
15. BÖLÜM
KEYİFLİ OKUMALAR
_
-Bazen yok olmak hiç olmaktan iyidir
+Yok mu olalım efendim?
- varmıyız ki olric
Oğuz atay
Aybüke'den.
Mazi üstünü üstün körü örtmeye çalıştığım derin bir yaraydı, hiç geçmemiş ve hiç geçmeyecek gibi sürekli açılıp durması bundandı.
En son ailem ile evlerine gelecek olan misafirleri kapıda karşılamak için kapıya çıkmış ve gelen misafirleri karşılamıştık gelen misafirler arasında tanıdık bir yüz görmekise beni derinden sarmıştı açıkçası onu yıllar sonra değil bu şekilde hiç bir şekilde görmeyi beklemiyordum.
Sevda abla , Güneş ile sınıf arkadaşıydı Güneş'in intiharından sonra uzun bir süre benimle ilgilenmeye çalışmıştı o ana şahit olduğum yurt müdürümüz tarafından kesin bir diller duyulmaması için yasaklanmıştı, yani hiç kimse o ana şahit olduğumu bilmiyordu buna rağmen yine de benimle ilgilenmiş ve beni pedegoga yönlendirmişti uzun yıllar boyunca psikolojik destek almama rağmen bir türlü Güneş'i görmekten kurtulamamıştım onun ise ölürken son sözü "beni unutma " olmuştu ve ben yıllarca onu unutmamıştım .
"Aybüke'm" sevda ablanın bu sahiplenişi aile üyeleri tarafından şok ile karşılanmıştı o ise hiç kimseye aldırmadan herkesin içinde gelip bana sarılmıştı yıllar önce kaybettiği birini bende atmıştı hep ve sanırım yine o anlardan birindeydik.
"Senin burada ne işin var?" Diyen şaşkın ama mutlu sesi beni gülümsetmeye yetmişti.
"Ailemle tanış Sevde abla " demiştim bende ona hitaben hem de bu sayede ailemi benimseyip kabul ettiğimi ailem de öğrenmiş olacaktı.
"İnanmıyorum Hakan senin kayıp kuzenim de bahsettiğin gerçekten de Aybüke ne kadar sevindim anlatamam " sesi semimi gelse de tepkisi pek öyle değildi bunu hâlâ üzerinden atamadığı şaşkınlığına veriyordum , Sevda ablanın yanına uzun boylu komisere benzeyen esmer bir adam gelip kolunu Sevda ablanın omzuna atmış ve...
"Kuzenimle benden önce tanışmış olman sence de haksızlık değil mi sevgilim ?" Diye sormuştu.
Ortam biraz tuhaf mıydı bana öyle geliyordu bilmiyorum anne telaşla herkesi içeriye buyur etmiş ve beni herkesle tanıştırmıştı yabancılık çekmemi istemediği belliydi .
Amca Demir Barutçu babaya benziyordu eşi Sevgi hanım ise adının hakkını veriyordu geldiğinden bu yana yüzündeki gülümseme bir an bile solmamıştı çocukları ise abilerime benziyorlardı üç tane oğulları varmış zaten en büyükleri Sevda ablanın nişanlısı Hakan iki numara ise Deniz ise çok konuşmayan bir tipe benziyorken küçük kardeşi Doruk ise tam bir gevezeydi bunu ilk saniyelerden kanıtlamıştı.
" Şimdi sen de benim ablamsın?" Bu sorusuyla yaşının hakkını da vermişti zaten en fazla on beş yaşındaydı.
" O benim ablam senin ablan karşıda" diyen Selim ise beni şaşırtmıştı resmen çocukla çocuk oluyordu oysa geldiğimden bu yana gözlemlediğim kadarıyla daha olgun bir kişiliğe sahipti.
"Siz nereden tanışıyorsunuz güzel kızım ?" Diye soran Demir beyin sesi gerçekten meraklıydı belki de beni daha erken bulabilme imkanı varken geç kaldığı içindi kim bilir.
"Kardeşimle sınıf arkadaşıydı Aybüke orta okuldan lise sonra kadar birlikte okudular , ordan tanışıyoruz " diye cevap vermişti sorunun muhatabı olan Sevda abla diğer konuya değinmemiş olması derin bir nefes almamı sağlamıştı ve bu tabi ki beni bir an bile yanından ayırmayan komiserin gözünden kaçmamıştı son zamanlarda onda da vardı bir şeyler ama ne olduğunu o anlatmadan sormak istemiyordum.
"Ay inanmıyorum Aybüke hiç değişmemişsin bakışların bile hâlâ aynı" sevda ablanın konuşmayı seven bir yanının olduğunu elbette biliyordum ama yıllar sonra onunla tekrar bu şekilde karşılaşıp bir herkesin içinde abartarak beni anlatmasını beklememiştim.
"Hadi herkes sofraya yemekten sonra sonra devam edersiniz" diyen annenin sesi herkesi haraketlendirmişti sanırım birilerinin beni ondan daha iyi tanıması onu rahatsız etmişti normalde daha sıcak kanlı iken şuan biraz soğuk bir sesle konuşması bunu kanıtlar nitelikteydi.
Hep birlikte sofraya geçip o günün sabah kahvaltısını yapmış ve yeni gelen aile üyelerinin sorularını cevaplamıştım onun dışında konuşmazken bu halime alışmış olan ev halkı bunu normal karşılarken az konuşuyor olmam diğerlerinin tuhafına gitmişti bir diğer yandan da Sevda abla bu kadar çok konuşmuş olmama bile şaşkın gibiydi haklı olarak.
Günün geri kalanında salonda hep birlikte oturmuş annenin hazırladığı tatlıları yemiş ve sohbet etmiştik bir süre sonra Sevda abla benim hatırlamadığım ama onun hiç unutamadığı okul anılarımızdan bahsetmeye başlamıştı ben lise birken o lise son sınıftı bir yılda olsa beraber aynı okulda okumuştuk.
Bir anda "Neslihan kömür'ü nasıl rezil ettiğini hatırlıyor musun ?" Diyince bir süre bahsettiği ismi düşünmek zorunda kalmıştım.
"O anı gelişen bir olaydı öyle bir niyetimin olmadığını biliyorsun" dedim bazen anı sinir patlamaları yaşıyaniliyordum.
"Ne olmuştu ki ?" Gökmen'nin meraklı sorusuyla Sevda abla dedikoducu kadınlar gibi elindeki çayı önündeki sehpaya bırakıp hemen anlatmaya başlamıştı.
"Şimdi bir matematik öğretmenimiz vardı tamam mı bu adam her yıl öğrencilere verdiği performans ödevini başka sınıflarda sunum yaptırırdı işte hem öğrencilerin özgüvenlerin yerine gelsin falan diye neyse Aybüke dokuzuncu sınıftayken ben lise sondum bir gün bizim sınıftan Neslihan diye bir kız bunların sınıfına gitmiş o günde öğle arasında sınıfta kimse yokmuş Aybüke de kızı sınıfa almamış birinin bir şey kaybolsa ben sorumlu olurum demiş Neslihan da bağırıp çağırıp çıkmış sınıftan " bu nokta da ağzı kurumuş olaca ki derin bir nefes alıp bir yudum çay içip kaldığı yerden anlatmaya devam etti.
"Neyse o yıl da Aybüke matematikten performans ödevi almış sunum için de bizim sınıfa gelmiş sunum yapıyor ödev de hazırladığı bazı soruları tahtaya yazıp anlatıyor bu kız yine başladı , yok biraz sesini yükselterek konuş duymuyorum yok biraz yukarıya yaz görmüyorum ama nasıl sesini yükseltiyor Aybüke de en sonunda dayanamayıp patladı kıza sen hayırdır benden ne istiyorsun geçen seferde aynısını yaptın da açtı ağzını yumdu gözünü hoca bile bir şey diyemedi en sonunda hoca olayı sorunca tek tek anlattı üstüne bir tür da hoacadan azar yiyen kız herkesin içinde Aybüke'den özür diledi" benim unuttuğum detayları bile hatırlayarak uzun uzadıya anlatmıştı.
"Vay be , bende bizim kızı sessiz sakin bir şey sanırdım" dedi Görkem.
" Ya daha neler neler varda Sevgi benden daha iyi bilir burada olduğunu bilseydim onu da getirirdim seni görünce çok sevilecektir eminim" ama ben pek de emin değildim.
"Aynen hatta sırf annesiz babasız diye ona bu kadar iyi davranmak zorunda değilsin abla falan da derdi şimdi burada olsa " konuyla çok alakasızdı ama hatırladığım detaylar sinirlerimi bozmuştu zaten kendim mental olarak iyi değilken bir de sırf kimse yok diye benden nefret eden biriyle karşılaşmak bok gibi hissettirirdi.
Söylediğim şeyi kimse beklemiyor olacak ki derin bir sessizlik olmuştu bu sessizliğe uzun süreli dayanamayarak ayağa kalkıp .
"Kusura bakma sevda abla ne yeri ne zamanıydı özür dilerim müsaadenizle biraz hava almak istiyorum" diyip bulunduğum ortamdan hızla ayrıldım.
Dediğim gibi geçmiş bir türlü yakmı bırakmıyor...
Keyifli okumalar herkese .
Bölümleri yeniden yazıyorum gecikme için kusura bakmayın.
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.
Size bir soru hikaye sizce nasıl ve nasıl ilerlemeli?
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |