14. Bölüm

13- Bir Bardak Çay

Eylül Cankurtaran
eylcnkrtrn71

 

13- Bir Bardak Çay

Bugün askeriyede pek iş olmadığından gitmemeye karar vermiştik. Ben ve Buğlem kızları toplu görüntülü arama ile eve toplamıştık. Elif abla kız kardeşine gitmişti. Ev size kalsın diyerek. Oğuz ise bu ortamda daha fazla duramayacağını söyleyerek erkekleri Aras ve Alparslan'ın evine toplamıştı.

...

Akşam olmuş kızlarla oturuyorduk. Konu nereden açıldı bilmiyorum ama Oğuz ile benim sarılmama gelmişti. Kızlar resmen beni sıkıştırıyordu. "Ya aramızda bir şey yok Asena saçmalama." dedim Asena'nın yaptığı imaya karşı. Ama hiç inanmış gibi durmuyordu.

"Bu ara yaralarımız aynı yerden. Birbirimizi en iyi biz teselli edebiliriz." dedim. "Birinde teselli bulmak ne güzel." dedi Hilal. Zaten bir bardak çaydı tüm dertleri hatırlatan ve yine bir bardak çaydı her şeyi unutturan. "Ay Hilal seni tanıdığımdan beri sende bir şey var anlat artık biz bizeyiz." dedi Ayla abla.

"Bir şey yok aslında. Sorun da bir şeyim olmaması. Kimsem yok abla." dedi Hilal. "O da laf mı biz varız ya." dedi Aylin. "Öyle değil ya. Evet siz varsınız. Evet artık bir ailemsiniz ama yetimhanede büyüdüm annem yok babam yok yerim yok yurdum yok." dedi bu sefer Hilal.

"Anneyi babayı boşver pek işe yaramıyorlar." dedi Aylin. "Yerin bizim yanımız." dedi Gizem "Yurdun da uğruna savaştığını vatanın." dedim. Hilal dolan gözlerine rağmen gülümsedi. Bir şeyleri çözmek çok güzeldi. "O zaman sıra sizde." dedi Asena Ayla Abla ve Aylin'i göstererek.

"Her şeyi Aylin yaşadı. Biz kaçmıştık Aylin'i alamadan." dedi başını öne eğerek. "Anlatacak bir şey yok aslında. Babam annemi öldürdükten sonra cenazesine geldi ve herkesi eve hırsızın girdiğini ve annemi bıçakladığını inandırdı. Ben küçüktüm kimse de dinlemedi zaten. Annemi de aldatıyormuş." dedi Aylin.

Bu noktada derin bir nefes aldı. En büyük yarası buradandı. "Bir kızı var benden iki yaş büyük. Adı Yaprak. Annem ölmeden benden annemden hatıra her şeyi almıştı babam. Annemin aldığı bir bebek vardı. Elimden alıp oyun oynama yaşın geçti senin dedi. Sonra kızına verdi." dedi.

Ne iğrenç bir şeydi. Söyleyecek bir şey bulamıyordum. Ne farkı vardı ikisinin ikisi de kızıydı. Tek farkları annesiydi. Bu yüzden mi sevmemişti çocuklarını. "Madem tüm yaralarımızı açıyoruz." dedi ve yavaşça üzerindeki tişörtü kaldırdı. Sırtını döndü. Sırtının her yeri yara iziydi. Sweetini indirip konuşmaya devam etti.

"Böyle işte. Sıra sizde" dedi. "Ee bizi biliyorsunuz zaten." dedi Buğlem başını omzuma koydu. "Ben anlatayım o zaman." dedi Asena.

"Annem ile babam birbirlerini seviyorlarmış hatta annem abime evlenmeden hamile kalmış. Ama aileleri karşı çıkıyormuş. Annemler kaçarak evlenmiş abimi büyütmüşler üzerine ben olmuşum. Buraya kadar sıkıntı yok. Sonra ailelerinden özür dilemeye gitmişler. Buraları az çok hatırlıyorum. Annemin babası babamı vurdu." dedi o da bu noktada derin bir nefes aldı.

"Bir gece vaktiydi. Bir patlama sesi hatırlıyorum sonra annemin bana sarılarak ağladığını sonrası yok. Babamın sesini hatırlamıyorum mesela. Abim daha iyi hatırlıyor ama. Annem o günden beri küs ailesine. Ölsek mezarımıza gelmezler yani o derece." dedi ve bitirdi.

"İçimizde bir mutlu olan yok mu ya." dedim. "Benim de dertlerim var ama sizinkiler gibi değil. Daha küçük şeyler." dedi Gizem. "Şu anda en büyük derdim Alparslan mesela. Ben onu seviyorum sanırım." dedi. Sonra Asena'nın varlığını farkedip ona döndü.

"Kusura bakma. Abine söylemesen olur mu ?" dedi bu sefer. Çok tatlı kızdı ya yerdim. "Ne kusuru ya bizden sır çıkmaz. Anlat sen o salağın nesini sevdin ?" dedi Asena. Sorusuyla hepimizi güldürdü. "Ya bilmiyorum ama garip bir şekilde hoşuma gidiyor. Gereksiz ama çok güzel bir şey." dedi Gizem.

"Aşk böyle bir şey tatlım." dedi Aylin. "Konuştu ilişki profesörü." dedi Ayla Abla. Buna hepimiz güldük. "Ne yani hiç ilişkim olmadı diye böyle yorumlar yapamam mı ?" dedi Aylin de gülerek. "Çok ağladık biraz da gülelim ya." dedi Ayla abla.

"Arayıp abimleri çağıralım bu Gizem'in hoşuna gider diye düşünüyorum." dedi Buğlem. Hepimiz kabul ettik. Gelmeden de onlara çay demledik. Onlar gelince de konuşmaya devam ettik. Alparslan Gizem arasında hafif bir elektrik vardı hissediyordum.

Hilal'de hissetmiş olmalı ki gözüyle onları işaret etti. Sessizce gülüştük. "Ee o zaman bir şarkı patlatalım. Bu benden Gizem'e gelsin." diyerek bir türkünün nakaratına para küte bir giriş yaptı Aylin.

Entarisi dar biçtim
Yakasını dar kestim
Ne talihsiz başım var

Aylin türküsüne devam edemeden Gizem onun ağzına ortadaki kurabiyeden bir tane sıkıştırarak mutfağa çekti. "Asker oğlana düştüm." dedi Alparslan. Durumu anlamıştı. "Ne diyor bu gene." dedi Akın. Askeriye dışı rütbe yoktu arkadaşlardı. Birbirlerine istediklerini diyorlardı.

"Türkünün devamı diyorum asker oğlana düştüm. İzin vermedi ya Gizem söylemesine." dedi Alparslan. "Tek asker de sensin zaten abi." dedi Asena göz devirerek. Gerçeği bilmesem ben bile inanırdım Gizem'in Alparslan'a karşı bir şey hissetmediğine.

Ayağa kalkıp mutfağa geçtim. Aylin ölmüş olabilirdi. "Ya Aylin ne yaptın ya ?" dedi Gizem söylenmeye devam ediyordu. "Ya abim mal anlamaz." dedi Asena. Bu kızda ki abi düşmanlığı da kimse de yoktu. "Öyle mi diyorsun." dedi Gizem. "Öyle. Eğer sen Aylin'i çekmeseydin içerden biri olduğunu da anlamazdı." dedi Asena.

"Boş ver Gizem bugün varsın yarın yoksun söyle gitsin." dedi Buğlem. "Haklı aslında." dedi Ayla abla. "Sen bilirsin Gizem." dedi Hilal. Kafası karışmış gibi duruyordu. "Kalbinin sesini dinle." dedim bende. Sessizce tekrar içeri geçtik.

Yine Aras'ı sıkıştırıyorlardı. Şu teğmen meselesi. "Gönlündekini söyle o zaman." dedi Akın. Aras söyleyecek gibi oldu ama hemen vazgeçti. "Git kıza söyle o zaman oğlum." dedi Hakan. "O gücü bulamıyorum kendimde." dedi Aras.

"Biz yine niye dertlendik lan ne güzel gülüyorduk." dedi Gökalp. Bunun üzerine Aylin'in telefonu çaldı. Müsade isteyip kalktı. Ayaz kolundan tutup yavaşça yerine oturttu. "Burada konuş bir şey olmaz." dedi. Aylin Buğlem'den kağıt kalem isteyip telefonu açtı.

Hastanedendi sanırım. Karşıdan gelen şeyleri onayladıktan ve birkaç şey not aldıktan sonra konuşmaya başladı. "EKG bakın. En kısa zamanda da beyin tomografisi çekin. Yarın ben hastanedeyim. İlgileneceğim." dedi ve telefonu kapattı.

"Hastaneden olduğunu söyleseydin ya ben de başka biri sandım." dedi Ayaz. "Beni kim arayabilir abi ?" dedi Aylin. "Abilerin bu gereksiz tripleri var ya beni benden alıyor." dedi Asena.

"Katılıyorum. Saçma sapan şeyler." dedi Aylin. İkisi birbirini bulmuştu ne güzel. "Neyse gelelim Aras'ın konusuna." dedi Oğuz. "Siz de taktınız bana." dedi Aras. Bence de haklıydı takmışlardı. "Sende ya kıza söyle ya bize oğlum." dedi Gökalp.

"Aman ne bok yiyorsa yesin. Kızı beklerse saçları ağaracak haberi yok." dedi Alparslan. "Sana noldu lan ?" dedi Oğuz. "Bir şey olmadı." dedi Alparslan.

"Olmuş olmuş belli." dedi Akın. "Kafası karışmış ne yapacağını bilmiyor." dedi Hilal. "Aynen öyle." dedi Alparslan. Abisinin ve Akın'ın çayını alıp doldurmaya gitti Buğlem. Buğlem'in peşinden Akın çıktı salondan. "Gel lan buraya nereye gidiyorsun ? Doldurup getirecek bardağını." dedi Oğuz.

"Lavobaya komutanım. Hadi askeriyede neyse de evinizde de mi hesap verelim." dedi Akın. "Yürü lan boş boş konuşuyor." dedi Oğuz. Ama Buğlem'in yanına giden Akın'dan haberi yoktu...

Bölüm : 11.04.2025 22:12 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...