
12.Bölüm
LİDAN
Beden eğitimi dersinde hocalarımız hep söylerdi;
‘Koşuda daima yavaş başlayıp hızınızı sonradan arttırarak koşun eğer buna uymazsanız yarışın ortasına gelemeden tıkanır kalırsınız ve sonrasında gözlerinizi ya acilde ya da ambulansta açarsınız.’
Şu an içerisinde bulunduğum durum kesinlikle buna örnekti.
Geceye çok hızlı başlamıştım. Mervenin dudaklarını büze büze bana yönelttiği sorular da tıkanmaya başlamamın sebebi olurken, sorulan sorular sonucu muhteşem dörtlünün ,Süleyman Amca, Azra, Levent ve Görkem Üsteğmen, verdiği tepki tıkanıp yarış dışı kalmamı sağladı.
Durum ne mi?
Bombok bir halde olan Lidan.
Merve hariç masadaki herkesin şaşkın bakışları benim üzerimdeydi. Muhtemelen ne yapacağımı, nasıl tepkiler vereceğimi merak ediyorlardı.
Merve mi?
Bulunduğum durum hanımefendinin hoşuna gitmiş olmalı ki ağzından kaçan tatlı kıkırtılarını eliyle engellemeye çalışıyordu fakat becerebildiği pek söylenemezdi.
Beyaz masa örtüsündeki, yüzümden düşen damlaların oluşturduğu renk cümbüşünü izliyordum. Acaba bu lekeleri gören görevliler arkamızdan çok küfür eder miydi? Ne yalan söyleyeyim makine yıkayacak olsada ben yine de küfür ederdim. Umarım onlar benim gibi değildir. Ama küfür etseler bile ben kesinlikle üzerime alınmıyorum sonuçta bunların sorumlusu ben değilim yani dolaylı yoldan olmam beni sorumlu göstermez. Sanırım!
Bu arada içeceklerde neden alkol var? Oysa ki alkol yok denilmişti. Nereden mi anladım? Yüzüme gelen bir kaç damla dudaklarımdan ağzımın içine süzülme tenezzülünde bulundu. Alkolü çok tüketmeyen biri ola- Allahım ne diyorum ben?
Yüzüme püskürtülüp oradan ağzıma giren alkol damlaları mı?
Midem bulanıyor kusacağım galiba.
Yanımdaki Tufan eğilip sakince elini saçlarıma uzatıp kulağımın arkasına attı. Daha sonra hemen diğer tarafında oturan Sezen Teyzenin uzattığı peçeteyi alıp yüzümü silmeye çalıştı. Bu hareketiyle kendime geldim teşekkür edip peçeteyi aldım.
Kars'a geleli henüz bir kaç gün geçmişti fakat ‘başıma daha neler gelebilir?’ düşüncesinin her saniye zihnimde dolanmasına sebep olacak şeyler yaşamıştım. Allahım eğer merak ettiğimi falan düşünüp bunları bana yaşatıyorsan kesinlikle merak etmiyorum yemin ederim etmiyorum. Vallahi! Sitem mi? Hâşâ!
Tufan bir peçete daha uzattı. Dönüp bir ona bir de elindeki peçeteye baktım. Gülmemek için dudaklarını ısırıyordu. Sezen Teyze ve diğer tim üyeleri gibi.
Muhteşem dörtlü mü?
Onlar fal taşı gibi açılmış gözleriyle beni izliyorlardı.
İçkinin birkaç damlası boynumdan göğüs oluğuma doğru yol izlemeye başlamıştı. Kahretsin! Hemen elimdeki peçeteyi boynuma tuttum. O esnada masadaki erkekler ne yaptığımı fark etmiş olmalılar ki hemen kafalarını başka bir yöne çevirdiler.
Anlamadığım bir şey vardı ağzınız mağara mı acaba? O kadar içeceği nasıl aldı? Neyse ki elbisem batmadı. Bu biraz da olsa moralimi düzeltti bir yerlerde belki şansımın yaver gidebileceğine olan inancımı yerine getirdi.
Ama hiç bilmiyordum ki saatler sonra şansımın geri döneceğine olan inancımın tamamiyle biteceğini.
Lavaboya gitmem gerekiyor!
Fakat Merveye yapmam gereken açıklama tüm salonun ortasına kusmaktan daha önemli.
Sezen Teyzenin Süleyman Amcayı dürtmesiyle Süleyman Amca sert bir şekilde boğazını temizledi. Bu hareketiyle masadaki herkes kendine çeki düzen verdi. Sağ ol Süleyman Amca ya!
“Lidancığım kusura bakma Merve bir an da öyle söyleyince…” konuşmasını devam ettiremedi ne söyleyeceğini o da bilmiyordu bense onu anlıyormuş gibi kafa sallamakla yetindim. Sonrasında tekrar bir sessizlik kimse konuşamadı ya da konuşmadı.
Mervenin sözleri ve bulunduğum durum… Kesinlikle Kars'ta normal şeyler yaşamayacaktım. Öngörülü bir insan olarak bunu tahmin etmek çokta zor değil.
“Liloooş, çok özür dilerim. Sanırım yanlış bir şey söyledim.” Minik kelebeğim benim. Sen dudaklarını büze büze masmavi gözlerini de doldura doldura konuşursan ben dayanamam ki. Yüzüme anlayışlı bir gülümseme yerleştirip minik kelebeğime açıklama yapmaya koyuldum.
“Merveciğim, bu söylediklerini nereden öğrendin bilmiyorum ama öyle bir şey yok.” Ben Merveye açıklama yapıyorum ama niyeyse sanki masadaki diğer üyelere ithafen konuşuyormuşum gibi hissettim 'Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla.’ Neyse Liloş sen devam et konuşmaya.
“Levent abinle biz çok önceden tanışmıştık. Ben Ankaradaki hastanede çalıştığım dönemlerde Levent abinde Ankara'da görev yapıyormuş. Bir gün hastalanmış ve benim çalıştığım hastaneye gelmişti.Terli terli dondurma yemiş üstelik dondurmanın üzerine ılık su içmemiş.” Merve bakışlarını Levente çevirip ayıplarcasına bir bakış attı. Normal bir durum içerisinde olsaydık kesinlikle şu an kahkahayı basmıştım ama sorun şu ki hiç normal bir durum içerisinde değiliz. Sen yalan hanene bir tane daha eklemeye devam et Liloş.
“Boğazı çok kötü olmuş tabi bir de üstüne ateşlenmiş. Öyle olunca biz de Levent abini hastaneye yatırdık. Bir süre hastanede kaldı. Doktoru bendim o yüzden tedavi sürecinde hep yanındaydım. Bu şekilde arkadaş olduk. Arkadaş olduğumuz için de salona girerken Levent abin nazik bir harekette bulunup koluna girmeme izin verdi.” Huh! Ne uzun bir açıklamaydı. Umarım anlamışsındır minik kelebeğim.
Sezenciğim şaşkınlıktan anca kendine gelmiş olmalı ki yeni konuşmaya başladı
“Merveciğim, güzel kızım sence de bu söylediklerin çok özel şeyler değil mi? Ayriyeten nereden öğrendin sen bunları?” Hadi bakalım minik kelebeğim Sezenciğimden fırçayı hep biz mi yiyeceğiz birazda sen ye
“Anne yaaa. Küçük Leventlerin masasında otururken küçük Leventin teyzesi, Leventciğim ve Liloşum hakkında böyle konuştu.” Kaşlarım ister istemez çatıldı üzerimde hissettiğim gerginlikle oturduğum sandalyede geriye yaslandım. Anlık bir gafletle herkesin suratını inceledim. Benden pekte farklı değillerdi. Kaşları çatık bir şekilde Merveyi dinliyorlardı.
“Müzik o kadar yüksekti ki tam anlamadım. Ama teyzesi öpüşmekten bahsetti , Ben bir keresinde Ataman abime Abi ben nasıl oldum?’ diye sordum o da bana ‘Babamın annemi öpmesi sonucu olduğunu söyledi.” Allah belanı vermesin Ataman, çükünde sivilce çıkasıca Ataman…
“Şimdi babam annemi öpmüş ben olmuşum Leventciğim ve Liloşta öpüşmüşlerse onların da çocuğu olacak diye düşündüm”
İnsanların böyle sığ düşünceleri olması gerçekten ne acınılası bir durumdu. Bir kadın ve bir erkek yanyana gelince illa bir yakıştırma mı yapılması gerekiyor? Bir kadın ve bir erkeğin yanyana gelmesi ‘bunlar mutlaka yatmıştır’ anlamına mı geliyordu? Abla kardeş olamazlar mı? Belki de kuzen…
İnsanlara acıyorum.
Minik kelebeğim benim bence sen gecenin bombasısın prensesim. Bir şey unutmuş ve o yeni aklına gelmiş gibi hemen babasına döndü “Baba sen geçen gün annemi öptün ya şimdi benim kardeşim mi olacak?”
Umarım Merve bu son bombandır yoksa bu masadan kimse sağ çıkamaz. Hissediyorum birazdan bir kahkaha tufanı başlayacak ve bizi sürükleyip götürecek. Nereye gideriz bilmiyorum ama Süleyman Amcanın ‘Gülen olursa sallandırırım' bakışıyla pek iyi yerlere gideceğimizi sanmıyordum.
Bende artık dayanacak hal kalmamıştı ya kahkahayı basıp Süleyman amcanın elinde ölecektim ya da nefessiz kalmaktan. Boş ver Lidan ölüme de gülerek git bas kahkahayı. Tabiki de böyle bir şey yapmadım hemen ayağa kalkıp müsade isteyerek lavabonun yolunu tuttum yanımda da Azra. Gel bakalım Azra Hanım, gel. Levent’i görünce pek şaşırdın. Anlaşılan ben yokken birazcık cevizler kırılmış. Alalım bakalım şu cevizlerin hesabını…
Biz masadan ayrılmadan önce timdekilerde izin isteyip kalktılar. Eeee adamların kahkaha atılması gereken konular var albayım.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 6.54k Okunma |
645 Oy |
0 Takip |
43 Bölümlü Kitap |