10. Bölüm

10. Bölüm

EsAy
esay1007

6.Bölüm Devamı

 

Ne kadar yürüdüğümü bilmiyordum fakat duyduğum seslerle olduğum yerde kendimi saklayarak dinlemeye başladım. İki adam vardı birinin sırtı bana dönüktü. Diğeri bozuk Türkçesiyle konuşuyordu "Dimitri bu işi daha ne kadar uzatacaksın? Teslimatlarda sıkıntılar gittikçe artıyor. Patron artık sinirlenmeye başladı. Lidan'ı hala evlenmeye ikna edemedin" bir soru cümlesiydi Lidan ismini duyunca içimde bir his ortaya çıktı. Hayır Lidan. Kocaman evrende evlilik teklifi alıp hala ikna olmamış tek Lidan sen değilsin ki." Diğer adam konuşmaya başladı. " Kes sesini!" Duyduğum sesle hayatımın şokunu yaşamaya başladım. Kulaklarımda bir uğultu hissettim.Yok ya ben yanlış duydum. Yaşadığım olaylardan ve kaybettiğim kandan dolayı şoka girmeye başladım o yüzden beynim bana oyun oynuyor. Hayır o ses ona ait değil. Neyse ki kamera hala kayıttaydı. Deniz izleyince o olmadığını anlayacaktı zaten. Sırtı bana dönük adam konuşmaya başladı o konuştukça boğazımda bir yumru oluştu. Yere oturup sırtımı duvara yasladım gözlerimden yaşlar kendiliğinden boşalmaya başlamıştı. "Lidan bir işler çeviriyor. Sürekli şehir dışına çıkıyor. Gezici köy görevi olduğunu söylüyor ama pek inanmıyorum. Evliliğe ikna olması yakındır. Patrona söyle biraz daha sabretsin. İşin ucunda tüm Türkiye'ye hükmedecek çok kârlı bir antlaşma olacak. Lidanla evlenince şirketle anlaşmaya ikna edeceğim. Diğer üyeler Lidan'a çok önem veriyorlar o ne derlerse hemen yapıyorlar istemesi yeterli o yüzden Lidan'a bizim şirketle anlaşmasını söyleyeceğim. Sonrasında Türkiye avucumuzun içinde olacak."

Bedenime ağır gelmeye başlamıştı yaşadıklarım ya da duyduklarım. Gözlerimden yaşlar boşalıyordu fakat içimde yaşadıklarım çok daha fazlasıydı. Kullanılmak... Aptal yerine konmak... Ah Lidan! Zekan ile övünürken gözünün önünü görememişsin. Kulaklığımdan Deniz'in sesini duydum çok sakindi o da anlamış mıydı içimdeki acıyı " Dora artık çık. Yeteri kadar bilgi topladık. Daha fazla ilerlememelisin." Ah be Deniz! İlerlemeye mecalim kaldı mı bir sorsana. Deniz tekrar konuştu fakat endişeliydi. "Dora çabuk çık. Nabzında yavaşlamalar var. Oksijen oranın düşüyor. Maskeyi mi çıkarttın?" Sanırım oksijen tüpünde hava kalmamıştı. Sarı şeytan kendi oksijen tüpümün maskesini parçalayınca onunkini almak zorunda kaldım onunda oksijen tüpü neredeyse bitmek üzere. Kahretsin! Kulaklığa konuşarak " Hemen geliyorum" dedim biraz bekledikten sonra Turan timi, Kaos timi görev başarılı. Geri dönüyoruz."dedim ve yürümeye başladım. Arkamda büyük bir acı bırakarak. Vücuduma saplanan zehir dolu, güvenime parçalayan kelimelerle ilerledim. Beş dakika sonra sanırım oksijen tamamiyle bitmişti çünkü hem nefes alamaz duruma gelmiştim hem de Deniz bağırmaya başlamıştı "Dora çabuk!" Çağatay ve Ömer aynı anda bağırdı. İçeriye giriyoruz. Dora'nın sinyalini alabiliyor musun bizi yönlendir." Sesler sanki uzaklaşmaya başlamış gibiydi. "Sinyal alamıyorum Jammer var." Kendimi biraz koşmaya zorladıktan sonra karşımda gördüklerimle durdum. Az önce öldürdüğüm adamlar... Hemen yanlarına giderek oksijen tüpünü alıp maskeyi suratıma geçirdim. Çölde suya hasret kalmış bedevi gibi hızlı hızlı nefes alıyordum "Tamam, durun sakinleşin. Normale dönmeye başladı." Nefesimi biraz düzene soktuktan sonra konuştum " Geliyorum herkes olduğu yerde kalsın, iyiyim az önce kavga yaparken oksijen tüpümün maskesini koparttılar onların oksijen tüpünü almıştım o da bitmek üzereymiş geri dönüşte diğer oksijen tüpünü aldım" dedim aldığım kesik kesik nefeslerin arasında, inanmayacaklarını bile bile.On beş dakika daha yürümüştüm geçen o kadar süreye rağmen nefes alışverişlerim tam olarak düzelmemişti. Bir elimde oksijen tüpü bir elimde maskem ilerlerken aydınlığın belirmesiyle rahatladım. Yaşadığım rahatlamayla karnımdaki sızıyı da unutmuştum fakat yüreğime aldığım darbe...Mağaranın girişine çıktım herkes bana doğru geliyordu. Çağatay, Ataman, Ömer hızlıca yaklaşıyorlardı. Sanki acımı hissetmişler gibi şifa olmaya geliyorlardı. Hemen arkalarında Turan timi. Bir kaç adım atmamla kulaklığımdan gelen bağırışla aynı anda olduğum yerde kalakaldım "Dora dikkat" Duraklamamın sebebi Tufan'ın bağırışı değildi. Az önce manevi olarak sırtımdan vurulmuştum. Şimdi ise gerçekten vurulmuştum. Sanırım Tufan adamı hemen vurmuştu ki ben ikinci bir kurşun yarası almamıştım. Sol kürek kemiğimden vurulmuştum. Vurulmanın etkisiyle oksijen tüpünü yere düşürmüştüm. Acı yavaş yavaş kendini hissettirmeye başlıyordu. Çok garip. Bir kurşun yarası açıldı sırtımda daha önce de kurşun yemişliğim vardı ama bu acı biraz daha fazlaydı.Yoksa bu yüreğime yediğim darbenin acısı mıydı? Kandırılmışlığın acısı mıydı? Ama en çokta bunları fark edemeyişimin acısı...Hiç söz dinlemeyen, bir türlü düzene girmeyen nefesim yaramaz bir çocuk gibi yeniden yoldan çıkmıştı. Hem karnımdaki yaradan kaybettiğim kan hem de omuzumdaki yaradan dolayı artık dizlerim vücudumu taşıyamamıştı. Dizlerimin üzerine çöküp karşımdaki adamlara bakmaya başladım. Ataman, Ömer, Çağatay ve Turan timi... Her ne kadar küçüklükten beri kusursuz bir şekilde bu tim için özel yetiştirilmiş olsakta yine de kusurlarımız vardı; zaaflarımız... Ve bizim en büyük zaafımız birbirimizdik. Herkes olduğu yerde donup kalırken bir beden bana doğru koşmaya başladı dönüp kim olduğuna bakamıyordum artık mecalim kalmamıştı. Ne Lidan'ın ne de Dora'nın.. Çok yorulmuştuk ve uyumak istiyorduk. Bedenim yere çuval gibi düşerken az önce koşan adam yanıma geldi kafamı kucağına aldı sarsmaya başladı. Bu, bu Görkemli Görkem... Hafif bir buse belirdi dudaklarımda aynı anda acılarım derinleşmeye başlamıştı. Üsteğmenin eli maskeme doğru gitti. "Sakın, sakın üsteğmen. Seni öldürmek istemiyorum." dedim zor bir şekilde bileğini tutan elim yavaşça kaymaya başladı. Maskemi kıvırarak burnumun üzerine kadar açmıştı. Biliyorum ölümden korkmuyordu sadece ben istemediğim için açmıyordu. Üsteğmenin bir eli nabzıma gitmişti. Ben söyleyeyim üsteğmenim çok kan kaybı var ameliyat için en az iki ünite kan lazım oksijen satirasyon düşük nabız muhtemelen otuzun altında tansiyonda düşmeye başladı muhtemelen aynı anda hipodermiye de yakalanacağım.Bir cesaretle karşımdaki gözlere baktım. "Acıyor üsteğ.."devam edemedim gözümden akan yaşların izin verdiği ölçüde bakmaya çalıştım son gördüğüm ise dudaklarıma kapanan dudaklar oldu...

                        ***

 

Bölüm : 16.12.2024 16:48 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...