Çıkmaz Sokak bebemden minnak bir alıntı getirdim. Bu bölüm kafamda manyak bir şey, bakalım nasıl yazdıracak kendini 💃🏼
♡♡♡
“Ben neden şimdi arada kaynadım?” diye geveledi Selim.
Arkamı döndüğümde ona korkutucu bakışlar attım. “Emre’yle sadece ben uğraşabilirim.” Nettim. Eskiden beri benim dışımda kimsenin onunla uğraşmasına izin vermezdim. Herkes onunla uğraşırsa Emre bana tahammül edemez diye düşünür ve onunla uğraşan herkesle uğraşırdım. Sözlerimden sonra Emre’nin bana döndüğünü hissettim, söylediklerime keyiften sırıttığına yemin edebilirdim ama ondan yana bakmadım. Ayça’ya dönüp şirince tebessüm ettim. “Dövmemde sakınca var mı?”
Ayça ciddi olmadığımı anladığı için Selim’e göz ucuyla bakıp sırıttı. “Hiç yok Nazlıcım.”
Kaşlarını çattı Selim. “Aşkım sen niye beni sattın şimdi?”
Ayça’nın kaşları uyarı dolu bir şekilde havalandı. “Arkadaşlarımla birkaç günlüğüne kampa gideceğiz derken sen beni gayet güzel satıyordun?”
“Ben öyle bir şey hatırlamıyorum.”
“Yanlış hatırlıyorsun o zaman.”
Selim’in yanlış anlamasına sırıtarak önüme döndüm. Git diyor ama bu git anlamında bir git değildi. Sadece kızların anlayabileceği bir durumdu. Emre’nin gözleri bana ve yola gidip gelirken aklıma gelenle aniden kaşlarımı çatıp bir hışımla ona döndüm. “Sen de gidiyor musun?”
Emre başını olumsuz anlamda salladı. “Benim o gün nöbetim var.”
“Nöbetin olmasa gidecektin yani?”
Ayça’yla tartışmasına ara verip bizim sohbetimizin arasına girdi Selim. “Yo, gelecektin ama son dakika birkaç günlük boşluğa ihtiyacım var diyerek kendine nöbet yazdırdın.”
Emre dikiz aynasından Selim’e bakıp kaşlarını çattı. “Oğlum sen niye şu çeneni tutamıyorsun?” dediğinde sesi bezgindi. “Dök her şeyi böyle ortaya, aferin.”
“Bu ne demek oluyor şimdi!” Sesim sertti. “Ne işin var senin?”
“Var bir işim,” diyerek beni geçiştirdi. Anlaşılan söylemeyecekti. İyi, ben de bir daha sormayacaktım o zaman.3
Okur Yorumları | Yorum Ekle |