
Buraya pek yazacak bir şey bulamıyorum. Yeni yılınız iyi geçer inşallah diyeceğim.
Ama gördüğünüz gibi kadınlar hayat yaşayabiliyor mu? Hayır. Her saniyede ölebilirim korkusuyla yaşayamıyor.
Sadece kadınlar olarak bu ölümler, şiddetlere karşı gelemiyoruz. Siz erkekler bu kitabı okuyan erkekler size diyorum.
Siz de bize yardım edin kadınlar, çocuklar katledilmesin. Sessiz kalmayın, sessiz kalanlarda suçlu/#dur.
Çünkü boyun eğiyorsunuz, kadınların ve çocukların ölümüne hiçbir şey yapmayan ve susan kişiler siz de suçl#sunuz.
Şimdi buraya yok kadın hak etmiştir, yok eşini dediğini yapmazsa döver de onu hak eder , yok sevgilim kısa giyinerek, yok eşime her şeyi yaparım diyen erkekler varsa.
Lütfen bu kitabı okumayın o zaman. Çünkü sizin beynin#z almaz. Sizin cahil beynin#ze bir şey anlatmaya uğraşamam. Ben buraya istediğim dünyayı yazıyorum. Ben buraya dilime getiremediklerimi yazıyla dile getiriyorum.
Neyse benden bu kadar daha fazla var ama buraya yazsam sığmaz. O yüzden keyifli okumalar.
***OLAYLAR, YER VE ZAMAN GERÇEK DEĞİLDİR HEPSİ HAYAL ÜRÜNÜDÜR. ***
Ben Ednan Karadağ. Feryadımı duymayanlara karşı bende benim gibi insanlarn feryadını duyup sessiz kalmamaya ant içtim.
Ben olduğum sürece kadınlara ne el kaldırılmasını ne de öldürülmesine izin veririm. Artık sessiz kalma yok. Madem adalet yok.
Ben adalet yerine intikam alacağım.
Sebepsizce katledilen kadınların intikamını alacağım.
Kadın her istediğini yapar, konuşur susturamazsın, istediğini giyer, istediği zaman dışarı çıkar.
KADINA KARIŞAMAZSIN!
İntikamını aldım sen rahat uyu.
Öldürülürse eğer bir kadın, genç kız işte o zaman ben canlarını işkence ede ede alırım.
Askeriye yemekhanedeki küçük televizyondan haberleri izliyorduk timle.
Emir "Bu insanları öldüren bir seri katil bildiğin. " dedi.
Fırat "Doğru devrem. Adamı bildiğin tanınmaz hale getirmiş. Çok profesyonel. " dedi.
Yavuz "Ama adalet değil, bu bildiğin adaleti, kanunu karşı çıkıyor. " dedi.
Ali "Kendi adaletini ve kanunu çıkarmış. Ama çok iyi olmuş şerefsize." dedi.
Aziz "Ali dikkatli konuş. Yerin kulağı var. Bir duyan olursa başın yanar. " dedi.
Fırat "Doğru diyor ama komutanım. Çok iyi yapmış bunu yapan kişi. Ellerine sağlık onun. " dedi.
Aziz "Manyak mısınız oğlum. Seri katil o, bunu iyi bir şey gibi gösterme. " dedi.
Yavuz "Tamam susun konuşmayı. " dedi.
Sonra ise haber izlerken spiker "Küçük kız çocuğu Şirin kayıplara karışmışken ailesi pek ses çıkarmıyordu. Ama Şirin'in DNA'sı ailedekilerin sessizliği bozuldu. Şimdi arkadaşım Zehra daha detaylı anlatacak. Evet Zehra seni dinliyoruz." dedi.
Zehra dediği kadın konuşmaya başladı. "Evet şu an olayın yaşandığı yerdeyim. Şirin'in yaşadığı mahallede kimse konuşmayıp sessizliğini korurken. Şirin'in DNA'sıyla ailesi inkar etmeye başladı. ' Bizim kızımız nasıl kıyalım ona. O bizim biriciğimiz biz onu çok seviyoruz ' dediler. Şirin'in cesedi mahallenin ilerisindeki boş bir arsada gömülü şekilde bulundu. Dayının arabasında Şirin'in DNA'sı bulundu. Dayı ise ben bir şey yapmadım diyor. Şuan dava devam ediyor. " deyip sözünü tamamladı.
Haber spikeri ise "Evet duyduğunuz gibi Şirin davası devam ediyor, olaylara irtibat halindeyiz. " deyip reklama girdi haber.
Ali "Böyle insanları kapatcan sürüm sürüm süründürücen, herife bak bide inkar ediyor. " dedi sinirle.
Fırat "Doğru diyon bunları süründürüp aç bırakacan. " dedi.
Aziz "Şerefsizlere bak küçücük kız çocuğun ne istediniz lan p** " dedi. (Ben küfür etmedim için ve küfürü asla sevmediğim için böyle yapıyorum.)
Ben time doğru dönüp "Az telefonla konuşma yapmam gerek. " dedim.
Yavuz komutan da " Tamam. " dedi.
Bende hızlı adımlarla yemekhaneden çıkıp bahçede kameraya kör noktada durup telefonu çıkarıp Mihri'yi aradım.
Telefon bir süre çaldıktan sonra açıldığında Mihri " Beni o cinayet için aradın değil mi Efkan. " dedi.
İkimiz birbirimizi konuşmadan anlıyorduk. "Evet onun için aradım. O davayı alır mısın. " dedim zaten alacağını bile bile ama yinede sordum.
Mihri "Evet sen merak etme o aileyi süründürüceğim. Küçücük kızdan ne istediler lan. Anlamıyorum neden ya daha iyiyle kötüyü ayırt edemeyen bir çocuk. " dedi sinirle.
Bende "Sorgulamaya gelim mi? Yardıma ihtiyacın var mı? " dedi.
Mihri ise keyifle "İzlemeye gelebilirsin canım. Ama dövmeye de gelebilirsin. " dedi.
Bende gülerek "Tamam sen bana yazarsın gideceğin zaman ben de gelirim. " dedim.
Mihri "Bugün gideceğim, görev yoksa gel. " dedi.
Bende "Tamam." diyerek telefonu kapatıp askeriyeye girip timin yanına gittim.
Yavuz komutana dönüp " Komutanım benim acil bir iş çıktı da görev yoksa gidebilir miyim? " dedim.
O da " Tamam git. Ama telefonu açıkta tut, görev olursa ararım." dedi.
Bende "Tamam komutanım. " dedim ve askeriyeden çıkıp arabama bindim.
Arabayı sürerken Mihri'yi aradım, Mihri açtığında "Geliyorum sen nerdesin? " dedim.
Mihri "Şuan bürodayım beni almaya gelir misin? " dedi.
Bende "Tamam. Hazırlan ben geliyorum. " dedim.
Mihri "Bekliyorum canım. " dediğinde telefonu kapattım.
Büronun önüne arabayı park edip indim. Bürodan çıkan Mihri'yi gördüm. Tam zamanında gelmiştim.
Yanıma geldiğinde "Hadi kanunu sağlayalım. " dedi.
Bende "Hadi şunların ikiyüzlüğünü ortaya çıkaralım. " dedim ve arabaya bindim.
Benim peşimden ön koltuğa Mihri oturdu ve çantasındaki dosyaları çıkardı. Ben de arabayı çalıştırıp sürmeye başladım.
Ben sürerken Mihri "İfadeleri çelişkili hepsinin, birbirinden bağımsız ifade vermişler. Hepsi olayın içinde kesinlikle, ya bir insan nasıl kıyar küçücük bir kız. Ama o küçük kız için kanunu sağlayacağım. " dedi kendinden emin bir sesle.
Bende "İnsan olsalar yapmaz, yine kurban oldular çocuklar. Malesef adalet sağlanmadığı için onlar da bundan cesaret alıyor. Caydırıcı cezalar alıyorlar, ondan dolayı öldürmek onlar için normal. " dedim.
Mihri "Doğru diyon. Kim bilir çocuk ne gördü de öldürdüler ya da tecavüz edip öldürdüler. Minicik masum bir beden insan bile denmez onlara, onlar MELEK ama caniler teker teker MELEKLERİ katlediyorlar. Efnan sen çabalıyosun ama başarabilecek misin? Çünkü sen teksin kadınlar korkuyor, bir şey olsa bile söyleyemiyorlar. Ve ellerine sağlık canım o pisliklere yaptığından dolayı, o kızı katlettiklerinde ellerini sallaya sallaya geziyorlardı." dedi.
Bende "Hak edenlere hak ettiklerini yaparım. Madem kanun yok, bende kanunu kendim sağlarım ve yeni bir kanun yaparım. Kadınları ayağa kaldıracağım. Ayrıca ben çok büyük bir günahkarım. Bana teşekkür etme. " dedim. Mihri beni abimin yaşadığı zamandan beri arkadaşım. Arkadaşım da değil kız kardeşim olsa Mihri olurdu. Bizim birbirimizden başka kimsemiz yok. Ve birbirimizden sırlarımızı saklamayız.
Polis merkezine geldiğimizde arabayı park edip indim benim ardımdan da Mihri indi.
Mihri üstünü düzeltip topukluluarın üzerinden bana doğru döndü. "Hadi bu işi bitirelim. " dedi ve arkasını dönüp yürümeye başladı.
Bende arkasından onu takip etmeye başladım içeri girdiğimizde çalışanlar topuklu ayakkabının sesiyle bize bakmaya başladı. Bende Mihri 'nin yanında yürümeye başladım. Sonra ise komiseri sorduk. Ardından polis bizi onun odasının kapısına getirip kapıyı çaldı. "Gel." sesiyle içeri girdi polis, onun ardından da bizde peşinden girdik. Polis "Komiserim Şirin davası için geldiler. " dedi.
Komiser "Sen çıkabilirsin Aslan. " dedi. Aslan ise kafasıyla onaylayıp çıktı.
Komiser eliyle masanın önündeki koltukları gösterip "Hoşgeldiniz, oturabilirsiniz." dedi. Bizde onun demesiyle karşılıklı koltuklara oturduk.
Mihri "Ben avukat Mihri Aktürk. Katledilen Şirin çocuğun davasıyla ilgileniyorum. " dedi.
Ondan sonra bende "Bende askerim. Mihri' nin arkadaşıyım ayrıca. " dedim.
Komiser "Anladım. Bir şey içer misiniz? " dedi.
Mihri " Hayır gerek yok biz direk olarak sorguya geçelim. " dedi.
Komiser " Tamam o zaman gidelim. " dedi ayağa kalkarak. Ondan sonra onun ayağa kalkmasıyla bizde kalktık ve arkadan onu takip etmeye başladık Mihri' yle. Sorgu odasına geldiğimizde içeri girdik. Burası sorgu odasının izlenildiği yer. İçerdeki kişi bu camın öbür tarafını göremezdi.
Sorguda ki kişiye baktığımızda ölen Şirin'in annesi idi. Mihri komsere dönerek "Komserim ben sorguya girmek istiyorum. " dedi.
Komiser "Tamam." dedi ve eliyle kapıyı gösterdi.
Mihri kapıdan çıkmadan önce " Ben buradan izliyorum. İhtiyacın olursa çağır beni. " dedim.
Mihri ise arkasını dönüp bana gülümseyerek "Gerek yok. Ben kimin kardeşiyim. " dedi son cümlesini gülümsemesini kesip gözünü kırptı ve arkasını dönüp gitti. Bir süre sonra ise sorgu kapısı açıldı ve içeride elinde dosya ise Mihri girdi.
Mihri'yi evet kendim eğitmiştim çünkü bizi birbirimizden ve kendimizden başka kimse yoktu. Ben olmadığım zaman kendisini koruyabilecek şekilde öğretmiştim.
Mihri masaya oturup dosyayı açtı ve konuşmaya başladı.
"Ben avukat Mihri Aktürk Şirin davasına bakan avukatım. Şirin hakkkında size sorular soracağım ve siz de doğruları söyleyeceksiniz. " dedi sert bir sesle. İş oldumu sert birine dönüşüyordu.
Kadın ise kafa sallayarak onayladı.
Mihri ise ellerinin masanın üstünde birleştirip kadının gözlerinin içine bakarak konuşmaya başladı.
"Sayın Akgül Hanım. Olay olduğu gün neredeydiniz, napıyodunuz? " dedi.
Akgül "Evdeydim akşam yemeği hazırlıyodum. " dedi.
Mihri "Peki Şirin'in odasını niye temizlik yaptın Şirin'in kaybolduğu gün. Ve odasındaki halı niye değiştirdin. " dedi.
Akgül "Şirin odasına halıya yemek dökmüştü ben de onu attım. Sonra ise yemek kokusu sinmişti o yüzden temizledim. " dedi sonra stresle elleriyle oynamaya başladı.
Mihri Akgül'ün üstüne daha fazla giderek "Niye halıyı attın yıkayabilirdin. Ayrıca o gün Şirin sabah saatlerinde kaybolmadı mı!? " dedi cümlesinin sonlara doğru sesi yükselmişti.
Akgül titreyen elleriyle daha hızlı oynamaya başladı. "Halı çok kirliydi, yağ ve yemek kalıntıları çıkılacak gibi değildi o yüzden attım. Şirin öğle saatlerinde kayboldu diye biliyorum. " dedi titrek bir sesle.
Mihri "Halıya hangi yemek döküldü de attın! Şirin'in ne zaman kaybolduğunu nasıl bilmezsin! Sen o çocuğun annesisin! O senin yavrun, canın, senden başka kim bilecek! " son cümlesini elini sert bir şekilde masaya vurarak bağırdı. Akgün ise Mihri 'nin masaya vurmasıyla irkildi.
Akgül titreyerek "Hatırlamıyorum hangi yemek olduğunu! Bilmiyorum ne zaman kaybolduğunu! Hatırlamıyorum! " dedi.
Mihri ise artık bağırarak konuşuyordu. "Sen nasıl bir annesin, nasıl hatırlamazsın! Nasıl hatırlamıyorsun. " dedi bağırarak ve ayağa kalktı.
Akgül "Hafızam o kadar iyi değil. Unutuyorum ben. Unutkanım. " dedi. Bu kadın önceden diyecekleri hazorlamış belliydi. Şirin'in ölmesiyle kesin bir ilgisi vardı.
Mihri "O gün kim vardı evde peki. " dedi ayakları kadının oturduğu sandalyeye kadar gitti. Kadına üstten bakıyordu.
Akgül "Kayınbiraderim, yeğenim, kuzenim vardı. " dedi.
Mihri ise gözleri ışıldadı ve sinirden gülerek "He yani onlar vardı. Hatırlıyorsun yani kimlerin evde olduğunu! Hangi yemeği yaptığını hatırlamıyosun! Kızının ne zaman kaybolduğunu hatırlamıyosun ama bunu hatırlıyorsun!! " dedi bağırarak ve kadının dibine girerek masaya eliyle vurdu.
Sonra devam etti sert bir sesle konuşmaya "Yani onları hatırlamıyorken, eve kimin geldiğini hatırlıyorsun! " dedi ve arkasını dönüp odada dolaşmaya başladı.
Mihri bir anda Akgül'e doğru ilerleyip saçına tutup çekti ve Akgül'ün başı arkaya doğru yasladı. Ve yüzünü onun dibine getirerek "Bana masal anlatma! Gerçekleri söyle! Yoksa benim yollarımla söylemeye başlamak istemezsin!!" dedi dişleri arasından.
Akgül ise "Bilmiyorum! Ben hiçbir şey bilmiyorum! " diye inkar etti.
Mihri ise o anda ipler koptu ve kadına elini kaldırıp tokadı yaptıştırdı, Akgül ise tokadın etkisiyle yere düştü sandelyeden.
Sonra ise komiserin sesiyle Mihri'den gözlerimi çektim.
Komiser "Sorgu odasından çıkartın avukatı, daha kötü bir şeyler olmadan önce. " dedi yanındaki polise.
Polis ise kafasını tamam anlamında sallayıp çıktı odadan.
Birkaç saniye sonra sorgu odasının kapısı açılıp dademinki polis girdi içeriye ve Mihri'ye "Sorgudan çıkar mısınız Avukat Hanım." dedi.
Mihri ise " Daha sorgu bitmedi, daha yeni başladı. Sizde sorgu hemen mi bitiyor." dedi.
Polis ise " Zor kullanmak durumunda bırakmayın beni lütfen. " dedi.
Mihri de " Tamam siz zorluk yaşamayın diye çıkıyorum. Zaten ben öğreneceğimi öğrendim. " dedi ve sorgu odasından çıktı.
Bende komisere dönüp "Bende çıkıyorum, başka bir şey yoksa. Allah'a emanet olun. " dedim sert bir sesle.
Komiser bana dönüp " Çıkabilirsiniz. Bir şey olursa sizi ararız. Sizde Allah'a emanet olun. Allah ayağınıza taş değdirmesin. " dedi.
Bende selam verip odadan çıktım.
Koridorda Mihri bekliyordu elinde çantasıyla. Ona doğru ilerledim. Beni görmesiyle " Buradan çıkalım artık. " dedi sert bir sesle.
Mihriye kafa sallayıp çıkışa doğru ilerlemeye başladım arkamdan da Mihri takip ediyordu. Şu an Mihri baya sinirliydi, böyle bebek,çocuk ölümü olunca öfkeleniyordu. Onun sınır çizgisi bebek ve çocuktu. Onları çok seviyor.
Arabaya bindiğimizde kemerlerimizi taktığımızda arabayı çalıştırdım. Arabayı sürerken Mihri " Gördün mü kadının yaptığını! Bide söylediklerine bak ' hatırlamıyorum ' diyor bide! Çocuğun lan senin, o canın nasıl bilmezsin! " dedi sinirle.
Sonra devam etti konuşmaya " Kim bilir ne gördü ya da ne duydu da öldürüldü Şirin melek. " dedi.
Melek üzgün bir şekilde " Daha minicik, melek ya... 6 yaşındaki bir melek... " dedi.
Bende " Mihri biliyosun çocuk her geçen gün daha fazla katlediliyor, ortadan kayboluyor. Bunu yapanlar ise elini kolunu sallaya sallaya geziyor. Ben bilirdim yapacağımı ama onlar ölüm bile az, onlar süründürülmeli. Senin gibi avukatlar lazım bu devlete, sen olduğun sürece inanıyorum içeriye tıktıracağını ben. O Şirin çocuk için adalet sağlayacağını! " dedim sert bir sesle.
Mihri oturuşunu dikleştirip " Evet adalet sağlayacağım. ADALETİN YAZIDA DEĞİL, GERÇEKTE OLDUĞUNU SAĞLAYACAĞIM. " dedi net bir sesle.
Ben ise ona gülerek baktım. Evet Mihri ' ADALET SADECE SÖZDE YA DA YAZIDA OLMASI DEĞİL, GERÇEKTE ADALET SAĞLAYACAĞIZ. ' dedim içimden.
* 1940 kelime * biraz az ama bölüm atmayı daha fazla geciktirmek istemedim.
Evet bugünlük bu kadar. Gelecek bölümde görüşmem üzere canım okurlarım.
Mihri hakkında ne düşünüyorsunuz. Sevdiniz mi, yeni bir güçlü karakterimiz. Mihri hakkında düşüncelerinizi buraya yazabilirsiniz. ➡️
Yıldıza basmayı⭐ ve yorum yapmayı unutmayın. Satır arası yorumlarda bekliyorum. ➡️
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |