6. Bölüm

4.Bölüm

Sep🩹🍀
eylulunuz

Selamlar, selamlar. Ben geldimm. Hoş geldin hediyesi olarak bir oy, bir yorum beklerim. EVET KIZLAR BU BÖLÜM TANIŞIYORUZ. Şimdi diyeceksiniz, Eylül Sevgili Asker'de 6.Bölüm de sevgili oldular sen 4. bölüm de tanıştırıyor musun?. Evet. ashcjhkhwhd. Dengesizliğimin kanıtıdır. Her neyse çok uzatmayayım. Battaniyemizi örttük, kahvemizi ve ya çayımızı ve ya meyve suyumuzu ve ya suyumuzu aldık. Kumsalın Hanımefendisinin 4.Bölümünü açtık. Keyifli okumalar efeniim

 

-TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜDÜR. BAHSİ GEÇEN KURUM VE KURULUŞLARLA ALAKASI OLMAMAKTADIR!-

 

4.Bölüm:

 

Güneş Parla Adıgüzel'den

Jandarma Komutanlığına gelmiştim. Arabamı komutanlığın karşısına park ettim ve kilitleyip komutanlığa doğru ilerledim. Kapıya yaklaşınca kimliğimi görevli askere gösterdim. Esas duruş almıştı. "Rahat." dedim. "Hoş geldiniz sayın savcım." dedi. "Hoş bulduk." dedim ve içeri girdim.

Alay binasına doğru ilerledim. O sırada binadan çıkan Kadın ve Albay ile adımlarım yavaşladı. Onlarda beni fark edince yavaşladılar

Karşılarına geçtim ve kendimi tanıttım. "Terörle Mücadele Cumhuriyet Savcısı Güneş Parla Adıgüzel." Dedim

Albay hemen toparlanmıştı fakat kadın yüzündeki tebessümle bana bakıyordu.

"Hoş geldiniz savcım. Ben Terörle Mücadele Cumhuriyet Savcısı Eylül İlbey." Dedi ve elini uzattı.

Bekletmeden sıktım. "Hoş buldum Eylül Savcım." Dedim. "Belki bilgi gelmemiştir ama buradaki operasyonların çoğunluğunu birlikte yöneteceğiz. Tabi ki işinize karışmam yanlış anlaşılmasın ama her türlü yardımım dokunacaktır." Dedi.

İyi bir savcıya benziyordu. İçimden bir ses ona güvenmemi söylüyordu. Hiç bir zaman içimde ki sesi dinleyen biri olmamıştım fakat bu sefer dinleyecektim.

"Bilmiyordum savcım, aynı zamanda sizin gibi bir savcıyla iş yapmak beni çok mutlu eder." Dedim.

Eylül Savcı samimi bir şekilde gülümsedi. " Beni de çok mutlu eder savcım. Bu arada Albay Ercan Yolsuz bu askeriyenin Albayı." Dedi Eylül Savcı.

Ercan Albay elini uzatınca ben de sıktım. "Memnun oldum Albayım." Dedim. "Ben de Sayın Savcım. Hoş geldiniz." Dedi Albay.

"İsterseniz sizi Barış timiyile tanıştırayım?" Dedi Eylül Savcı. "Olur savcım. Ben buraya bir asker arkadaşıma bir emanet verecektim ama vaktim var." Dedim.

Eylül Savcı başıyla onayladı. "Tamamdır Savcım ben sizi tim ile tanıştırayım. Fazla tutmayalım sizi." Dedi. Başımla onayladım.

Eylül Savcı ile birlikte ilerledik. Bir çardağa gelince durduk. 4 kişilik bir asker topluluğu oturmuş gülerek sohbet ediyorlardı.

Bakışlarım Eylül Savcıya döndü. Mutlu gözlerle askerlerin mutluluğunu izliyordu. Sanki çocuğunun ilkokul gösterilerini izliyormuş gibiydi.

Eylül Savcı ile Barış Timi arasında farklı bir bağ vardı.

"Selam Gençler" Diyerek Eylül Savcı sessizliğini bozdu. Tim arkasını döndü ve ilk önce Eylül Savcıya daha sonra Bana baktılar.

Hemen Esas duruş almışlardı. Eylül Savcı bu hakkı bana tanıdı. "Rahat" dedim. Tim bir şey anlamazken Eylül Savcı gerçekleri açtı.

"Terörle Mücadele Savcısı Güneş Parla Adıgüzel. Bundan sonra askeriyedeki asıl savcınız Güneş Savcım. Ben çok uğramayacağım ama buralardayım." Dedi Eylül Savcı.

Askerin yüzündeki üzüntüyü görmüştüm. Eylül Savcı gidiyor diye üzülüyorlardı. Haklılardı, bunca yıl Eylül Savcı ile birliktelerdi.

" Hoş geldiniz Sayın Savcım." Dedi timden bir asker.

"İsim neydi?" Dedim. " Teğmen Atagür Bayrak, Samsun Savcım." Dedi.

"Hoş bulduk Teğmen Atagür." Dedim.

Askerler sırayla dizildi.

"Teğmen Çınar Akyan, Sivas Savcım." Dedi Atagür'ün yanındaki asker.

"Teğmen Serdar Sağlam, Adıyaman Savcım." Dedi Çınarın yanındaki asker.

"Üsteğmen Haydar Soran, Çanakkale Savcım." Dedi en sondaki asker.

Başarılı bir tim olduklarını duymuştum. Normalde 5 kişi olduklarını duymuştum. Şuan 4 kişilerdi.

" Barış Timi 5 kişilik bir timden oluşmakta. 1 Yüzbaşı, 1 Üsteğmen, 3 Teğmenden oluşmakta. Yüzbaşı şuan uzun süreli bir gizli görevden geldiğinden dolayı izinli. Geldiğinde elbette tanışırsınız." Dedi Eylül Savcı.

"Tamamdır Savcım. Hepinizle tanıştığıma çok memnun oldum. Ümit ediyorum ki sizlerle başarılı operasyonlar gerçekleştireceğiz. Başarılı bir timsiziniz başarılarınızın devamını dilerim." Dedim.

Hep bir ağızdan "Sağ ol!" Sesi duyuldu. "Siz sağ olsun. Vatanın size ihtiyacı var." Dedim.

"Sağ ol!" Dediler. "Rahat olun." Dedim. Rahata geçtiler. Albaya ve Eylül Savcıya döndüm. "Yarın akşama doğru uğrayacağım Albayım. Şuan ev taşımakla uğraşıyorum. Ama bir sıkıntı olursa arayabilirsiniz." Dedim.

"Tamamdır Savcım, sorun yok. Sizde haklısınız daha yeni geldiniz." Dedi. Başımı Teşekkür etmek amacıyla salladım.

Ardından Eylül Savcıya döndüm. "Tanıştığıma memnun oldum Savcım. İyi günler." Dedim. "Ben de savcım, iyi günler." Dedi. Eylül ve albaya son bir bakış atıp ilerlemeye başladım.

Hemen bina girişinde görevli askeri doğru ilerledim. "Astsubay çavuş Deniz Su Yıldırım nerede biliyor musun?" Dedim.

"Şuan da dinleme odadındadır." Dedi asker. "Tamam, Sağ ol." Dedim ve ilerlemeye başladım. Eğer bulamazsam karşıma çıkan askerlere sorardım.

Biraz daha ilerleyince cam ile çevrili bir odada oturduğunu gördüm. Boş boş duvarı izliyordu.

Kapıyı açtım ve içeri girdim. "Gelebilir miyim?" Dedim Deniz hemen ayaklandı. Esas duruş almıştı.

"Estağfurullah savcım, hoş geldiniz." Dedi. Gülümsedim. "Hoş bulduk

" dedim ve yanında durdum. Kolunu tuttum ve kendimle beraber koltuğa oturttum.

"Sana güzel haberlerim var Deniz. Şu eşyalarını alan kadını bulduk. En yakın zamanda avukatını ayarla. Ben savunmayı hazırlayacağım." Dedim ve çantamdan poşeti çıkartıp Deniz'e uzattım.

"Bunlar eşyaların." Dedim. Deniz poşeti elimden aldı ve yanına koydu. "Sağ olun Savcım, çok yardımınız dokundu." Dedi. Gülümsedim. "Önemli değil Asker hanım. Bu arada bana Güneş diyebilirsin Deniz." Dedim. Deniz de gülümsedi.

Deniz birden kullanımını boynuma doladı ve sarıldı ben de hemen kollarımı ona doladım. Deniz temiz kalpli bir kadındı. Her ne kadar dağlarda it avlıyor olsa da güzel, bakımlı bir kadındı.

Deniz bir süre sonra elini boynumdan çekti ve tekrar yerine oturdu. "Sen bunlar için mi geldin Güneş" Dedi.

"Aslında evet, ama bir tim ile de tanıştım. Eylül Savcı ile de tanıştım. Yakında çok fazla geleceğim buraya benim mıntıkam burası." Dedim.

"Demek burada görev yapacaksın. İyi ki geldin. Eylül Savcı da çok başarılı bir savcı. İyi kalpli bir kadın. Görünüşe bakılırsa seni Barış Timi ile tanıştırmış." Dedi.

"Evet, Eylül Savcı hakkında ben de öyle düşünüyorum. Barış Timini de sevdim. Komutanlarıyla tanıyamadım sadece. İzinliymiş." Dedim.

"Evet, Aral Komutanım izinli. Uzun bir Özel görevden geldi. Başarılı bir Yüzbaşı." Dedi.

Yüzbaşı Aral... İsmi bile iddialıydı. Elbet tanışacaktık Yüzbaşıyla.

"Her neyse ben gideyim. Yarın kardeşimi teknofeste götüreceğim." Dedim ve ayaklandım.

Deniz benim kalkmamla kendisi de ayağa kalktı. "İyi eğlenceler savcım." Dedi.

"Sağ ol. Hadi Allah'a emanet ol." Dedim ve çıktım. Topuklu ayakkabılarımın tok zeminde yaptığı sesler yüzünden geçen askerler bana bakıyordu.

Bir tanesi dışında. Bir tanesi çok ters bakıyordu.

"O ayakkabılarınızla sessiz yürüyün. Ben sizin topuk seslerinizi duymak zorunda değilim." Dedi.

Adama döndüm. Rütbesini kontrol ettiğimde. Yüzbaşı olduğunu anladım. Yüzbaşı Örsel.

"Pardon kim olarak karışıyorsunuz?" Dedim.

"Kim olarak karıştığımın bir önemi yok hanımefendi. Rahatsız oluyorum sesten." Dedi Yüzbaşı.

Bir yandan da başını okşuyordu. Başı ağrır gibi bir hali vardı. Koskoca koridorda ikimiz vardık.

"Bakın-" diye devam edecektim ki adam sendeledi. Hızla yanına gittim ve kolundan tuttum.

"İyi misiniz?" Dedim. Yüzbaşı pek iyi görünmüyordu.

"Pek değilim. Revire gidiyordum." Dedi.

"Ben yardımcı olayım size, olur mu?" Dedim.

"Zahmet vermeyeyim." Dedi Yüzbaşı.

"Ne zahmeti? Benim yüzümden oldu galiba zaten. Tek başınıza da gidemezsiniz." Dedim.

"Peki revire kadar yardım alabilirim. Ama sizin yüzünüzden değil. Sadece ses fazla yankı yaptı." Dedi.

Yüzbaşının onayıyla koluna girdim ve tabelalardan revire ulaşmaya çalıştım.

"Siz asker eşimisiniz?" Dedi.

"Hayır."dedim.

"Sevgiliniz var o zaman." Dedi.

"Hayır." Dedim.

"Albayın kızı falan mısınız?" Dedi.

"Hayır be adam. İş için buradayım." Dedim.

"Ha pardon." Dedi ve sessizliğe gömüldü.

Reviri bulunca yüzbaşıyı yatırdım. Gelen doktora döndüm.

"Başı fazla ağrıyor. Ayık zaten size bilgi verebilir." Dedim.

"Tamamdır hanımefendi. Sadece şuraya kimin getirdiğine dair ad soyad alabilir miyim?" Dedi.

Doktorun uzattığı kağıda isim ve soyisim yazıp uzattım ve revirden uzaklaştım. Fazla oyalanmıştım.

Aral Doğuş Örsel'den

Revirde serumumun bitmesini bekliyordum. Beni buraya bir kadın getirmişti. Bir daha görürsem teşekkür edecektim çünkü gerçekten karşılaşmasak zor gelirdim revire.

Yanımdan geçen hemşireyi görünce konuştum. "Hemşire hanım beni buraya getiren kadın hakkında bir bilginiz var mı?" Dedim.

"Sizi getirdiğinde isim soyisim almıştık Aral Bey. Bekleyin getireyim." Dedi ve masanın üzerinde ki bir dosyayı açtı. İçinden minik bir kağıt çıkardı ve bana doğru geldi.

Elindeki kağıdı bana uzatınca hızlıca elinden aldım ve kendime doğru çevirdim.

Güneş Adıgüzel.

Güneş... soyadının hakkını fazlasıyla veriyordu.

"Sağ olun hemşire hanım. Serum bitti ben çıkayım, ilgilendiğiniz için teşekkürler." Dedim ve kağıdı ona uzattım.

"Ne demek görevim. Bekleyin iğneyi çıkarayım." Dedi ve serumun iğnesini çıkardı.

"Tekrardan teşekkürler." Dedim ve revirden çıktım. Telefonumu almak için elimi cebime attığımda cebimde hissettiğim kağıtla hemen kağıdı çekip çıkardım.

 

Kusura bakma Yüzbaşı. Verdiğim rahatsızlıktan dolayı özür dilerim. Bir daha giymeyeceğimden emin olabilirsin. Kendine dikkat et. Sağlıkla kal:)

-Güneş

Ne yani sırf sesten başım ağrıdığı için topuklu ayakkabı giymeyecek miydi?

 

Güneş'ten

Otele gelmiştim. Sefa bana kapıyı açmıştı. Gelmeden önce Jandarma komutanlığının oradaki evime uğramış gelen adamın kapıyı yapmasını beklemiştim.

"Oo savcım sizi burada görmek ne hoş." Dedi Sefa.

"Çok nadiren gelirim buralara. Böyle çelimsiz yerlere layık değilimdir. Asla." Dedim kendini beğenmiş bir tavırla.

Sefa kahkaha attı. "Ben de öyle düşünüyordum Savcım. Yoksa otelin yolunu unuttuğunuz düşünecektim." Dedi Sefa.

"Ben hiç bir şey unutmam. Asıl sen unutursun B12si az varlık." Dedim.

"Abla ya. Hep böyle yapıyorsun. Küs gidecek Antalya'ya." Dedi

Kollarımı omzuna doladım ve sarıldım. "Oyş sen kızdın mı? Benim minik çupra balığım bana mı Küsecek mış?" Dedim.

"Ben kime ne diyorum ki ya." Dedi ve lavaboya girdi. Gülerek topuklu ayakkabılarımı çıkardım ve düzgünce dolaba koydum. Üzerimde mi ceketi de çıkardım ve askıya astım.

Sefa banyodan çıktıktan sonra ben girdim ve üzerime pijamamı giydim ve banyodan çıktım. Sefa yatağına girmiş başını daha yastığa koymamış bana bakıyordu.

"Abla ben uyuyacağım. Sabah kaçta kalkacaksak alarm kurarsın." Dedi ve başını yastığa koyup uyudu.

"Deli çocuk ya." Dedim ve bende ışığı söndürüp yatağa geçtim. Aklımda bu gün karşılaştığım Yüzbaşı vardı. Acaba iyi miydi? Umarım askeriyede tekrar karşılaşırız da nasıl olduğunu görebilirdim.

Telefonumu saat 07.00'a ayarlayıp komidinin üzerine koydum ve gözlerimi kapattım.

Sabah 

"İŞTE GELİYOR ÖZEL HAREKAT." Dedim ve Sefa'nın üzerine atladım. Benim canımın canı kardeşim bu akşam gidiyordu ve daha uyanmamıştı. Daha iyi bir uyandırma şekli olamazdı.

"LAN NOLUYO-" Diye beni üstünden atacaktı ki üstünde benim olduğumu gördü.

"Abla. Yeter bak. Her sabah şöyle üzerime atlama korkuyorum." Dedi.

"Lan Güneş üzerine doğuyor işte daha ne istiyorsun." Dedim.

"O Güneşe söyle gökyüzünde kalsın." Dedi.

Kahkaha attım ve üzerinden kalktım. "Haydi haydi kalk. Geç kalacağız senin yüzünden." Dedim.

"Benimğ yüzümden miğ?" Dedi Hürrem misali. Sırıttım.

"Evet şimdi kalk o yataktan Sefa Adıgüzel. Sana emrediyorum." Dedim.

"Papucumun Savcısı." Dedi ve kalkıp koşarak banyoya girdi.

"Lan Sefa bittin oğlum sen. Ben o kadar emek verdim Savcı olmak için it! Yat kalk şükür et Savcı ablan var." Diye bağırdım arkasından.

Ben de üzerime giyiceklerimi seçtim ve Sefa'nın çıkmasını beklemeye başladım. Kapı açılınca hemen döndüm ve gördüğüm yakışıklılıkla gözlerim kamaştı.

Sefa beyaz bir gömleğin üzerine sweatshirt giymiş. Gömleğin ucu dışarıda kalıyordu. Altında ise kumaş pantolona benzeyen bir pantolon vardı. Üzerine siyah kot ceketini de giymiş tam bir yakışıklı olmuştu.

Kombin:

 

"Maşallah benim kardeşime. Hele yakışıklılığa bak." Dedim. Sefa havalı havalı sırıttı ve yanımdan geçerken makas aldı. Tek kelime ile nefretti.

"Sizi de görelim Savcım. Lütfen yanıma yakışın." Dedi. Alayla güldüm.

"Görürüz kim kimin yanına yakışıyor." Dedim ve elimdekilerle banyoya girdim ve giyinmeye başladım.

Üstümde uzun boğazlı vücuda yapışan bir body vardı. Altımda ise kısa gri kül renginde bir etek. Üzerime ise etekle aynı tonda olan kalçalarımda bilen bir ceket vardı. Saçlarımın yarısını topladım ve gri kurdele taktım. Ayağıma uzun siyah topuklu çizmelerimi giyindim ve çıktım.

Kombin:

 

Sefa benim çıktığımı görünce tüm dikkatini bana verdi. Anlık olarak yutkunduğunu görmüştüm.

"Maşallah nazar değmesin pu pu pu. Bu ne güzellik be ablam. Anam babam seni yaparken baya özenmişler." Dedi. Dedikleriyle güldüm.

"E tabi ki canım ne sandın sen beni? Haydi çıkalım dedim ve kapıya doğru ilerledim. Sefa da arkamdan gelmişti.

Kapıyı kapatıp çıktık. Bu gece Sefa'yı havalimaninına bıraktıktan sonra daha fazla burada perişan olmayacaktım. Kendi evim varken neden otelde kalırdım ki? Eşyalarımı halletmiştim.

Otopark katına bastığimı gören Sefa bana baktı.

"Hayırdır araba mı aldın Abla?" Dedi.

"Evet, taksilerde perişan olucam artık." Dedim.

"Haklısın. E o halde ilk beni mi bir yere götüreceksin arabayla?" Dedi hevesle.

"Şanslısın ablacım. İlk siftah senden." Dedim. Sefa daha da keyiflenmişti. Arabama doğru ilerledim. Arabamın önünde durunca Sefa"ya baktım.

"Abla bu senin mi?" Dedi hayretle.

"Evet, haydi atla." Dedim ve arabanın kilidini açıp bindim. Sefa da hemen yanıma kurulmuştu.

"Güzelmiş, hayırlı olsun canım ablam." Dedi.

"Teşekkür ederim Ablacım." Dedim. Arabayı çalıştırdım ve otoparktan çıktım. Sefa dışarıyı izliyordu.

20 dk Sonra teknofest alanına ulaştığımızda kontrole girmiştik. Sıra bize geldiğinde canımı açtım.

"Kimlik alabilir miyiz?" Dedi. Bu Barış Timi'nden Atagür'dü. Demek tim görevliydi. Beni de tanımıyorlardı. Yüzümde gözlük vardı.

İlk Sefa'nın uzattığı kendi kimliğini uzattım. Atagür kontrol ettikten sonra kimliği geri verdi. Sıra bana gelmişti.

Cüzdanımda şeffaf kısımda olan Savcı kimliğimi gösterdim. "Cumhuriyet Savcısı Güneş Parla Adıgüzel." Dedim.

Atagür afallamış bana bakıyordu. "Güneş Savcım?" Dedi.

"Atagür teğmenim?" Dedim.

"Hoş geldiniz buyurun geçebilirsiniz." Dedi.

"Hoş bulduk Sağ ol. İyi görevler." Dedim ve arabayı sürmeye başladım.

"Atagür?" Dedi soran gözlerle Sefa.

"Görev yapacağım komutanlığa gittim dün. Orada bir tim ile tanıştım. O timden bir asker Atagür." Dedim. Sefa anlamış gibi başını salladı.

Arabayı park ettikten sonra Sefa ile indik. Yan yana yürümeye başladık.

"Abla şurada ki askerle herkes fotoğraf çekiniyor ben de çekilebilir miyim?" Dedi.

"Çekil ablam. Sıkıntı olmaz." Dedim ve askerin yanına yaklaşmaya başladık. 2-3 kişi vardı sırada onlarda çekildikten sonra sıra Sefa'daydı. Askerin gözü bize döndü ve bende takılı kaldı. Daha sonra yanına gelen Sefa'yı görünce hemen gözlerini çekti. Telefonumu çıkardım ve çektim.

"Teşekkürler abi." Dedi. "Ne demek abicim. İyi eğlenceler." Dedi. Ben üstündeki isimliğe baktım ve gördüğüm soy isimle zihnim hareketlendi.

Yine karşıma çıkmıştı. Yüzbaşı Örsel.

 

-4.Bölüm sonu-

 

Ay merhabaaa

Biliyorum çok beklediniz. Elimden geleni yapmaya çalışıyorum inanın.

Sizleri çok özledim. Burnumda tütüyordunuz...

Umarım Bölümü beğenirsiniz. 2K kelime vallahi uzun değil diyeni döverim.

İstediğiniz sahneler varsa yazınııız. Kitap hakkında veya bölüm hakkında düşüncelerinizi de yazın. Merak ediyorum.

Bu arada benim finaline çok yaklaştığım yazmakta olduğum bir kitabım var ve şuan tek hedefim onu bitirmek bu yüzden KH ye yogunlasamuyorum Affedin.

Bu arada sizce Eylul savci nasil? Bir yerlerden tanidik geldi miiii?

Neysee çokça öptüm canlarıım diğer bölümümüzde görüşmek dileği ile✨️

Oy ve yorum lütfen!

 

 

Bölüm : 14.12.2024 02:22 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...