17. Bölüm

17. Bölüm

EsAy
esay1007

9.bölüm devamı

 

Kızın yere düşerek bayılmasıyla kendime gelip koşarak kıza yardıma gittim. Yerde yatan kızı çevredeki hemşirelerin yardımıyla hemen sedyeye koyup müşade odasına götürdük. 1.60 boylarında, kıvırcık saçlı, beyaz tenli, ela gözlü ve kırmızı yanaklı olan bu kızın bedeni tüm yaşadığı sıkıntılar karşısında dayanamamıştı.

Kızın muayenesi bittikten sonra yanından ayrıldım. Kantine gidip su aldım kafam doluydu ve bu benim için hiç iyi bir şey değildi. Bahçeye çıktım. Bankın birine oturacağım esnada yine o sesi duydum; acil…

Acile doğru koştum. Ambulans henüz gelmemişti. Hasta gelene kadar sedyeyi ve gerekebilecek ekipmanları yeniden gözden geçirdim. Eldivenlerimi elime geçirip ambulans girişine doğru seri adımlarla ilerledim. Pratisyen hekim olmamama rağmen kendime yazdığım acil nöbetlerinden dolayı sürekli buradaydım. Genel Cerrahilik bir durumsa hastası olmayan bir genel cerrahi doktoruna gönderiyordum doktorlar müsait değilse eğer ben alıyordum sanırım bu hasta da benimdi.

Ambulanstan inen görevli konuşmaya başladı

"Mehmet Alparslan, 29 yaşında erkek hasta. Son bir kaç gündür karın ağrısı çekiyormuş. Nişanlısı bugün baygın bulmuş."

Mehmet Bey' nişanlısına dönüp

 

"Ağrının tam olarak neresinde olduğunu söyledi mi?"

"Sağ karın bölgesinin üstünde olduğunu ve zamanla omuzuna doğru yayılmaya başladığını söylemişti." dedi.

Hemen karnını açıp kontrol etmeye başlamıştım ki karnındaki morluklar kafamda belirmeye başlayan düşünceleri tasdiklemeye başlamıştı. Hastalığı ilerlemeye başlamıştı. Muhtemelen omuzuna vuran ağrı böbreklerine de vuruyor ve üşüdüğünü düşünüyordu üşüttüğünde de omuzun ve böbreklerin ağrıyabilir fakat organ yetmezliği gibi bir hastalığınız varsa bu durum bir üşütmeden daha da ilerisi olabilirdi.

Hemşirelere dönüp ultrason ve tomografi çekilmesini ve kan tahlili istedim. Ayrıntılı bilgi almak için hasta yakınının yanına gittim.

Elimi uzatarak "Merhabalar ben genel cerrahi uzmanı Lidan Aksungur. Öncelikle geçmiş olsun."

Kadın sert görünüşüyle güçlü durmaya çalışıyor fakat dolan gözleri onu ele veriyordu.

"Yüzbaşı Özlem Turgut, teşekkür ederim. Mehmet'in durumu nasıl?"

Bir asker daha… "Mehmet Bey' in durumu hakkında şu an bir şeyler söylemek zor. Üst karın bölgesi ağrısı, omuz ağrısı ve muhtemelen tüm bu ağrıların içinde fark edemediği böbrek ağrısı bir çok hastalığın sonucu olabilir. Basit bir üşütmeden tutun organ yetmezliğinin ileri boyuta gelmesine kadar. O yüzden yüzbaşım tetkikler çıkmadan bir şey söylemek için erken."

Özlem yüzbaşından Mehmet Bey hakkında bilgiler aldıktan sonra Mehmet Bey'in de Havacı bir yüzbaşı olduğunu öğrendim. Kim bilir nasıl başarıları imza attılar ki 29 yaşında yüzbaşı rütbesine ulaştılar.

Özlem yüzbaşının yanından ayrıldıktan sonra Cengiz Bey'in yanına gittim durumda hiçbir değişme yoktu. Oradan Cengiz Bey'in kızının yanına gittim. Değerleri normale dönmüş fakat vücudu çok yorgun olduğu için sakinleştirici verip uyutmuştuk. Gariptir ki bu kızın, derinlerimde sakladığım acılarımı ortaya çıkaracak gibi hissediyordum. Yanında olduğum tüm süre zarfında küçük kanlı eller gözümün önünde beliriyor kafamın içinde bir çok ağlama sesleri yankılanıyordu.

Acile tekrar indim. Mehmet yüzbaşının sonuçları çıkmıştı ve maalesef ki tahminimde haklı çıkmıştım. Karaciğer yetmezliği. Fakat ilginç bir durum vardı ki Mehmet yüzbaşının ki oldukça ileri safhadaydı nasıl olurda fark etmezdi.

Acile inip Özlem yüzbaşının yanına doğru ilerledim. "Sonuçlar çıktı yüzbaşım."

Umut dolu gözlerle bakıyordu bana kendime lanet okudum o gözlerde ki ışığı birazdan ağzımdan dökülen kelimeler söndürecekti.

"Mehmet yüzbaşının hem kan değerlerine hem de ayrı ayrı ultrason ve röntgen görüntülerine baktım." Derin bir nefes alıp konuşmaya devam ettim "Maalesef ki Mehmet yüzbaşıda karaciğer yetmezliği var üstelik ileri seviyede."

Özlem yüzbaşı artık güçlü duruşunun arkasındaki yorgunluğu göstermeye başlamıştı. Gözünden dökülen damlalar ve sendelemesi… Hızlıca ilerleyip koluna girdim

"Yüzbaşım iyi misiniz?"

Gözyaşları hızla bakmaya başlarken hıçkırıkları da ona eş olarak duyulmaya başladı.

Önümde bir yüzbaşı sedyede yatıyor ve onu hayatı pahasına seven bir başka yüzbaşı omuzlarımda ağlıyordu…

Özlem yüzbaşı sakinleştikten sonra Mehmet yüzbaşıyı yoğun bakıma almıştık. Mehmet yüzbaşının değerlerini tekrar kontrol ettikten sonra çıktım. Kapıda yine o güçlü yüzbaşı vardı.

Karşımda dimdik duruşuyla bana bakıyordu. "Yüzbaşım bir şey sormak istiyorum. Mehmet yüzbaşının durumu oldukça ileri bir seviye de bu zamana kadar hiç mi şiddetli bir karın ağrısı yaşamadı ya da hiç mi doktora gitmedi?" dedim.

"Askerler hastaneleri hiç sevmezler doktor hanım neden bilir misiniz?" kafamı hayır anlamında salladım ve yüzbaşı konuşmaya devam etti

"Çünkü hastaneler her zaman askerlerden bir şeyi koparıp almıştır. Ya sevdiklerini ya da sevdiği mesleklerini." dedi.

Dumura uğramış gibi kalakaldım hiç böyle düşünmemiştim.

Mehmet yüzbaşı bir sorun olduğunu belki de hasta kaydı yaptırmadan başka bir doktora gidip bunun karaciğer yetmezliği olduğunu öğrenmişti fakat bu durum eğer ki sisteme geçerse Mehmet yüzbaşı malulen emekli olacaktı ve bu yüzden hiç hastaneye gitmeyip mesleği uğruna, vatanı uğruna ölmeyi seçmişti.

*******

Üzerimi değiştirip yanıma telefonumu ve çağrı cihazımı alarak hastanenin yakınlarında bulunan bara gittim.

Hayat ne garip değil mi? Birileri yaşam savaşı verirken birileri bir yerde kutlamalar yapıyordu.

Azra kısa bir süreliğine Ankaraya gelmişti görevden döndüğü için bir kaç gün izni vardı.

Hastaneden çok uzaklaşmak istemediğim için burada buluşacaktık.

Barın ismine bak. Parol*…

Ne ironi ama. Mekandan içeriye girdiğimde gözlerim bir süre Azrayı aradı. Hemen çaprazda bulunan bar tezgahının önündeydi. Saçlarını açmış siyah kadife bir elbise ve altında da uzun siyah botları. Ve fiziği… Bu kız askeriye dışında gerçekten ateşli bir hatuna dönüşüyordu. Hemen yanına ilerledim. Barmen beni tanıdığı için hemen yanıma gelip

" Her zamankinden mi hocam?" dedi. Başımı sallayarak "Evet Alper" dedim. Azra kafasını kaldırıp boynuma sarıldı yüzünü boynuma gömüp bir süre bekledi. Anlaşılan babasıyla yine mesleği yüzünden tartışmışlardı. Alper yanıma gelip elmalı sodamı bırakıp Azranın önündeki içki bardağını aldı. İzinli olduğum zamanlarda alkol alırdım fakat çalıştığım zamanlar mesai saati dışında olsa bile alkol kullanmazdım.

Azra omuzumdan ayrılarak önüne döndü.

"Bu yaşlı inatçı adamla nasıl baş edeceğim ben." dedi güldüm o da gülmeye başladı

"Terfi ederek gayet ilerleme kaydettin" dedim ve ikimizde kahkaha attık. Azra, yüzbaşı olduğunda babası adeta delirmişti. Millet sevinirken o delirme yolunda ilerlemeyi seçmişti. Aklıma geldikçe gülüyordum.

"Hastanede durumlar nasıl?" dedi. Çağrı cihazımı göstererek durumun pekte iyi olmadığını gösterdim. Sonra aklıma bi vaka geldi anlatmaya başladım

"Geçen gece 6 yaşında bir çocuk geldi. Ağzı burnu kan için de şiddet gördüğü bariz belli ne oldu dediğimde çocuk amcam yaptı dedi önce sakin kaldım çocuğa pansuman yaptım röntgen falan çektirdik sonra polisleri aradım adlî vaka diye. Bu esnada çocuğu gözetim altında, ailesinde uzak tutuyorum neyse polisler geldi ifade falan alacak aile bir şaşırdı yanlış anlaşılma var diye polise kendilerini açıklamaya çalışıyor sonra bir öğreniyorum ki çocuğun amcam dediği kişi 4 yaşında minik bir çocuk.. " Azra ile kahkahayı aynı anda bastık. Biraz daha konuştuktan sonra Emrenin Mehmet yüzbaşının uyandığı haberinin üzerine bardan ayrılıp hastaneye geldim…

Bölüm : 16.12.2024 17:15 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...