2. Bölüm

2. Bölüm

Ezgi Nur Alçın
ezginur543

"Hanımefendi" diyen bir ses duymuştum. Normalde bu saatlerde annem beni uyandırmak için gelirdi. Fakat annem beni "hanımefendi" diye uyandırmazdı.

"Hanımefendi burada uyuyamazsınız burada kalmanız yasak."

Ayrıca bu ses erkek sesiydi. Babam da olamazdı çünkü o bu saatte işteydi.

Tahmin yapmak yerine gözlerimi açtım ve yavaşça doğruldum.

Karşımda bir muhafız duruyordu. Rüyada olmalıydım, fakat rüyada düşünmek mümkün müydü?

"Şey koluma vurabilir misiniz?" Diye sordum. Muhtemelen deli olduğumu düşünecekti.

Hiç sorgulamadan koluma bir tane geçirdi. Fena vurmuştu.

İşin garip tarafı ise acıyı hissedebiliyordum. Rüyada değildim yani değil mi?

"Burada yabancısınız" Dedi muhafız. "Kralın yanına gitmelisiniz."

"Bence gerek yok." Dedim çünkü kralın aşırı gıcık bir karakter olduğunu biliyordum. Ayrıca kral sadece gıcık değil, muhafız da çok inatçıydı.

Kolumu tutup beni saraya doğru çekiştirmeye başlamıştı. Resmen beni sürüklüyordu. O kadar güçlüydü ki karşı koyamıyordum.

•••​

"​​Durum bu şekilde kralım." Muhafız konuştuğu her saniye beni burada ilk defa gördüğünü, burada yabancı olduğumu anlatıp durmuştu. Sinirim bozulmuştu evet, ama muhafız haklıydı.

"Anladım nerden geldin s-" derken kral, içeri prens yani Aren dalmıştı. Öyle üzgün görünüyordu ki neden bu kadar üzgün olduğunu merak etmiştim o an.

"Baba" dedi Aren ve yutkundu. "Şifacım ve hizmetçim kayıplar." Dedi cidden buna mı üzülmüştü?

Gerçi üzülmekte haklıydı. Çünkü hizmetçisi Masal yani baş karakterlerden biriydi.

"Bunun seninle alakası var mı?" Dedi kral bana dönerek. "Hayır efendim. Muhafızın dediği gibi buraya yeni geldim. Hiç bir yeri bilmiyor, hiç kimseyi tanımıyorum." Aslın da herkesi tanıyordum. Ama bunu bilmelerine gerek yoktu. "Atın şunu zindana. Bir kaç gün yemek vermeyin. Sadece 1 gün aralıkla su verin en azından suçunu itiraf edene kadar." Dedi. Cidden beni zindana attıracaktı bu adam.

"Ya da zindana atılmak yerine hizmetçim olabilir." Dedi Aren. Bu niye her konuya atlıyordu? Ben kimsenin hizmetçisi olmak istemiyordum. "Duydun oğlumu şimdi çıkın ve beni rahat bırakın." şaka mıydı bu? Ben kimsenin hizmetçisi olamazdım. Daha yatağımı toplamayı bilmiyordum.Aren pis pis sırıtıyordu. "çıkalım" dedi kapıyı göstererek. ne yaptıracaktı bu gıcık şimdi bana?

"Evet. İlk olarak bana kendini tanıtmakla başla bakalım." Dedi sırıtmaya devam ederek.

"İsmim Toprak 18 yaşındayım." Dedim kısaca her şeyimi bilmesine gerek yoktu.

"İsmin çok tuhaf" dedi garipseyerek "daha önce böyle bir isim duyduğumu hatırlamıyorum."

"Evet ben de sizin isminizi daha önce hiç duymadım." Demiştim onu tersleyerek ki bir anlığına prens olduğunu unutmuştum.

"Özür dilerim." Dedi beni şaşırtarak o niye özür diliyordu benim özür dilemem gerekiyordu.

Şaşkınlığımı anlamış olmalıydı ki büyük bir kahkaha patlattı. Mükemmel ilerliyordum. İlk dakikadan rezil olmuştum.

"Peki Toprak hanım ilk olarak kendi odanıza gidip hazırlanacaksınız. Dolabınızda hizmetliler için olan kıyafetler bulunuyor." Dedi önümdeki kapıyı açarak. İçeri girdiğimde kocaman bir odayla karşılaştım. Bu oda gerçekten hizmetliler için miydi? Burası öyle büyüktü ki gerçek dünyada 1 binanın 5 katı gibi görünüyordu.

Aren'in açtığı kapıdan girdim. Ve kapıyı kapattım. Dolabı açtım. Hizmetli kıyafetlerini çok merak ediyordum.

Dolabı açtığımda afalladım çünkü kıyafetler dünyadakilerle tıpatıp aynıydı.

Omuz silkerek kıyafetlerden birini aldım, ve giydim. Daha sonra da saçlarımı serbest bıraktım. Uzun koridora çıktığımda Aren'in beni beklediğini gördüm. Beni beklemesini beklemiyordum.

Beni baştan aşağı süzerek "güzel" dedi. Daha sonra kafasını kaldırıp gözlerime baktı. "Rica etsem odamı toplar mısın?" Dedi. Ben daha kendi yatağımı toplayamıyorum desem ne derdi diye düşündüm o an.

"Tabi ki efendim" dedim. Şu saygı konuşmaları beni bitiriyordu. Hiç alışık değildim.

"Harika" dedi sırıtarak. "Odam senin odanın yanındaki oda." Dedi. Hala sırıtmaya devam ediyordu. Bense suratına bakmadan odaya girmiştim. Odası o kadar da dağınık değildi. Toplanmamış bir yatağı vardı onu da ben halletmiştim.Aren odaya girip "teşekkür ederim." Dedi. Her fırsatta teşekkür edip duruyordu. Niye böyleydi bu?

"Rica ederim efendim." Dedim. Umursamayarak.

•••

Aren bir durmuyordu. Dakika başı yeni bir şey istiyordu. Masal burada nasıl duruyordu anlamıyordum. Gerçi o kendini kurtarıp kaçmıştı. Çeşke ben de kaçabilsem ama buna bile vaktim yoktu."Biraz oturmak ister misin fazla yorgun görünüyorsun." Dedi yorulurdum tabi sabahtan beri yapmadığımı bırakmamıştı.

"Tabi efendim." Dedim ve karşısındaki sandalyeye oturdum.

"Anlat bakalım." Dedi Allah aşkına neyi anlatmamı bekliyordu bu?

"Neyi anlatayım efendim." Diye sordum.

"Nereden geldiğini..." Dedi yani şimdi tek merak ettiği benim nereden geldiğim mi? Bir bahane bulmam şarttı. "Ben kendi krallığımdan kaçtım." Dedim. Off bahaneye bak. Krallığın neresi dese ne diyecektim? "Neden?" "Ulan sanane be adam" derdim ama diyemiyordum."Çünkü orada savaş çıktı efendim. Ailemi tahttan indirdiler. Bende buraya kaçmak zorunda kaldım." Dedim iyi idare ediyordum.

"Anladım." Dedi "Şimdi ne düşünüyorsun peki?" Ne düşündüğüm bu adamı ne ilgilendiriyor?

Kapı çaldı.

Sabah beni uyandırmaya çalışan muhafızdı bu.

"Efendim şifacınız ve hizmetliniz orman da ölü bulundu. " Dedi daha sonra derin bir nefes alarak devam etti. "Kralımız Toprağı odasına bekliyor."

Anlayamıyordum kralın neden beni bu kadar kafaya taktığını ama mecburen gidecektim.

"Toprak bana doğru söyle bunu sen mi yaptın?" Harika artık Aren de benden şüpheleniyordu. "Hayır efendim." Dedim sakince. "Tamam sana inanıyorum." Dedi "Teşekkür ederim efendim."

 

    

 

Bölüm : 14.01.2025 11:29 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...