21. Bölüm

21. Bölüm

EsAy
esay1007

10. Bölüm 3.Kısım

KARS/ BİR AY SONRA

~Yazardan~

Bölüm şarkısı:

Yasemin Göksu- Ayletme Beni

Karsa geldikten aylar sonra sonunda ev bulabilen Görkem üsteğmen evine yerleşmiş ve timdeki arkadaşlarını eve yemeğe davet etmişti.

Bu davetin başına patlayacağını bilseydi hiç böyle bir şey yapar mıydı ?.. Allah var hepsi iyi, başarılı çocuklardı. Kısa süre içerisinde kırk yıllık dostlar gibi samimi olmuşlardı ama şuan bulunduğu durumu hafifletecek bir izah yoktu.

Herkes gibi Turan timi de ev yemeklerini çok seviyorlardı ve her erkek asker gibi onlarda her daim açlardı. Görkem ise önce bu açları yemeğe çağırma fikrini düşündüren beynine, sonra da bunları çağırdı güne içtenlikle ve özenle küfürler sıralıyordu. Zira bu dev adamlar evinden çıkmıyor, çıkmadıkları gibi de evin içine sıçıp batırıyorlardı.

“Lan oğlum ! Sizin eviniz barkınız yok mu? Nedir sizden çektiğim !.. Alayda siz, evimde siz hiç mi bıkmadınız lan benden?” dedi Görkem merakla..

“Vallaha Görkem’im, Neşe teyzoşum ben Görkem’i kendine bakabilecek şekilde yetiştirdim dediğinde bu kadarını beklemiyordum.”

“Ben seni bi bekleteceğim Tuğrul, mabadını bile hissedemeyeceksin !.” Dediğinde, Tuğrul bi tırsmadı değil. Çünkü

bu deli arkadaşı yaparım dediği her şeyi yapardı ama sonra kahkahayı koyu verince Görkem iyiden delirdi.

“Vallahi komutanım on parmağınızda on marifet. Yakışıklılık deseniz var, güç deseniz var, zeka deseniz öf ki ne öf, görevde zaten elinizden ne uçan ne kaçan, yemek bile yapıyorsunuz. Vallahi gelin olacak damatsınız, kız olsam kesin sizi kendime alır nikâhı basardım” dedi İlker.

Görkem ise İlker’in ensesini okşayarak “Gonyalı merak etme ben yarın eğitimde basacağım sana nikâhı. Üstüne bir de herkesin içinde inim inim inleteceğim koçum” dediğinde, İlker’in yüzü

üsteğmeninin konuşmasından sonra adeta gün batımının tüm renklerini almaya başladı.

“Komutanım ayıp oluyor ama ben Karamalıyım !..” Görkem askerinin, tehdidinden dolayı kızarıp bozardığını düşünürken adam meğer ‘’Gonyalı’ demesine bozulmuştu. Bu timde gerçekten

normal insan yoktu.

İlker ensesinde patlayan tokatla iyiden sinirlendi. Vuran kendisi gibi Asteğmen olan Galipten başkası değildi. Kendisini küfretmeye hazırlıyordu ki, Teğmen Burak'ın dalga dolu sesini duyunca duruldu.

“Lan astek, Karaman il oldu mu la?” Herkes kahkahayı basınca İlker sinirlenip masadan kalkıp kendine dördüncü tabak yemeğini koydu. Görkem İlker'in bu haline dayanamadı. Karaman, Görkem'in ilk görev yeriydi. Küçük, güzel bir şehirdi. Hele hele batırıkları böyle bir yemeği hayatında ilk defa orada tatmıştı ve gerçekten enfesti. İnsanları da güzeldir taki

trafiğe çıkana kadar.

“Yeterin artık zıkkımlandığınız geç oldu defolun gidin evimden ama önce içine sıçtığınız mutfağımı temizleyin !..”

Galip hemen söze girdi. “Komutanım dediğiniz gibi çok geç oldu biz bu gece burda kalalım. Hem dışarısı da buz gibi.”

“Lan Allahın Laz uşağı neresi soğuk dışarısı -10. Dağda kar kış demeden çatışan siz şimdi mi üşüdünüz?”

“Ya komutanım o başka bu başka. Biz orada vatan koruyoruz.” Galip'in ağlamaklı çıkan sesiyle Görkem neredeyse şaşkınlıktan küçük dilini yutacaktı. Diğerleri ise bu duruma kahkaha atıyordu.

“Lan Galip sen çok yanlış bir meslek seçmişsin oyuncu olmalıymışsınla. İki dakika da nasıl konuyu vatanı korumaya bağlayıp duygu sömürüsünü yapıyorsun şerefsiz. Şimdi anlıyorum her kavgadan sonra Fadime’nin seni niye affettiğini.”

Galip Tuğrul komutanının söylediği o kadar sözden ‘Fadime’ kelimesini anlamıştı. Ah Fadimesi aaah! Trabzonun nadide incisiydi Fadimesi. Gözü ondan başkasını görmüyordu. Lisedeyken bir görmüştü bir daha gözünü ondan alamamıştı. Çok zor ikna etmişti sevgilisi

olmasına fakat evliliğe ikna edemiyordu. Laz kızı değil mi tuttu gene o damarı. ‘Atanmadan evlenmem !’ diye tutturdu. Paraya ihtiyaçları yoktu hadi mesleğini yapsın tamam dersin de bu ülkede öğretmenlik okuyup atanmak hele hele Tarih öğretmenliği.. Galip yine içerlendi ve her içerlendiğinde yaptığı gibi türküsünü söylemeye başladı.

“Şu karşı ki dağda lambalar yanar.

Şu karşı ki dağda lambalar yanar.

Lambanın şavkında da Fadimem sevgilim yanar. Lambanın şavkına da Fadimem sevgilim yanar..”

Görkem Galip'in bu durumuna bir taraftan üzülürken bir taraftan da imreniyordu. Yıllardan beri hiç eksilmeyen bir aşkla hem seviyor hem de seviliyordu. Herkese nasip olmazdı böyle

bir aşk ve her yiğidin harcı değildi böyle sevmek, beklemek. Tıpkı kendisinin de

yapamayacağı gibi..

Görkem 28 yıllık hayatında bir kıza ne gönül vermiş ne de umut... Soğuk duruşu çoğu kızı kendisinden uzaklaştırırken çoğu kızı kendisine çekiyordu. Doktor Hazal da olduğu gibi.

Hazal askeriyenin doktoruydu. Karsa geldiği günden bu yana kendisine olan ilgisi fark edilmeyecek gibi değildi. Fakat Görkem bir şekilde uzak duruyordu.

Çünkü Görkem tek bir şeye gönül vermişti. O da Vatanıydı…

Fakat kader diye bir şey vardı ki, Görkem bunu hiç hesaba katmamıştı.

Gece saat bir buçuğu gösterirken çalan kapıyla herkes bir anda sessizliğe büründü.

“Çok mu ses yaptık lan?” dedi Galip

“Ağzının ayarına sıçacağım Galip” dedi Görkem.

Tuğrul; “Birini mi bekliyordun?” dedi.

İlker boş durur mu hemen atladı.

“Yoksa bu birisi kız mı komutanım?” Dedi.

Galip ve İlker’in imalı gülüşüne karşılık Görkem sinirli bir şekilde ayağa kalktı.

“Ağzımı açtırmayın dingiller” diyerek kapıya doğru adımladı.

Görkem kafasından bir çok ihtimal geçirmişti fakat karşısında Azra yüzbaşıyı göreceğini tahmin etmemişti.

“Komutanım ?” dedi sorarcasına.

Azra yüzbaşı hemen karşı dairesinde oturuyordu. O da kendisinden bir kaç hafta önce taşınmıştı. İki aydır karşılıklı oturuyorlardı ve bu süre zarfında

Azra yüzbaşının yemek yapmasını bilmediğini öğrendi. Taşındığından beri Allahın her günü eve dışarıdan sipariş veriyordu. Bir gün dayanamayıp Görkem kendi yaptığı yemekten götürmüştü.

"Her gün hazır yemekten sıkılmışsınızdır diye düşündüm” diyerek yemekleri

verdi. Azra yüzbaşı boş kapları geri getirdiğinde bir de elinde pizza kutusu vardı. ‘Her gün ev yemeği yemekten sıkılmışsındır diye düşündüm’ dedi gülerek. Sonrasında ise timdekilerle toplanıp yemek yedikleri bir gece de yemek yapmasını bilmediğini ağzından

kaçırmıştı.

“İyi geceler Görkem, kusura bakma bu saatte rahatsız ediyorum ama müsait miydin ?” Görkem tam cevap vereceği sırada arkasında hissettiği hareketlilikle gözlerini kapatıp sinirli bir nefes aldı. Azra yüzbaşı geldiğinden beri timdekiler sürekli kendisini Azra yüzbaşı ile yakıştırıyorlardı.

Arkasından pıtı pıtı gelen İlker başladı zevzekliğe; “Ooo Azra yüzbaşım, hoş geldiniz sefa getirdiniz. Niye dışarıda duruyorsunuz ? Yoksa Görkem üsteğmenim sizi içeriye alacak nezaketi göstermedi mi?” dedi.

İlker az önce yediği lafların karşılığını veriyordu. Çünkü başka türlü vermeyi götü yemezdi.. Görkem İlker'e dönüp adeta ‘Söyle ailene helvanı kavursunlar İlker çünkü azrailin ben olacağım’ bakışı attı.

İlker ise bu bakışlardan sonra kaçacak delik aramak için geri mutfağa doğru hızlı adımlarla ilerledi.

“Kusura bakmayın komutanım her zamanki zevzek halleri. Davet edecektim ama sanırım bir yere gidiyorsunuz” dedi.

Üzerindeki mont ve botlarına bakarak.

Azra yüzbaşı gülerek; “ne kusuru Görkem, seviyorum İlker'i de bu hallerini de. Göreve

çağırdılar, askeriyeye gidiyorum senden de bir konuda yardım istemek için geldim.”

“Tabi komutanım, buyurun.”

“Görkem biliyorsun görevden ne zaman döneceğimiz belli olmuyor. Rica etsem anahtarımı sana bıraksam her gün çiçeklerimi sulaya bilir misin acaba ?”

Görkem bu istek karşısında şaşırdı çünkü böyle bir şey beklemiyordu gerçi ne beklediğini de bilmiyordu ama bunu kesinlikle beklemiyordu. Cevap vermeyen Görkem karşısında Azra; “eğer senin için sorun olacaksa postayı görevlendirebilirim” dedi.

“Estağfirullah komutanım biran böyle bir istekte bulununca şaşırdım. Tabi sularım, merak etmeyin.”

“Çok sağ ol Görkem döndüğümde karşılığını veririm” dedi gülerek.

Görkem de aynı şekilde gülüp; “Tabiki de komutanım bilirsiniz ben karşılıksız iş yapmam” dediğinde, Azra yüzbaşı kahkahayı bastı. “Bilmem mi” deyip, hemen ardından; “Teşekkür ederim Görkem, görüşürüz” dedi.

“Rica ederim komutanım, Allah yardımcınız olsun Sağ salim dönün.” Dediğinde, her iki askerde birbirlerini sanki son kez görüyorlarmış gibi vedalaştılar.

Her ikisi de biliyordu ki bazı geri dönüşler ay yıldızlı bayrağa sarılı tabutlar içerisinde oluyordu. Ve her asker gibi onlarda istiyordu o tabutların içerisinde geri dönmeyi…

Kapıyı kapatan Görkem sırtını kapıya yaslayarak içeride onu bekleyen curcunaya kendisini hazırladı.

Bölüm : 16.12.2024 18:45 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...