9. Bölüm

9.BÖLÜM

Esmahan mısırlı
engelofdetha

9.Bölüm

Keyifli okumalar...

 

 

Gökalp'den

 

 


Ailemiz yıllar önce kaybettiği mutluluğu tekrar bulmuş gibiydi annemin yıllar sonra eskisi gibi sıcacık gülümsemesi dünyalara bedeldi.


Benim güzel kardeşim bizimle çok az zaman geçmiş olmasına rağmen hepimize belki de bilmeden kendini tekrar çok sevdirmişti onu her gördüğümde daha çok seviyor daha çok onu koruma iç güdüsü ile doluyorum.


Eskisi gibi çok konuşmuyor bizimle konuşması için ona sürekli soru soruyoruz o zamanlarda yanlış bir şey dememek için kendini uzun uzun anlatıyorum çok tatlı Miray'a yaptığımı gibi onu da ısırmak istiyorum şimdilik çekiniyorum ama biraz daha samimiyeti ilerletirsem neden olmasın.


Onun hakkında bazı konular canımı sıkmıyor da değil bu sakinliği her ne kadar önce den de olsa eskiden bu kadar değildi çok içine kapanık aynı zaman da her geldiğinde kaçıp gitmek ister gibi kapıya en yakın yere oturuyor sanki biz fark etmiyoruz , çok az yemek yiyor normalde de mi böyle yoksa bizden mı çekiniyor hâlâ çözemedim görüşmediğimiz iki hafta boyuna her gün aradım onu çok uzun olmasa da anlık nasıl olduğunu ne yaptığını öğrenebilmiştim.


Ya okulda ya hastanede ya kütüphane de yada baze geceler garsonluk yaptığı cafe de oluyordu hayatı çok yoğundu kendine göre çok güzel bir düzen kurmuş arkasında kimse olmadan da ayakta kalmayı başarmış biriydi bu durum grur vericiydi.


Şimdi ise her gün yaptığım gibi sabah beşte kalkmış koşu için hazırlanmış aşağı inmiştim tam mutfaktan bir bardak su içmek için salonun önünden geçerken bahçeye açılan kapının açık olduğunu gördüm.


Oraya doğru adımladığımda Simay'ı bahçe de sigara içerken gördüm bu saatte sigara içmek için mi kalkmıştı bir de bu yaşta ne sigarası, elimde olmadan kaşlarım çatmıştım hemen yanına gidip elindeki sigarayı alana kadar beni fark etmemişti.


"Ne oluyor ya?" Diyen kardeşimi umursamadan sigarayı yere atıp ayağımla söndürdüm.


"Bu saatte ne sigarası bu küçük hanım?" Dediğim de gözlerine baktım , gözlerinin içi kan çanağı gibiydi çatılan kaşlarım anında düzeldi.


"Ağladın mı sen?" Dedim elimi yanına koyarak buz gibi olmuştu kim bilir kaç saattir buradaydı.


"Allah kahretsin bu soğukta neden burdasın?hemen içeriye gidiyoruz" Dedim hızlı hızlı kolunda onu incitmeyecek bir şekilde tutup içeriye benimle.beraber sürükledim.


"İyiyim Merak etme uyuyamadım sadece ayrıca bir sakin mi olsan açıklama yapmama izin vermeden resmen beni içeriye sürükledin" o kendini açıklasa da içim rahat etmemişti hemen mutfağa gittim.


"Çay kahve ? " Dedim .


"Kahve lütfen" diyince hemen ikimiz de kahve yapmaya başladım dün akşam ve ondan önceki gelişinde gözlemlediğim kadarıyla şeker kullanmıyordu.


Kahvelerimizi hazır edip mutfakta bulunan masaya oturduğumuz da bu sefer de önünde ki kahve bardağı ile oynmaya başladı.


"Anlat bakalım kâbus mu gördün?" Diyine ben kaşları havalandı şaşırmıştı, kahvesinden bir yudum alıp cevap verdi.


"Nerden anladın?" Deyince doğru tahmin ettiğimi anladım.


"Küçükken kâbus gördüğünde ya abimin yanına ya da benim yanıma gelirdin sana masal anlatmamız için yanımıza geldiğinde bizi uyandıramazsan gökyüzünü izlemek için ya balkona yada dışarıya çıkardın" dedim.


"Vay be demek ne kadar geçerse geçsin bazı şeyler değişmiyor "diyince bunun hep böyle olduğunu anladım.


"Bugün öğleye kadar eve geçmem lazım tamam vizeler bitti ama günlük ders çalışmam gerekiyor geri kalmamak için onlara söylesem üzülürler mı?" Annemle babama hâlâ nasıl hitap etmesi gerektiğini bilmiyordu , biliyordu aslında ama sanırım buna hazır değildi.


"Önemli değil istersen ben bırakabilirim seni" dedim.


"Olur " diyip kahvesini yudumlamaya devam etti sonrasında yukarı çıkıp yanına getirmiş olduğu ders kitaplarını getirip ders çalışmaya başladı.


Derslerini bu kadar özenli çalışıyor olması onun için çok iyi bir şey ama Kendi hayatı bu kadar yoğunken nasıl bizimle vakit geçirip bize alışacak bilmiyorum.


Yaklaşık iki saat kadar o ders çalıştı bende koşudan vazgeçip onu izledim cebimde ki telefonu çıkarıp elime almıştım arada sırada onunla ilgileniyor gibi yapıp kardeşimin her hareketini ezberlemek için saatlerce onu izledim .


Mesela anlamadığı bir yer olunca kaşlarını çatıp aynı yeri defalarca altını çiziyor, genelde okuyarak ve not çıkararak ders çalışmayı seviyor farklı bir ders çalışma stili var yani bir insan sadece okuyarak nasıl ezber yapabilir anlamıyorum ben yapamazdım mesela. İki saatin sonunda dayanamayıp konuşmaya başladım.


"Sadece okuyarak nasıl ezber yapabiliyorsun?" Dedim .


"Aslında ezber yapmıyorum ezberim çok kötü ama şimdi şöyle ki ben hiç dersleri kaçırmam bazı hocaların ders anlatımı çok iyidir yani bana gire öyle o hocaların derslerini ekstra olarak daha dikkatli dinlerim eğer konuyu anladıysam o konunun üzerine sadece bir kaç defa aldığım notları okur geçerim ama anlamadığım dersleri günlerce çalışırım bir saçma ama öyle " deyince mahcup bir şekilde gülümsemişti.


"Anladım biraz değişik ama güzel " dedim onu onaylamak için derin bir nefes aldı.

"Bir ay sonra bir haftalığına şehir dışına çıkacağım sizin için bir sorun olur mu ya da izin almam falan gerekiyor mu?" Diyine nereye ve ne için gideceğini merak etmiştim.


"Nereye ve ne için gideceğini söylemen yeterli şimdilik bazı şeyler hala sınırlı çünkü henüz bize alışamadın bizimle yaşamıyorsun o yüzden şu anlık kimse senin hayatına karışamaz" dedim.


"Peki sizinle yaşmaya başlarsam bu karışma olayın boyutu tam olarak ne kadar? " Ne kadar ileri gidebileceğimizi düşünüyordu haklıydı bizleri hala tam anlamıyla tanımıyordu.


"Annemle babam o kadar baskıcı insanlar değiller sadece merak eder arar sorarlar kimle ve nerede olduğunu bildikten sonrasına karışmazlar onlar için güvende olman yeterli" dedim .


"Anladım , hadi kahvaltı hazırlayalım ikidir Cana hanım yemek yapıp davet ediyor bende sizin için bir şey yapmak istiyorum ama Miray evden dışarı çıkmıyormuş en azından burada bir seyler yapayım ne dersin ?"


"Olur yapalım " dedim hemen Birlik kahvaltı hazırlamaya başladık aslında anladığım kadarıyla o da pek başarılı değildi mutfakta ama bir şeyler yapmak istiyordu madem önünde durmazdım once buz dolabında ki kahvaltılıkları çıkardık o pankek yapmaya başladı bende çıkardıklarımızı masaya götürmeye bir yandan da çayı demlemiştik aslında çok bir şey hazırlamasak da güzel olmuştu bence .


"Kızım Gökalp sizin ne işiniz var sabah sabah mutfakta? Diyen annemin sesini duyunca ikimiz de kapıya baktık ve aynı anda "sürpriz " demiş bulunduk.


"Kahvaltıyı siz mi hazırladınız?" Diyen annem hâlâ şaşkınlıktan çıkmamıştı haklı olarak .


" Şey evet siz dün çok yoruldunuz onun için biz hazırladık kızmadınız değil mi?" Annemle konuşurken beş yaşına döndüğünün farkında mıydı acaba .


"Yok kızım niye kızmayım çok sevindim ellerinize sağlık" diyen annem de bize yardım etmiş geri kalanı beraber halletmiştik.


Ev halkı erken uyanmaya alışık oldukları için tek tek gelip oturmuşlardı masaya Simaya herkese meraklı gözlerle bakıyordu beğenecekler mi diye , ilk tepki babamdan gelmişti.


"Ellerine sağlık hanım her şey çok güzel olmuş " dedi.


"Sofrayı ben hazırlamadım ki kızımla Gökalp abisi hazırladı " diyince annem masada homurtular başladı.

"Ellerine sağlık kızımızın her şey çok güzel olmuş" diyen babamla Simay'ın mahcup olmuş ifadesi ömürlük bir seyirdi benim için.


"Koynumuz da yılan beslemişiz "diye kişi tabi ki Gökmen'di.


"Hangi ara kandırdın kızı lan" diyen abime sadece göz devirmekle yetindim.


"Bana niye haber vermediniz ben de kalkar gelirdim " diyen Miray'a kıyamamıştım benden önce Simay cevap verince tek kıyamayanın ben olmayışı gülümsetti.


"Ben erken kalkmıştım o yüzden yani sen uyuyordun kusura bakma yani sadece uyandırmak istemedik seni" diye hızlıca kendini açıklamaya çalışması herkesi gülümsemişti.


Kahvaltı bittikten sonra da sofra toplanmış biraz oturduktan sonra Simay ile evden ayrılmıştık onu evine bırakacaktım kapıdan çıkarken abim yine dayanamamış söylenmeye başlamıştı çokta umrumdaydı, yolculuğumuzu sessizlik içerisinde tamamlayıp onun evinin önüne gelmiştik beni yukarı davet edince hem eve hem eve arkadaşı merak ettiğim için kabul edip onunla birlikte yukarıya çıktım.


Kapıyı kendi anahtarıyla açıp içeriye girdiğinde "Yağmur biz geldik " diye bağırdı.


"Kız siz kim yoksa yine sana uğramaya mı başladılar?" Diyen ince sesle ben gülmüş Simay surat asmıştı.


Dış kapıdan direk salon görünüyordu zaten küçük bir Amerikan mutfağı sağ ve solda iki kapı olacak şekilde iki odası mevcuttu evin tuvaletti, salondan balkon olduğunu tahmin ettiğim bir kapı vardı, sağ tarafta ki kapı acılıp içeriden sarışın mavi gözlü belki de hayatım da gördüğüm en güzel kız çıkmıştı içeriden tabiri caizse dibim düşmüştü.


Kız altında gri bir eşofman üstüne de beyaz bit tişört vardı saçları dağınık topuz yapmış özensizdi ama o kadad güzeldi ki gözlerimi alamadım.


"Gökalp iyi misin?" Diyen Simay ile kendime geldim.


"İyiyim iyi beni acil bir işim vardı şimdi geldi aklıma gitmem gerekiyor bir dahakine artık " diyip bir şey söylemesine izin vermeden oradan ayrıldım kalbim o kadar hızlı atıyordu ki onların da duymasından korkmuştum.


"Ne oluyor lan ilk dakkadan " dedim göğsüme bakarak"Dakka bir gol bir ama ne gol be " saniyesinde aklımı başımdan almıştı kız.


Bu neydi şimdi lan.

Merhaba arkadaşlar biliyorum en son iki gün önce bölüm attım normalde günlük atmak istiyorum ama düzenleyerek atıyorum mantık hatası oluşmasını istiyorum Bir de yazdım karakteri hissedebilmek istiyorum ki beni hissedemezsem siz de hissedemezsiniz değil mi ama?

Peki yazdığım karakterler hakkında ne düşünüyorsunuz çok merak ediyorum...

Neyse neyse kusura bakmayın size keyifli okumalar...

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

Bölüm : 29.09.2024 23:36 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...