
15.bölüm
“Hayat Defterinde Yeni Bir Sayfa”
Kan ter içinde uyanmıştım. Nefeslerim düzensiz, vücudum kontrolünü sağlayamadığı için titremelerim durmuyordu, durduramıyordum. Yüzüme ve boynuma yapışan saçlarım adeta beni boğuyor nefes almamı iyiden zorlaştırıyordu. Sakin ol Lidan! Sakin ol! Sadece bir rüyaydı ve her şey geçmişte kaldı. Nefes al, nefes ver! Burnundan al ağzından ver! Her şey geçmişte kaldı. Bitti her şey.
Hadi kızım kendine gel. Doktor Lidansın sen kendine gel. Bugün yeniden insanları kurtarmaya başlayacağız.
Nefes egzersizleri yaparken gözlerimden akan yaşlara engel olamadım, olmak istemedim. Anımsadıklarım dumanlı dağlar gibiydi. Çözemiyordum.
Daha önceki anımsadıklarım da olduğu gibi yine burnum kanamıştı. Yaşanan travmalar sonucu hafıza kayıplarında bu tarz şeylerle karşılaşabiliyorduk geçmişten bir anı hatırladıklarında vücutları böyle tepkiler verebiliyordu neyse ki ben şanslıydım bayılanlardan veya ani şoka girenlerden değildim.
Ellerimle yataktan destek alarak ayağa kalktım. Odanın kapısını sessizce açıp lavaboya doğru ilerledim. Buranın kapısını da sessizce açıp kapadıktan sonra aynanın karşısına geçtim. Kendimi izlemeye başladım. Gözlerim durmuş olan kanın öncesinde kendine çizdiği yolu takip etti. Sus çizgimden başlayan bu yol göğüs oluğuma doğru devam ediyordu. Yine her zamanki gibi benden acıları alıp götürmesini dilerken vücudumu kirletmekle meşguldü. Sanki hiç kirlenmemiş olan vücudum bu sefer de kendi kanımla kirleniyordu.
İçimdeki ateş beni iyiden yakmaya başlarken üzerimdeki pijama takımını çıkardım iç çamaşırlarıma dokunmadan duşa girip soğuk suyu açtım. Saçlarımı adeta beni sıvazlamak istercesine sırtımla bütünleştiren su kanı da kirlettiği yerlerden söküp aldı. Duşta ne kadar kaldığımı bilmiyordum ama ellerim buruşmuştu resmen ve bu da artık çıkmam gerektiğini söylüyordu.
Kapının arkasındaki bornozuma uzanıp üzerime geçirdim banyo dolabından da havlu alıp saçlarıma sardım. Tekrar aynanın karşısına geçip fobi haline gelen aktivitemi gercekleştirmeye başladım boş gözlerle kendimi izledim kimseye göstermediğim perişanlığımı gözlerimde tekrar izledim. Gözlerim şah damarımın üzerindeki ,o gecenin gerçekliğini ortaya koyan,ize kaydı. Hemen şah damarımdan başlayıp kulağımı teğet geçip boynuma doğru kendine yol edinmiş ize. Korkutucuydu ve artık benimle özellikle Dorayla bütünleşmiş bir izdi. Normal zamanlarda yarayı fondötenle kapatırdım ve kimse dokunmadığı sürece fark etmezdi. Ama operasyondayken kesinlikle o yarayı düşmanlarıma sergilerdim. Aldığım ağır darbeden sonra ne kadar güçlendiğimi bilmeleri ve korkmaları için meşhur yara izim ile Dora bir bütün olup efsaneleşmiş gibiydi boynunda böyle korkunç bir yara izini gören herkes suratına bakmadan onun Dora olduğunu bilirdi. Düşüncelerden sıyrılıp yara izine baktım Tek yaptığım geçmiş hatrına bir damla tuzlu su damlası bırakmak oldu. Derin bir nefes alıp odama geçtim.
Odaya geldiğimde önce üzerime Garfieldlı pijamalarımı geçirdim. Mesleklerimin aksine rahatıma ve yemeye düşkün bir insan olduğum için bizimkilerin gözünde Garfield olarak yer edinmiştim. Bundandır ki tüm pijamalarım ve çoraplarım Garfieldlıydı adeta bir bütün olmuştuk sevimli tospik ile. Yatağa ilerleyip kan bulaşan çarşafları çıkarıp yenileriyle değiştirdim.
Saat henüz gecenin dördüydü uykuya düşkün olduğum halde uyandığımda asla geri uyuyamazdım ilginçtim doğrusu. Tabi tüm bu özelliklerime rağmen doktorluk gibi bir mesleği tercih etmem ve bunu layıkıyla yerine getirmem kesinlikle takdire şayandı. Bir dakikalığına kenara bıraktığım mütevazılığımı da geri çağırıp henüz tam olarak yerleştirmediğim valizime doğru ilerledim.
Kitaplarımın olduğu kolilerim, içinde artık kırıştıklarından emin olduğum kıyafetlerimin olduğu valizlerim, ayakkabılarımın olduğu diğer valizim… Of! Lidan şimdiden Ankarayı özledim özellikle Sevilay annemi bu tarz durumlarda kesinlikle acil yardım çantasıydı benim için.
Valizlerimin yanında diz çöküp hepsini açtım. Bir kaç çift ayakkabımı ayırıp o valizi geri kapayıp köşeye kaldırdım. Diğer valizlerimden de biraz kıyafet alıp onları da kenara bıraktıktan sonra valizi kapayıp diğer valizlerin yanina kaldırdım.
Azranın evinde kalıcı değildim. Süleyman Amca bana güvenilir bir ev bulana kadar buradaydım. Azra canımdı, kanımdı her ne kadar bazen onunla yaşamak eziyet gibi olsa da ,çünkü üniformasını çıkardığında kesinlikle bir asker değil pasaklının tekiydi, yine de güzeldi. Ama çoğu zaman Lidan olarak yaşasamda asla unutulmaması bir gerçek vardı. Dora, Kaos timinin lideri…
Tim için gerekli ekipmanlarım, bilgisayarlarım, kameralarım, dosyalarım vs. hepsi Ankaraydı onları getirebilmem için kendi evim olması gerekiyordu tabi bu evin bir de gizli kimsenin bilmemesi gerektiği bir odası olması gerekiyordu. Görevim tehlikeydi ve bunun yanında da yoğun bir gizlilik içeriyordu. Evet Azra oldukça iyi bir askerdi fakat ona bile söyleyemezdim görevin içeriklerini bu yüzden ayrı bir evde yaşamam gerekiyordu.
Saat beşe doğru gelirken ayırdığım kıyafetleri ütüleyip dolaba astım. Ayakkabıların kesinlikle odada olmasını isteyen kesimden olmamıştım hiçbir zaman. Her ne kadar temizlesen de hijyenik gelmiyordu bana. Üstelik ayaklarım yeri geldiğinde hiç çıkaramadığım ayakkabılarımdan dolayı kokmaya başlamışken. Neyse ki Sevilay annem içlerine karbonat koymakla son noktayı koymuştu. Ayakkabıları da antredeki ayakkabılığa yerleştirdikten sonra kitap kolilerini açtım. Tezim için gerekli olan kitaplarımı çıkarıp onları da yerleştirdim. Ve mutfağa, spor salonundan sonra en rahat hissettiğim yere doğru yol aldım.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 6.54k Okunma |
645 Oy |
0 Takip |
43 Bölümlü Kitap |