy ve yorum olarak bekliyorum.

Bölüm okumalarıyla beğeni ve yorum sayısı çok alakasız.


 

Bölüm : 13.06.2025 01:31 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...