15. Bölüm

15. Bölüm

EsAy
esay1007

8.bölüm devamı

~GÜNÜMÜZ~

Yıllar geçmişti de biz bir türlü geçememiştik geçmişten. Acılar da anılar gibi ilk günkü tazeliklerini koruyordu.

Levent, Umay'dan yani kardeş gibi gördüğüm dostumdan geriye kalan tek şeydi..

Görev esnasında vurulduğunu öğrenip koştur koştur hastaneye gittiğimde çok şükür ki Umayımın emaneti iyiydi.

Levent'e yaptığım börekleri yedirirken odanın kapısı çaldı ve çok güzel bir

doktor içeriye girdi.

Lidan, Lidan Aksungur.. Görür görmez elimde börek dilimi öylece kalakaldım. Bana ,garip bir şekilde, unutamadığım

acılarımı sakladığım yerden bir anda çıkartmıştı. Bu kadar benzerlik... Levent dinlenmek için uyuduğunda hastaneden çıktım. Çıkar çıkmaz soluğu burada almıştım.

Avuçladığım toprağı burnuma doğru götürdüm. Minik Ladin'imin leylak kokusunu alabilecek gibi toprağı kokladım. Karşımdaki beyaz taşlara baktım, üzerlerindeki isimleri ağlayarak sevdim.

Ladin DEMİRCİOĞLU,

Asaf DEMİRCİOĞLU…

Uzun uzun sevdim. Elimdeki ibrikle mezarlarına diktiğim çiçekleri suladım. Ladinimin mezarının yanına bir de leylak ağacı dikmiştim. Acı verici bir şekilde güzel kokuyordu, Ladinimi hissettiriyordu bana. Görkem, Ladinin ve babasının vefatından sonra yaşadığı travmadan dolayı hafıza kaybı yaşamıştı her ne kadar çocukluğunu bölük börçük hatırlasa da sanki Allah'ın bir lûtfu gibi Ladin'in ismini, ölümünü hatırlamıyordu. Gözyaşlarım durmak bilmiyordu. Hem yaşananlar, hem de bildiğim halde susmak zorunda kaldığım gerçekler hepsi omuzlarımda çok ağır bir yüktü. Hele hele oğlum o küçük kızı ile arkadaşken ona yalan söylemek…

Ah Asaf'ım !

Kardeşim benim..

Omuzlarımda taşıdığım yükler de yokluğunuz kadar acı veriyor. Ömer ve Umay'a söyleme ama çok yalnız hissediyorum kendimi. Onlara

söylersem eğer sana Levent ve Görkem'i bıraktık daha ne istiyorsun der, kızarlar sonra bana.."

Burnumu çekerek Ladin'e doğru döndüm

"Leylak kokulu miniğim.. Şimdi bizimle olsaydın yirmi sekiz yaşında harika bir sanatçı olurdun. Muhtemelen Görkem ve baban yanına erkek sinek bile yaklaştırmazlardı ve eminim benim

despot oğlum da babası gibi yanında etten bir duvar olurdu."

Nasıl oluyordu bilmiyordum ama hıçkırıklarımın arasında minik kahkahalarımda dudaklarımdan dökülüyordu. Mezar taşlarını öpüp dua ettikten sonra eve doğru yol aldım.

*****

Zaman bir şekilde geçiyordu ve biz buna engel olamıyorduk. Mevsimlerden sonbahar. Levent hastaneden çıkmış çoktan işe dönmüştü. Hastanedeyken ve daha sonra Levent'in kontrolleri

sırasında hiçbir şekilde Lidan Hanımla görüşememiştik.

Çalan telefonumla kendime geldim. "Gözde Hanım Mehmet Ali Bey geldiler." "Hemen al içeriye" Mehmet Ali Arslan, Ömer'in en büyük yeğeni abisinin tek oğlu.

Ömer'in ailesinin çok büyük bir inşaat şirketi vardı ve Ömer orada olmak yerine Polis olmayı tercih etmişti. Babalarımızd a yıllar önce ortaklıklarını daha iyi yerlere getirebilmek için beni ve Ömer'in abisi Yusuf'u evlendirmeye karar vermişlerdi.

Ama kader bu ya, abisiyle tanışmaya gittiğim gün Ömer'in aşkının cemrelerini düşüvermişti kalbime…

Görkem ise ne benim şirketim ne de Ömer'in aile şirketinde çalışmayıp babası gibi farklı bir mesleğe yönelip subay olmuş ve şu an Karstaydı.

Düşüncelerimden sıyırılıp odamdaki misafir koltuklarına doğru ilerledim o esnada Mehmet Ali geldi.

"Yengem, nasılsın ?" Deyip sımsıkı sarıldık birbirimize.

"İyiyim Memolim sen nasılsın?"

"Bende iyiyim yenge, istediğin şeyi yaptım fakat bu kadını niye araştırıyorsun ? Bilgileri çok korunuyor haliyle fazla bir şey yok. Sen böyle bir şey isteyince ihalelerle ilgili önemli bir isim diye düşündüm."

Mehmet Ali, Türkiyenin sayılı zenginlerinden biriydi ve bunun kazandırdığı avantajları kullanarak istediğim kişiyi de hakkıyla araştırdığına emindim..

Bakalım bu Doktor Lidan kimmiş ?..

 

               ***

Bölüm : 16.12.2024 17:11 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...