13. Bölüm

12- Kapanmayan Yaralar

Eylül Cankurtaran
eylcnkrtrn71

12- Kapanmayan Yaralar

Gözlerini kapatıp türkü mırıldanmaya başladı.

Bu nasıl bir derttir, dermanı yoktur
Bedenimde değil, ruhumda sızı
Görünmez bir yara, acısı çoktur
Bedenimde değil, ruhumda sızı

Kurşunsuz, hançersiz, kansız bir yara
Hiç bir tabip, buna bulamaz çara
Keşke Mansur gibi çekseler dara
Bedenimde değil, ruhumda sızı oy, oy
Ruhumda sızı

Sesi çok güzeldi. Yüzü de öyleydi Aylin'in. Gözleri zümrüt yeşili kumral uzun saçları vardı. Neşeli de bir kıza benziyordu. Ama her güzelin altından bir kötü çıkmaz mıydı ?

...

 

 

11/03/2004

​​​​​​~Sezgin Ailesi

Çocuklar sessizce oyun oynuyorlardı. Anneleri mutfakta yemek yapıyordu. Aylin beş yaşında minik bir kız çocuğuydu. Elinde en sevdiği bebeği vardı. Annesi almıştı ona. Onunla oyun oynuyordu. Tabi ki bu oyun babası gelene kadardı. Gelince yine sebepsiz yere bağıracaktı.

"Hadi çocuklar siz yemeğinizi yiyin babanız sonra yer." dedi anneleri Aysel. Çocuklar annelerinin sözünden çıkmazdı. Anneleri ile birbirlerini çok severlerdi. Anneleri babalarına benzemiyordu. Bağırmıyordu. Hatta onları çok seviyordu. Babaları gibi değildi. Birden kapı sertçe açıldı.

Babaları gelmişti. Çocuklar yerinden sıçradı. Dün abisi Ayaz'ı dövmüştü babası. Sebebi yoktu. Abisi daha yedi yaşında bir çocuktu ve sırtı kemer izi doluydu. Aylin hemen kucağında ki bebeğine sarıldı. Babası bunu farkedince hemen yanına geldi. Elindeki bebeği hızla çekti. Aylin vermek istemedi annesi almıştı onu.

"Sen kocaman kız oldun artık oyun oynayamazsın." dedi. Oturduğu sandalyeden onu kaldırıp kendi oturdu. Yemek yemeye başladı. Çocuklar hızla odalarına geçti. Bugün diğer günler gibi bağırma sesleri kavga gürültü yoktu. Tam uyuyacaklardı ki kapıları hızla açıldı.

Açılan kapı sertçe duvara çarptı. "Gelin buraya." dedi babaları sert sesi ile. Sessizce kalkıp hemen gittiler. Babaları Hasan mutfağa gitti. Elinde kocaman bir bıçak ile geri döndü. Aylin bıçağın ne işe yaradığını biliyordu. Bir şeyleri kesmek için kullanılırdı. Peki ya babası bunla ne yapacaktı ?

"Bakın." dedi Hasan. "Anneniz yaptığı yanlışın cezasını ödüyor." diye ekledi. "Ben bir şey yapmadım Hasan çocukların önünde olmaz." diye yalvarıyordu Aysel. Hasan dinlemedi elindeki bıçağı hızla eşinin karnına sapladı. Sebebi ise bugün kapıya gelen dilenciye para vermesiydi.

Bıçak eşinin vücuduna yerleştikten sonra ne yaptığını farketmiş olacak ki hızla elini çekti ama artık çok geçti. Ne yapacağını bilemedi. Yatak odasına koştu. O sırada Ayla bir çıkış yolu bulmuştu bile. İlk olarak erkek kardeşi Ayaz'ı yanına aldı. Aylin'i almak için kolunu uzatmıştı ki babaları fark etti.

İki kardeş Aylin'i almadan kaçmak zorunda kaldılar. Aylin yerde yatan annesine döndü. Gözleri kapalıydı. Uyuyor zannetti. Ölümün ne demek olduğunu bilemeyecek kadar küçüktü. Yanına uzandı. Babası da evden hızla uzaklaştı. Suç üzerine kalmasın diye. Aylin ve annesinin cesedi birlikte o evin salonunda bir gece boyunca kaldı.

...

Aylin aklına gelen hatıra ile gözleri uzaklara daldı. "Aylin iyi misin ?" diye sordu Ayla. Gözlerini daldığı noktadan ayırıp ablasına baktı. "Yok bir şey." dedi kısaca. Ama vardı bir şey aklına olanlar gelmişti. Bazı yaralar asla kapanmayacaktı. Ve sürekli kanamaya devam edecekti.

"Ben bir lavobaya gideyim." diyerek ayaklandı Aylin. Ayağa kalktı başı dönmüş olmalı ki yere düştü. Elbisesinin eteğinden açık kalan dizi yüzülmüştü. Aylin düştüğü yere oturup bu yüzden ağlamaya başladı. Çocukluğundan beri babasının onda bıraktığı izlere ağlamayıp 25 yaşında dizini yüzdürdüğü için sessizce göz yaşı döktü.

...

Aylin babasını gördükten sonra çok kötü olmuştu. "Abicim tamam hadi eve gidelim." dedi Ayaz. Aylin hâlâ ağlıyordu. Kafasını abisinin omzuna koydu. Bir kaç dakika sonra alkolün etkisi ile uyumuştu. "Ne oluyor Ayaz niye bu kadar kötü oldu Aylin ?" diye sordu Aras.

Ayaz olan her şeyi anlattı. Babalarının annelerini aldattığını, annelerine nasıl kıydığını, bunu nasıl çocuklarının önünde yaptığını. Tek tek anlattı. Kolay şeyler yaşamamışlardı. Aylin'in böyle olması çok normaldi. Ne kadar şerefsiz insan vardı bu dünyada. "Peki şuan niye dışarda ?" diye sordum.

"Kanıt yoktu. Kanıtlayamadık. O yüzden tutuklanmadı. Yani ben çabaladım ama o zaman çok küçüktük. Ben yedi yaşındaydım. Aylin beş ablam on." diye açıklama yaptı Ayaz. Kafamı salladım.

Bir süre sonra kalkmaya karar verdik. Ayaz Aylin'i kucağına alıp arabaya bindirdi. "Daha kötü olursa haber ver." demeyi de ihmal etmedi Aras. Hepimiz arabalara dağıldık. Ben bugün Oğuz ile birlikte gelmiştim.

Arabaya bindik. Ben pencereye dalmışken Oğuz'un sorduğu soruyla kendime geldim. "Ne kadar zor değil mi ?" dedi. "Ne zor ?" diye sordum bende. "Ayla abla, Aylin ve Ayaz için." dedi. Kafamı salladım gerçekten çok zordu.

"Küçücükmüş Aylin nasıl gözünün önünde yapmış bunu anlamıyorum." dedim bende. "Bilemiyorum. Adamın varlığı sadece oksijen israfı." dedi. Oksijen israfı demesi ile kıkırdadım.

"Öyle ama." dedi. "Öyle evet ama komik geldi." dedim. Bu cümlemin üzerine o da güldü. Ve telefonlarımıza aynı anda iki bildirim geldi. Bildirim WhatsApp'dandı. Yeni grup bildirimi. Ve grubun yöneticisi tabi ki Alparslan'dı. Başka kimden bekleyebilirdik ki bunu.

Oğuz araba kullandığı için telefonuna bakamadı ve bana uzattı. "Mesaja bakar mısın ?" diyerek. Telefonu elime aldım. "Şifrem 271199." dedi. Bana niye bu kadar güveniyordu ki ? Dediklerini yapıp bildirime baktım ona da aynı bildirim gelmişti.

"Alparslan grup kurmuş." dedim. "Ne alaka şimdi." dedi Oğuz'da. "Şifrenin anlamı ne merakımdan soruyorum yanlış anlama." diyerek bir soru sordum. Ne yapayım yani merak etmiştim. "Buğlem'in doğum tarihi." diyerek açıkladı. Ne güzel bir abiydi.

Aynı zamanda evlerinin önünde durduk. Eve çıktık. Herkes uyumuştu odalarımıza çekildik. Saat 2.44'dü. Alparslan'ın kurduğu grubu açtım.

 

 

ÖLÜMLÜ DÜNYA SIKMAYIN CANINIZI

Aras: Bu ne lan

Alparslan: Grup

Aras: Gördük orasını hem isme bak

Alparslan: Ne varmış lan isimde

Hakan Abi: Siz aynı evde değil misiniz gidin kavganızı yüz yüze yapın

Gökalp: Gayet mantıklı

Alparslan: Neyse sevgili dostlarım gereksiz konuşmaları bir kenara bırakalım Aylin Gizem Ayaz üçlüsünün numarası yok bende onları da ekleyin.

 

 

Ayla Abla 05** *** ****, 05** *** ****, 05** *** **** kişilerini ekledi.

Profillerine bakarak hepsinin numarasını kaydettim.

Aras: Aylin kötü mü hâlâ Ayaz ?

Ayla abla kendi evinde olduğu için Ayaz'a sormuştu sanırım.

Ayaz: Daha iyi.

Burada konuşma sonlandı. Bende elime kitabımı aldım. Okumaya başladım. Geçen okuduğum kitabı bitirmiş yine kitaba başlamıştım. Bu Atsız'ın Bozkurtlar kitabıydı. Bir söz okudum ve altını çizdim.

Öfkemiz sarsın her yanı Bozkurtlar yürüye yürüye.

Yüreğim babamın intikamı ile yanıyordu. Elbet bir gün bu intikamı alacaktık. Buna emindim. Ama bu yolda kaç şehit verecektik ? Bunu bilmiyordum. O şehitlerden biri olmak isterim bu en büyük arzum. Bu yolda kaç kişi yara alacaktı ? Bilmiyordum. Umarım kimse almazdı. Kimse kırılmazdı.

Kapımın çalmasıyla gözlerimi sildim. Gelen Buğlem'di. "Rahatsız ettim kusura bakma. Bir şey soracaktım." dedi kapının önünden tatlı kızdı. Ama hâlâ üzülüyordu. Yüzünden belliydi. Her ne kadar belli etmese de.

"Sor canım." dedim bende. "Yarın sizin kızları çağıralım mı kalmak için annem arkadaşlarını çağır kafan dağılsın dedi ama benim pek yakın arkadaşım yok." dedi. "Çağıralım tabi." dedim. Biraz ne yapacağımızı, yarın için ne hazırlayacağımızı konuştuk.

Ve ben farkettim ki içimdeki acı git gide azalıyordu. Babamın yokluğu ne zaman aklıma gelse yüreğim sızlayacaktı ama ilk gün ki gibi değildim. İşte bu canımı daha çok yaktı...

Bölüm : 22.03.2025 12:55 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...