
14- Sözümüz Söz
Akın sessizce mutfağa gitti. Eğer komutanı fark ederse öleceğini biliyordu ama engel de olamadı kendine. "Merhaba." dedi sessizce. "Merhaba. Bir şey mi istemiştiniz ?" dedi Buğlem. Bunu beklemiyordu.
Öylesine geldim diyemedi Akın. "Su içecektim de." dedi sadece. Buğlem masanın üzerindeki sürahiyi alıp bardağa su doldurdu. Su ile dolu bardağı Akın'a uzattı. "Akın'dı adınız sanırım." dedi Buğlem. "Evet. Buğlem olmalısınız sizde." dedi Akın.
"Evet." dedi Buğlem. "Başınız sağolsun bu arada bizde çok üzüldük." dedi Akın. Buğlemin yüzü düşmüştü. Dilini ısırıp içinden kendine sövdü. "Vatan sağolsun." dedi Buğlem. "Ben çayımı alıp içeriye geçeyim o zaman." dedi Akın. "Yok ben götüreyim abim şey yapmasın." dedi Buğlem. Abisinin ne diyeceğini nasıl bir imaya maruz kalacağını biliyordu. Akın mantıklı bularak sessizce içeri geçti. Buğlem'de sessizce çayları bıraktı.
...
Timdekiler bana önceden olan dedikoduları anlatıyorlardı. "Bir astsubay vardı. Gökalp'e aşıktı. Adı neydi ? Hatırlayamadım." dedi Hakan Abi. "Buse. Tam bir maldı. Gökalp'i görmek için odaya falan girmişti. Gökalp'in kıyafetine takip cihazı falan yerleştirmişti." dedi Hilal.
"Oha ama." dedi Aylin. "Harbiden malmış." dedim. "Ama güzel kızdı." dedi Gökalp. Bu hepimizi güldürmüştü Hilal hariç. Teselliyi başka şeylerde buluyordu. Hilal ile sonra konuşurdum. Şimdi sohbete odaklanmam lazımdı. "Düşünsene evlendiğinizi." diyerek daha fazla kahkaha attı Alparslan.
"Kıyafetine yerleştirdiği takip cihazını götüne sokardı o zaman." dedi Oğuz. Bu gülmemizi şiddetlendirmişti. Konu dağıldıktan sonra Ayaz konuşmaya başladı. "Yok mu bir sevgiliniz nişanlınız falan hepiniz tek tabanca mı ?" dedi.
"Yani. Gökalp'i biliyoruz. Aras'ı öğrenemedik. Ayla abla ve Hakan abi evli. Geri kalanlar." dedi Asena. Geri kalanlar kafası ile onayladı. Ayla abla içerden uyanan kızı Ülkü'yü getirdi. Daha konuşamıyor ama bal gibi kızdı.
Teyzesinin kucağına bıraktı. Onun kucağında oyalandıktan sonra parmağı ile Oğuz'u göstermeye başladı. Biraz da mızırdanıyordu. Oğuz ayağa kalkıp Ülkü'yü kucağına aldı. "Valla ben tek tabanca ama kızın bana abayı yakmış Hakan abi haberin olsun." dedi Oğuz gülerek.
Gülünce gözleri kısılıyordu. Ben bu detayı niye fark etmiştim ki.
...
Misafirlerimiz artık evlere dağılmış bizde uyumak için odalara dağılmıştık. Gün güzel geçmişti. Saati de 2:37 etmiştik. Oğuz ve Buğlem ne kadar burada kalın desede dinlememişlerdi. Kafamı yastığa koydum ve kendimi uykuya teslim ettim.
...
Oğuz yavaşça yatağından kalkıp Umay'ın odasına doğru gitti. Kapıyı sessizce açıp yanına oturdu. Elini yavaşça saçının üzerinde gezdirdi. Çok güzeldi ve sanırım Oğuz bu kızı seviyordu. Aslında sanırım falan değil bayağı aşıktı.
Nasıl bu kadar hızlı gelip gönlünün baş köşesine kurulmuştu bilmiyordu ama onun için her şeyi yapabileceğini biliyordu. Oğuz'un da bilmediği bir gelecek vardı.
Onun canı yanınca kendi canıymış gibi canı yanacaktı, saçının tek teline zarar gelse her yeri yakıp yıkacaktı, göremediği her an için üzülecek, yanında olamadığı her an için şansına sövecekti, Umay bir şey istese uğruna dünyaları verecekti.
Ama şimdilik sadece o uyurken yanına gelip saçını okşayıp o güzel yüzünü izleyip geri odasına gidecekti.
Yine zamanı gelmişti. Bir saate yakındır Umay'ın yanındaydı. Gitmek istemiyordu. Ama gitmeliydi. Odasına geçip yatağına uzandı. Yatağının yanındaki komidinin çekmecesini açtı. İçinden bir defter çıkardı. Sayfalarını karıştırdı.
Defterin tek bir sayfası kalmıştı ve o sayfayı tek cümleye ayırmıştı. Ve eline kalem alıp o cümleyi ekledi. "Onu buldum..." Defteri geri yerine koyup uyumaya başladı.
...
İki buçuk hafta geçmişti. Her şeyin üzerinden iki buçuk hafta geçmişti ve ben hâlâ Oğuz'un evinde kalıyordum. Elif abla ise kız kardeşinde artık bir ev bulmam lazımdı.
Sabah uyanıp elimi yüzümü yıkadım. Hazırlanıp mutfağa geçtim. Kimse uyanmamıştı hızlıca bir kahvaltı hazırladım. Bugün Buğlem'in izni bitmişti. O da okula gidecekti. Oğuz ise bana söz vermişti. Babamın ve Mehmet amcanın odasındaki dosyaları inceleyecektik beraber.
İlk gördüğüm an gıcık olduğum insan ile bir şeyleri beraber yapmak garip hissettiriyordu. Tam omleti hazırlayıp masaya koyduğum an arkamdan bir ses geldi. "Günaydın." diyen ses Oğuz'a aitti.
"Günaydın." dedim bende gülümseyerek. Uykuluydu. Belli ki yeni uyanmıştı. Yüzü şişmiş, sesi kalınlaşmıştı. Gözünü ovuşturuyordu. "Uyanır uyanmaz buraya gelmek yerine bir elinizi yüzünüzü yıkasaydınız Yüzbaşı'm." dedim gülerek.
"Mantıklı." dedi oda gülerek ve lavaboya doğru ilerledi. Yüzünü yıkadıktan sonra tekrar yanıma geldi. "Uyandırsaydın beni beraber hazırlardık." dedi. "Hallettim bile." dedim masaya bardaklarımızı koyarken.
Aslında aklımda ki çay yerine meyve suyu hazırlamaktı ama adam Rizeliydi. "Buğlem'i uyandırayım ben." dedi ve Buğlem'in odasına ilerledi. En son buluşmadan sonra bir kere daha toplanmıştık. Hilal'in evinde. Akın ve Buğlem arasında bir çekim vardı. Belliydi.
Buğlem'e sorduğumda yok öyle bir şey diyerek geçiştirmişti. Bende kendi hallerine bırakmaya karar vermiştim. Ve evet bu iki hafta boyunca Aras'ın gönlündeki kişiyi öğrenememiştik. O konu açılınca ağzını bıçak açmıyordu.
Alparslan ve Gizem hafif hafif sohbetlere başlamışlardı. Ama hâlâ aralarında o anlamda bir şey yoktu. Oğuz ve Buğlem masaya geldiler. Bende çaylarını doldurdum. "Sen bu çay demleme işini çözdün bak. Seni Rize'ye götüreyim." dedi Oğuz.
"Önceden de demliyordum." dedim. "Artık daha güzel." dedi Oğuz. "Ha önceden beğenmiyordun." dedim. "Tezgah bu abi." dedi Buğlem. Gülerek kahvaltımıza devam ettik.
...
Oğuz'un arabasındaydık. Bu iki hafta içinde bazen benim bazen Oğuz'un arabası ile gitmiştik askeriyeye. Geçerken Buğlem'i de okula bırakmıştık.
Arabadaki sessizlik hoşuma gitmedi ve konuşmaya başladım. "Sözünü aldım bak. Rize'ye götüreceksin beni." dedim. Güldü. "Unutmadın mı sen onu ya ?" dedi. Bir an ciddileştim.
"Unutmadım unutamam da. Götürmezsen kaç benden yüzbaşı." dedim. Dışardan ciddi görünüyordum ama gülmemek için zor tutuyordum kendimi. "Ayıpsın. Sözümüz söz. Götürürüm çay da toplarız." dedi. "Tüm tim gitsek çok güzel olmaz mı ?" diye sordum.
"Olur." dedi sessizce. Askeriye'ye gelmiştik. Odaya geçip üniformalarımızı giydik. İlk önce Mehmet amcanın odasına gittik. Onunda kapısı kilitliydi. "Yine silahını çıkaracaksan geri çekiliyorum." dedi Oğuz gülerek. "Çok komiksin." diyerek sahte bir gülme sesi çıkardım.
Oğuz'da cebinden çıkardığı anahtar ile kapıyı açtı. Dolapta ki dosyaları topladı. Sonra babamın odasına geldik. Orası da kilitlenmişti. Anahtar yeri tamir edilmişti. Oğuz cebinden başka bir anahtar çıkarıp kapıyı açtı. Sonra anahtarı benim elime bıraktı.
"Artık sende daha güvende." dedi. Tüm dolaplar yenilenmişti. Bu odadaki dosyaları da toplayıp ilerlemeye başladı. Bu sefer geldiğimiz oda Oğuz'un odasıydı. Hemen yanında ise bir oda daha vardı. Oğuz bir anahtar daha çıkarttı cebinden.
Onuda elime bıraktı. Anahtarlığında Umay yazıyordu. Elime birde kapı kartlığı bıraktı. Üzerinde Üsteğmen Umay Bozkurt |Kurt Timi| yazıyordu. "Bu oda senin." dedi. "Gerçekten mi ?" dedim şaşkınlıkla. "Timde diğerlerinin var seninki de hazırdı aslında babamlar böyle olmasaydı o gün verecektim." diye açıklama yapmaya başladı.
Ama ben şuan onu düşünmüyordum. "Teşekkür ederim." diyerek boynuna sarıldım. Kabul ediyorum bunu bende beklemiyordum. Oda kollarını belime sardı. "Bakmak ister misin ?" dedi ben geri çekildikten sonra.
İçeri girdim. Oğuz peşimden gelmedi ama kendi odasına girdi. Sonra geldi yanıma. Normal bir odaydı. Ama ben çok sevmiştim. Dolaplar boş. Masanın üzerinde hiç bir şey yok. Koltuklar normaldi. Ama ben bu hâliyle bile çok sevmiştim. İlk defa böyle hissediyordum. Sanki değerliymişim gibi.
Oğuz bir vazo uzattı içinde renk renk çiçekler vardı. "Eğer kabul edersen bu da odanın ilk eşyası olsun istedim." dedi. Sevinçle elinden vazoyu aldım ve masanın güneş gören köşesine yerleştirdim. "Teşekkür ederim." dedim. Sonra ne kadar çok teşekkür ettiğim aklıma geldi ve gülmeye başladım.
"Teşekkür etme artık." dedi Oğuz'da gülerek. Daha odamda hiç bir şey olmadığı için Oğuz'un odasında inceleyecektik dosyaları. "İstersen üzerini değiştir daha rahat olur. Dört yüzden fazla dosya var çünkü." dedi Oğuz. Kafamı salladım. Odaya geçip üzerimizi değiştirdik...

| Okur Yorumları | Yorum Ekle |