24. Bölüm

24. Bölüm

EsAy
esay1007

11.Bölüm 2.Kısım

Aynada gördüğüm kadına baktım. Gözlerinde bir parça da olsa ışık barındırmayan kadına... Tüm yaşanmışlıklarının, acılarının, hatalarının üstünü iyi bir makyaj, güzel bir saç ve şık bir elbiseyle kapatmaya çalışan kadına... Gözleri... Onlarda birazdan takınacağı sahte gülümsemelerin verdiği etkiyle sahte bir ışıltıya bürünecekti.

Dışarıdan bakıldığında dört dörtlük bir hayatı olan ve hiç derdi tasası olmayan bir insan gibi görünse de içi katran karasıydı.

Zaman bir şekilde geçiyordu doğru ama bir sorun vardı ki zaman acıları geçirmiyordu aksine bizi ona alıştırıyordu. İşin kötü tarafı ise insanlık tarihi boyunca hep can yakmıştır, bir acıya alışmak.

Acılar hiçbir zaman geçmiyor aldığım her nefeste, geçen her salisede hala ilk günkü gibi yakıyordu canımı. Bu beden Dora olsa da Doktor Lidan olsa da ruhtaki acı değişmiyordu. Kılıktan kılığa giriyordum ama acılar aynı şekilde ruhumda yaşamaya devam ediyordu.

Kendimi baştan aşağıya tekrar süzdüm. Üzerimde Burcunun kendi imzasını taşıdığı kırmızı,önden yırtmaçlı, v yaka ve yine önden drapeli bir elbise giymiştim. Saçlarımı su dalgası yapıp açık bıraktım. Makyajım ise kıyafetimin aksine oldukça sadeydi kırmızı rujumu saymazsak. Gümüş rengi çanta ve tabiki siyah stilettolar...

Ankarada yine sıradan bir gündü yani ben öyle düşünüyordum. Bir anda görev emri geldi. Görev için hazırlanırken arkasından bir kaç haber daha geldi. Mehmet ve Özlem çiftim düğün yapmaya karar vermişler ve bende davetliydim. Mehmete bakılırsa onur konuğu bendim. Fakat bunu muzip bir şekilde söylemeseydi kesinlikle ona inanırdım.Ve arkasında tüm timi de şaşkınlığa uğratan bir haber daha. Kars'a atanmıştım. Ve başlamak için bir hafta sürem vardı. Ahmet babam gelip belgeleri teslim ettikten sonra göreve gitmiştim. Görev dönüşü direkt hastaneye gitmem gerekiyordu.

Geldim, geldim ama ne geliş...

Acaba bu hayatta kaç kişi bir üsteğmen tarafından hırsız muamelesi gördükten sonra bayıltılıp çalıştığı hastanede elleri ve ayakları yatağa kelepçelenmiş bir şekilde baygın baygın yatar. Şimdi yalana gerek yok baygın baygın yatma muhabbeti biraz yalan ben bildiğiniz fosur fosur uyumuşum. Ama o kadar abartılacak bir şey değil ki yani ben öyle düşünüyordum herkes yorgun bir şekilde yatağa girdiğinde 15 saat uyuyabilir. Normal bir durum bence.Yaniii galiba. Emin olamadım şimdi.

Garip bir şekilde üzerimde gerginlik ve heyecan vardı. Her ne kadar düşünmek istemesemde üsteğmen de orada olacaktı. Mehmet ve Özlem Hava kuvvetleri Komutanlığında yüzbaşıydılar. Havacıların üssü şehrin dışındaydı fakat Kara Kuvvetleriyle de oldukça yakın bir ilişki de oldukları için hepsi düğüne davetliydi. Gereksiz Azradan öğrenmiştim. Mehmet yüzbaşı ile Üsteğmenin aralarının oldukça iyi olduğunu da aralara bir yerlere sıkıştırıp gitmişti. Askeriyede neredeyse herkesin üsteğmenle yaşananları öğrenmiş olmasını söylediği gibi. Allah cezanı vermesin üsteğmen! Seninde Azra!

İki gündür Süleyman amcalarda kalıyordum. Adam da haklı yoksa ben arkadaş katili olacaktım. Ben görevdeyken Burcu arabamla beraber kıyafetlerimi de getirmiş Sezen teyzeye teslim etmiş. Tabi Sezen teyze de evinde bana bir oda hazırlayıp hemen yerleştirivermiş tüm kıyafetlerimi. Pislik Burcu yine yapmış yapacağını asla giymem dediğim kıyafetleri topukluları beraberinde getirmiş. Ah o iç çamaşırlarımı ve gecelikleri düşünmek istemiyorum. Bayılacağım simdi. Neymiş ben bir kadınmışım ve bunu unuttuğumu düşünüyormuş. Hastanede herkese kibar davranmam gerekiyormuş öyle kimseye höyt höyt davranmamalıymışım.Kendime çeki düzen vermem gerekiyormuş. Seni Allaha havale ediyorum Burcu!

"Lilooooş! Hazır mısın?"

Merve, Ömer'in kendisinden 22 yaş küçük kardeşi. Süleyman amca ve Sezen teyzenin günah gecelerinin meyvesi... Süleyman amca 55 yaşında Sezen teyze ise 50 yaşında tatlı mı tatlı Mervoş ise 6 yaşında. Ömer'in en yakın arkadaşları olarak Merve' nin varlığını doğumuna bir kaç ay kala öğrenmiştik. O zamana kadar kendileri 'bu saatten sonra ben bir de abimi olacağım' isyanlarıyla ortalığı birbirine katmakla meşgulmüş çünkü. İşin komik tarafı ise bulduğu ilk fırsatta Mervenin yanına geliyor. Hatta Merve dört yaşındayken Kars'a gelmiş siz ilgilenemiyorsunuz bu çocukla diye almış gitmiş Merveyi tabi bunu ailesinden habersiz yapması dışında bir sorun yok sonrasında ortalığın birbirine girmesini de saymazsak.

"Liloş bak giriyorum giyiniyor musun hala?" Kafam o kadar dolu ki cevap vermeyi unutmuşum. Ben cevap verene kadar küçük hanım çoktan odaya damlamıştı bile.

Şaşkınca bana baktı "Liloooş, sen çok güzel bir kızmışsın ya"

Mal gibi kalakaldım öyle. Yok Merve öyle ölünmez bir de silah sık. Burcu haklı olabilir mi acaba? Ne münasebet canım!

"Küçük Hanım, evet sizin kadar değil ama ben her zaman güzelim" deyip yanaklarından öptüm tabi yanakları kıpkırmızı ruj oldu. Kendisinin, itinayla her odaya koyduğu dalinli ıslak meldillerden birisiyle yanaklarını temizledim tabi bu esnada küçük hanım bıdı bıdı bir şeyler anlatıyordu. Etrafında bir tur atıp

"Nasıl olmuşum Liloş?" dedi.

Toz pembe elbisesinin altına beyaz, bir tık ince külotlu çorap, elbisesinin renginde ayakkabılar, beyaz bir kürk, hafif maşalı sarı saçlar ve cam gibi parlak masmavi gözler. Elma şekeri gibi bebeğim. Tabi bunu ona söylemedim

"Çok güzelsiniz küçük hanım. Bu denli güzel olmanızın sebebini öğrenebilir miyim acaba?"

Kesin yakışıklı birisi vardı ve Mervoş bu birisine aşık olmuştu. Liloş ablası gibi hiçbir yakışıklıya kayıtsız kalamıyordu elma şekerim benim.

"Ay gerçekten mi Liloş?" başımı sallayarak

"hıhı bitanem çok güzel olmuşsun Ömercik burada olsa senin bu denli güzel bir şekilde dışarıya çıkmana izin vermezdi." kıkırdayarak eliyle ağzını kapattı.

Allahım ne tatlı bir elma şekeri bu. Abisine her zaman Ömercik derdi. Kulağıma eğilip tatlı sesiyle konuştu fısıldadığını düşünerek

"Liloooş! Babamın iş yerine yeni bir çalışan geldi. Çok yakışıklı Liloş. Bana baktı ve gözlerime iltifat etti. Cam gibi çok parlak ve güzelmiş bende çok güzelmişim. Ben de ona sende çok yakışıklısın ama gözlerin benimki kadar güzel değil dedim o da güldü." güzel olduğunuz kadar da küstahsınız küçük hanım.

Mervenin kimseye toleransı yoktur daima doğruyu söyler.

İş yeri dediği alay, bahsettiği çalışanda yeni bir asker olmalı.

"Ama sürekli bakıştık Liloş. Bence aramızda enerjilenme oldu. O da beni seviyor." güldüğümü görmesin diye sarılıp kafamı saçlarına gömdüm.

Enerjilenme?

"Ah Mervoş! Çok güldürdün beni ya. Bitanem enerjilenme değil de elektrik olabilir mi o aranızdaki şey?"

Dudaklarını büze büze konuştu "Ama Liloş o zaman elektrik çarpar bizi." Ah Z kuşağı, çok fenasınız.

"Bitanem benim seni üzmek istemiyorum ama elektrikten önce baban çarparsa haberin olmaz tabi ondan önce Ömercik çarpmazsa."

Mervoş kskanılmayı çok seven bir çocuktu. Yine elleriyle ağzını kapatarak gülmeye başladı. O esnada Süleyman amcanın sabırsız sesi ara holde duyuldu.

"Hadi bakalım yürüyen güzellik annenle babanı bekletmeyelim." Nisan ayındaydık ama Kars çok soğuktu o yüzden üzerime kabanımı aldım. Önde Mervoş arkada ben bizi beklemekten ağaç olan Süleyman amca ve Sezen teyzenin yanına doğru ilerledik.

"Sonunda gelebildiniz hanımlar. Sezeni bile hayatımda bu kadar çok beklemedim."

"O zaman bir kez daha şükretmelisin kocacığım benim gibi bir kadın hayatında olduğu için"

"Güzel gözlüm en büyük şükrüm sensin zaten" Sezen teyze aldığı iltifat karşısında gülümseyip Süleyman amcayı öpüvermisti. Ben de hemen kafamı eğip Mervenin gözlerini kapattım fakat küçük hanım anlamış olacak ki ellerini yine ağzına kapatıp güldü.

"Evet güzel hanımlar gitmeye hazır mısınız?" Mervoş uzun, sarı saçlarını savura savura asansöre doğru ilerledi. Ah bitanem asansörün düğmesine sürekli basman onun daha hızlı gelmesini sağlamaz. Neyse bunu şimdilik bilmene gerek yok. Bunu ögrendiğin gün dayak yemiş gibi hissediyorsun çünkü. Asansör gelip kapıları açıldığında kabine girdik. Sezen teyze içeride dikkat etmemiş olmalı ki baştan aşağıya beni bir süzdü.

"Lidancığım ne kadar güzel olmuşsun böyle?" Gözlerindeki parıltılardan ne düşündüğünü anlayabiliyordum. Süleyman amca da anlamış olmalı ki hemen konuştu

"Benim kızım her zaman güzel Sezenim ve lütfen o güzel kafandaki düşünceleri uygulamaya sokma hemen sil karıcığım. Zira kızlarımı kimseyle paylaşmaya niyetim yok." Sezen teyze üzgün bir ifade takınıp

"Hayatım Azra ve Burcu içinde aynısını söylüyorsun bu kızlar hiç mi kimseyi sevmeyecek. Elbet bir gün kalplerine birilerini alacaklar. Hem sen nereden anladın benim düşüncelerimi"

"Tabiki de kalplerine birileri girecek benim ellerimden kurtulabilirlerse." Bu sözlerinden sonra Sezen teyzeye doğru ilerleyip kendine çekti alnını öptü. " Güzel karım benim, her bir saç teline ömrümü adadığım, aldığı her bir nefese şükrettiğim, bu güzel gözlerindeki muzip parıltılar hayatıma anlam kattığı gibi kafandaki düşünceleri de bana anlatıyor."

Süleyman amca alfasın yemin ederim. Bu adam kesinlikle adımlarıyla askeriyeyi inleten adam değildi. Bu aşksa... Düşünmemek en iyisi Lidan.

Apartmandan çıktıktan sonra, Süleyman amca kucağında Merve ile önden arabaya doğru ilerlediler. Sezen teyze koluma girip adımlarını yavaşlattı. Evet geliyor gelmekte olan. Yolla gelsin Sezen sultan

"Liloş gerçekten çok yakışıklı subaylar var ve hepsiyle seni tanıştıracağım. Üstelik hepsi de Süleymanın çok samimi olduğu askerleri öyle olmasa yörüngene bile sokmam." Ağzımdan "Sezen teyze" adlı bir serzeniş çıktı.

"Ya güzelim anlıyorum, harika bir kariyerin var, çok güzelsin, çok zekisin. Sence bu güzellik bu zeka ve karşındaki insanın yakışıklılığı çoğalması gereken bir durum değil mi?" ağzım açık bir şekilde bakakaldım. Şapkamı önünde çıkartıyorum Sezen teyze. Senin karşında boynum eğik üstad.

Zekanın çoğalması nedir ya.

"Sezen teyze yemin ederim, yemin ederim kafandaki tilkilerin kuyruğu asla birbirine değmiyor. Ama üzgünüm aradığın kan ben değilim." Nahif bir kahkaha attı. Daha sonra Süleyman amcaya bakarak

"İnan bana Lidancığım kalbine bir girdi mi 44 yaşında bile sana çocuk yaptırıyor. O yüzden çokta büyük konuşma bence" tabi Süleyman amcadan yine sabırsız bir ses yükseldi

"Hanımlar gelmeyi düşünüyor musunuz? Eğer öyleyse acele etseniz iyi olur zira geç kalmak üzereyiz."

"Süleyman ya iki dakika bekleyemiyorsun?"

"Güzel karım ben seni hep beklerim ama bilirsin Mehmet beklemez." hepimiz aynı anda kahkaha attık. Ah Mehmet yüzbaşı ah!

Bölüm : 16.12.2024 22:51 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...