29. Bölüm

29. BÖLÜM

Eyşan Yağmur Berber
eysanyagmurberber

Sevdiğim adamın ailesini ve arkadaşlarını ailem yerime koymuştum. Ve hiç olmayan ailem kalabalıklaşmıştı.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yirmi Dokuzuncu Bölüm – BEYAZLAR İÇİNDE

        

ÜSTEĞMEN AHSEN YILDIRIMDAN ‘DAN

 

 

Benim bir ailem olmamıştı. Bunca zaman yokluklarını iliklerime kadar hissetmiştim.

Askerliğe başladığımda ablam yerime koyabileceğim bir komutanımın olacağını, kız kardeşlerim olarak göreceğim bir time sahip olabileceğini, yaşadığımız olay sonucunda aşkı bulabileceğimi hiç düşünmezdim.

Sevdiğim adamın ailesini ve arkadaşlarını ailem yerime koymuştum. Ve hiç olmayan ailem kalabalıklaşmıştı.

Ve şuanda güzel bir ana tanıklık ediyorduk.

Minel Komutan, Nazlı, Senay, Bahar, Lavin, Asiye annem hep birlikte bana gelinlik bakmaya gelmiştik. Düğünümüze sadece üç gün kalmıştı.

Düğün Asiye Annenin bahçesinde olacağı için hazırlıklara şimdiden başlamıştık. Gün içinde bende yardıma gidiyordum. Neredeyse bitmişti. Çokta kalabalık bir düğün olmayacaktı.

Giydiğim gelinlikle deneme kabininden çıkıp yanlarına gittim. Beni görmeleriyle yüzleri gülümsemiş iyi düşüncelerini iletmişlerdi.

Bahar; ‘’ Ee ama sana giydiğin her şey bu kadar çok yakışırsa nasıl karar vereceğiz. ‘’

Lavin; ‘’ Ayy, çok güzel! ‘’

Nazlı; ‘’ Tü tü maşallah! ‘’

Senay; ‘’ Çok güzelsin kızımm! ‘’

Minel Komutan; ‘’ Çok yakışmış! ‘’

Asiye Anne; ‘’ Güzel kızım, çok yakışmış! ‘’

Hepsinin dediklerine gülümserken aynadan kendime bir kez daha baktım. Gerçekten çok şık ve güzeldi.

‘’ Daha dur canım, denediğim ikinci gelinlik. ‘’ dedim Bahar ‘a bakarken.

Gelinliğe bakıp ‘’ ama sanırım kararımı verdim. ‘’ ince askılı zarif bir gelinlikti. Vücudumu saran bir modeldi. Sol bacağımı gösteren hafif bir yırtmacı vardı. Bel hizamda tülleri vardı ve arka tarafa doğru uzanıyordu.

‘’ Bu gelinliği alıyorum. ‘’ gelinliği alıp mağazadan çıkmıştık. Benim işim uzun sürer diye ilk gelinlik bakmaya başlamıştık ama kısa sürmüştü.

Şimdide bizim kızlara elbise bakacaktık.

Tekrardan başka bir mağazaya girdiğimizde Asiye Anneyle oturmuş bizimkilerin denediği elbiseleri yorumlamaya başlamıştık.

Yarım saatin sonunda zarif ve şık elbiseler almışlardı hepsi peri gibi olacaktı.

‘’ Ben çok acıktım ama ya! ‘’ dedi Bahar. Yakınarak.

‘’ İnsan sevdiğine benzermiş. ‘’ dedi Alin gülerek.

‘’ Vücutta alıştı artık, bir insan bu kadar mı yemek yemeyi sever? ‘’ dedi Bahar isyan ederek.

‘’ Eren ‘in sevdiği iki şey var; biri yemek, biri sen. ‘’ dedim Bahar ‘a bakarak.

‘’ Ayy evet, orası doğru şimdi hakkını yiyemem. Bende seviyorum ya. ‘’ dedi Bahar. Âşık âşık gülümsüyordu.

‘’ O zaman şurada atıştıralım hafif bir şeyler sonra çıkalım. ‘’ dedi Asiye anne önümüzdeki pideciyi gösterirken. Siparişlerimizi verip çay eşliğinde yemeğimizi yemiştik.

Ardından arabaya bindiğimizde eve doğru sürmeye başladım. Yolda giderken Minel komutanın telefonu çalmıştı. ‘’ Tamam, geliyoruz. ‘’ ardından bize döndü.

‘’ Albay Erdem aradı. Yiğit ‘in ailesini tabura çağırmış araları biraz bozuk sanırsam hem de aileler tanışsın, o yüzden biz de gideceğiz. ‘’

‘’ Bende Mehmet ‘e haber vereyim. ‘’ dedi Asiye Anne telefonunu çantadan çıkartırken.

Eve doğru giden rotamızı Arslanların taburuna doğru çevirdik. Yolumuz az kalmışken Arslan ‘a mesaj yazdım.

Gönderilen; Mon Beau Soldat

‘’ Alışverişimiz bitti, sizin tabura geliyoruz. ‘’ hemen cevap geldi.

Mon Beau Soldat; ‘’ Sizi bekliyoruz. ‘’

 

 

 

 

Arslan ile konuştuktan yaklaşık beş dakika sonra tabura gelmiştik. Arabayı park ettikten sonra elimizdeki poşetlerle tabura girdik. Arslan karşıdan bize doğru geliyordu. ‘’ Hoş geldiniz hanımlar! Alayım ben poşetleri Ahsen ‘in odasına koyalım. ‘’

‘’ Anne, siz geçin Ece ‘de burada. ‘’ dedi Arslan poşetleri eline alırken.

‘’ Yiğit ‘in ailesi geldi mi oğlum? ‘’

‘’ Yok, anne yoldalar daha. ‘’

Asiye annem ve Minel Komutanlar içeriye geçerken Arslan ile baş başa kaldık.

‘’ Nasılsın güzelim, nasıl geçti? ‘’ odama geçerken.

‘’ Güzeldi, seçtik gelinliğimi. Sonra kızlara elbise baktık. ‘’ dedim odamın kapısını açarken.

‘’ Bakayım mı? Bakayım bakayım. ‘’ eline yavaşça vurup elinden poşetleri aldım. ‘’ Olmaz! Düğünden önce erkek göremez. Uğursuzluk getirir. ‘’

Poşetleri yatağın yanına koyup Arslan ‘a döndüm. ‘’ iyi madem, nasıl dersen. Üç gün sonra kavuşacağım sana. ‘’

‘’ Karım olarak. ‘’

‘’ Üç gün sonra yeni bir rütbeye erişiyor olacaksınız Üsteğmen Arslan Öztürk! Durdum ve ekledim. ‘’ Kocam olarak. ‘’ Arslan kolunu omzuma atarak kendine çekti ve saçlarıma öpücük kondurdu. ‘’ Diğerlerinin yanına gidelim. ‘’ dedi.

Odadan çıkıp bizimkilerin yanına geldik. Yiğit ‘in ailesi henüz gelmemişti. Arslan benden ayrılıp babasının yanına gitti. ‘’ Hoş geldin baba! ‘’ onlar sarılırken bende arkalarında duruyordum.

Arslan yana doğru çekildi. ‘’ Hoş geldin! Mehmet babacım. ‘’ ardından sarıldık. ‘’ Hoş buldum kızım! ‘’

Erdem komutandan, Minel komutana kadar herkes buradaydı. Oturuyorduk. Hiç kimse konuşmuyordu ama Yiğit geldiğimizden beri sessizdi.

Öylece yeri izliyordu.

Dışarıdan araba sesi geldiğinde Albay Erdem ve Arslan kapıya doğru yönelmişti.

İçeriye iki kadın ile birlikte girmişlerdi. Herkes ayağa kalktığında Erdem komutan bizi tanıştırdı. ‘’ Aylin Hanım. Yiğit ‘in annesi. ‘’ dedi yanındaki kadını göstererek. Fazlasıyla genç bir kadındı. Annesi değil de, ablası denilebilirdi.

Aylin Hanımın yanındaki kızı gösterdi, Erdem Komutan. ‘’ Deniz, Yiğit ‘in ablası. ‘’

‘’ Memnun oldum. ‘’ dedi Aylin Hanım. Gözleri dolu dolu etrafı geziyordu.

Yiğit, Ece ‘yi yanına alarak Erdem Komutanın yanına geçti. ‘’ Ece, nişanlım. ‘’

Aylin Hanım, gülümseyerek başını kaldırdı. ‘’ Memnun oldum, kızım. ‘’

‘’ Bende öyle. ‘’ dedi Deniz.

‘’ Bende. Buyurun geçin. ‘’

Aylin Hanım ve Deniz koltuklara otururken biz karşılarında sandalyede oturuyorduk.

‘’ Hoş geldiniz tekrardan. ‘’ dedi Asiye anne, derin bir nefes aldı ve devam etti. ‘’ Ben Ece ‘nin annesi. Asiye. ‘’

‘’ Bende babası, Mehmet. ‘’

‘’ Memnun oldum. ‘’ dedi Aylin Hanım. Kısık çıkan sesiyle.

‘’ Neler yapıyorsunuz, Aylin Hanım? ‘’ diye sordu Minel Komutan.

‘’ Biz, yani kızımla başka şehirde yaşıyoruz. Albayımız çağırınca geldik. ‘’

‘’ Eşiniz? ‘’ diye devam etti Minel Komutan.

‘’ Vefat etti. ‘’

‘’ Başınız Sağ olsun! ‘’ sadece kafasını sallamıştı.

‘’ Biliyorsunuz ki çocuklar evlenme kararı aldılar. Sizi bu yüzden çağırdık adetler yerini bulsun. Sanıyorum ki Yiğit ile aranız iyi değil? ‘’ diyerek konuya girdi Albay Erdem.

‘’ Evet, ben Yiğit ‘e ve ikizine hamileyken, kızım küçüktü eşimi kaybettim. Onun acısıyla Yiğit ikizini ben ise bir diğer oğlumu. ‘’ durdu ve derin bir nefes aldı Aylin Hanım.

‘’ Düşürdüm. ‘’

‘’ Oğlumu ve kızımı el bebek, gül bebek tek başıma büyüttüm. Yiğit ‘in küçüklüğünden beri hep bir hayali vardı. Asker olmak. Her sabah kalktığında ‘ ben asker olacağım, o formayı layıkıyla üzerimde taşıyacağım derdi. ‘ yaptı da hayalinin peşinden gitti. Ama ben oğlumu hiçbir zaman desteklemedim. ‘’

‘’ Eşimi ve doğmamış oğlumu kaybetmişken, bir kaybı daha taşıyamazdım. Çünkü ben eşimi terör saldırısında kör bir kurşunla kaybettim. ‘’

 

‘’ Sizi anlıyorum. Aylin Hanım, Yiğit gerçekten çok iyi bir asker. Rütbesini ve formasını layıkıyla taşıyor. ‘’ dedi Albay Erdem gülümseyerek Yiğit ‘e bakıyordu.

‘’ Aylin Hanım. ‘’ dedi Asiye Anne.

‘’ Bak ben bir asker annesiyim. Benim oğlumda bana asker olacağım dediği günden itibaren yüreğimde hep bir ağırlık taşır oldum. Her gelen telefonda, çalan kapıda, haberlerde yüreğim ağzımdaydı. Hala öyle. Ama ne var biliyor musun? Her operasyondan döndüklerinde formasıyla zafer gülümsemeleriyle döndüklerinde, oğlumla, gelinimle, kızım ve oğlum olarak gördüğüm tim arkadaşlarıyla daha fazla gurur duyuyorum. ‘’

‘’ Asker annesi olmak; Yüreğinde korku ve gururu aynı anda taşımaktır. ‘’

‘’ Haklısınız Asiye Hanım, sanırım benim korkum daha ağır bastı ama buraya adımımı attığımdan beri içten içe oğlumla gurur duyuyorum. Keşke ona destek çıksaydım, arkamı dönmeseydim. ‘’ dedi Aylin Hanım pişmanlık çıkan sesiyle.

‘’ Bunun için hala geç değil. ‘’ dedi Ece. Yiğit ‘in başı eğikti ama gözlerinin dolduğunu görebiliyordum.

‘’ Özür dilerim. Kardeşim. ‘’ Deniz ‘in kardeşim demesiyle Yiğit şaşkın bir ifadeyle kafasını kaldırmış bakıyordu.

‘’ Özür dilerim annemi dinlemek yerine ablan olarak karşına çıkıp destek vermediğim için. ‘’

‘’ Geçmişi bırakıp yanımda olur musunuz? ‘’ Yiğit ‘in sorusuyla Aylin Hanım ve Deniz ayağa kalkıp Yiğit ‘in yanına gittiler. Onların yanına gelmesiyle ayağa kalkan Yiğitle, annesi ve ablası sarılmıştı.

Uzun bir süre sarıldıktan sonra ayrılmış, herkes kendi yerine geçmişti. ‘’ O zaman şimdi asıl konuya geçebiliriz. Nikâh tarihine. ‘’ dedi Mehmet baba.

‘’ Benim için çocuklar ne zaman uygun görürse uygun sizin içinde öyleyse eğer. ‘’ Aylin Hanım.

‘’ Onlara kalsa yarın diyecekler de. ‘’ dedi Arslan. Girişte tanışmışlar o yüzden Arslan ‘ın Ece ‘nin abisi olduğu biliyorlardı.

‘’ Fena fikir değil aslında. ‘’ dedi Ece gülerek.

‘’ Ayın ikisinde oğlumun düğünü ondan sonraki hafta bir tarih seçsin çocuklar yapalım düğünlerini. ‘’ Asiye anne fikrini ortaya koyarak.

‘’ Ay sonunda olsun. Üst üste yapıp sıkıştırmayalım. ‘’ dedi Yiğit.

‘’ Uygundur. ‘’ Mehmet baba.

‘’ Aslında artık kalksak iyi olur. ‘’ dedi Asiye anne.

‘’ O zaman şöyle yapalım Aylin Hanım. Dilerseniz burada oda ayarlayalım ya da sizi otele götürsünler. ‘’ dedi Albay Erdem.

‘’ Otele gitsek daha iyi olur. ‘’

‘’ Ben götürürüm sizi. ‘’ dedi Yiğit. Arslan ‘a döndüm. ‘’ Bizde kalkalım. ‘’ kafasını olumlu anlamda sallamıştı.

‘’ komutanım bizde kalkalım izninizle. ‘’ Erdem komutan kafasını sallamıştı.

Ayağa kalktım. ‘’ O zaman içerinden eşyalarımızı alalım biz. ‘’ dedim kızlara bakarak. Eşyaları alıp geldiğimizde herkes ayaklanmıştı.

Taburun çıkışında vedalaştıktan sonra bizimkilerden ayrılmıştık. Arslan ile birlikte el ele yürüyorduk. Minel komutanlar bugün geldiğimiz arabayla gitmişti. Onlarındı ödünç almıştım. Benim poşetimi taşımak istediği için ona vermiştim. ‘’ Siz ne yaptınız bugün? ‘’ diye sordum.

‘’ Bana damatlık baktık. Yusuf ve Eren kendilerine de kıyafet baktılar sonra buraya geldik. ‘’

‘’ Damatlığı üzerinde görmek için sabırsızlanıyorum. ‘’

‘’ İstersen prova yapabiliriz. ‘’ dedi aynı zamanda göz kırparken.

‘’ Bak sen, acıktım ben ne yiyelim? ‘’

‘’ Tavuk, bulgur pilavı. ‘’

‘’ Parmaklarınızı yiyeceksiniz Üsteğmen Bey. ‘’ dedim gülerek. Eve yaklaşmıştık.

‘’ O zaman sen geç bende içecek bir şeyler alayım. ‘’ kafamı salladım. Poşetleri alıp içeriye geçtim.

Ellerimi yıkadıktan sonra tavuğa girişmiştim. Kuşbaşı şekilde doğramış köri baharatı ile bulamıştım. O sırada bulgur pilavını ocağa koymuştum.

Arslan geldiğin de masayı açmıştı. Tavuğun olmasına az kalmışken belimi saran ellerini hissettim. Boynuma öpücük kondurmuştu.

Yemek hazır olduğunda tabaklara koymuş balkonda yemiştik. Ben bulaşıkları makineye atıyorken, Arslan içeride televizyon izliyordu. Masayı o kaldırdığı için bulaşıklar bendeydi.

İşim bittikten hemen sonra kahve yapmış, yanına oturmuştum. Başımı omzuna koyduğum da günün bütün yorgunluğu gidiyordu.

‘’ Senin yanına geldiğim zaman, başımı omzuna koyduğumda ne derdim kalıyor ne de yorgunluğum. Yanında huzur doluyorum. ‘’ Dedim içimden geçenleri harfiyen söyleyerek.

Kafamı hiç kaldırmamış televizyona bakıyordum ama reklam olduğu için sesini kapamıştık.

‘’ Bende öyle güzelim. Senin yanında gün içinde duyduğum tüm duygular uçuveriyor sadece sana karşı hissettiğim sevgi, şefkat, özlem içimde ne varsa onlarla baş başa kalıyorum. ‘’ söylediği cümleler beni gülümsetmişti.

Üsteğmen Arslan Öztürk beni her zaman gülümsetiyordu…

Göğsünden kalkıp doğruldum. Bacağımı diğer tarafa atıp kucağına oturdum. Ellerimi boynuna dolayıp kulağına yaklaştım. ‘’ Seni çok seviyorum, Üsteğmen Arslan Öztürk! ‘’

Geri çekilip göz göze geldiğimiz de bir şey demesine izin vermeden dudağından öpmeye başladım. Anında karşılık verip, ellerini kalçama getirmişti. Kalçamı sıkıp bıraktığında kendimi ona bastırdım.

Altımda hissettiğim sertlikle inledim. Dudaklarından ayrıldığımda ikimizde nefes nefeseydik. Kendimi ileriye doğru getirip kucağına iyice yerleşmiştim. Bunu yaparken ona sürtündüğüm için bu sefer Arslan inlemişti.

Tekrardan öpüşmeye başladığımızda ensesini okşamaya başlamıştım. İkimizin telefonuna aynı anda mesaj gelirken umursamayıp devam ettik. Fakat üst üste mesaj gelmeye devam ettiğinde durmak zorunda kalmıştık. Telefonlarımız masanın üzerindeydi.

Geri çekildiğimde çatık kaşlarla bakıyordu. ‘’ Bir şey olmamıştır umarım. ‘’ dedi endişeyle. Kucağından kalkıp telefonlarımızı aldım. Kendininkini ona verirken telefonumu açtım. Gördüğüm mesaj ile ağzım açık kalmıştı. Bizi endişelendiren mesaj bu muydu? Aksine güldürmüştü.

‘ EREN! ‘’ adlı kişisinden SON SOKUR BÜKÜCÜLER grubuna bir mesaj!

‘’ Ben düşündüm taşındım ve bir karar aldım! ‘’

‘’ Hem de çok önemli! ‘’

‘’ Acaba diyorum, yarın bekârlığa veda nihayetinde bir piknik mi yapsak? ‘’

‘’ Kısırlı, börekli, kurabiyeli… ‘’

‘’ Bekârlığa veda bahane, yemek şahane diyorsun? ‘’ yazdı Arslan. Eren hemen cevap vermişti.

‘’ Evet! Evet! Evet! ‘’

‘’ Tamam, kısırı ben yaparım. ‘’ yazdı Bahar.

‘’ Böreği ben hallederim sabah. Neyli olsun? ‘’ dedim bende.

‘’ Patatesli… ‘’ demişti Eren. Mesajını beğenmiştim.

‘’ Benim canım mercimek köftesi çekti onu yapacağım. ‘’ dedi Lavin.

‘’ Hemen, canım çekti. Merakla bekleyeceğim. ‘’ yazdı hemen ardından Yusuf.

‘’ Tamamdır, herkes dilediğini yapsın. Saat on birde buluşalım! ‘’ yazmıştı Arslan. Mutfağa gidip malzemelere baktım. Hepsi tamdı. Salona geri döndüğümde Arslan hala oturuyordu.

‘’ Yatsak mı? ‘’ diye sordum koltuğa oturmadan. Ayağa kalkıp yanıma geldi.

‘’ Uykun mu geldi? ‘’ kafamı salladım.

‘’ Tamam, yatalım ben bu gecenin rövanşını alırım sonra. ‘’ dedi elimden tutup yatak odasına götürürken. Dişlerimizi fırçaladıktan sonra yatmıştık.

 

 

Alarmın çalmasıyla kapatıp gerinmiştim. Biraz erken kalkmıştım Çünkü börek yapacaktım. Elimi yüzümü yıkayıp kendime geldikten sonra böreğin iç harcını yapmaya başladım.

İç harcını bitirdikten sonra doldurmuş ve şekil vermiştim. Börekleri fırına gönderdiğim de Arslan ‘ı uyandırmak için yatak odasına girdim.

Onun yattığı yere gelip yatağın kenarına oturdum. ‘’ Arslan! ‘’ ilkte hiçbir tepki vermemişti.

‘’ Arslan! ‘’ dedim bir kez daha. Mırıldanmıştı sadece. Yavaşça gözünü açtığında beni görünce gülümsemişti. ‘’ Günaydın, sevgilim! ‘’ dedim büyük neşeyle.

‘’ Şimdi Aydı! ‘’ yatakta gerinip oturur pozisyona geldi. ‘’ Şimdi yarından itibaren bütün sabahlarımız böyle mi olacak? ‘’ diye sordu mutlulukla.

Yarın, düğünümüz vardı!

‘’ Evet, sevgilim. Hadi kalk börek pişiyor hazırlanalım o sırada. ‘’ dedim yataktan kalkarken.

‘’ Hamarat karım! ‘’ dedi yorganı üzerinden atarken.

 

Gri renkli eşofman takımım vardı onu giyecektim. Tişörtü ve hırkasını giydikten sonra makyajımı yaptım. Rimel ve hafif bir allık, açık renk bir ruj sürmüştüm. Saçımı da yarım açık bırakarak toplamıştım.

Ben hazırlandıktan sonra Arslan da hazırlanmıştı. Orta boy çantaya yere sermek için örtüleri koyduktan sonra pişen böreği fırından çıkardım. Sıcaklığı gittikten sonra kaba koyup onu da çantaya attım.

Her şey hazırdı.

‘’ Ben hazırım! ‘’ diye seslendim yatak odasında olan Arslan ‘a. Odaya girdiğimde parfüm sıkıyordu. ‘’ İhtiyacın yok ki. ‘’ dedim.

Kaşlarını çatarak bana döndü. ‘’ Neye? ‘’ dedi sorarak.

‘’ Parfüme. ‘’

‘’ O doğal sevdiğim kokunu almasını sevmiyorum. ‘’

‘’ Sen nasıl istersen karıcım! ‘’ Arslan ‘a bakıp gülümsediğimde alnımdan öpüp elimdeki piknik çantasını almıştı. Kapıyı açarken gruba çıktığımıza dair mesaj attım. Anında Bahar dönmüştü.

‘’ Erenler, kızları alıp ormana geçeceklermiş. ‘’ dedim Arslan ‘a kapıyı kapatırken. Yürüyerek gidecektik. ‘’ Gel! ‘’ dedi elini uzatırken.

Elini tuttuğum da yan yana yürümeye başladık. ‘’ Ay, çok mutluyum, resmen yarın evleniyoruz! ‘’ dedim Arslan ‘a dönüp büyük bir mutlulukla.

‘’ Bilseydim tanıştıktan hemen sonra evlenme teklifi ederdim. ‘’

‘’ Sen de mutlusun değil mi Arslan? ‘’ diye sordum istemeden. Ben farkında olmadan duygularımı fazla dışarı vuruyordum Arslan bir şey demediği için bana öyle geliyordu sanırım.

Arslan durduğunda bende durdum. Bana doğru döndüğünde kaşları çatıktı. İki elini de yanağıma koyup göz göze gelmemizi sağladı. ‘’ O nasıl laf öyle? Bir daha sakın duymamış olayım. Tabi ki seninle evleneceğim için mutluyum. Hatta bu dünyanın en mutlu ve şanslı adamı olabilirim. Ben sadece senin gibi duygularımı öylece dışarıya vurmada pekiyi değilim. ‘’ alnımdan öptüğünde yürümeye devam ettik.

‘’ Özür dilerim. Senden bir an bile şüphe ettiğim için. ‘’ dedim pişmanlıkla. Elini koluma kendine çekti ve sarıldı. Onu üzmek bu hayatta istemeyeceğim şeydi.

Piknik alanına geldiğimiz de bizimle aynı zamanda Baharlarda gelmişti. ‘’ Nabersiniz! ‘’ sarıldıktan sonra örtülerimizi yere serdik. Arabayı ileri park etmiş buraya yürümüşlerdi. Sağ tarafta cadde vardı ve bugün 1 Mayıs olduğu için yürüyüş yapan insan çokluğu vardı.

Ormanda bugün tatil olduğu için kalabalıktı. ‘’ Hadi yiyelim! ‘’ dedi Eren. Her zamanki açtı. Ben böreği çıkartırken diğerleri de çıkartmıştı. Gerçekten bende çok acıkmıştım. Yemekler çok güzel gözüküyordu. Plastik tabak almışlardı gelirken hepsinden koyduğum da yemeye başladım.

‘’ Mercimek köftesi gerçekten güzel olmuş. ‘’ dedi. Yusuf, ilk tadına baktığı şey o olmuştu.

‘’ Afiyet olsun. ‘’ dedi Lavin. Gülmemek için kendi zor tutuyor gibiydi. Shipledim.

‘’ Aramızdan ayrılıyorsun he üsteğmenim! ‘’ Yusuf gülerek.

‘’ Benden kurtuldum sanıyorsunuz ama yanılıyorsunuz. Düğün telaşı bir bitsin size nasıl antrenmanlar yaptıracağım. Çok boşladık! ‘’

‘’ Nasıl ya! ‘’ dedi Eren. Şaşkınlıkla. Onların haline gülerken etrafı duman kaplamaya başladı. Ne olduğunu anlamadan önümüzü görmemeye başlamışken büyük bir ses duyuldu. Kulağım çınlıyor, hiçbir şey duymuyordum.

Aynı zamanda da görmüyordum da. Her şey karmakarışıktı. İnsanların kaçışmalarını ve çığlıklarını duyabiliyordum ama sesler uzaktan geliyordu. Yanımda saniyelik bir hareket hissetmiştim.

Biri yanımda hareket ediyordu ama kısa sürdüğünden tam anlayamamıştım. Kulağım yavaş yavaş kendine gelmeye başlıyordu.

Uzaktan, ama bir o kadar da yakından ismimin telaffuz edildiğini duyuyordum. Ama ses Arslan ‘dan değildi. Diğerlerinin iyi olduğuna sevinebiliyor Arslan ‘dan herhangi bir tepki alamadığım için korkuyordum.

Etrafı saran duman dağılıyordu. Birbirimizi görmeye başlamıştık. Bizimkilere hızlıca göz gezdirdim. Hepsi sağlam gözüküyordu ama daha kendimize gelmiş sayılmazdık.

Arslan ‘a döndüğümde kulağını tutuyordu. ‘’ Arslan! ‘’ diye seslendim endişeyle. ‘’ Arslan! ‘’ dedim bir kez daha sanırım teröristler el bombası atmıştı ve Arslan ‘a daha yakındı.

‘’ Arslan! ‘’ dedim. Bu kez koluna dokunmuştum. Dönüp bakmıştı ama hiçbir şekilde bir duygu yoktu. Bom boş bakıyordu.

‘’ Allah ‘ım ne olur bir şey olmuş olmasın! ‘’ bir süre daha bekledikten sonra Arslan kendine gelmiş bizi duymaya başlamıştı. Etrafımızı net bir şekilde görüyorduk.

Çevrede hala telaş hâkimdi. Kimse ne olduğunu anlayamamıştı. Çok insan yoktu çoğu kaçışmıştı.

Gözüm yer örtüsüne kaydığında börek kabımın yanında küçük bir not kâğıdı vardı. Aklıma hissettiğim hareketlilik geldi.

‘’ Allah kahretsin! Dibimize kadar girdiler! ‘’

‘’ Ne oldu komutanım? ‘’ diye sordu Nazlı.

Kâğıdı alıp gösterdim. ‘’ Hareketlilik hissetmiştim. Önümü göremediğim için anlamadım. ‘’

Kâğıtta yazanı okumaya başladım;

‘’ Uzun bir süredir konuşmuyorduk. Sessizliği bozayım dedim. Nasıl? Beğendiniz mi?

‘’ Siktir! ‘’ dedi Arslan endişeyle cebinden telefonunu çıkardı. ‘’ Komutanım! Ormandayız, saldırıya uğradık. Sivil halkta var. ‘’ Arslan karşı tarafı dinledikten sonra ‘’ Tamam, Komutanım! ‘’ deyip kapamıştı.

‘’ Ekip gönderecekler. ‘’ yerden örtüleri ve kapları kaldırmıştık. Alanda bekliyorduk.

Etrafa iyice baksak da tehlike oluşturabilecek herhangi bir şey görmemiştik. Ekipler geldiğinde durumu kısaca özetlemiştik. Ardından bizim yapacağımız bir şey olmadığı için Arslanların taburuna gelmiştik. Albay Erdem doktor çağırmış bizi muayene etmişti.

Şimdilik hiçbir sıkıntımız yoktu.

                            

YAZAR ANLATIMINDAN

Asiye Hanım, ev işlerini bitirmiş dinlenmek için eşi ve kendisine yaptığı kahvelerle koltuğa oturmuştu.

Yarın, oğlunun ve kızının düğünü vardı. O yüzden telaşı çoktu.

Oldukça mutluydu. Bu mutluluğun bozulmasından korkuyordu.

Televizyonda kanalları gezerken son dakika haberlerini gördüğünde durdu. Yüreğini korku kapladığını hissetti.

‘’ Merhaba sayın seyirciler. 1 Mayıs işçiler Bayramı günü için yürüyüş yapan, aynı yerdeki yeşillikler de piknik yapan halk terörist saldırısına uğradı. Piknik yapanların üzerine sis bombası atan teröristler ardından el bombası fırlattı. Herkes korkudan kaçarken birkaç vatandaşın yaralandığı bilgisini verelim.

Piknik yapanların arasında Dokuz Türk Silahlı Kuvvetleri askerlerimizin de yer aldığını, sağlık durumlarının iyi olduğunu belirtelim. ‘’

Asiye Hanım, dinlediği haber karşısında endişeli bir şekilde telefonunu almış ve oğlunu aramaya başlamıştı. ‘’ Açmıyor. Mehmet, tabura gidelim. Yiğit ‘i de arayalım. ‘’

 

( Ankara / Kara Kuvvetleri Komutanlığı – İstanbul / Harekât Merkezi)

‘’ Anlaşılan Sokur, ona yaptığımız operasyondan sonra hırslanmış ve bugüne hazırlanmış. O yüzden bugüne kadar sessizdi. Bundan sonra da sessiz kalacağını düşünmüyorum. Erdem, Minel ve sende dâhil timinizle birlikte her an hazır olun. ‘’ Dedi Yarbay. Görüntülü konuşmada ve ardından ekledi.

‘’ İkinci büyük bir operasyon ile karşı karşıya kalabiliriz! ‘’

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 10.12.2024 21:48 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...