
‘’ Balayına gidecekken operasyona giden ilk ve tek çift olarak tarihe geçeceğiz! ‘’
Bölüm Otuz – BALAYINA GİTME MESELESİ
ÜSTEĞMEN AHSEN YILDIRIM ( ÖZTÜRK ) ‘TEN
İçeriye giren güneş ışıltıları ile gözümü açmıştım.
Bugün, 2 Mayıs ‘tı.
Düğün günümüzdü.
Akşam eve gitmeyip taburda kalmıştık, geç saatlere kadar toplantı yapmıştık. Daha sonrasında Asiye anne, Mehmet baba ve Ece tabura gelmişlerdi. Haberi duydukları için fazla endişelenmişlerdi.
Yataktan kalkarken kurduğum alarmımda çalmıştı. Onu kapattığım da işlerimi halledip üzerime rahat bir şeyler giydim.
Eve gidip gelinliğimi alıp, kuaföre gidecektim. Kızlar da tabura gidip kıyafetlerini alıp öyle geleceklerdi.
Bugün, düğün günüde olsa. Dün yaşananlardan dolayı canım biraz sıkkındı. Moralimi yüksek tutmaya çalıştım. Mutlu olmam gereken bir gündü.
Hepimiz hazırlanıp çıkmıştık. Arslan ‘da diğerleriyle kuaföre gideceğinden benimle birlikte eve gelmişti. Alışveriş yaptıklarında eve bırakıp, öyle tabura geçmiş. O yüzden onunda kıyafeti evdeydi.
Kıyafetlerimizi aldığımız da beni de arabayla kuaföre kadar bırakıp gittiler. Kızlara geldiğimi ve saçıma başladığımızı yazdıktan sonra koltuğa oturup istediğim saç modelini anlattım.
Örgü modeli istiyordum. Çünkü Arslan saçlarımı örmeyi çok sever. Ne çok sıkı ne de çok gevşek olsun demiştim. Önlerin de iki tutam maşa yaparak bırakacaktı. İlk önce makyajımı ardından saçımı yapacaktı.
Kuaför makyajımı yaparken bizim kızlarda gelmişti. Minel Komutanda bizimleydi. Makyajım kolay, sade ve şık olduğu için çabuk bitmişti. Çok abartılı bir şey istememiştim.
Kızlarda kuaför koltuğuna oturmuş sıra sıra saçlarını yaptırmaya başlamışlardı. Benden önce giyinmişlerdi bile. Kuaför saçlarımı ördüğünde geriye sadece gelinliğimi giymek kalmıştı.
Gelinliğimi giyip geldiğimde tamamen hazırdım.
‘’ Taş gibi bir gelin. ‘’ demişti. Bahar.
‘’ Maşallah deyin bakayım. ‘’ Dedi Minel komutan kızları azarlıyormuşçasına.
‘’ Evlenip gidiyorsun ama ben senin hala bir ablanım. Sen de bizim Üsteğmenimiz, timimizin komutanısın. Bir derdin, sıkıntın olur. Paylaş Ahsen olur mu? Hep birlikte hallederiz. ‘’
‘’ Arslan enişte, sıkıntıya sokmaz komutanımızı. ‘’ dedi Lavin.
‘’ Orası öyle tabi de, ne güzel konuşma yapıyordum. ‘’
‘’ Biliyorum, komutanım. Teşekkür ederim. Sizin, hepinizin varlığı yeter. ‘’ Minel komutan ile sarıldığımız da dışarıdan korna sesi gelmişti.
Hepimiz hazırdık ve Arslan gelmişti.
Buradan nikâh dairesine geçecektik.
Kuaförden çıktığım da bütün endamıyla Arslan karşımda duruyordu.
Takım elbise ona çok yakışmıştı.
Onu şuana kadar askeri üniformasıyla görmüştüm. Onunla âşık olmuştum.
Ev halini görmüştüm.
Ve damat hali de bir başkaydı.
Yanına yaklaştığım da büyülenmiş gibi bana bakıyordu. Ellerimi tuttu.
‘’ Çok güzel olmuşsun. ‘’
‘’ Sende, yani çok yakışıklı olmuşsun. ‘’
‘’ Hadi, kendi nikâhınıza geç kalacaksınız. Akşam bakışırsınız. ‘’ dedi Eren.
‘’ Ah! Bahar, niye vuruyorsun koluma? ‘’
Kendimize geldiğimiz de bir adım geri çekildim. ‘’ Gidelim. ‘’ dedim.
Eren, arabamızın şoförlüğünü yapacaktı. Bahar, yan koltuğa geçti bizde arka koltuğa geçtik.
Erkekler iki arabayla gelmişti diğerleri o yüzden arkamızdan bizi takip ediyordu.
‘’ Asiye annemlere haber verdin mi? ‘’ diye sordum Arslan ‘a.
‘’ Evet, gittiler bile. Bizi bekliyorlar. ‘’ kafamı salladım.
‘’ Ece, neden bizimle kuaföre gelmedi? ‘’
‘’ Biliyorsun, o bu konularda uzman. Ben kendim hazırlanırım dedi. Hem evin son hazırlıklarına yardım edecek. ‘’
Kısa bir yolun ardından gelmiştik.
Eren arabayı park ettiğin de diğerleri de bizim peşimizden gelmişti. Arabadan indiğimiz de kapıda Asiye anne, Mehmet baba, Ece ve Albay Erdem bizi bekliyordu.
‘’ Çok güzelsiniz! ‘’ dedi Asiye anne. Yanlarına geldiğimiz de.
‘’ Hadi, içeriye girelim geç kalmadan. ‘’ dedi Erdem komutan. İçeriye girdiğimizde ismimizi söyledik. Salona girdiğimiz de herkes en ön kısımlara geçtiğinde bizde nikâh masasına oturduk.
Bizi fazla bekletmeden nikâh memuru geldiğinde şahitleri çağırmıştı.
Benim şahidim Bahar,
Arslan ‘ın şahidi Eren’di.
‘’ İyi günde ve kötü günde, hastalıkta sağlıkta Arslan Bey’i eşiniz olarak kabul ediyor musunuz? ‘’ diye sordu nikâh memuru. Mikrofonu bana doğru uzattığın da yaklaştım.
‘’ EVET! ‘’ diye bağırdım. İmzamı attığımda salon alkışla dolmuştu. Sıra Arslan ‘a gelmişti.
‘’ iyi günde ve kötü günde, hastalıkta sağlıkla Ahsen Hanım ‘ı eşiniz olarak kabul ediyor musunuz? ‘’ Arslan bana gülümseyerek baktığında aynı şekilde karşılık verdim.
‘’ EVET! ‘’ diye bağırdı benim gibi. Arslan ‘da imzasını attığında sıra Bahar ve Eren ‘e geldi.
‘’ Sizde şahit misiniz? ‘’
‘’ Evet! ‘’ dedi ikisi de aynı anda.
Ayağa kalktığımız da nikâh memuru evlilik cüzdanını bana doğru uzattı. Elime aldığımda bizi tebrik edip gitmişti.
Mutlulukla Arslan ‘a döndüm. Yaklaşıp alnımdan öptü. Herkesle sarıldıktan sonra Asiye annenin evine gitmek için yola çıktık.
Eve geldiğimiz de bahçede büyük bir masa kuruluydu. Arslan ve benim için ayrı bir masa vardı. Davetliler için ayrı.
Bizim geldiğimizi gören davetliler ayağa kalkıp alkışlamaya başladılar. Onların arasında Yiğit ‘in annesi ve ablası da vardı.
Bize ayrılan masaya oturduğumuz da herkes yerleşmişti. Kızlar yemek servisine başlamıştı.
Çok sade bir düğün olmasını istemiştik ve bence gayet güzeldi.
Etrafı incelerken gülümsemeden edemedim.
Arslan ile evlenmiştik ve düğün yemeği organizasyonumuzdaydık.
‘’ Çok mutluyum! ‘’
‘’ Çok mutluyum! ‘’
İkimizde hissettiğimiz duyguları aynı anda dışarıya vurmuştuk. Eren, koşar adımlarla Arslan ‘ın yanına geldiğinde kulağına bir şeyler fısıldamıştı.
Ben duymamıştım.
Arslan yerinden kalktığından odağım ona döndü. ‘’ Nereye? ‘’
‘’ Geliyorum ‘’ dediğinde Eren ile birlikte içeriye girdi. Bizimkilerin oturduğu masaya baktığım da Erdem Komutan dâhil diğerleri de yoktu.
Bir alkış tufanı koptuğun da kapıya baktım. Asker üniformalarını giymiş, gelmişlerdi. Masaların önünde dizildiler.
Zeybek oynayacaklardı. Senay ‘ın telefondan açtığı müzik ile oynamaya başladılar. Bütün ilgi odağı onların olmuştu. Herkes büyük bir hayranlıkla onları izliyordu.
Asiye Anne ise duygu doluydu. Yiğit ‘in annesi de ondan farksız değildi. Oğlunu ilk defa böyle görüyordu.
Zeybek oynamayı bitirdiklerinde bir kez daha alkış tufanı koptu. Arslan, diğerlerinden ayrılıp benim masama geldiğinde ayağa kalkıp sarıldım.
‘’ Çok güzeldiniz! ‘’
Biraz daha oturduktan sonra davetliler dağılmış, biz kalmıştık. Masaları toplamış oturuyorduk.
‘’ Bizim uçağımız varda, kalksak iyi olur. Düğün tarihi kesinleştiğin de tekrar geliriz. ‘’ dedi Aylin Hanım.
‘’ Komutanım, izninizle annemleri ben bırakayım. ‘’ dedi Yiğit. Arslan ‘a bakarak. Arslan, kafasını salladığın da Aylin Hanımlarla vedalaşmıştık.
Neredeyse güneş batmak üzereydi.
Onlar gittikten sonra Erdem ve Minel komutanlarda kalkmıştı.
‘’ Allah razı olsun kızlar sizden, çok yardım ettiniz bana. ‘’ dedi Asiye anne.
Gerçekten bugün çok yorulmuşlardı.
‘’ Az kalsın söylemeyi unutuyordum. Yarın sabahta bizim tabura gelin. Hep birlikte kahvaltı yapalım. ‘’ dedi Minel komutan.
Herkes onayladığın da yarın sabah buluşmak için sözleşmiştik. Tekrar oturduğumuz da Arslan kulağıma yaklaştı. ‘’ tüh, gene sabah kahvaltısı hazırlayamayacaksın bana. ‘’
‘’ Biz gitmesek mi? ‘’ dedim tereddütle.
‘’ Bizim için yapılan kahvaltıya mı? Sende ondan sonraki gün hazırlarsın. Merak etme yavrum, kahvaltı yapacağımız günler bol. ‘’ dedi. Arslan.
‘’ O olur. ‘’
‘’ Kalkalım mı bizde? ‘’ diye sorduğunda kafamı salladım. Asiye anne, Mehmet Baba ve Ece ile vedalaştıktan sonra arabaya binip eve gittik. Kapıyı açtığım da ayakkabıyı çıkardım.
İçeriye girdiğimiz de direkt salona yöneldim. Kendime koltuğa attım. Arslan hemen yanıma yatmıştı. ‘’ Çok bir şey yapmadık ama yorulmuş hissediyorum. ‘’ dedim.
‘’ Yorulduğunu gece daha iyi anlarsın. ‘’
‘’ Duşa gireceğim. ‘’ dedim koltuktan kalkarken.
‘’ Geleyim mi? ‘’ diye sordu salondan çıkarken.
‘’ Sen bilirsin! ‘’
Yatak odasına girip gelinliği çıkartıp duşa girdim. Sıcak su anında bedenimi rahatlatırken köpürttüğüm lifi vücudumda gezdirmeye başladım. Duşa kabinin kapısı açıldığında içeriye soğuk hava girmişti.
Arslan gelmişti. Arkamı dönmedim.
Arkadan elini uzatıp elimdeki lifi alıp, kendi gezdirmeye başladı. Lifi göğsümde gezdirdi ardından karnıma inerken lifi alıp Arslan ‘a döndüm.
Lifi yere atıp, ellerimi boynuna sardım. Arslan ellerini belime koyup duvara yasladı. Hızlıca dudağımı öpmeye başladı. Karşılık verdiğimde hızlı ama tutkulu bir şekilde öpüşüyorduk.
Uzun bir süre öpüştükten sonra nefes almak için geri çekildik. Elleri göğsüme ulaşmış, avucunda sıkıp bırakıyor ucuyla oynuyordu. Hissettiğim hazla kafamı geriye attım.
Bir eli karnımdan özel bölgeme indiğinde inledim. ‘’ Ahh! ‘’
Eliyle orayı okşamaya başladığında boynunda olan ellerim sırtına indi. Tırnaklarım, sırtını çiziyordu.
Bir elimi kaslarından özel bölgesine götürdüm. Arslan gibi onu okşamaya başlamıştım. ‘’ Ah! ‘’ bu sefer inleyen o olmuştu. Beni okşamaya bırakıp dizlerinin üzerine çökmüştü.
Dili özel bölgemi bulurken ellerimi kafasına koyup daha çok bastırdım.
‘’ Arslan! ‘’ hissettiğim haz giderek katlanıyordu. İnlememi ne kadar bastırmaya çalışsam da başarılı olamıyordum.
‘’ Ah! ‘’ bacaklarım titrediğinde zevk sularım Arslan ‘ın ağzına akmıştı, bazıları ise bacağımdan aşağıya doğru süzülmüştü.
Bacaklarım zevkten titrerken bu sefer ben dizlerimin üzerine çöktüm. Arslan ‘ın sertleşmiş penisini elime alıp sıvazladım. Başını ağzıma alırken, ellerim okşuyordu.
‘’ Ah! Ahsen! ‘’
Ağzımda git gellere devam ederken kasılmaya başlamasıyla geleceğini anlamıştım. Boşaldığında tüm sıvısını akıtmıştı.
İkimizde rahatladığımız da su dökünüp çıktık. Arslan, belinde havluyla yatağın üzerine oturmuştu. Vücudumdaki havluyu çözmeden kucağına oturdum.
Hala sert olan penisini net bir şekilde hissetmiştim. Kucağına iyice yerleştiğimde sürtünmeye başladım. Elleri havluyu bulduğunda açmıştı. Bedenimden düşen havluyla elleri göğsümü buldu.
Üzerinde hafif bir şekilde kalkıp havluyu açtım. Penisini özel bölgeme getirip tekrardan kucağına oturdum.
‘’ Artık, hep biriz ve beraberiz mon beaut soldat! ‘’
‘’ Artık, hep biriz ve beraberiz güzeller güzeli üsteğmenim! ‘’
…
Sabah gözümü açtığımda ilk olarak Arslan ‘ı görmek çok huzur vericiydi. Göğsünde yatıyordum. Kafamı kaldırdığım da kolumda ki elini kaldırdım. Gece yorgun olduğumuz için duşa girememiştik. Yataktan kalkıp hemen bir duşa girdim.
Duştan çıktığım da Arslan ‘da uyanmıştı. ‘’ Günaydın, güzelim. ‘’
‘’ Günaydın! ‘’ dedim neşeli bir şekilde.
‘’ Nasılsın? ‘’ dedi ve ardından alnımdan öptü.
‘’ iyim, sen? ‘’
‘’ Çok iyim, bende duşa gireyim sonra çıkalım. ‘’ kafamı salladım. Arslan duşa girdiğinde üzerimi giyindim.
Saçlarımı kuruturken Arslan ‘da duştan çıkmış, üzerini giyinmişti. Arkadan gelip elimdeki saç kurutma makinasını aldı ve saçlarımı kurutmaya başladı.
‘’ İyice kurutalım, hasta olmanı istemem. ‘’
Saçlarımı tamamen kuruttuktan sonra yola çıkmıştık.
Tabura geldiğimiz de masa kuruluydu. Asiye annemler gelmişti. Bizim geldiğimizi gördüklerinde ayağa kalktılar.
‘’ Hoş geldiniz! ‘’
Herkesle sarıldıktan sonra bizde masaya oturduk. Erdem komutanların gelmesini bekliyorduk. ‘’ her şey çok güzel görünüyor. ‘’ dedi Arslan.
‘’ Gelsinler de yiyelim. ‘’ dedi Nazlı sabırsızca.
Hepimiz yemek konusunda neredeyse Eren ‘e benzer olduk. Yaklaşık yirmi dakika sonra Erdem komutanlar kapıdan içeriye girdi. Onlarla da selamlaştıktan sonra masaya oturup kahvaltımızı etmeye başladık.
‘’ Arslan! ‘’ diye seslendi Erdem komutan kahvaltı sırasında.
‘’ Efendim, komutanım. ‘’
‘’ Ben daha doğrusu biz, Minel ile Yarbayla konuştuk. İstediğiniz zaman balayına çıkabilirsiniz. Sıkıntı değil. ‘’
‘’ Teşekkür ederim komutanım. ‘’
‘’ Sağ olun komutanım. ‘’ dedim bende.
Henüz Arslan ile böyle bir şey konuşmamıştık. Elbet konuşurduk, henüz zamanımız vardı. Daha sonra kimse konuşmamış sessiz sakin kahvaltımızı etmiştik.
Kahvaltıdan sonra taburun önüne çıkmış, oturmuş kahve içmeye başlamıştık. Minel ve Erdem komutanlar, Asiye annemler içeride oturmaya devam ediyordu. Biz hava almak için çıkmak istemiştik.
‘’ Ben hemen amca olmak istiyorum ona göre! ‘’ dedi Eren.
‘’ Tabi, tahmini ne zamana istersin? ‘’ diye sordu Arslan gülerek.
‘’ Valla, yaşım fazla geçmesin mümkünse yeğenim amcasının bu yakışıklılığından mahrum kalmasın. ‘’ herkes gülerken ileriden bize doğru koşan askeri gördüm. Endişeli gibiydi.
Arslan ‘ı dürtüp gelen askeri gösterdim. Yanımıza geldiğin de nefes nefeseydi.
‘’ Komutanım! ‘’ dedi zorlukla. Bana bakarak söylemişti.
‘’ Sakin ol, derin nefes al. Ne olduğunu söyle. ‘’ dedim.
‘’ Minel Albaya operasyon bilgisi geldi. Teröristlerle çatışan askerler sizlerden yardım istemiş. ‘’ ardından Arslan ‘a döndü.
‘’ Sizin içinde komutanım! ‘’
Hızla ayağa kalktık. Asker bizimle gelirken bilgi vermeye devan ediyordu.
‘’ Erdem ve Minel komutanda sizinle operasyona gelecek. ‘’ hep beraber içeri girdik. ‘’ Ayrıca, saldıran teröristlerin Sokur mu yoksa diğer gizli terörist mi olduğu bilinmiyor. Sokur en son ortaya çıktığından beri diğer kişiden hiçbir iz yok! ‘’
Minel ve Erdem komutanda bize doğru geliyordu. ‘’ Ahsen, siz hemen hazırlanın! ‘’ dedi Minel komutan. ‘’ Arslan, sizin üniformalarınız da geliyor. Hemen hazırlanırsınız. ‘’ Arslanları orada bırakıp hızlıca hazırlanmaya gittik.
Hazırlandıktan sonra taburun girişinde tekrar bir araya geldik. Herkes hazırdı. ‘’ Arabayla gideceğiz. Sokur ‘un adamlarını sivil halka yönelik harekete geçerken durdurmuşlar fakat desteğe ihtiyaçları var geç kalmadan gidelim. ‘’
Hızlıca yola koyulup alışveriş merkezine doğru yol aldık.
Hemen olay yerine geldiğimiz de arabayı bırakıp içeri girdik. Dışarı da bir sürü endişeli insanlar vardı, üst üste olayların olması daha çok gerilmelerine sebep olmuştu. Dışarıda olan kadar içeride de insanlar vardı. Olay üst kattaydı fakat teröristlerin görmemesi için temkinli ilerliyorduk.
Ara ara çıkan çatışma seslerini çok net duymaya başlamıştık. Yine de silah sesleri yukarıda endişeyle bağıran insanların seslerini bastıramıyordu.
Güvenlik girişinin olduğu yerde, oldukça terörist ve bir tane polis şehit vardı. Oldukça büyük bir alışveriş merkeziydi merdivenler aşağı ve yukarı olmak üzere sağ ve sol tarafa ayrılmıştı. Biz sol taraftan yukarıya çıkacaktık.
İlk kata çıktığımızda her yeri kontrol ederek bir kat daha yukarı çıkmaya başladık. Bu sefer yangın merdivenlerinden çıktık. Sessizce sırayla merdivenleri çıkıyorduk. En önde Albay Erdem ve Minel komutan vardı. Onların arkasından bizde geliyorduk.
Erdem komutan durduğun da bizde durduk. Silahını yukarıya doğrultmuş bakıyordu. Sokur, buraya da adamını dikmişti. Kapı kapalı da olsa silah sesleri yankılanıyordu.
Oldukça hararetli bir çatışma olacak gibi görünüyordu. Çünkü ardı ardına silah sesleri geliyordu.
Erdem komutan kapının önünde bekleyen teröristi vurduğun da hızla kapının oraya çıktık. Yavaşça kapıyı açtığın da oluşturduğu küçük aralıktan etrafa bakıyordu.
Mağazaların kapılarından ateş ediyorlardı. Çoğu mağazanın camlarına kurşun geldiği için kırılmıştı. Erdem komutan, kapıyı açtığın da hızla sağ tarafta bulunan mağazaya koştuk. Askerler o taraftaydı.
Bizim geldiğimizi gören askerlerin hemen yanına geçtik. Hala ateş edilmeye devam ediyordu. Mağazanın içinde tişört ve pantolon olan rafın arkasına geçmiştik. Ön kısmını teröristlere doğru çevirmişlerdi.
Evet, teröristlerin kalabalıklardı ama bizim gelmemizle beraber sayıları düşmeye başlamıştı. Askerler iyi çatışmışlardı biz gelince ise tekrardan güç kazanmışlardı.
Teröristleri buraya gömüp hep birlikte çıkacaktık.
Bir yanımda Minel komutan diğer tarafımda Arslan vardı. Teröriste ateş ettikten sonra biraz daha yanıma yaklaştı.
‘’ Balayına gidecekken operasyona giden ilk ve tek çift olarak tarihe geçeceğiz! ‘’
‘’ Öyle oldu değil mi? ‘’ dedim gülerek. Sanırım Erdem komutanda duymuştu, Arslan ‘ın yanında o vardı.
Bir yandan da teröristleri vurmaya devam ediyorduk. Biraz arkamızda duran asker inleyerek yere yığılmıştı. Başka bir asker hemen yanına gittiğinde durumunu kontrol etti. Onlardan olan bir askerdi.
‘’ Kolunu sıyırmış komutanım! ‘’ dedi yanına giden asker.
‘’ Devam edebilirim, komutanım! ‘’ dedi vurulan asker biraz güçlükle konuşuyordu.
‘’ Gerisini biz hallederiz, bir şey kalmadı zaten komutanım! ‘’ dedi Arslan. Dediği gibi teröristlerin sayısı azalmıştı. Bütün teröristlerin temizlendiğinden emin olunduğunda ekipler içeriye girmiş önlemleri almışlardı. Emniyet müdürü dahi olay yerine intikal etmişti.
Biz ise etrafı kolaçan ediyorduk. Emniyet müdürü yanımıza geldiğinde selam verdi. ‘’ Albayım! ‘’ dedi Erdem komutana bakarak.
‘’ Müdürüm! ‘’
‘’ Hepinizin eline sağlık, iyi iş çıkardınız. ‘’ dedi emniyet müdürü. Hepimize bakıp Erdem komutana geri döndü.
‘’ Bunca zaman yaptığınız işlerde öyleydi tabi. ‘’ Etrafına bakıp devam etti. ‘’ Ama görünen o ki Sokur durmayacak gibi görünüyor. ‘’
‘’ Evet, maalesef. Elimizden gelenin daha fazlasını yapmak için çabalıyoruz. ‘’ dedi Erdem komutan.
‘’ Ona şüphem yok. ‘’ Arkadan birileri müdüre seslendiğinde yanımızdan ayrıldı.
Hava karardığında olay yerinden ayrıldık.
İlk olarak Minel komutanları bırakmak için bizim tabura gelmiştik. Kapıda Asiye annemler vardı. Biz arabadan inince Arslan ile ikimize aynı anda sarıldı. ‘’ İyisiniz değil mi? ‘’ diye sordu hepimize endişeyle bakarak.
‘’ Hepimiz iyiyiz annecim. ‘’ dedi Arslan.
‘’ Aslında bu operasyon olmasa da Asiye teyze, Erdem komutanınızla ile birlikte sizi balayı için göndermeyi düşünüyorduk ama yarına kaldı. ‘’ dedi Minel komutan.
‘’ Yarbaydan izin almıştınız evet ama bu durumda gidemeyiz. ‘’ dedim.
‘’ Gidersiniz gidersiniz. ‘’ dedi Lavin.
‘’ Hayır, gideceksiniz çocuklar bu sizin hakkınız. ‘’ dedi Erdem komutan.
‘’ Komutanım, bizi düşünmeniz güzel her an operasyona çıkabiliriz ve içimiz rahat etmez. Gidip rahat takılamayız. ‘’
‘’ Takılacaksınız Arslan! Son sözüm budur size şimdi otel rezervasyonu yapıp gidiyorsunuz! ‘’
‘’ Aaa! Kovulduk! ‘’ dedim Arslan ‘a şaşırarak.
‘’ Peki, madem bu kadar gitmemizi istiyorlar. En azından İstanbul ‘da bir yerlerde bakalım. ‘’
‘’ O Olur. ‘’ dedi Minel komutan.
‘’ Ben baktım otel size beğenir misiniz bilemem tabi. ‘’ dedi Bahar telefonunu uzatırken. Küçük güzel ve tatlı bir butik oteldi. Yeşilliklerin arasındaydı. Arslan ‘a da gösterdiğimde o da beğendi.
‘’ Tamam, burası olur. ‘’
‘’ Tamamdır, yarına rezervasyonunuz hazır! ‘’
…
Hazırladığım bavulları arabaya koymak için kapının önüne koyuyordum. Arslan ve Eren ise arabaya taşıyordu bir haftalık gideceğimiz için çok bir eşya almamıştım.
Bizi yolcu etmek için evin önüne gelmişlerdi.
Bütün eşyalarımızı arabaya yerleştirdiğimizde evi kilitleyip arabaya bizimkilerin yanına geldim. Arslan ile sarılıp vedalaşmaya başlamışlardı.
Ben ile de vedalaşınca arabaya bindik. Asiye annenin elinde küçük bir sürahide su vardı.
‘’ Allah ‘a emanet olun! ‘’ dedi Asiye anne.
‘’ Dikkatli sürün! ‘’ demişti Mehmet Baba.
Arslan arabayı çalıştırdı. Camdan el sallarken bir haftalık tatil yolculuğumuz başlamış oldu. Camdan geriye bakarken gördüğüm tek şey bize arkadan el sallamaları ve Asiye Annenin suyu döküşüydü.
Yolumuz biraz uzundu o yüzden radyodan müzik açmıştım. Etrafı yeşilliklerle kaplı, küçük havuzu olan tatlı bir butik hoteldi.
‘’ Bir yandan göndermeleri iyi oldu aslında biliyor musun? ‘’ dedi Arslan. Fazla açık olan müziğin sesini kıstım.
‘’ Bu durumdayken gitmek içime sinmese de baş başa kalmak ikimize de iyi gelecek. ‘’ dedi.
‘’ Evet, bende öyle düşünüyorum. ‘’ dedim Arslan ‘a bakarak. ‘’Operasyonsuz bir hafta dayanabiliriz bence. ‘’
‘’ Bence de. ‘’ dedi gülerek.
‘’ Evliyiz ve ilk tatilimize gidiyoruz. ‘’ bu sefer ben gülümseyerek.
‘’ Aslında ilk onu yapmamız gerekirdi ama bize ters tepti. ‘’
Tekrardan kısık tonda müzik sesi ile yolu izlemeye başladım. Kısa süren sessizliği Arslan bozmuştu.
‘’ Ne yapsak otele gidince telefonları kapatıp, odadan hiç çıkmasak mı? ‘’ diye sordu.
‘’ Telefonları kapama fikri fena değil. ‘’
‘’ Kahvaltıyı dert ediyorsan tam saatinde oda servisini ben sunarım sana. Ama yatakta. ‘’ ardından göz kırptı.
‘’ Sana kalsa bütün gün çıkmayız. Pardon çıkamayız. ‘’
‘’ Diyene bak. ‘’ dediğinde hafifçe omzuna vurdum. ‘’ Arslan! ‘’
Arada konuşup gülerken vakit geçmiş otele gelmiştik. Otelin önüne arabayı park edip bagajdan eşyalarımızı aldık. Kapıdan içeriye girdiğimizde sol tarafta kitapların olduğu raf ve oturacak alan vardı. Resepsiyon hemen karşı tarafta duruyordu.
‘’ Hoş geldiniz! ‘’ dedi resepsiyonda duran kadın.
‘’ Hoş bulduk! Rezervasyonumuz vardı. ‘’
‘’ Kimliklerinizi alabilir miyim? ‘’ kimliklerimizi verip bir süre bekledik. Ayağa kalkıp anahtarı uzattı. ‘’ Oda 15. Ben size eşlik edeyim. ‘’
Resepsiyonun sağ ve sol tarafından bahçeye çıkan kısımlar vardı. Biz sol taraftan girmiştik. Bahçede altlı üstlü odalar bulunuyordu. Üst kısımda bulunan oda bize aitti birkaç tane merdiven çıkmamız yeterli oluyordu.
Resepsiyonist odanın kapısını açtığında anahtarı bana verdi. ‘’ İyi istirahatler! ‘’
‘’ Teşekkürler! ‘’ kadın gittiğinde kapıyı kapatıp odaya bir kez daha baktım.
Odanın kapısından girdiğimizde sağ tarafta banyo ve tuvalet vardı. Düz gittiğimizde direkt yatak ve balkonu görebiliyorduk. Gayet şirin ve tatlı bir odaydı bence. Yatağın karşısında komodin de vardı. Komodinin yanında ise küçük bir dolap duruyordu.
Bazı eşyaları dolaba astıktan sonra balkonda oturan Arslan ‘ın yanına gittim. Yanındaki sandalyeye oturdum. Odanın manzarası otelin bahçesini gösteriyordu. Havuz ile beraber.
‘’ Burası çok güzel. ‘’ dedim. Bahçeye göz gezdirirken.
Saat daha öğlendi, sabah erken yola çıkmıştık.
‘’ Restorana inelim mi? ‘’ diye sordu.
‘’ Olur. ‘’
Odadan çıktıktan sonra lobinin olduğu tarafa geldik. Otele ilk içeriye girdiğimizde restoranın sol tarafta kaldığını görmüştüm. Oraya dönüp biraz ilerlediğimizde restoranı görmüştük. Aynı yerde sabahları kahvaltı yapmak için açık büfe alanı da vardı.
Kendimize soğuk içecek söyledikten sonra dışarıda olan masalara oturduk. Burası direkt havuza bakıyordu.
‘’ İçecek çok güzelmiş. ‘’ dedim bardağı masaya bırakırken.
‘’ Sen daha güzelsin. ‘’ içeceğinden bir yudum alıp bana döndü.
‘’ Buradaki her şeyden… İçecekten, odadan, otelden, manzaradan, her şeyden, herkesten daha güzelsin Ahsen! ‘’
Bir an gerçekten ne diyeceğimi bilememiştim. Sevdiğin insandan hiç beklemediğin bir anda alınan iltifat şaşırtıcı bir mutluluk sağlıyordu.
Gülümsedim. ‘’ Seni çok seviyorum! ‘’ dedim masanın üzerinde duran elini tutarken.
İçeceklerimizi içmiş ardından odaya geri dönmüştük. Gelir gelmez yatağa uzanmıştık. İkimizde sırt üstü uzanıyorduk. Bugün dinlenme kararı almıştık.
‘’ Bu zamana kadar nerede olursam olayım içimde hep itiraf edemediğim bir his bir boşluk vardı. Seninle tanıştığım günden itibaren o boşluğun dolduğunu hissediyorum. ‘’ dedim tavana bakmaya devam ederken.
‘’ Ahsen! ‘’ dedi Arslan ardından kolunun üzerinde yan durarak bana döndü.
‘’ Sana o kadar aşığım ki bunu kelimelere dökmekte zorlanıyorum. Seni sana nasıl anlatacağımı bilmiyorum. Bu zamana kadar çok güçlü olduğumu düşünürdüm. Hiç bilmediğim, yaşamadığım duygularla sana yenildim. ‘’
O an tek bir şey arzuladım.
Arslan ‘ı öpmeyi.
Yattığım yerden doğrularak bir elimi Arslan ‘ın ensesine koyarak kendime çektim ve dudaklarını öpmeye başladım. Anında karşılık verdiğinde fazla ağırlığını vermeden üzerime çıkmıştı.
Hiç beklemeden üzerindeki tişörtü çıkardım. Ellerim sırtından aşağıya doğru inerken gerildiğini hissettim. Elleri ustaca tişörtümü ardından sutyenimi çıkarttığında hızlıca göğüslerime yöneldi.
Bir eli boş durmuyor pantolonumu çıkartıyordu. İç çamaşırımda bedenimi terk ettiğinde dili ustaca özel bölgemde gezinmeye başladı. Hissettiğim haz ve zevkle belim gerilirken saçında olan elim onu daha da bastırma isteğimi arttırıyordu. Arslan ‘ın da tamamen çıplak kalmasıyla penisini içime doğru itti.
Zevk dalgası bedenimizi sarıp sarmaladığında içime akması ile son buldu.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |