2. Bölüm

şaşkın bir şekilde suratına öylece bakıyordum,dilim tutulmuştu ve bana sanki gel beni öp der gibi bakıyordu,
jisung- neyden bahsediyorsunuz?
minho üstüne doğru yürüdü ve çenesini tutup kaldırdı
minho-sizli bizli konuşmayı bıraksak mı artık
sert bir bakışla daha da yaklaşmaya başladı ve tekrar söze girdi
minho-video diyorum, biliyorum
jisung- peki nereden öğrendin bunu?
minho-kuşlar söyledi diyelim, sincabı kurtarmam için birkaç kuş yanıma geldi
gülümsemişti ve ben o an her şeyi unuttum bir anlığına,ilk defa bana gülmüştü,ilk defa biri beni zorbalamayı değil de sevmeyi denemişti,tam emin değildim ama karnımdaki o ölmüş kelebekler canlanmıştı, bunca yıl ölmemek için direnen kelebekler can çekişmeyi bırakıp özgürce uçmaya başlamışlardı, başım fena halde dönüyordu, bacaklarım tutmuyor, dilim kelimeler söylemek için can atıyordu,kalbim onu sevmek için bütün buzlarını kırıp tekrar kan pompalamaya ve birini sevmeye başlamıştı, ben sevmeyi bilmezdim, ne annemden ne babamdan ne de arkadaşlarımdan sevgi görmemiştim ki ben, beni hiç seven olmamıştı ki, beni hayata döndüren kimse olmamıştı o dışında.
aşık olmuştum, ona çok fena aşık olmuştum, belki kabul etmeye çekiniyordum belki korkuyordum ama buna inanmak istiyordum, ben aşık olmuştum...

minho-benden korkuyor musun sincap?
jisung-hayır, yani biraz evet gibi ama-
minho-şşşt benden korkuyor olabilirsin bu gayet normal ama zamanla alışırsın,şimdiye kadar pek alışan olmadı ama sen hırslı birine benziyorsun sincap
jisung-teşekkür ederim bu arada ismini öğrenebilir miyim?
minho-adım Lee minho, senin de Han jisung olmalı.
jisung-adımı nereden öğrendin?
minho- hmm biraz araştırma yaptım diyelim, kuşlar söyledi
dedi ve göz kırpıp üstüme daha da yürüdü, geri gitmeye başladım, o kuşlar kimdi ve Minho'ya nasıl ulaşmışlardı, kuşlar benim hakkımda ne biliyolardı,kuşları tanıyor muydum?
kulaklarıma gelen zil sesiyle irkildim ve duvara yaslandığımı minho'nun da karşımda olduğunu fark ettim, tek eli duvardaydı ve resmen ruhumun derinliklerine bakıyordu, yavaşca yaklaşmaya devam etti ve artık burunlarımız birbirine değiyordu,
minho-Kim Taehyung ile nasıl bir ilişkiniz vardı?
bir anda sorması şaşırtıcıydı, kuşlar acaba o olabilir miydi?
minho-jisung, berfin çiçeğinin hikayesini bilir misin?
jisung-hayır, bilmiyorum
minho-berfin çiçeği güneşe aşıktır, ama güneşi hayatında hiç görmemiştir,onu görünce öleceğini biliyordur ama yine de sevmeye devam ediyordur çünkü bu sadece sevgi değildir, aşktır bunun adı, berfin çiçeği,ölümü göze alarak güneşi görmeye karar verir ve onu gördüğü an ölür ancak güneşin ondan haberi yoktur, onun için canını verecek kişiyi tanımıyordur, güneş ise Aya aşıktır ama Ayı asla görmemiştir, hep birbirlerini kovalarlar ama asla kavuşamazlar, ancak bir gün tanrı onlara bir fırsat verir ve kıyamet yaşanır, güneş Aya gidip onu öptüğü an her şey son bulur ve dünyanın sonu gelir.kaybetmeden hiç bir şey kazanılmaz, cennet bile ölüm ister jisung...

anlattığı şey karşısında kafamda çok fazla soru işareti belirmişti, bunların Taehyung ile ne ilgisi vardı? şaşkınlığımı gizlemeye çalışırken benden uzaklaştı ve oradan çıkıp gitti,kendi kendime konuşuyordum
jisung- ne yaşadım lan ben az önce?