
Hastane
Merhaba arkadaşlar.
Keyifli okumalar.
"Dün gidip Masal'ın doktoru ile görüştüm gerekli testler yapıldı daha fazla merak etmeyin " Nil'in bu sözlerinden sonra herkes susmuş hiç kimse ne diyeceğini bilememişti Nil de daha fazla bu ortamda durmak istemediği için onları kovmak yerinde kendi odasına geçip gitmişti.
İlk bir kaç saat hiç kimse konuşmamış belki çıkar gelir diye beklemişti ama Nil bir türlü odasından çıkmamıştı.
Bu süreçte Cengizhan Masal'ın bu ortamdan kötü etkilenmemesi için buraya geldiğinden beri hiç konuşmamış olan kardeşi Meriç ile eve göndermişti Meriç tekrar geleceğim dese de kesin bir dille reddetmişti bunu.
Ateş daha fazla dayanamamış ve gidip defalarca kapısını açmasını söylemişti ama Nil bir türlü ona cevap vermemişti hatta odadan çıt sesi bile çıkmamıştı ilk başta kapıyı kırmaya bile çalışmıştı ama sonuç başarısız .
Nöbetten gelen Hakan artık evinde ki bu kalabalığa alışmıştı ancak bu kalabalığın içersinde evde asıl olması gereken kişiyi göremeyince neler olduğunu sormuş ve duyduğu şeyler karşısında her zaman sakinliği ile bilinen Hakan bile daha fazla dayanamamıştı.
"Zaten bunun için değil mi yıllar sonra kızın peşine düşmediniz mi istediginiz oldu hâlâ neden burada duruyorsunu?" Demişti.
"Hakan biz gerçekten onun varlığından haber değildik neden anlamıyorsunuz evet ona geç kaldık ama gerçekten biz sadece bunun için gelmiyoruz yanına o bizim kardeşimiz onu tanımak istiyoruz " Cengizhan da sinirlenmeye başlamıştı ne yaparsa yapsın kardeşi ona inanmıyordu.
"Kes kes sen o laflarla anca Nil'i kandırırsın anladın mı kaç gündür kıza sadece senin için geliyorlar diyorum ben sizin haberiniz var mı ama siz iki dakika da şu kadarcık olsa inanmış olan kızın bütün inancını yıkıp geçtiniz aferin size " Hakan da en az Cengizhan kadar sinirliydi.
Hakan kız kardeşini bilirdi Nil dışarıdan ne kadar güçlü görünse de içeriden öyle değildi hassastı kız kardeşi çabuk üzülür çabuk kırılırfı ve bunların hepsini siniriyle ört bas ederdi ama anlaşılan bu sefer edememişti.
"Hakan neden anlamak istemiyorsunuz bilmiyorum ama bizim bir şey yaptığımız yok" Cengizhan artık deli gibi bağırmaya başlamıştı.
"İşte bende bunu diyorum hiç bir şey yaptığınız yok geldiğiniz günden beri yok biz senin aileniz yok arkandayız kıza bir kez olsun nasılsın bile demediniz varsa yoksa Masal Masal'ın sağlığı tamam amenna o da kardeşiniz küçücük çocuk hasta ama bu kız da bir zamanlar küçücük bir çocuktu ve yalnızdı kendini insanlardan korumak zorundaydı o da kendini bu şekilde koruyor insanlardan uzak durarak siz biraz bile yaklaşacaksa onu daha da kendinizden uzaklaştıyorsunuz bunun neyini anlamıyorsunuz " Hakan günlerdir içinde tuttuğu şeyleri biranda söylemişti iyi mi yapmıştı kötü mü henüz kendisi de bilemyordu.
Cengizhan'nın omuzları yenilmişlikle düştü diğerleri zaten suspus bugüne kadar ne yaptıklarını düşünüyorlardı gerçekten de hiç bir şey yapmadıklarını Hakan'ın bu sözleriyle daha iyi anladılar.
" Tamam sakin ol haklısın ama bizde ne yapacağımızı bilmiyoruz bizi de anlamlısın" Demirhan daha fazla kendini tutamamıştı.
"Tek yapman gereken sadece onu anlamaktı zaten ama siz onu bile yapmıyorsunuz" Hakan kardeşinin bu tür insanlarla gerçekten muhatap olmasını istemiyordu.
"Sen bizim onu anlamadığımız nerden çıkarıyoruz onu anlamıyor olsak şuan burada olmayız" Batuhan da daha fazla dayanamamıştı.
" Ya bir siktirin gidin bu kız şuan canı pahasına donör olmayı kabul edip gidip o testleri yaptırdı ama siz hâlâ burada boş boş konuşuyorsunuz " Hakan ağzından kaçırdığı detayla kendine küfür etti.
"Ne demek canı pahasına bak geçen gün de doktor falan bir şey dediniz ne oluyor Hakan Nil iyi mi? " Ateş için bu hayatta ki en önemli şey Nil'di.
Bir yıldır aşık olup peşinden koştuğu kızın şuan canı tehlikedeydi hemde yıllardı kardeşim dediği arkadaşları yüzünden öyle mi .
O sırada Nil'in odasının kapısı açıldı içeriden bembeyaz yüzü ile Nil çıktı içeriye girdiğinden beri sadece öylece oturup günlüğü okumuştu bir nevi annesine sığınmıştı çünkü bugüne kadar elinde o günlük dışında hiç bir şeyi olmamıştı.
Hakan'ın da Cengizhan'nın da bağırışlarını elbette duymuştu ama o an sanki dünyadan soyutlanmış gibi olduğu için ilk başta ki m ne diyor pek anlamamış bir şeyler anlayıp da kendine geldiğinde ise Hakan'ın daha fazla bir şeyleri ağzından kaçırmaması için çıkmıştı dışarıya.
"Nil kardeşim" Hakan kardeşi bildiği kızı herkesten korumak için hemen kolları arasına almıştı.
Şimdilerde kardeşini daha iyi anlıyordu yıllardır babasının kim olduğunu bilmesine rağmen neden ona gitmediğini merak etmiş ama bir türlü sormamıştı bu aile ile tanışalı henüz üç dört gün bile olmadan kızın bütün ayarları ile oynamışlardı .
Nil sanki bir sığınak bulmuş gibi Hakan'ın kollarında bayılmıştı. Olay anında hepsi şok olsa da Ateş bir saniye bile beklemeden Nil'i Hakan'nın kollarından almış dışarıa ki kendi arabasına koşar adım gitmişti hemen peşinden Hakan ve Cengizhan da gelmişti Ateş'in bu şekilde arabayı kullanamayacağını düşünen Cengizhan geçmişti şoför koltuğuna.
Hakan da hemen yanına Ateş ise ile önce kucağında ki Nil'i yerleştirmiş hemen ardından da Nil'in yanına kendi geçmişti diğerleri ise kendi araçlarına geçmişlerdi Hakan dışında kimse ne olduğunu anlamamıştı.
"Hakan kalbi çok yavaş atıyor nabzını nerdeyse hissedemiyorum ne oluyor? " Ateş bunu söylerken o kadar zorlamıştı ki kelimeler zar zor çıkmıştı ağzından sevdiği kadının kalp atışını duyamıyordu resmen.
"Siktir tamam sakin ol bu normal bir durum tamam sakin " Hakan Ateş'i sakinleştirmek istiyor gibiydi.
"Nasıl normal lan bunun normali mı olur?" Cengizhan ile bu gün çok fazla sürtüşme yaşasalar da bilmeye haklar olduğunu düşünüyordy Hakan.
"Nil'in kalp ritim bozukluğu var çok sık yaşadığımız bir durum yani bu tamam mı kes artık sesini de daha hızlı sür şu arabayı"araba da bulunan diğer iki adamın ne hale geldiği umrunda dahi değildi Hakan'ın.
onun için önemli olan kardeşiydi.
Yaklaşık bir on dakika sonra evlerine en yakın hastaneye yani Hakan'ın çalıştığı hastaneye gelmişler ve Nil'i kontrol amaçlı bir odaya almışlardı.
...
Nil
Kalbim bozuktu benim öyle mecazen falan değil harbiden bozuktu bu bana o kadından kalan bir mirastı.
Onun da kalp sorunları varmış doğum onun için riskliymiş doktoru çok söylemiş ona aldır bu bebeği doğurma dayanamazsın diye ben dayanırım demiş gerekirse bebeğim için ölürüm demiş o adama olan sevgisi o kadar hastalıklı ki ona olan sevgisi için hem kendini hem beni öldürdü ama haberi yok.
O beni onun katili olarak gören insanlarla dolu olan bir dünyada tek başıma bırakıp gitti .
Ne diyordu günlükte "Ne zaman ki gözlerim sana denk gelir, o gün ömrüme bahar gelir. Kafidir bir kelamın özüme, senden gayri kim görüne gözüme " doğruydu ondan başkasını gözü görmemişti karnında ki canı dahi .
Aslında ne o adamı nede başka birini suçluyordum tek suçlu bendim ben öldürmüştüm onu belki benim varlığım söz konusu olmasa o hâlâ hayatta olacaktı kim bilir.
Adem Beye olan nefretim ise aslında kendime olan nefretimin yansımasıydı sadece kendimden o kadar nefret ediyordum ki bencilce bir hisle bunu o adama yükleyebiliyordum çünkü ben tam bir korkaktım gün gelir sen kendi annenin katilisin demesin diye asıl katil oymuş gibi davranıyordum .
Peki o değilse kimdi yoksa o kadın Adem Beye olan sevgisi ile kendini mi öldürmüştü yıllarca kafamın içinde dönüp duran şeyleri son bir kaç yıldır rafa kaldırmıştım ama maalesef her şeyin bir sonu olduğu gibi dört gün önce tozlu raflarımdan indirip tekrar aynı defterleri açmıştım şimdi ise bir hastane odasındaydım buraya gelmeden öncesine dair pek bir şey hatırlamasam da en son odamda günlüğü okuduğumu hatırlıyorum.
Bugün günlükte ki bu söze takılmıştım aşk gerçekten böyle bir şey miydi Ateş'in bana hissettiği duygular bu kadar yakıcımıydı ya da benim Ateş'e karşı hissetmeye başladığım şeyler benim de canımı yakacak mıydı. Yakmasın istemiyorum.
Ben kendimi korumak için yıllarca insanlardan uzak durmuşken şimdi ufacık bir gönül macerası için kalbimi kırmaya değer miydi.
Serumun takılı olduğu yere kaydı gözlerim morarmıştı yine bu görüntüye yüzümü buruşturdum tam bu sırada odanın kapısı sessizce açıldı içeriye girenlerin neredeyse haddi hesabı yoktu .
Hayatımda ilk defa hastanede gözlerimi açtığımda hastanede Hakan dışında yanıma birileri geliyordu nedne gelmişlerdi ki Masal'a iyi gelemeyeceğim için mi bir daha gelmeyeceklerini söylemek için mi .
O kadar insanın için de Ateş hızla yanıma gelmiş bana sarılmıştı gözleri kıpkırmızıydı ağlamıştım mıydı.
"İyi misin bitanem" bir eli saçlarımı okşarken bir yandan da saçlarımdan öpüyordu beni.
"İyiyim ne oldu bana?" Sesim biraz çatallı çıkmıştı saatlerdir konuşmadığım içindi her halde.
"Bayılmışsın bizi çok korkuttun kızım " Adem Bey Ateş'e ters ters baksa da diğer yanıma o gelmişti ve o konuşmaya başladığında Ateş geri çekilmiş ancak bir elimiz tutup yanı başımda beklemeye devam etmişti.
"Neden Masal'a donör olamam diye mi ?" dedim.
"Abilerinin yaptığı eşekliği duydum seni temin ederim ki öyle bir şey yok bundan sonra her anında yanına olacağız bunu zamanla senden daha iyi anlayacaksın ben hepsi adına senden özür diliyorum " git gide beni daha çok şaşırtmayı başarıyordu.
" Siz önce kendi hatlarınızı adına özür dileyin daha sonra başkalarının adına özür dilersiniz " sivri tarafım durmaksızın her fırsatta hatalarını yüzüne vurmaya devam ediyordu.
"Haklısın kızım ben kendi yaptıklarımı daha doğrusu yapamadıklarımı kuru bir özüre sığdırmak istemedim sadece gerçekten senden bütün samimiyetimle özür dilerim" demişti bu sırada Ateş sanki beni daha çok hissedebilmek için bileğimden öptü.
" Haklı olmak beni mutlu etmiyor" dedim.
"Tamam anladık lan seviyorsun ama bari gözümün önünde uzak dur kızımdan" gözleri benden kayan Adem bey daha fazla bu görüntüye dayanamamış olacak ki en sonunda Ateş'e patlamıştı.
" Adem amca sen inanmıyorsun ama neredeyse onun yerine ben ölüyordum bugün lütfen bırak iyi olduğuna emin olayım" Ateş bunları söylerken sanki bu günkü bayılma anamı tekrar yaşıyormuş gibi canı acıyarak söylemişti.
"Özür dilerim" dedim ona hitaben onu korkutmak istememiştim ama hayatımda olmaya devam edecekse bunlara alışması gerekiyordu.
" Biz de senden özür dileriz Nil biliyorum büyük eşeklik ettik ama izin ben bunu telafi edelim" herkesten bu sözleri beklerdim ancak Demirhan'dan beklemezdim.
"Hayırdır ölüyor muyum?" Dedim daha fazla bu iyi hallerine dayanamayarak.
"Tövbe desene kızım o ne biçim söz öyle" Cengizhan sanki karşında bir çocuk varmış gibi benimle konuşma istemsiz gülümsedi iyice kafayı yedirmişlerdi bana.
" Hah şöyle aferin sana bu kadar güzel gülüyorken neden sürekli surat asıyorsun anlamıyorum" bunu diyen ise Metehan'dı .
"Kim surat asıyor ben mi? " Dedim hayretle.
" Valla o size özel bana gayette gülüyor " Ateş de sanki onlara nipet yaparmış gibi konuşunca daha çok güldüm moralimi düzeltmeye çalıştıklarının farkındaydım .
Sadece şimdilik onlara istediklerini veriyordum...
Evet arkadaşlar yeni bölüm hakkında oy ve yorumlarınızı bekliyorum.
Bölümleri güncel olarak yazıyorum bildiğiniz üzere sizce nasıl ilerliyor hikaye?
Anlık olarak nasıl yazmak istersen o şekilde yazıyorum önceden düşünürmüş planlanmış hiçbir şey yok.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |