2. Bölüm

2. Bölüm

EsAy
esay1007

BÖLÜM 2

 

Üzerimdeki ağırlık ile yeni bir güne uyandım. Uyandım uyanmasına fakat gün henüz aymamış ve ben insanların hayatını kurtarırken, kendimi ve elbiselerimi maalesef ki Burcu’dan bir türlü kurtaramamıştım.

Gece tek başıma yattığım yatağımda şimdi

Burcu hanım hükmünü sürdürürken, kolları ve bacaklarıyla da ahtapot misali bana sarılıyordu. Üstelik üzerinde, henüz giymeye kıyamadığım kırmızı elbisem vardı.

Burcu’nun kollarından kurtularak hızla lavaboya girerken, aynadaki yansımama bakarak gülümsedim. İçimdeki heyecan ve mutluluk sanki gözlerime yansımıştı. 30 Haziran 2021 'Genel Cerrahi Uzmanı Ladin AKSUNGUR' olarak bugün görevime resmi olarak başlıyordum.

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesini birincilikle bitirdikten sonra asistanlığa hemen başladım. Tezimi henüz bir yılda bitirip savunmamı da yaparak uzman olarak görevime başlama vaktim artık gelmişti.

Yirmi sekiz yaşında bir kadın olarak herkes başarılarıma gıptayla bakarken, ben ise aynaya baktığımda sadece geçmişimde ki kayıplarımın acısını görüyordum.

Gözümden akan bir damla tuzlu su yanağımdan bir yol çizerek yere düşerken, içimden gururla; ‘başardım baba, Ladin’in doktor oldu’ diye, acı bir şekilde tebessüm ettim.

Hızla elimi yüzümü yıkayarak lavabodan çıkarken, yine odama doğru geçtim. Bu defa dolabımın kapaklarını sessiz bir şekilde açarak hızla üzerimi giyinirken, ayriyeten içinden bir tane de pijama takımı çıkardım ve yine aynı sessizlikle Burcu'yu fazla rahatsız etmeden üzerini hızla değiştirdim. Hem bu duruma alışık hemde uykusu ağır birisi olduğundan dolayı gram rahatsız olmazken, bu haline tebessümle karşılık verdim. Kırmızı elbisemi kenara koyarken bu defa Burcu'nun üzerine ince bir pike örterek geri çekildim.

Sanırım bu hayatta en borçlu olduğum kişilerden birisi de, Burcu'ydu..

Ben bu eve temelli bir şekilde geldiğimde, daha henüz yedi yaşındayken, Burcu ise sadece on iki yaşında bir kız çocuğuydu. Yaşadığım travmalar sonucunda bana hem abla hemde dost olmuş, belki de benim yüzümden erken yaşta olgunlaşarak bana gerçek bir abla olmak zorunda kalmıştı. Burcu, Ahmet amcam ve Sevilay teyzemin kızlarıydı. Otuz üç yaşında, ülkenin en iyi ve belki de en güzel moda tasarımcılarından birisiydi.

 

Bu defa guruldayan mideme kulak vererek odadan hızla çıktım. Mutfağa doğru giderken koridorun sonundaki misafir odasının ışığını açık görünce, merak ederek adımlarımı önce oraya doğru yönelttim.

Hafif aralık olan kapıdan içeriye doğru baktığımda ise Sevilay teyzem ellerini açmış dua ediyordu; “Allahım, çocuklarımın sağ salim dönmesini sağlayıp bana bağışladığın için sana sonsuz şükürler olsun..”

Sevilay teyzemin duasına içten bir şekilde tebessüm ederken, rahatsız etmemek için sessiz bir şekilde geri çekilip bu defa adımlarımı mutfağa doğru yönelttim.

Mutfaktan gelen tıkırtılara bakacak olursak, sanırım acıkan bir tek ben değildim. Yakında buzdolabının içine tam anlamıyla girecek gibi duran Metehan’ın arkasından sessizce yaklaşıp, hızlıca poposuna tekme attığımda dengesini sağlayamamış ve kafasını buzdolabının

içine sokmuştu.“Hassiktir !”diye sinirle bir küfür savurup geri çekilerek bana baktığında ise gülümseyerek karşılık verdim.

“Yavaş ol aslanım. Hayırdır, buzdolabının içinde birilerini mi arıyordun ?" Diye sorduğumda, kaşlarını hafif bir şekilde çatarak bana baktı. "Eğer sende buzdolabıyla aşk yaşamak istemiyorsan, o ayağını olması gereken yerde tut yoksa ben icabına bakarım.” Dediğinde ise gülerek karşılık verdim.

“Ne yapayım ama popon çok güzel vurmadan duramıyorum.” Dediğimde, bu defa hafif bir sırıtışla kollarımdan hızla tutup beni kendine doğru çekerek sıkıca sarıldı.

“Hoş geldin güzelim..” Bende hemen aynı içtenlikle karşılık verdim.

Metehan, Burcu’nun kendisinden büyük abisiydi. Ayıptır söylemesi Sevilay teyzoşum doğum yaptıktan iki ay sonra Burcu’ya hamile kalmış ve her iki çocuğu da sanki ikiz gibi büyümüşlerdi.

“Hoş buldum şekerim, özledin mi beni ?” Diyerek geri çekilip, bu defa ensesine hafif bir şekilde vurdum.

“Kızım bak vurup durma abine, düzgün davran.” Diyerek gülümsediğinde, hemen sinir etme moduna geçtim.

“Abi mi ? Bacağım kadar şeysin be, ne abisi ?”

Tabi Meteciğimin 1.88 boyunda olması dışında her şey normal. Gülüşü kahkahaya dönüşürken, yakışıklı yüzü de her zamanki gibi sevimliydi. Erkeksi kahkahası ise ona ayrı bir hava katıyordu. O yüzden bu çocuğun peşinden koşan kadınların şimdiden Allah yardımcıları olsun, işleri oldukça zordu..

Gülüşerek mutfak masasına hazırladığı kahvaltı sofrasına bende biraz yardım ederken, fırından çıkan börekleri de hızla tabağa koyup elime vererek beni masaya gönderdi. Hiç itiraz etmeden hemen gidip masaya otururken o da hemen ardımdan iki çay doldurarak tam yanıma geliyordu ki; "Kaptan çayları üçleyelim !” diye seslenen Burcu mutfaktan içeriye doğru tebessüm ederek girdi.

"Oooo Burcu Hanım, siz güzellik uykunuzdan feragat edip bu saatte kalkar mıydınız ? "

“Çenen çalışacağına elin çalışsın Meteciğim, biliyorsun ki insanlar çok konuşan psikoloğu sevmezler. Ver bakalım çaylarımızı, uzun zamandır Ladin'im ile karşılıklı oturup da bir çay içemedik." Dediğinde, gözlerimi devirdim.

“Alt tarafı iki gün yoktum.” Diye karşılık verdiğimde ise yanağımı sulu bir şekilde öperek hemen yanıma geçip oturdu.

Mete bir çay daha doldurup masaya gelip otururken, hemen ağzına koca bir dilim böreği atarak bana baktı.

“Hoyconlu moson Lodon ?” Mete ağzındaki lokmayı yutmadan bana heyecanlı olup olmadığımı sorarken, oldukça komik gözüküyordu.

Ben bu duruma gülerek karşılık verirken, Burcu ise gözlerini kısarak baktı."Otuz dört yaşına geldin ama hâlâ ağzında lokma varken konuşuyorsun !” diye sitem ederken, benimde aklıma Çağatay gelince; "bütün erkekler aynı" yorumunu yaptım.

Yaptım yapmasına ama bu durum elbette ki abiciğimin gözünden de kaçmamıştı..

“Hayırdır Ladin hanım, sanki çok erkek tanımış gibisiniz ?"

“Evet Meteciğim çok erkek tanıdım ama hiçbiri senin kadar iğrenç değildi.” Diyerek yine sinir etme moduna girmişken, Burcu’nun kahkahaları arasında elimdeki

çayımı da alarak ayağa kalkıp mutfak balkonuna doğru çıktım. Kenarda duran sigara paketine uzanarak hemen bir tane yakarken, zehirli dumanı önce içime çekip ardından havaya doğru üflediğim esnada cebimdeki telefonum titredi. Cebimdeki telefonu çıkarıp elime alarak gelen mesajı hızla açtım.

✓07:00 / Gönderen: Toprak Çağlar

Günaydın doktor hanım. Acaba görevinizin ilk gününde ilk kahveleri beraber içebilir miyiz ? Hem böylelikle iki günlük yokluğunuzu da telafi edersiniz belki. Seni çok özledim..

Acaba kimler benim gibi sevgilisini telefon listesine, sırf karışmasın diye soyismiyle kaydediyordu ?..

Hemen çayın ve sigaranın resmini çekerek yolladım.

✓07:05 /Gönderilen: Toprak Çağlar

Üzgünüm, ben o işi çay ile hallettim efenim geç kaldınız..

 

Daha önce Toprak ile üniversiteden arkadaştık. O da şuan Ortopedi de asistanlığının son yılını tamamlıyordu. Neredeyse bir yıldır da sevgiliydik ve bir ay önce de bana evlenme teklifi yapmıştı. Tabi henüz benden bu konu hakkında bir cevap alamamıştı. Toprakla ilişkimiz biraz farklıydı. Benim etrafımda dolanıp beni daraltırsa eğer büyük bir bozgun yiyeceğini çok iyi bildiği için önce benim kapıları açmamı bekliyordu. Oldukça yakışıklı bir asistandı kendisi. Birkaç defa da öpmüştü beni fakat hiçbir zaman ilerisi için zorlamamış ve ben de bu konuyla ilgili bir adım atmamıştım.

Ben bunları düşünürken, o esnada telefonum titremeye başladı. Bizimkiler görüntülü arıyordu, hafif bir tebessümle aramayı hemen açarak cevap verdim.

“Kargalar bile uyanmamışken derdiniz ne sizin be ? ” Diye sorduğumda, Ömer hemen cevabı yapıştırdı.

“Sen uyanmışsın ya Ladinciğim, başka kargaya gerek var mı ki ?” Diğerleri kahkaha atarak karşılık verirken, bende Ömer'e karşı sinsi bir şekilde sırıttım.

"Elime geçtiğinde göreceğiz kargayı Ömer Bey ?” Dediğim an, Deniz hemen savunmaya geçti.

“Doktor hanım lütfen, erkeğe şiddete hayır !”

“Ulan Deniz, sabah sabah nerden buluyorsun bu enerjiyi, şu an sizi tek kulağımla dinliyorum.” Diyen Ataman ile Deniz hemen söze atladı.

“Hayırdır Atamancığım, kulağına ne oldu kardeşim ?” Diye imayla sorduğu sorusuyla, hepimizden bir kahkaha sesi yükselirken, Çağatay hemen lafını soktu.

“Muhtemelen boynundaki diş izlerinin sahibi kulağına bir şey yaptı.”

Ataman; “gözünün ayarını seveyim, pislik herif !” diye tıslarken, ben ise genzime kaçan çay ile bir taraftan öksürürken diğer taraftan da gülüyordum.

Seviyordum bu adamları, bazen çok dengesiz oluyorlardı aynı benim gibi..

Kendimi bildim bileli çocukluktan beridir beraberdik. En büyükleri bendim güya ama onların uslanmaz ve küçük yaramaz kardeşleri unvanına da ben sahiptim.

Zaten bu iri yarı adamların yanında çocuktan bir farkım da yoktu. Gerek fiziki, gerek de karakter olarak..

Babalarımız ve Ahmet amcam eski dostlardandı. Onların bu dostlukları ve kurdukları ortak şirketlerinin başında ise şimdi kendi çocukları vardı.

 

~ Çağatay, kod adı; Barlas..

Şirketin Ankara şubesinin müdürüydü. İstanbul’da işletme okuyarak yurtdışı eğitimi için İngiltere’ye gitti ve daha sonra baba ocağında pişerek Ankara şubesine geçti. Ayriyeten timin benden sonraki yetkili kişisiydi.

 

~ Ömer, kod adı; Humar..

Şirketin İstanbul’daki ayağıydı. Yakın dövüşcü ve oldukça disiplinli bir insandı. Sanırım bundaki en büyük etken ise kesinlikle babasının bir asker olmasıydı. Süleyman amcam ise şuan Kars’ta İl Jandarma’da albaydı.

 

~ Ataman, kod adı; Sungur..

Timin keskin nişancısı, şirketin ise turizm sektöründeki ayağıydı. Her ne kadar Antalya'da yaşıyor gibi gözükse de, tam bir gezici aracı gibi bazen ülkenin diğer ucundan bile çıkabilirdi.

 

~ Deniz, kod adı; Aybar..

Ben ona daha çok ayarsız Deniz derim. Kendisi kocaman ailemizin en küçük üyesiydi. 1.87 boyundaydı ve anlayacağınız gibi o da bacağım kadar çocuktu. Ayriyeten kendisi bilgisayar mühendisi ve o da bizim gibi Ankaradaydı.

 

~ Burcu ve Metehan ise şirket içinde çalışmak yerine, kendi işlerinin peşinde koştular. Fakat buna rağmen şirket Burcu’nun markasının sponsoru, Metehanın ise şirket bünyesindeki sağlık ofislerinden birisiydi.

 

~ Ve ben Lidan, Lidan AKSUNGUR.

Yirmi sekiz yaşında,

en tazesinden bir Genel Cerrahi Uzmanı ve Kaos timinin Dorasıydım…

***

Bölüm : 16.12.2024 14:36 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...