
Keyifle okuyunn.
Kitaplığınız kitaplarla, kalbiniz sevgiyle ve bedeniniz çiçeklerle dolsun.
Bölüm Şarkıları
Derinden
Dursun Zaman
Olsun
12.Bölüm
Aral ile biraz daha sahilde dolaştıktan sonra eve varmıştık. Beraber annemin yaptığı kekleri yemiş, çayını içmiş ve sohbet ederek günü kapatmıştık.
Ben ise şuan mutfağı tek başına aydınlatan davlumbaz ışığında annemle karşılıklı oturuyorduk.
"Güneş, iyi misin sen kızım? Çanakkale'ye gittiğinden beri çok durgunsun. Nerede benim neşeli kızım?" Diyen annem ile dolmaması için uğraştığım gözlerim doldu.
"Savcılık sana çok mu ağır geldi?" Dedi.
"Anne..." dedim yalvararak. Annemin elleri ses tonumla titrediğinde ellerimi tuttu.
"Ben kısa bir süre önce yaralandım ve ameliyat oldum. Sağ böbreğimi aldılar." Dedim.
Annemin bu yaşına kadar sıcacık hissettiğim ellerinin bir anda buz kestiğini hissettim. Dudaklarının tirrediğine şahit oldum.
"Ne demek yaralandım? Sen bunu bana nasıl demezsin?" Dedi.
"Kalkıp gelecektin anne. Ama ben zaten senin yanına gelecektim." Dedim ve devam ettim. "Ama ben başka bir haber daha aldım anne." Dedim.
"Ne haberi?" Dedi annem duyacaklarından korkar gibi.
"Kurşun yumurtalıklarıma zarar verdiği için yumurtalıkları da almışlar. Ve benim tek bir yumurtalıkla hamile kalmam imkansız gibi bir şey." Dedim.
En sonunda bendeki kayışlar koptuğunda gözlerimden süzülen yaşlar ile annemin göğsüne sığındım.
"Anne ben tek böbrek ile yaşayabilirim ama asla anne olamama düşüncesiyle yaşayamam, yapamam." Dedim hıçkıra hıçkıra ağlarken.
"Anne.. ben asla senin gibi anne olamayacağım." Dedim. Annem saçımı okşarken o da ağlamaya başlamıştı.
"Güneş'im, vardır bir yolu. Her şeyin bir devası vardır." Dedi annem.
"Deva beni nereden bulsun anne? Ben bu kadar batmışken nereden bulsun?" Dedim.
"Deme öyle güzel kızım. Olacağı varsa olur. Kader bu." Dedi annem.
Annemin göğsünde biraz daha ağladıktan sonra başımı kaldırdım ve yaşlarımı sildim. Annem de toparlandığında annemim elleri sarı saçlarımı buldu ve okşamaya başladı.
"Ne zamana kadar buradasınız?" Dedi annem.
"Ben 1 ay falan buradayım ama Aral 3 hafta kadar burada." Dedim. Annem başını salladı.
"Peki sana bir şey sorabilir miyim Güneş'im?" Dedi.
"Sor anne." Dedim.
"Bu Aral oğlum kim?" Dedi.
"Anne dedim ya davada bana yardım eden bir asker-"
"Güneş hiç bir asker bir savcıya Antalya'ya gelmeyi geç, Evine bile giremez. Başka bir şey olduğunun farkındayım." Dedi.
"Anne madem anladın ne tekrar soruyorsun?" Dedim.
"Kızımın ağzından duymak istiyorum." Dedi gülümseyerek.
"Ne anladıysan doğru. Aynı zamanda bir süredir birlikteyiz." Dedim.
"Sefa biliyor mu?" Dedi.
"Öğrenirse Aral'ı 1 metre yakınıma sokmaz. Ki çok iyi anlaştılar." Dedim.
"Ona da şöyle Güneş'im. Sefa bir süre sonra alışır ki sana karışmaz." Dedi annem.
"Haklısın." Dedim. Bakışlarım kolumdaki dijital saate kaydı. Gece yarısını geçiyordu.
"Gece yarısını geçmiş. Sabah erken kalkacağız. Ben yatıyorum." Dedim anneme ve ayağa kalktım.
"Bir Aral'a da bakayım ben." Dedim.
"Aral bebek mi ki kontrole gidiyorsun Güneş?"
Benim göz bebeğim.
"Ya anne çocuk ilk kez başka bir yerde kalıyor, bir bakayım rahat mı bir şeye ihtiyacı var mı?" Dedim.
"İyi bak bakalım." Dedi annem ve mutfaktan ayrıldı. Ben de çıktığımda annem çoktan odasına girmişti.
Sessizce Aral'ın odasının önüne geldim ve tıklatma gereksinimi bile duymadan açtığım gibi girip kapıyı ardımdan örttüm.
Beyaz çarşafların arasında üstü çıplak ve sırtımı üstü yatan Aral'ı gördüm. Gördüğüm görüntü beni derince yutkundurmuş ve içimin erimesini sebebiyet vermişti.
Elimdeki telefonumu kenardaki masaya koydum ve tek dizimi yatağa koyarak Aral'a doğru eğildim.
Yanağına dudaklarımı bastırdım ve tam geri çekilecekken Aral'ın elleri hareketlendi ve beni kalçamdan tutup havalandırarak üstüne aldı.
"Uyumuyor muydun ya sen?" Dedim.
"Neredeyse 1 saattir dönüp dolanıyorum." Dedi ve boynumdan öptü.
"Rahat edemedin mi?" Dedim.
"Pek değil ama belki bu güzellik benimle kalırsa edebilirim." Dedi.
"Fırsatçının önde gidenisin Doğuş." Dedim.
"Güzelim, mest olduğumuz kokuyla uyuyamayacaksam neden uyuyayım ki?" Dedi. Yüzümde bir tebessüm peydah olurken bu geceliğine yanında uyumaya karar vermiştim.
"İyi bakalım, kalayım." Dedim.
Aral beni üstünden indirip yana yatırdı ve üzerimi örttü. Ben ise yaz ayına girmemize az kalmış olmasına rağmen bir hayli üşüyordum.
Hasta olabilir miydim? Evet.
Çarşafın soğukluğu beni daha da üşütürken kaydım ve ellerimi Aral'ın göğsüne koyarak tenimi ona değdirdim.
Kafamıda omzuna yakın koyduğumda vücudunun sıcaklığı bana yetmiyordu ki uzun süredir yatakta olmasından sıcacıktı.
"Yavrum sıcaklamıyor musun? Üstünde kalın." Dedi Doğuş ve parmaklarıyla saçlarımı okşamaya başladı.
"Üşüyorum." Dedim.
Aral cümlemle beni kendisinden çekmek istercesine geriye gittiğinde kolumu daha da sıkı ona sardım.
"Yavrum ateşin mi var senin? Bırak beni bir bakayım." Dedi.
"Bırakma..." dedim sayıklarcasına. Aral dudaklarını anlıma değdirdiğinde öpüp geri çekildi. Ardından elinin içiyle yanaklarıma ve boynuma dokunduğunda telaşla geri çekildi.
"Yavrum çok sıcaksın. Bırak beni annene haber verelim." Dedi. İstemeye istemeye bıraktığımda Aral hemen kalktı ve ardından üzerimizdeki örtüyü çekerek aldı.
"Hayır, örtü olmaz." Dedim. Aral beni dinlemedi ve ardından üzerine tişörtünü giyinerek odadan çıktı.
Bir kaç dakika sonra elinde bir leğen ve bez ile geldi. Ardından ise annem hemen girdi.
"Güneş'im, iyi misin kızım?" Dedi.
Aral leğeni baş ucundaki komidine indirdi ardından kenara çekildi. Annem hemen üzerimdeki gömlek geceleğin önlerini açtı ve üzerime giyindiğim straplez crop ile kaldım.
Annem Aral'a döndüğünde Aral'ın odanın halısını izlediğini gördü. Şu ateşli halimle bile bu adamın bu hareketine yanmıştım.
"Oğlum, Güneş'i odasına götürelim orası daha soğuktur. Güneş sıcağa gelemez. Kesin açmıştır camları." Dedi annem ve leğeni alarak odadan çıktı.
Aral ise bana yaklaştı ve yan bir şekilde kucağına aldı. Ben ise sanki narkoz almış gibi aklıma gelen her şeyi söylemek istiyordum.
Aral odanın çıkışına doğru yaklaşınca belli belirsiz mırıltılarını duydum.
"O kadar canım yanıyor ki seni bu halde görünce." Dedi ve çaresiz nefesini duydum.
"Doğuş." Dedim
"Efendim Güzelim." Dedi.
"Sence babam bu hallerimi bilse benim yanıma gelir mi? Bence gelir. Kızına dayanamaz dimi. Senin baban Açelya'ya dayanabiliyor mu? Ben olsam kızıma sırtımı dönmezdim. Senin kızın olsa sırtını döner miydin?" Dedim.
"Asla dönmezdim." Dedi.
"Ama babam bana döndü. O zaman beni kızı olarak kabul etmiyor mu? Ama suç bendedir kesin her şeyi ben yaparım." Dedim ve güldüm.
Aral anlımdan öptü ve beni kendisine iyice sardı.
"Sen bir şey yapmadın Güneş. Artık geçmişin yüklerini sırtına alma." Dedi...
O geceden tek hatırladığım buydu...
🥀
Petek Adıgüzel'den...
Dün gece Güneş'in ateşi düşmemişti. Sabaha doğru düşmüştü ve o 2 saate ancak uyumuştum.
Şimdi ise ne olursa olsun oğlum ve kızımın yanımda olması bana güç ve moral veriyordu.
Telefonda dolaşırken birden yukarıdan gelen tanımadığım bir numaradan mesajları görünce sohbete girdim.
05**: Petekcim merhaba. Uzun süredir sana söylemek istiyordum ama maalesef ki sevgilim engelledi. Bence şimdi söylemek için tam zamanı.
05**: Fotoğraf*
05**: Ozan ile 1 seneden uzun bir süredir birlikteliğimiz var. Sadece duygusal olarak değil, fiziksel olarak ta birlikteyiz;)
05**: Sevdiğim Adamın onu hak etmeyen bir kadınla birlikte olması hoşuma gitmiyor. Zaten görüşmüyorsunuz da. Artık bitirme vakti gelmedi mi sence?
05**: Adamın ömrünü yemişsin. Parasını istiyorsan onu da al. Ama sevgimize karışma. Oğlun ve kızın varmış ki küçük de değillermiş galiba.
05**: Oğlun pek efendiye benziyor. Babasıyla beraber bir gün gönderirsen mutlu olurum. Sefa üvey annesiyle bir tanışsın, belki daha çok sever.
05**: Boşanma kağıdı yakında kapında olur.
Daha okuduklarımı anlamama fırsat bile verilmeden kapı çaldı. Telefonu bırakıp titreyen ellerimle kapıyı açtığımda karşımda gördüğüm postacı ile okuduklarımın yalan olmadığını kavradım.
"Petek Adıgüzel?" Dedi.
"Benim." Dedim. Postacı ilk önce zarfı uzattı ardından ise bana forma benzer bir şey doğrulttu.
"İmza atın lütfen." Dedi. İmza attıktan sonra kapıyı kapattım ve salonda bıraktığım telefonumu da alarak odama ilerledim.
Kapıyı kapatıp yatağıma çöktüğümde ilk önce zarfı yırtarak açtım. Elime kağıdı aldığımda yazanları okumaya başladım.
T.C ALANYA AİLE MAHKEMESİ
Davacı: Ozan Adıgüzel
Davalı: Petek Adıgüzel
DAVA KONUSU:
Boşanma (TMK m. 161-166 uyarınca)
DAVA DİLEKÇESİ ÖZETİ:
Davacı'nın anlaşamamaları nedeniyle boşanmak istediği ve herhangi bir talebinin olmadığı söylenmiştir.
İş bu dava dilekçesi tarafınıza tebliğ edilmiştir. Tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde cevap dilekçenizi sunmanız gerekmektedir. Aksi takdirde dava dosyası mevcut haliyle yürütülecektir.
DURUŞMA TARİHİ:
24/04/2020
T.C ALANYA AİLE MAHKEMESİ
Gözyaşlarım kağıda bir bir damlarken içimde sadece bir hayal kırıklığı vardı.
Neredeyse 1 aydır eve gelmemesi, aramalarımı açmaması ki hatta Sefa'yı bile aramaması beni düşündürmüştü ama asla görüşmemişik.
Meğersem o beni aldattığı sevgilisiyle görüşürüyomuş.
İçin için ağlıyordum ama içimde. Sesim çok ama çok kısıktı. Kafamı kaldırıp tam karşımdaki duvara baktığımda fotoğraflarımızı gördüm.
Birinde ikimizin düğün fotoğrafı vardı.
Diğerinde ise Güneş'i ilk kucağımıza aldığımız an vardı.
Bir de Sefa'yı ilk kucağımıza aldığımız an.
En sonuncusu ise Güneş'in avukat olduğu gün, cübbesiyle beraber ama Ozan'ın sanki bir misafirimiş gibi kenarda durdugu bir fotoğraf.
Ayağa kalktım ve düğünümüzde çekilen fotoğrafı onun zarar almasını istercesine yere fırlattım.
Çerçeve yerle buluştuğunda tuzla buz oldu. Yere eğildim ve elime camların batmasına rağmen fotoğrafı aldim ve ortadan ikiye böldüm.
Ardından Güneş'i ilk kucağıma aldığım fotoğrafı aldım ve ilk önce Güneş'e baktım. Ardından sadece o adamın olduğu tarafı yırttım ve yatağın üzerine koydum.
Diğer tüm fotoğraflarda onun olduğu yerleri yırttım
"Oğlumu alacakmış. Oğlumu. Benim oğlumu!" Dedim inanmak istemezcesine.
"Ben hep kendimi paralamışım." Dedim ve ardından kapıyı açıp salona ilerledim. Salonda onunla olduğumuz fotoğraflar vardı. Hepsini yok etmem gerekiyordu.
Duvardaki fotoğrafları tek tek aldım ve geri odama dönmek için ilerledim. Fakat kapının girişinde duran Aral'ı görünce ona bakmadan ilerledim.
"Petek Hanım!" Dedi arkamdan. Ardımdan ilerlerken odama girdim. Kapının dışından bana bakarken çerçevelerin içinden fotoğrafları aldım ve hepsini yırtarak kenara attım.
"Kızımla oğlum onu daha çok sevecekmiş. Benim çocuklarım! Tek yaşama sebeplerim!" Dedim ağlayıp kendi kendime konuşurken. Elime batan camlardan koluma kadar kan vardı.
Birden omuzlarımdan tutularak döndürülünce elimde kalan fotoğrafları sıkmaya başladım.
"Petek Hanım, sakin olun lütfen. Bir haber mi aldınız?" Dedi.
"O adam..." dedim.
"O adam?" Dedi.
"Çocuklarımın babası ve benimde kocam olacak adam hem beni 1 senedir aldatmış ve bir de kendi elleriyle bana Boşanma davası açmış." Dedim.
Hıçkırarak benden baya bir uzun olan gövdeye yaslandım. Üzerindeki beyaz tişortü sıkarak için için ağlamaya devam ettim
Birden evden gelen sesler ile olduğum yerden ayrıldım ve geri işime geri döndüm.
"Anne?" Diyen Güneş'i duydum. Ardından hemen bana doğru koştu. Elleri yüzümü arasına aldığında ben asla kendimde değildim.
"Anne ne oldu? Aral?" Dedi.
"Baban." Dedi Aral.
"Ne olmuş babama? Yaralanmış mı? Ne olmuş söylesenize!" Dedi Güneş.
"Anneni aldatıyormuş... Ve Petek Hanım'a Boşanma davası açmış." Dedi...
🥀
Güneş P. Adıgüzel
Ben babam bana bir şey olduğunu öğrenince yanıma gelir diye beklemiştim.
Bana bağırmasına bile razıydım. Hesap sormasını isterdim. Bana bir kere bile 'nasılsın' diye sormasını beklemiştim.
Yapmadı.
Annemi zar zoruna sakinleştirmiştik. Uyku ilacı verip uyutmuştuk. Ve pansuman yapmıştık.
Ama korktuğumuz olmuş ve Sefa'yı kaybetmiştik. Sefa sabahtan beri susuyor ve tek lokma yemiyordu.
"Sefa annemin yanında ol. Bir şey olursa, annem uyanırsa bana hemen haber ver tamam mı ablacım? Ben Aral abinle gidip hemen geleceğim." Dedim.
Sefa ilk kez tepki vererek kafa salladı ve ardından bana sarıldı. Bende hemen kardeşimi kollarimin arasına alıp sırtını sıvazladım.
"Çabuk gel abla. Beni bırakma" dedi.
"Hemen geleceğim ablam." Dedim.
Annemin telefonunu ve kendi eşyalarımı alarak disari çıktım. Aral arabada beni beklerken hemen yanına oturdum.
"İlk nereye gidiyoruz?" Dedi.
"Alanya Adliyesi." Dedim. Aral başini sallayarak arabayı çalıştırdı.
Kısa sürede adliyenin otoparkına arabayı bıraktık. Giriş kapısı yoğundu ve bu nedenle personel girişinden girecektim. Kart okutma yoktu ve bu nedenle girebilirdim.
Girişe yaklaştığımız da üzerimde olan siyah etek, aynı renk bir gömlek ve blazer bir ceket vardı. Ayağımda ise adliyede olduğum için giyindiğim siyah topuklu bir bot.
Açık saçlarım önüme gelirken Aral benden önce davrandı ve saçlarımı arkaya alarak tuttu. İçeri girdiğimizde serbest bırakarak duzeltti.
"Hanımefendi girişimiz yanda." Dedi güvenlik. Çantamdan kimliğimi çıkardım ve kartımı gösterdim.
"Terörle Mücadele Cumhuriyet Savcısı Güneş Parla Adıgüzel." Dedim. Ardından kafamla Aral'ı göstererek.
"Jandarma özel harekat Yüzbaşı Aral Doğuş Örsel." Dedim. Adam hemen önümüzden çekilince içeriye girdik. Aile Mahkemelerinin oldugu tarafa ilerledik.
İçeriye girdiğimizde görevli sekreter bize doğru bakıyordu. Yanına yaklaştım ve kartımı gösterdim.
"Cumhuriyet Savcısı Güneş Parla Adıgüzel. Yetkili hakiminiz ile görüşecektim." Dedim.
Kadın hemen ayağa kalktı ve ardından bizi hakimin odasına dogru ilerletti.
Hakime Beren Kurt.
"Hakime hanım, Cumhuriyet savcısı Güneş Parla Adıgüzel sizinle görüşmek istiyor." Dedi.
"Gelsin." Dedi. İçeriye tek ben girdiğimde Hakime hanım ayağa kalkarak bana elini uzattı. Elini sıktım ve ardından dik bir sekilde durdum.
"Hoş geldiniz Savcı Hanım. Bir sorun mu var?" Dedi.
"Hoşbulduk Sayın Hakime hanım. Ailemle ilgili hukuki bir sorun var ve sizinle görüşerek olayın aslı astarını öğrenmek istedim." Dedim.
"Oturun lütfen." Dedi. Yandaki koltuklara oturduğumda Hakime hanım öne doğru yaslanarak beni dinlemeye başladı.
"Annem Petek Adıgüzel. Kendisine bugün bir Boşanma tebliği geldi. Fakat biz tebliğ gelmeden hemen önce eşinin onu aldattığını bizzat aldattigi kişiden öğrendi." Dedim.
"Bizim ricamız, davanın iptal olarak bizim dava açmamız." Dedim.
"Elinizde delil var mı?" Dedi.
"Evet. Hem ikisinin baya bir yakın olduğu bir fotoğraf ve mesajlar mevcut sayın hakime." Dedim.
"O zaman bana dava numarasını söyleyin hemen dosyayı kapatalım ve yeni dava açalım. Fakat avukatınız var mı?" Dedi.
"Var sayın Hakime hanım." Dedim ve ardından numarayı söyledim.
"Dosya açıldı yarın davalıya bilgi gitmiş olur." Dedi Hakime.
"Sağ olun." Dedim ve ayağa kalktım.
"Sizinle tanıştığıma sevindim sayın savcım." Dedi.
"Bende sayın Hakime hanım. Gören yerim olan Çanakkale'ye de beklerim sizi." Dedim.
"Zevkle." Dedi. Odadan ayrıldığımda Aral'a doğru yaklaştım.
"Oldu mu?" Dedi.
"Oldu. O davayı kapatıp yeni davayı açtırdım." Dedim zaferle.
Aral belimden tutarak ilerlerken adliyeden ayrıldık. Eve gitmiyordum. O babam denen adama gidecektim.
Aral arabayı durdurduğunda hemen arabadan indim. Aral arabada kalacaktı.
Karakola girdiğimde bir polis bana yaklaştı.
"Buyurun?" Dedi.
"Cumhuriyet savcısı Güneş Parla Adıgüzel. Başkomiseriniz Ozan Adıgüzel nerede?" Dedim.
Polis hemen hazırola geçti ve ardından beni Ozan Bey'in odasına dogru ilerletti.
"Bekle. Sen girme." Dedim ve onu arkamda bıraktım. Kapıyı bir hucumla açtım. Fakat karşımda böyle bir manzara beklemiyordum.
Babam ve yanında bir kadın ile cilvelişiyordu. Kadının üzerindeki kısacık kırmızı elbise ve ruj onu çekici gösterdiğini sanıyordu.
Tek bir sorun vardı. Kız benimle aynı yaşlardaydı..
Gözleri bana döndüğünde babamın gözlerinde bir telaş ve sertlik belli oldu.
"Devletin karakolunda bir kadınla cilveleşmekten utanmıyor musun?" Dedim.
"Sanane be? Bu kim? Yoksa yine kendini yeni gelen olup müdür sananlardan mı?" Dedi kadın ve şen bir kahkaha bıraktı.
"Cumhuriyet Savcısıyım." Dedim kadının gözünün içine baka baka. Kadın hemen toparlandığında ikiside ayağa kalktı.
"Sana bir soru sordum. Hadi devletin karakolunu geçtim. Karını da mı hiç düşünmüyorsun aşağılık herif."
"Ay o Petek cadısını neden düşünsün. Sürtüğü-"
"Düzgün konuş yoksa öldürürüm seni." Dedim bağırarak.
"Sana hesap verecek değilim." Dedi Ozan Bey.
"Vereceksin! Bir adilik yaptıysan bunun hesabını vereceksin." Dedim.
"Bunu sana kızın Parla olarak demiyorum. Savcı Güneş olarak söylüyorum. Dikkate almazsan olacakları sen düşünürsün." Dedim.
"Ne yaptıysam usulüne göre yapıyoruz. Boşanma davasını açtım." Dedi.
"Öyle mi? O zaman sana şunu söyleyeyim, o dava iptal edildi. Şuan adliyeden geliyorum." Dedim.
"Ne demek iptal edildi ya?" Dedi kadın.
"Ben sana sus demedim mi lan?" Dedim.
"Sanki suçlu annemmiş gibi dava açıyorsun. Ben buna uyar mıyım!" Dedim.
"Seni süründüreceğim. Yanına bırakmayacağım. Ecelin olacağım senin Ozan Adıgüzel." Dedim.
"Ben seni hiç yetiştirememişim." Dedi.
"A çok pardon. Kusura bakmayın sana layık bir evlat olamadım. Anneme layık bir evlat oldum." Dedim.
"Ben kaç aydır neler yaşadım be. Kaçırıldım, vuruldum. Ölümün ucundan döndüm ben ve sen yoktun! Benim başımda bir babam yoktu! Babam beni kurtarır dediğim babam yoktu." Dedim.
"Ben hep yalnızdım. Kendim yetiştim. Kendi ayaklarımın üzerinde durdum. Ve şuan da burada sana hesap sorabilecek kadar sıfatım varsa bunun sayesinde." Dedim.
Gitmeden önce son kez ikisine baktım ve midemdeki bulantıyı hissettim. Babamdan midem bulanıyordu.
"Asil Davayı ben yıllar önce açmıştım Ozan Adıgüzel, bu sadece kağıt üstünde. Benim seninle yaşanmışlığımız kadar hesap soracağım zamanlar var." Dedim.
"Hepiniz artık beni Güneş Parla değilde GPA olarak göreceksiniz. Ben bunu senin yanına bırakmam."
BÖLÜM SONU
oç evladı Ozan.
Queen Parla✨️
OY VE YORUMM
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |