
‘’ Askerlerimizden ise Sokur ‘a bir mesaj var; Aslında bir nevi bu hepimizin mesajı da denebilir. Türkiye Cumhuriyeti’nin güvenli kollarında olmana az kaldı! ’’
Bölüm Otuz Bir – DEĞİŞEN DENGELER
ÜSTEĞMEN AHSEN ÖZTÜRK ‘TEN
Bugün, balayımızın ikinci günüydü.
Sabah erkenden kalkmış kahvaltıya gelmiştik. Sabah kuş cıvıltıları ile uyanmak huzurlu bir şekilde güne başlamamıza vesile oluyordu.
Kahvaltımızı ettikten sonra odaya çıkmış havuza girmek için hazırlanmıştık.
Havlu ve güneş kremi almıştım sadece. Havuza indiğimizde tek tük kişi vardı. Sabah saatlerinde havuza girmek de güzel oluyordu.
Şezlonglara eşyalarımızı koyduktan sonra direkt havuza girdim. Benden sonra da Arslan girmişti.
Şimdiden bile iyi gelmişti.
‘’ Havuz çok güzel. ‘’ dedim.
‘’ Evet. Bende beğendim. Yavaş yavaş gelmeye başlar millet. ‘’
‘’ Bu saatin verdiği keyif başka kaçırıyorlar. ‘’
Biraz yüzdükten sonra yorulmaya başladığım için havuz kenarına geçtim. Basamaklardan birine oturdum. Arslan yüzerek yanıma geldiğinde ‘’ ne oldu? ‘’ diye sordu.
‘’ Biraz oturmak istedim. ‘’
‘’ Çıkalım istersen. ‘’
‘’ Sen duracaksan dur. Otururum böyle. ‘’
‘’ Gel. ‘’ elimden tutup kaldırdığında havuzdan çıktık. Havluya sarılıp şezlonga oturdum.
Tamamen kuruduktan sonra güneş kremi sürüp güneşlenmeye başladım. İkinci günde bile kendimi yenilenmiş hissetmeye başlamıştım.
Tabi bunda bizimkilerin payı büyüktü. Bize kalsa gelmezdik bile buraya.
‘’ Aşkım, bizimkileri görüntülü arayalım mı? Dünden beri konuşmuyoruz. ‘’
‘’ Evet, doğru. ‘’
Telefonunu alıp aramaya başladı. İlk olarak Erdem komutan açmıştı ve Erenlerde yanındaydı. ‘’ Amcamı oluyorum! Çabuk söyleyin. ‘’
‘’ Eren! ‘’ demişti Yusuf.
O sırada Minel komutan ve Asiye anneler açmıştı. Şimdi bir aradaydık.
‘’ Nasıl gidiyor çocuklar! ‘’ dedi Mehmet baba.
‘’ Çok güzel babacım. Sizler nasılsınız. Bir durum var mı? ‘’
‘’ İyiyiz merak etmeyin, bizi düşünmeyin keyfini çıkarın. ‘’ dedi Minel komutan. Vedalaşıp telefonları kapamıştık.
‘’ Bir şeyler içelim mi? ‘’
‘’ Olur. ‘’ kabul edince garsona seslenip siparişi verdi.
Güneşin altında içeceklerimizi içerken vakit oldukça çabuk geçmişti. Tekrardan havuza girdiğimizde bütün günümüzü orada geçirmiştik.
…
Akşam yemeği için gelmiş duşa girmiştik. Hazırlanmanın son aşamalarını yaparken Arslan beni bekliyordu. Parfümümü sıktığımda ona doğru döndüm. ‘’ hazırım! ‘’ yanıma yaklaşıp elimi tutup öpmüştü.
‘’ Çok güzelsin! ‘’ çantamı alıp odadan çıkmıştık.
Restorana geldiğimizde bahçe kısmına havuza görecek şekilde oturmuştuk.
‘’ Ne istersiniz? ‘’ diye sordu garson.
‘’ Menü alabilir miyiz? ‘’ dedim. Garson elindeki menüleri bize verdiğinde yanımızdan ayrılmıştı.
‘’ Lahmacun yiyelim mi? ‘’
‘’ Lahmacun yiyelim mi? ‘’ dedik aynı anda.
‘’ Bakar mısınız? ‘’ dedi Arslan garsona seslenirken. ‘’ dört lahmacun alabilir miyiz? ‘’
Kısa bir süre içinde yemeklerimiz geldiğinde afiyetle yemiştik. Deniz ya da havuza gidildiğinde insan kesinlikle daha çok acıkıyordu.
Normalde yavaş yiyen biriyken ilk defa bu kadar hızlı yemek yememin başka bir açıklaması olamazdı.
Yemekten sonra içecek almış, şezlonglara oturmuştuk. Akşam serinliğinde oturmak çok iyi gelmişti.
‘’ Senin yanında olmak. ‘’ dedim ve durdum. Arslan ‘ın bana baktığını hissediyordum. Ben ise sadece öne doğru bakmaya devam ediyordum.
‘’ İçimde hissettiğim bu duyguyu tarif edebileceğim kelimeleri nasıl bir araya getireceğimi bilmiyorum. Sanırım benim için tarif edilemez bir duygu. ‘’
Arslan elimdeki bardağı alıp kendisininkiyle beraber yanındaki şezlonga koymuştu. Bir eli belimi sararken dip dibe gelmiştik.
‘’ Seni seviyorum. ‘’ dudağıma küçük bir öpücük kondurduğunda başımı göğsüme yaslayarak anın tadını çıkarmaya başladım.
TATİL DÖNÜŞÜ
Bir haftalık tatilimiz bitmiş artık dönüş vakti gelmişti. Sabah erkenden kalkıp eşyalarımızı toplamıştım. Otelden çıkış yapıp valizleri arabaya yerleştirmiştik. Annemlere ve ardından son sokur bükücüler grubumuza çıktığımızı yazmıştım. Yine günün erken saatleriydi. Trafiğe kalmama umuduyla erken çıkmıştık.
Yola çıkmadan önce Ece ‘den haber gelmişti. Haziran ilk haftasına tarih almışlardı nikâh için. Arslan ise kardeşinin vereceği için biraz morali bozuktu.
‘’ Ece nasıl olsa sevdiği kişiyle evleniyor, sende Yiğit ‘i tanıyorsun her zaman gözünün önünde yüzün düşmesin bu kadar artık. ‘’
‘’ Ben ikisinin adına da çok mutluyum ama abiyim de sonuçta. ‘’
‘’ Evet, abisin haklısın. ‘’
Yol arkada kısık seste açık olan müziklerle devam etmişti. Bir defa dinlenme molası vermiş kahve içmiştik. Az bir yolumuz kalmıştı.
Yarından itibaren eğer herhangi bir durum söz konusu olmaz ise kızlarla birlikte Ece’ye gelinlik bakmaya gidecektik.
‘’ Eve gidip biraz dinlenip yemek hazırlamak istiyorum. Resmen mutfağımı özledim! ‘’ dedim. Arslan ‘a doğru dönerek.
‘’ Birlikte girer yemek yaparız. ‘’
‘’ Olur. ‘’ dedim büyük bir sevinçle. Yemek yapmak en sevdiğim şeylerden bir tanesi ve yemekte öyle.
Yolculuğumuz trafiksiz ve kısa sürmüştü. Eve geldiğimizi diğerlerine haber verir vermez duşa girdim.
Duştan çıkıp giyindim ve mutfağa geçtim. Arslan, eşyalarımızı makinaya atmıştı bile. Benden sonra o duşa girerken ikimize de kahve yapmaya başladım.
Yanıma geldiğinde eş zamanlı olarak kahvede hazırdı. ‘’ Bugün menümüzde ne var Ahsen Şefim? ‘’
‘’ Hımm. ‘’ dedim kahveyi içerken.
‘’ Hamburger? ‘’ dedim.
‘’ Olur, o zaman malzemeleri alıp geliyorum. ‘’ dedi Arslan kahvesini bitirip alışveriş yapmaya çıktı. Çok geçmeden gelirken yemek yapmaya koyulduk.
Arslan patatesleri soyarken ben aldığı kıyma ile köfteleri yapıyordum. İkimiz el birliğiyle yemeği hazırladığımız için çabucak bitmişti.
‘’ Imhh… Çok lezzetli olmuş! ‘’ dedi Arslan.
‘’ Afiyet olsun sevgilim. ‘’
Yemeklerimizi yedikten sonra meyve tabağı hazırlamıştım. Balkona oturup keyifle yemeğe başladık. Evlenmiştik, balayımızı yapmıştık ve şimdi evimizde meyvemizi yiyorduk.
‘’ Tarif edemeyeceğim bir mutluluk var içimde. ‘’ dedi Arslan. Sessizliği bozarak.
‘’ Biliyor musun? Tam olarak bende öyle hissediyorum. ‘’
‘’ Yarın tabura uğrayalım mı? ‘’ diye sordu meyvesini yerken. ‘’
‘’ Olur, hatta oradan Asiye Annemlere geçer eve döneriz. ‘’ dedim. Meyve çok geldiği için çatalı bıraktım. ‘’ yiyor musu- Ne oldu? ‘’ Arslan gülümseyerek bana bakıyordu.
‘’ Senin annem diyen ağzını yerim. ‘’ dediğinde bende gülümsedim. Koltuktan kalkarken boş tabağı aldım. ‘’ Hadi yatalım, yoruldum. ‘’ dedim.
‘’ Olur, yatalım. ‘’
Bulaşıkları makinaya atmış, Arslan ile birlikte dişlerimizi fırçaladıktan sonra yatağa geçtik. O sırt üstü yatarken, başımı omzuna koyarak sarıldım.
‘’ İyi geceler, güzeller güzeli üsteğmenim. ‘’ dedi.
‘’ İyi geceler, mon beaut soldat. ‘’
…
Sabah erkenden kalkmış uykumu almış bir şekilde kalkmıştım. Arslan ise hala yatıyordu. Onu uyandırmadan mutfağa geçmiş kahvaltı hazırlamıştım.
Arslan ‘ı uyandırmaya geldiğimde komodinin makyaj masasının üzerindeki telefonu çalmıştı. Erdem Komutan arıyordu. Arslan, hala uyuduğu için ben açtım.
‘’ Buyurun Komutanım! ‘’
‘’ Günaydın, Ahsen Nasılsın? ‘’
‘’ iyim, Komutanım siz? ‘’
‘’ İyim, Arslan ‘ın hemen tabura gelmesi gerekiyor. Sokur ile ilgili sinyal aldık. ‘’
Telefonu kapadıktan sonra hemen Arslan ‘ı uyandırdım. ‘’ Ne oldu? ‘’ diye sordu uykulu sesiyle.
‘’ Operasyona gidiyorsunuz! ‘’ duyar duymaz ışık hızı ile kalkmış hazırlanıp, çıkması saniyeler sürmüştü. Arslan çıkarken arkasından dua etmeyi ihmal etmemiştim. Şimdi endişelerim, korkum onun için daha çok artmıştı. Birlikte operasyonlara çıkmaya çok alışmıştım. Sürekli beraber ve gözümüzün önündeydik.
Böyle olunca insan daha fazla merak ediyordu. Hiç dokunulmayan kahvaltı masasından birkaç lokma atıp topladım. Ardından Minel komutanların yanına gitmek için hazırlandım.
Balayı boyunca telefondan konuşsak da özlemiştim. Geldiğimden beri hiç susmamış sürekli bir konulardan konuşmuştuk. Minel komutan tamamen yarın tekrar başlamamı istese de bugün yarı gün başlamış oldum.
Bize gelen herhangi bir operasyon bilgisi yoktu. Komutanım sürekli eve gidip dinlenmemi söylediği için artık kalkmaya karar verdim.
Beş dakika Asiye annelerin yanına uğradım. Evde temizlik yapmaya karar verdiğim için fazla kalmamıştım. Alışveriş yapıp eve geçtim.
Bugün ancak böyle geçerdi. Yoksa ben Arslan ‘ı düşünmekten kafayı yiyebilirdim. Eve geldiğimde ilk olarak her yeri süpürmüştüm. Camları ve yerleri silmiş ardından toz almıştım.
Ev işini bitirmiş zaten çok uğraşılacak kadar da kirli değildi. Duşa girip kendime kahve yaptığımda salona geldim. Koltuğa oturduğum an vücudum yorulduğunu belli etti.
Televizyon açtığımda haberler başlamıştı. Kahvemi içerek televizyon izlemeye koyuldum.
Haberlerin neredeyse hepsi iç yakan cinstendi. İç çekerek kahvemi bitirdiğim bardağımı mutfağa götürmek için kalktım. Mutfağa geçecek iken spikerin sunduğu haberle olduğum yerde durmuş ve geri dönmüştüm.
‘’ Bir son dakika haberi gelecek şimdi ekranlarımıza, askerlerimizin yaptığı operasyonda terörist elebaşı olan Sokur ‘un yanında olduğu tespit edilen beş kişi yakalandı. Biliyorsunuz daha önce yapılan operasyonlarda da adamları ve mühimmatları Türk askerlerimiz tarafından ele geçirilmişti. Askerlerimizden ise Sokur ‘a bir mesaj var; Aslında bir nevi bu hepimizin mesajı da denebilir. Türkiye Cumhuriyeti’nin güvenli kollarında olmana az kaldı! ‘’
Spiker daha sonra başka bir habere geçerken elim kalbimdeydi. Onlara bir şey oldu sanmıştım. Verilen bu haber yüreğime su serpmişti. Daha önce Arslanların toprak altında kaldığını haberlerden öğrenmiştim. Tekrardan aynı şeyleri duyacağımı sanmıştım.
Operasyonun güzel geçmesi beni mutlu etti. Umarım Arslan da, diğerleri de sağ salim yanlarımıza dönerler. Mutfağa geçip bardağı bırakırken Arslan ‘ı aramıştım ama açmamıştı. O bana dönerdi sonra geri.
Saatler ilerlemişti. Televizyonda kanalları değiştirip değiştirip duruyordum. Yemek yiyesim de gelmemişti. Dört gözle Arslan ‘ın gelmesini bekliyordum.
Saat gece yarısını epey geçse de yine uyumamış, kapalı balkonda oturup bahçeye bakıyordum. Pek de izlediğim söylenemezdi dalıp dalıp gidiyordum. Birkaç gün sonra Ece ‘nin düğün alışverişi telaşına başlayacaktık. Umarım onunkini de mutlu mesut hallederdik.
Anahtar sesiyle gözümü açtığım da yerimden doğruldum. Uyuyakalmıştım. Kapı kapanma sesi duyduğum da hızlıca yerimden kalkıp araya gittim. Arslan gelmişti. Geldiğimi duymuştu ki bana döndü. ‘’ Uyandın mı? Işığın açık olunca gördüm seni. ‘’
‘’ Hoş geldin! ‘’ hızlıca boynuna sarıldım. Ellerini belime sararak karşılık vermişti.
Ellerim hala boynundayken biraz geriye gittim. ‘’ İyi misin, bir şeyin var mı? ‘’ dedim vücudunu hızla süzerken.
‘’ Aç mısın? ‘’ dedim hemen arkasından. Güldüğünde çok konuştuğumu anlamıştım. ‘’ Ee tamam, yorgunsun dinlen sen, açsan bir şeyler hazırlayayım mı? ‘’ tamamen geriye çekildiğimde ayrılmıştık.
‘’ iyim, bir şeyim yok. Hemen duş almak istiyorum o sırada sandviç hazırlar mısın? ‘’ dedi.
‘’ Tamam, geç sen hazırlıyorum. ‘’ Arslan duşa girerken mutfağı girip dolaptan sandviç için malzemeleri çıkardım. Yıkayıp güzelce kestim. Hemen hazırlanmıştı zaten. Yanına portakal suyu koyup tepsiyi salona götürdüm. Koltuğa oturup ayaklarımı uzattım.
Çok geçmeden Arslan ‘da gelmişti. Tepsiyi kucağına alıp koltuğa oturup yemeğe başladı. O kadar hızlı yiyordu ki, anlaşılan çok acıkmıştı. Sessizce onun sandviçini bitirmesinin bekledim.
Portakal suyundan son yudumunu alırken tepsiyi masaya koydu. Bana döndü elini bacağının üzerine iki kere vurdu. ‘’ gel! ‘’ hemen bacaklarına oturdum. Sırtım koltuk kenarına dayalıyken eli de destekteydi. Şimdi bacaklarımı az önce oturduğum yere doğru uzatmıştım.
‘’ Nasıl geçti operasyon? Haberlerde çıktı Sokur kaçmış. ‘’ diye sordum.
‘’ Evet, kaçtı şerefsiz. Yine buldu bir yolunu. ‘’ dedi sinirle.
‘’ Tamam, sakin ol. Yine adamlarından vurduk sıra ona da gelecek ve o sefer bir daha kaçamayacak merak etme. ‘’ elim yanağını okşuyordu.
Bir anda aklıma gelenle kaşlarımı çattım. Yanağında duran elimi çekip biraz geriye gittim. Anında fark etmişti. ‘’ Ne oldu? ‘’
‘’ Ben seni aradım. Haberlere çıktığı zaman açmadın, sonrada aramadın. Mesaj da atmadın? ‘’ dedim.
‘’ Merak ettim seni.. ‘’
‘’ Şarjım bitmiş güzelim, özür dilerim. Bir daha olmayacak. ‘’ bunları derken bile yüzünü yüzüme yaklaştırıyordu. Dudaklarıma kısa bir öpücük kondurup geri çekilmişti. ‘’ Yatalım mı? ‘’ diye sordu. Benimde çok uykum gelmişti.
‘’ Yatalım. ‘’
…
Günler geçmiş, telaşımız başlamıştı. Hafta sonu düğünümüz vardı. Ece ve Yiğit evleniyorlardı. Bizimkine benzer bir düğün olacaktı. Tek fark nikâhtan sonra Asiye Annemlerin evinde değil tuttukları açık alanda yemek vereceklerdi. Nikâh sonrası yemekte denebilir.
Haziran ‘ın ilk haftası, hafta sonuna denk geliyordu. Düğünleri de o zamandı. Kızlarla bizde kahvaltı etmiş öyle çıkmıştık, Asiye Annem ve Ece ‘nin gelmesini bekliyorduk. Ece ‘nin işi olduğu için kahvaltıya gelememişti.
İlk olarak yemek yiyecek daha sonra alışverişe başlayacaktık.
‘’ Nasıl geçti balayınız? ‘’ diye sordu Bahar.
‘’ Valla güzel geçti. Sizin sayenizde. ‘’
‘’ Neler yaptınız anlat biraz kız! ‘’ dedi Senay.
‘’ Daha çok oteldeydik. Havuz kısmında takıldık daha çok. ‘’ dedim.
‘’ Başka? ‘’ diye sordu Nazlı. Lavin, güler yüzle bizi dinliyordu.
‘’ Ne başka? ‘’ dedim. Üsten üsten bakış atıyorlardı.
‘’ Yeğen var mı diye soruyorlar. ‘’ dedi Lavin.
‘’ Hee. ‘’ dedim. Şaşırarak. ‘’ Bilmem, Allah Bilir. ‘’
‘’ Vardır vardır. ‘’
‘’ Yenge! ‘’ karşıdan gelen sesle oraya döndük. Asiye Anne ve Ece gelmişti. Karşıdan karşıya geçtiklerinde sarılıp, selamlaştık. Buluşmamız öğleni bulmuştu.
Direkt alışveriş yapacağımız merkeze geldik. ‘’ Ne yiyeceğiz? ‘’ dedim.
‘’ Sen ne istersin? ‘’ dedi Asiye anne. ‘’ Yani bir fikrin var mı? ‘’ diye devam etti.
‘’ Salata yiyelim bence kıyafetler deneyeceğiz fazla şişmesin karnımız. ‘’ dedi Ece.
Ece ‘nin fikri herkese cazip gelince lokantaya girip siparişleri verdik. Ya bu aralar iştahım açıktı ya da şuan fazla acıkmıştım bilmiyorum ama bir an önce yemek gelsin istiyordum.
Garson, salatalarımızı bırakıp gittiğinde tabağı önüme çektim. ‘’ Off çok güzel gözüküyor. ‘’ dedim. İstemsizce dudağımı ısırmıştım. ‘’ Normalde bu grubun yiyicisi Bahar ‘dı. Sabah kahvaltıda da iştahın fazlaydı. Sen yemezdin bu kadar? ‘’ dedi. Nazlı.
‘’ Evet, ama bu aralar biraz fazla yemeğe başladım. ‘’
‘’ Evlilik yaramış. ‘’ dedi Bahar. Daha sonra konuşmayıp yemeğimizi yemeye odaklanmıştık.
Yemek yediğimiz lokantanın yanındaki giyim dükkânı ile alışveriş maceramızı başlatmıştık. Güzel ve şık bir elbise beğenmiştim. İlk onu denedim. Üzerimde pek beğenmediğim için onu elemiştim. Bu mağazadaki elbiseler pek bana göre değildi.
Hiçbirimiz bir şey beğenmeyince çıkmıştık. İki, üç, dört derken biraz yorulmuştum. Ve henüz bir şey bulamamıştık. Yine bir mağazaya girdiğimizde tek bir elbise çekmişti dikkatimi.
Boğazlı, kolsuz, yırtmaçlı siyah bir elbiseydi. Hemen askıdan onu aldım. ‘’ Ben bunu deneyeceğim. ‘’ deyip hemen kabine gittim. Dışarıdan duyduğum seslerle anladığım kadarıyla diğerleri de bulmuştu bir şeyler.
Elbiseyi giyip kabinden çıktığım da yanımda başka bir elbise giyen Lavin ‘de çıkmıştı. Birbirimize bakıp ‘’ Ay! Çok güzel olmuşsun! ‘’ demiştik.
Oda önü düğmeli dizlerinin üzerinde siyah bir elbise giymişti. İkimiz elbiselerimizi beğendiğimiz için çıkartıp deneme kabininin önünde duran koltuklara oturduk. Tabi bizimkilerde çok beğenmişti.
Şimdi; Bahar, Nazlı ve Senay elbise deniyorlardı.
Nazlı, kabinden çıktığında askılı açık mavi bir elbise giymişti. Ona gerçekten çok yakışmıştı. Onun da içine sindiğinde bizim yanımıza oturdu.
Bahar ve Senay da elbiselerini giyip karşılarımıza geçmişti. Bahar; dizlerinin üzerine gelen, tek kolu uzun omuzu açık, kahverengi bir elbise giymişti.
Senay ise askılı bordo renkli bir elbise giymişti. Onun da yan tarafında yırtmacı vardı. İkisi de elbiselerini beğenmişlerdi. Elbiselerimizden emin bir şekilde kasaya geçip satın aldık.
Mağazadan çıktığımızda, ‘’ Bir yerde oturup kahve mi içsek? ‘’ diye sordum herkese.
‘’ Ay! Dimi? Kahve saatim geldi valla. ‘’ dedi Bahar.
‘’ Olur, içelim, hem daha enerjik oluruz. ‘’ dedi Ece. En son sıra onun gelinliğiydi. Onun işi de fazla uzun sürmezdi, hem sade bir şeyler bakıyordu hem de telefondan daha önce araştırma yaptığı için elinde modeller vardı.
Tekrardan bir yere oturduğumuz da kahvelerimizi içmeye başladık. ‘’ Oturduğumda yorulduğumu daha çok anladım. Tabi, tatlı yorgunluk hemen geçiveriyor. ‘’ dedi Asiye Annem.
‘’ Dur bakalım, anne belki bizim kızların da böyle bir telaşı olur. ‘’ dedim. Kızlara gülümseyerek bakarken. ‘’ Eren ile nasıl gidiyor? ‘’ diye sordum Bahar ‘a. Biz balayındayken onlar işleri biraz daha ilerletmişlerdi.
‘’ Valla çok güzel gidiyor. ‘’ dedi gülümseyerek. ‘’ Aman maşallah deyin. ‘’ dedi elini masaya vurarak.
‘’ Maşallah maşallah! ‘’ dedik gülerek.
Kahvemizi içtiğimde ikinci alışveriş maratonuna başladık; Ece ‘ye gelinlik bakma maratonu!
İlk gelinlikçiye girdiğimizde hemen koltuklara oturduğumuzda Ece ‘de hemen bir gelinlik bulmuş denemeye gitmişti. Onu beklerken aklıma gelen fikirle telefonumu çıkardım. ‘’ hadi fotoğraf çekilelim. ‘’ herkes poz verirken fotoğrafı çektim.
‘ Son Sokur Bükücüler ‘ grubuna girip fotoğrafı attım altına da ‘ Gelinimizin alışverişindeyiz! ‘ yazmıştım. Ece ‘yi ekleyip altına şunları ekledim. ‘’ Aramıza hoş geldin! ‘’
Kızların hepsine birden mesaj gelince merakla telefonlarına bakmışlardı. Onlarda hoş geldin mesajı yazmıştı. Sonunda erkeklerde gördüğünde onlarda ‘ iyi alışverişler, hoş geldin. ‘ tarzı mesajlar atmışlardı. Yiğit, hoş geldin güzelim yazarken. Arslan, duygusal olduğunu belirten emojisi atmıştı.
Eren, bizim fotoğrafın altına ‘ gelin olmuş gidiyor ‘ yazmıştı. Ece ‘nin kabinden çıkmasıyla dikkatimiz ona yönelmişti. Askılı, göğüs detayında fazla abartılı olmayan inciler bulunduran, üzerine yapışan bir gelinlikti. Çok yakışmış ve güzel taşıyordu.
‘’ Şuan gelinlik bakıyoruz, sonra konuşuruz. ‘’ yazdım hemen gruba. Ardından Ece ‘ye döndüm. ‘’ Çok güzel olmuşsun. ‘’
‘’ Çok yakışmış annecim. ‘’
‘’ Ya! Gerçekten güzel olmuş mu? ‘’ dedi mutlulukla.
‘’ Evet, güzelim bence bunu almalısın. ‘’ dedi Lavin.
‘’ Eğer içine sindiyse tabi, istiyorsan başka bak ama üzerine tam oturmuş. ‘’ Bahar ‘da belirtmişti fikrini.
‘’ Yok, yok bende çok beğendim. ‘’ yanında duran göreli kadına döndü. ‘’ Bunu alıyorum. ‘’
Telefona gelen bildirimle odağımı oraya çevirdim. Mesaj gruptan gelmişti. Yiğit, görebilir miyim? Yazmıştı. Ben mesajı açmadan bir tane daha bildirim geldi. Bahar, cevap vermişti bile.
‘’ Olmaz, uğursuzluk getirir. Düğün günü görürsün. ‘’ gelinliği satın alıp mağazan çıkmıştık. ‘’ O zaman evlere şimdi. Yani biz tabura da. ‘’ dedi Nazlı.
‘’ Acaba biz bu akşam dışarıya mı çıksak? Akşam yemeği. ‘’ diye sordu Bahar. ‘’ Ece ‘de gelse? ‘’ dedi Asiye Anneye bakarak.
‘’ Çıkın, tabi kızım. ‘’
‘’ Tamam, ben gruptan hemen yazıyorum. ‘’ demişti Senay telefonunu açarken. Bildirim geldiğinde mesaj attığını anlamıştım.
‘’ Akşam yemeğinde beraberiz. ‘’
…
Alışverişten eve geldiğimde hemen duşa girdim. Yoldayken Arslan ‘a haber vermiştim. O da eve geliyordu. Yaptığım duşun etkisiyle uyku çökmüştü vücuduma. Pijamalarımı giyip, havluyu saçıma sardıktan sonra yatağın içine girdim. Biraz telefona baktıktan sonra gözlerim kendiliğinden kapanmıştı.
Saçımda hissettiğim baskılarla gözümü açmıştım. Arslan yanıma yatmış, eliyle saçlarımı severken öpüyordu da.
‘’ Uyuyakalmışım, hoş geldin! ‘’ dedim uykulu sesimle.
‘’ Hoş buldum. Uyandırmak istememiştim, yatmaya devam et istersen. ‘’
‘’ Yok, akşam çıkacağız ya kendime geleyim. Çıkarız değil mi? Sana sormadım ama? ‘’
‘’ Sorun yok, çıkarız tabi. Hem bende sana onu diyecektim. Yorulmuşsundur, dışarıda yiyelim bugün diye. O da üstüne geldi. ‘’
‘’ Tamam, o zaman iyi olmuş. ‘’
Yataktan kalkıp saçımdaki havluyu çıkardım. Saçımın ıslaklığı gitmişti ama az bir şey kurutmadan rahat etmezdim. Biraz daha ıslaklığını aldıktan sonra fön çekip saçımı düzelttim.
Arslan ‘da hazırlanmaya başlamıştı. Gruptan diğerlerin de hazır olduğu mesajı gelince evden çıktık. Kızlar arabayla herkesi toplayıp en son bizi almaya gelecekti.
Oradan da yemek yiyeceğimiz restorana geçecektik. Deniz havası alalım istemiştik. Masamızı da ona göre ayarlamıştık.
Masalarımıza oturup yemeklerimizi sipariş ettik. Et yiyecektik. Yanında kola içerken Eren bardağını kaldırdı. ‘’ O zaman bu yemeğimiz Ece ve Yiğit ‘in muradına! ‘’ dedi.
Keyifli bir akşam yemeği yedikten sonra evlere dağıldık. Eve geldiğimizde hemen pijamalarımızı giyip yatağa girdik. Arslan ‘a sarıldıktan sonra onun sıcaklığında uykuya daldım.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |