
"Zaman her şeyin ilacıysa, fazlası intihara girmez mi?" -Oğuz Atay
⚖
Yorgunlukla gözlerimi araladığımda uyandığım yerin tanıdık gelmesiyle Eymen'in evinde olduğumu anladım. Bu akşam düğün vardı ve gece sadece eğlene diye çıkıp gidişimiz aklımdaydı. Yastığın altındaki telefondan saatte baktım şarjım yoktu ve saat 10'a geliyordu. Bugün düğün günüydü.
Hemen ayağa kalkmamdan dolayı dengemi sağlayamadan tekrar yatağa düşmüştüm. "Of!" Başım çok ağrıyordu ve kafama oturmayan düşündüğüm bir şeyler vardı. Anlık gözlerimi kapatınca aklım karıştı ve Eymen'in sesi canlanmaya başladı kafamın içinde; "Seni merak ediyorum. Yirmilerini, yirmilerinin ortalarını, neyi sevip sevmediğini, işini nasıl yaptığını, birini nasıl sevdiğini, saçlarının kısa halini..."
Gözlerim açtığımda aklıma gece eve gelirken arabada Eymen'in çok sarhoş olduğumu düşündüğü için bulunduğu serzenişi doldu. "En sevdiğin şeyleri, dinlediğin müzikleri, içmeyi sevdiğin şarabı."
Baygınca Eymen'e dönüp baktım neler dediği hakkında benim tek bir fikrim vardı. Eymen kafasını bana çevirdiğinde nefesini bıraktı. "Anlamıyor musun?" dedi gözlerini kıstı ardından "Bu konuşmalarımızı hatırlayacak mısın?" Kafamı iki yana salladığımda "Aşık olduğunda nasıl bir kadın olduğunu merak ediyorum Rana." diye devam etti.
Demek nasıl bir aşık olduğumu merak ediyordu. "Görmene izin vereceğim aşık olduğumda nasıl bir kadın olduğumu göreceksin..." diye mırıldandım gözlerimi kapatırken.
Bundan sonra nasıl davranacağımı bilmiyordum telaşla üzerimi değiştirdikten sonra aşağı indim. Mutfaktan kahvaltı sesleri geliyordu kapısını araladığımda Yeşim, Furkan ve Eymen masada oturuyordu. Eymen'i görmeyi bekliyordum ama akşamına düğünü olan çifti saat 10 olmuşken burada kahvaltı yaparken beklemiyordum.
Yeşim'e baktım. "Şaka yapıyorsun! Nasıl uyandırmadın bu saatte kadar?" Dedim. Her ne konuşuyorlarsa gülmeyi bırakıp Eymen'e baktı. "Emir, savcımdan gelince elimiz mahkum." Sesi biraz yüksek gelince istemeden yüzümü buruşturdum.
"Neyse." Dedim boş sandalyeye otururken. Eymen ayaklanıp önüme su ve ilaç bıraktı.
İçeceğim sırada "Aç aç olmaz." Diyerek elimden aldı hatırlamadığımı düşünüyor olabilirdi ama hatırlamıştım, resmen adama yol açmıştım.
"Yiyemem." Kahvaltılıklara bakıp kafamı geri çevirdim. Gerçekten başka zaman olsa yerdim ama şu an su bile içmek istemiyordum.
"Biraz ye o zaman öyle iç." Eymen'in ısrarı sonucu biraz yedikten sonra başımın ağrısını geçirebilecek ilacı içebilmiştim.
İnkar edecek durumda olsam bile aklım dün geceyle doluyken yaşadığımız o anı düşünmeden edemiyordum sadece tüm gün bunu düşünerek geçirebilirdim. "Ohoo uyudun mu?"
"Rana?" Kolumdan dürtülmemle gözlerimi hızla açtım.
"Olabilir." Dedim "Olabilir kafam karışık, yorgunum."
"Çok yorgunsan kalk odanda uyumaya devam et." Dedi Eymen.
Elimi yüzümü yıkamak için ayağa kalktım kafamı toparlamam lazımdı. "Bilmediğimiz başka bir şey mi var? Hasta mısın?" Diye sordu aceleyle.
Seslice nefesimi vererek yutkundum, bir şeyden dolayı içim kıpır kıpırken diğer şeylerden dolayı istemeden uzaklaşıyordum. Ellerimle yüzüme gelen saçlarımı geriye attım. "Bir şeyim yok."
Yeşim masadan kalkarak yanıma geldi. "Hayır. Ateşi yok."
"Bir şeyim yok." diye tekrarladım. "Yapacağımız şeyler yok mu? Neden burada oyalanıyoruz?" Furkan ikimize de bakıp Yeşim'e döndü. "Emin misin? Hastaneye götürebiliriz." Yeşim emin olamadan tekrar bakıp Furkan'a döndü. "Yok ama bilmiyorum. Eymen sen de bak."
Söylediğim şeyi kimse takmıyordu onlar gelin ve damattı saat ilerlerken burada keyifle oturmalarının hiçbir manası yoktu.
Eymen de oturduğu yerden ayaklanıp elini yüzüme koydu. "Yeşim haklı. Ateşi yok ama dinlensin siz çıkın birazdan, Rana biraz uyusun, uyandıktan sonra gelelim." İtiraz etmeliydim öyle şey mi olurdu? "İşimiz yok mu bizim?" parmağımla ikisini işaret ettim. "Düğünleri var. Daha Yeşim hazırlanacak." Dedim.
"Tamam. Eymen haklı biz şimdi Furkan ile düğün yerine gidip bakacağız. Çok iş yok zaten. Sen de biraz dinlenirsin."
"Evet. Rana bir bakıma Yeşim seni zorlamış gece zaten. Dinlenmen daha iyi olur." Hepsine kafamı olumsuzca salladım. "Dalga geçiyorsunuz." Yeşim beni öpüp mutfaktan çıktı hemen peşinden bende çıkıp mutfağın sürgülü kapısını çektim. "Yeşim beni onunla yalnız bırakamazsın." dediğimde aklından ne geçti anladım imayla bakıp "Korkma yemez seni savcım."
Oflayıp "Ben onu mu diyorum? Bir kere gelinin en yakın arkadaşı olmadan nasıl hazırlanmasını bekliyorsun?"
"Bir saatte en geç bir saatte otelde ol Rana, yoksa Eymen falan dinlemem." sonunda diyerek kafamı salladım.
Giriş katta bulunan lavaboda soğuk suyla elimi yüzümü yıkadım ve çıktım şimdi daha iyi hissediyordum.
"Eymen." Dedim seslenerek "Salondayım." sesi gelince salona girdim önünde bilgisayar açıktı. "İşin mi var?" Dedim.
"Yok, dinlenmeyecek misin?"
"Hayır. Gidelim mi?"
"Nereye gideceksin?"
Ayakta durmaktan sıkıldım koltuklardan birisine oturdum. "İlk otele gidip kıyafetimi alacağım. Sonra da Yeşim'in yanına gideceğim." Anladığını göstererek kafasını salladı.
Bilgisayarı kapatıp ayağa kalktı. "Gitmeden önce başka işin var mı?" Biraz düşündüm. Görüşmem gereken herkesle görüşmüştüm. İki kişi hariç. "Hallettim. Hepsi tamam."
"Ben de takımı alayım çıkalım." Eymen üst kata çıkarken ben evden çıktım. Çok geçmeden kapı tekrar açıldı.
"Seni otele mi götüreyim, yoksa arabanı almaya mı?" Biraz düşündüm arabam dün kına gecesi olan otelde düğünün olacağı yerde kalmıştı.
"Arabam orada zaten. İlk benim kaldığım otele gidelim oradan geçeriz. Furkan'la işin varsa ben taksi çağırırım." Dedim.
Takımı olduğunu düşündüğüm kıyafeti arkaya astıktan sonra arabaya bindik bu cevap zaten yeterince açıktı. Yola çıktıktan birkaç dakika sonra konuştu. "Kaçta gideceksin?" Dedi uçağımı sorarak. "Bu sabah 5 gibi."
"Yeşim'den duydum sonuç gelmiş artık avukat değilmişsin tebrik ederim." Dedi hafifçe gülümseyerek bana döndü. "Ya öyle oldu." Dedim.
"Keyfin yok." dedi.
"İşi kabul etmeyeceğim. Avukat olarak kalmaya karar verdim." dedim.
"Neden? Boşuna çabalamadın ya baştan istemiyor olsaydın bu yolu denemezdin."
"İlk banada iyi bir fikir gelmişti ama hayatın başka planları varmış farklı iş tekliflerini değerlendiriyorum." hemen merakla ekledim hem de konuyu değiştirmiş oldum. "Yeşim başka bir şey demedi mi?" Dedim. "Hayır. Söylemesi gereken bir şey var mı?" Camdan bakıp tekrar ona döndüm. Bunu söyledikten sonra zaten bana dönüp baktığını hissetmiştim.
"Yeşim'in söyleyecek bir şeyi yok."
"Senin." Yoldan gözünü tekrar ayırdı. "Söyleyecek bir şeyin var mı?"
"Ben hakkımı gecedeki vedama saklayacağım." Dedim gece söyleyeceğimi söylemiştim zaten. "Geceye kadar ne düşünmeliyim?" Birbirimize baktığımızda hemen gözlerimi kaçırdım, ben buraya ait değildim benim başka bir hayatım vardı.
"Açık olmak gerekirse bilmiyorum."
Nefesini sesli bir şekilde bıraktı. "Belirsiz bir insan mıyım? Seni çok mu yoruyorum?" Diye sordum. Geçen gece Yeşim bundan bahsetmişti.
"Hayır aslında oldukça haklısın. Bir günde bir karara varmanı istemem doğrusu." Sözünü merak içinde kestim "Sen bir günde mi karar verdin?"
Yüzünü tekrar birkaç saniye yüzümde tutup yola döndü.
"Ben de hakkımı gece kullanacağım."
"Aslında." Dedim durarak doğru kelimeyi arıyordum. "Birbirimize hiç benzemiyoruz, ama araştırmalara göre insanlar kendilerinden bir parça buldukları kişilerden hoşlanırmış."
"Peki bu kötü bir şey mi?" dedi ve tekrar konuştu. "Birbirimize şu an benzemiyor olmamamız ya da böyle düşünmemiz daha iyi tanışmamız için bir işaret olamaz mı Avukat Hanım?"
Gülümseyip cevap verdim. "Göreceğiz Savcım."
"Görelim bakalım."
Otel odasına girer girmez. Aceleyle valizin içinde duran kıyafetimi çıkartıp yatağın üstüne koydum zaten kılıfın içindeydi. Çanta ve ayakkabıyı da hazırladıktan sonra çıkmak için son kez odaya baktım hazırlıksız yakalandığım için biraz dağınık bırakmıştım. "Bu karmaşayı gelince toplarım." Yatağın üzerinden eşyaları aldıktan sonra çıktım.
Eymen arabada bekleyeceğini söylemişti. Arabaya geri döndüğümde telefonuyla ilgileniyordu. Eşyalarımı arabaya yerleştirdikten sonra bindim. "Her şey tamam mı?" Arka koltuğa baktım. "Tamamdır."
"Furkan'ı arayabilir misin?" Elimde duran telefonumu gösterdim.
"Bende numarası yok." Kendi telefonunu uzattı. "Benden ara." Aldım ama şifre istiyordu. "Şifreli açıp ver istersen." Dedim.
"Şifre 7262." şifreyi girdikten sonra kombinasyon şekli garibime gitmişti.
"Anlamı var mı?"
"Yok."
Rehbere girip Furkan isminin üzerine tıklayıp kulağıma götürdüm. "Efendim."
"Furkan benim Rana. Eymen nerede olduğunu soruyor." Diyerek açıklama yaptım. "Yeşim otelde hazırlanacak ben annemlerdeyim birazdan çıkacağız Eymen nereye geleceğini bilir."
"Tamam. Görüşürüz."
Telefonu kapattıktan sonra "Annesindeymiş birazdan çıkacaklarmış Eymen nereye geleceğini bilir dedi." Telefonu Eymen'e uzatırken elimi geri çektim. "Önce bir şey sorabilir miyim?" Dedim.
Kafasını salladı "Evet sor."
"Furkan'la Yeşim arasında bir şeyler oldu. Furkan bazı şeyleri geç söylemiş ya."
"Evet nişanlanmış olduğunu Yeşim yeni öğrendi." Dedi bildiğini söyleyerek.
"Yeşim'e bugüne kadar söylememesinin ne gibi bir sebebi var? Yani itham etmek istemiyorum ama Yeşim'i üzmesini istemiyorum bitmiş gitmiş bir şeyin daha dün ortaya çıkması biraz saçma ve gereksiz."
Tüm ciddiyetiyle "Furkan ve Yeşim arasındaki mesele. Aralarında birbirlerine bahsetmedikleri şeyler olabilir. Ama Furkan bilerek Yeşim'i üzmez." Dedi.
"Nasıl bunu onaylıyor musun? Furkan'ın düğünden bir gün önce söylemesi sanki başka bir krizin üstünü örtüyormuş gibi değil mi?"
"Furkan bundan niye daha önce bahsetmedi bilmiyorum. Ben biliyordum ama benim söylemem doğru olmazdı ve söylemedim ikisi arasında, dedim." cümlesi biter bitmez dönüp bana baktı. "Ayrıca onayladığımı söylemedim."
Son söylediği şeyden ötürü kendime engel olamadan "Sen söyler miydin?" Dedim. Eymen ise sanki biz bir ilişki içindeymişiz gibi cevap verdi. "Eyşan'ı zaten biliyorsun."
"Hayır mevzumuz Eyşan değil, o değil işte."
"Rana." Dedi sıkılarak "Gerçekten ne öğrenmek istiyorsan sor. Lafı çeviriyorsun anlamıyorum sanma. Senden bir şey gizleyecek durumda değilim zaten zor güveniyorsun."
Kahvaltı sırasında içimde olan his tekrar baş gösterirken evirip çevirmeden sorumu sordum. "Biz onların yerinde olsaydık sen nişanlanmış olmanı demiyorum bak, başka herhangi bir şey saklar mıydın?" Dedim.
"Durumuna ve gidişata göre değişir aklından ne geçiyor bilmiyorum ama her ne geçiyorsa sen saklamaz mısın?"
Sakladığım şeyler yok değildi. "Benimde duruma göre değişir. Sonu sana zarar verebilecek bir şey olsaydı..." biraz durdum ve düşündüm ama cevabım netti. "Saklardım." dedim.
"Var mı? Öyle bir şey?" dedi.
Vardı. Belki topu gece diyerek şu anlık atmış olabilirdim ama vardı. "Hayır ne saklayabilirim?" Dedim.
"Öyle diyelim öyle olsun. Ama bir şey daha var ki ben yalan söylendiğini anlayabiliyorum."
"Bence birbirimizi tanıma yolundayken bu kadar emin olamazsın." Sadece buraya yerleşeceğimi söylememiştim. Ellerimi kucağımda birleştirdim ara ara konuşmanın gerginleşeceği zamanlarda Eymen'le göz göze geliyorduk.
"Sana söylemediğim şeyler var, evet ama bunların hiçbirisi sana zararı dokunabilecek şeyler değil. Hepsi benimle ilgili benim sınırlarımla ilgili bilmek zorunda değilsin."
"Böyle bir iddiam hiçbir zaman olmadı Rana." dedi "Ama şunu söylemeden geçemeyeceğim sana zararı olabilecek bir şeyin ucu bana da dokunur."
Cümlesi biter bitmez telefonum çaldı. Elimde hâlâ Eymen'in telefonu duruyordu, telefonunu ona uzatarak kendi telefonuma baktım Ressler arıyordu uzun zamandır aramadığı için şaşkındım. En azından kafamı dinlemiştim. Telefonu açarak kulağıma götürdüm açar açmaz "Sana bir sürprizim var." Dedi.
"Seni daha sonra arayacağım." Dedim sıkıntıyla uzatmasını hiç istemiyordum. "Niye böyle yapıyorsun? Aramızda bir sorun yok sanıyordum."
"Sorunumuz olduğunu biliyorsun. Gelince görüşeceğiz zaten." Pes etmiş şekilde konuştu. "Peki halledecek miyiz?" dediğine açık olarak "Hayır sanmıyorum." Dedim biz dün ayrılmamıştık uzatmanın manası yoktu.
"Başkası mı var?" Eymen'e kısacık bir an baktım. "Gelince konuşuruz tamam mı?"
Telefonu kulağımdan çekip kapatacaktım ama konuşmasıyla tekrar dinledim. "Başka bir sorun var. Ben seni uzun zamandır tanıyorum. Ailenle mi ilgili?" Uzatmasından nefret ediyordum ve artık ona güvenmiyordum.
"Sen söyle, onlarla mı ilgili?"
"Anlamadım?" Dedi.
Nefesimi verip "Evet. Kafam karışık." dedim yumuşamaya çalışarak. "Neden? Bana ne olduğunu anlatırsan sana yardım ederim." dedi karşılığında.
Bu konuşmadanda ondanda çok sıkılmıştım.
"Sağa çeker misin?" dedim Eymen'e, çok geçmeden arabayı sağa çekti kemerimi çözer çözmez indim. "Ressler sana son kez söyleceğim. Artık konuşacak bir şeyimiz yok. Benim sorunlarım seni ilgilendirmez."
Bir süre duraksadı telefonu kapatıp kapatmadığına baktım. "Kim söyledi?" Dedi. Anlamayarak sordum. "Neyi kim söyledi?" Dedim. "Bilmiyormuş gibi yapma. Bana böyle davranmanın tek sebebi, onu öğrenmiş olman. Nereden haberin oldu?" Ne söylüyordu bu?
Eğer tahminlerim doğruysa Ressler onun da işin içinde olduğunu düşündüğümü anlamış mıydı?
Kısa bir an Eymen'e baktım. Beni izliyordu. Bunu anlamanın tek yolu vardı kabul etmek.
"Haberim var." dediğimde "Tek bir geceydi. Sen gitmiştin ve-" dedi. Bu aslında benim için artık bir sorun değildi çünkü ben Ressleri çok önceden bırakmıştım.
Şu an ise kendisi itiraf etmişti.
"Anlıyorsun. Konuşmamızı gerektiren bir durum kalmadı." Telefonu kapatıp havayı içime çektim. "Aptal."
Düğün sonrası gidip döndükten sonra ilk işim yeni hat alıp numaramı kimseye vermemekti. Geri arabaya döndüğümde Eymen "Bir sorun mu var?" dedi. Az önce bir şey saklamak konusu konuştuktan sonra yok desem ne olurdu? "Ona güvenmiyorum. Yüzüne karşı da söylemek istiyorum ama kesinlikle bu işin içinde mi öğrenmeden yapamam." Dedim içim sıkılarak.
"Ne zamandır birlikteydiniz?"
"Uzun zamandır değiliz. Buraya gelmeden birkaç ay önce anneannem vefat ettiğinde ayrıldık."
Kafasını sallayıp arabayı hareket ettirdi. "Zor zamanında mı ayrıldınız? İkisinin arası nasıldı?"
"Zorun daha zoru yoktu. Araları bizim anneanne-torun ilişkisinden iyiydi ama bilmiyorum, ne biliyorsam yanlış çıkıyor zaten."
"Şu anlık bildiğini belli etme. Eğer öyleyse bunun üstünü kapatmak isteyebilir."
"Artık ona gerek kalmadı. Hiçbir şekilde tekrar olmayacağımızı biliyor." Söyledikten sonra omzumu silktim.
"Pek üzülmüş gibi değilsin." dediğinde ne düşündüğünü anlamaya çalıştım kalpsiz olduğumu düşünmüyordur umarım.
"Üzülmedim. Dediğim gibi ayrıldık ne yaptığı beni ilgilendirmez artık." dedim açıkça.
"Nasıl bir şey bu tip?"
"Otele ne kadar kaldı?" Diyerek konuyu değiştirmeye çalıştım. "Sarışındır." Diye diretti.
"Evet." dedim, fazla bebeksi bir yüzü vardı her durumda masum gözükebiliyordu mesela.
"Avukat mı?" dedi bu kez Eymen.
"Polis."
"Çok aradın mı?"
"Eymen." diyerek artık bir uyarıda bulundum. "Çocukluk arkadaşım bunu tartışıyoruz işte. Tesadüf mü değil mi?" Dedim.
"Nasıl bir sarışın?"
"Düz sarı işte."
"Yunan olabilir mi?"
"Niye?"
"Ee sarı falan. Yüzebiliyor mu?" Nefesimi dışarıya bırakarak camı indirdim.
"Bilmiyorum. Denize dökerken haber verirsin."
Yüzümü tekrar çevirdiğimde biraz güldüğünü gördüm.
⚖
Yeşim gelin odasında her şeyi hazır şekilde bekliyordu sadece kalabalık arasına girmeden önce bir saat bana izin vermesini istemiştim normal zamanda bu süreyi vermezdi heyecanını gelin olmasını öne sürerdi ama şimdi ne dersem kabuldü. "Rana daha hazırlanmadın mı?" Dışarıdan gelen Kerem abinin sesiyle oturduğum yerden kalktım.
Aynada son kez saçlarıma bakıp kapıyı açtım.
"Saçların." Dedi şaşırarak Kerem abi. Pişman mı olmuştum bilmiyordum ama gözlerim dolu doluydu. "Çok kırıkları vardı. Bakımı zordu." Dedim zorla çıkan sesimle. Bir adımda yanıma gelip sarıldı. "Tamam bu da çok yakışmış. Bir şey demedim abim."
"Ben hiç bu kadar zorlanmadım. Karşıma kim çıksa savunma yaparım ama söyleyecek bir şey, bulamıyorum." Kollarımı indirdim. Yüzüme baktı. "Ne söylemek istiyorsun da söyleyemedin bu zamana kadar?" Sonra yüzüme bakıp güldü.
"Ağlama makyajın bozulacak." Zorla güldüm. "Kalacağım demedim. Olur da demedim. Bizden olur demek istiyorum çok demek istiyorum ama abi."
Cinayetin detaylarını anlatmadığım geldi aklıma. "Tehdit ediliyorum." hemen kaşları çatıldı benden bir iki adım uzaklaştı.
"Ne demek tehdit ediliyorum?"
"Herkes biliyor gizli değil. Şimdi karşımda kim var bulsam, ama kim bilmiyorum." Dedim.
"Ona bu endişenden bahsedersen Eymen seni anlar."
"Ama gideceğim?" Dedim.
"Geri döneceksin." dedi tek kişilik odanın içindeki yatağın üzerine otururken.
Yüzümü ona doğru dönüp "Ya oraya gidince vazgeçip gelmezsem?" diye sordum tedirgince.
"Geleceksin çünkü seni burada artık bekleyen tek kişi biz değiliz." dudağımı yalayıp nefes aldım. Yeşim'i fazlasıyla bekletmiştim. "İnelim mi aşağı."
"İnelim."
Oturduğu yerden kalkıp girmem için kolunu uzattı. "İlk dans benim demiştim."
"Eymen'i düğünden sonra konuşacağız. En son abiler öğrenemez hiçbir şeyi." serzenişine kıkırdadım.
Balo salonuna yaklaşınca "Önce Yeşim'e baksaydım?" Demeyi ihmal etmedim bu sırada yürümeye devam ediyorduk.
"Hazır zaten o hemen gelirler." diyerek beni geçiştirmeye çalıştı ama mümkün değildi.
"O kadar geç kaldım mı? Yeşim beni bekliyordur." Dedim kaygıyla.
Gülay Teyze, Mete Amca , Melike Hanım ve Cihat Bey yan yana durmuş kapıda gelenleri bekliyorlardı. "Gözüm kızarmış mı? Biraz daha bekleyip mi girsem?" Dedim hemen durduk Kerem abi biraz yüzümü inceledi. "Yok yok, sen gelinin kız kardeşisin." Kalabalık salona baktım çok doluydu hafif bir müzik çalıyordu içeriye girmemiştik sadece kapıdan bakıyorduk ama kalabalık salonda gözlerim tanıdık tek bir kişiyi aradı.
Kerem abinin yönlendirmesiyle içeriye girdik, ilk Gülay teyzeye sarıldım. "Yeşim birazdan gelecek ben yanına çıkacağım." Dedim.
"Güzel olmuşsun. Buradan bakın birilerine..." Dedi. "Gülay teyze." Dedim sesten dolayı kulağına yaklaşırken "Ben sana sonra anlatacağım sen bana birini bulma şimdi." derken gözlerim tekrar salonu dolandı.
Tamam anlamında kafasını salladı. Anlaştığımıza sevinerek Mete amcaya geçtim.
"Heyecan var mı kızım?"
Cümlesine tebessüm ederken "Birazcık." Dedim sarıldıktan sonra ayrıldık. Melike Hanım'a gelince gülümsedim. "Hoş geldin."
"Siz de." Cihat Bey'e baktım. "Rana, yakışmış." Dedi saçıma bakarak incelikle.
"Teşekkür ederim." Arkamda bir yere bakındı bir süre. "Eymen de buralardaydı. Göremedim şu an ama."
Boğazımı temizleyerek "Önemli değil." dedim. "Bu arada Yiğit'le tanışmışsınız."
"Maalesef." Dedim şakayla karışık.
Kerem abi de yanımda yerini aldı. "Seninki saat 11 yönünde..." hemen o tarafa baktım. Eymen ve Eyşan ayakta müziğin muhtemelen çok gelmediği bir yerde tartışıyor gibi gözüküyorlardı. Bugünde eski sevgililerle tartışma günüydü sanırım.
"Eyşan yanında." Dedim. Hızlı bir şekilde konuşuyorlardı.
"Merak etme yeni geldi." İçimdeki his gitsin diye birkaç kez yutkundum. "Kararın değişmesin. Sadece konuşuyorlar." dediğinde tekrar yutkunmaya çalıştım.
Gülay teyze yanıma geldi. "Gel misafirlere bakalım."
"Teyze benimle mi?"
"Sende benim kızımsın." Kolumdan tutarak masaların arasına götürüldüm.
"Yeşim'in arkadaşı, evet evet diğer kızım." Önüme dönüp bana gülümseyen kişiye baktım.
"Çok affedersiniz." Gülay teyzeyi masanın biraz uzağına çektim. "Ama anlaşmıştık hani kimseyi bulmayacaktın?" Dedim. "Bul dedin ya." Dedi. "Hayır bulma dedim. Var birisi dedim." Gülay teyze şok içinde kalamadan mecburen tebrikleri almaya devam ederken oradan ayrıldım.
Kerem abiyi ararken, gözlerim ikisine denk gelsin istemedim. Mete amcayı görünce yanına yürüdüm. "Ben Yeşim'lere bakıp geliyorum."
Tamam anlamında kafasını salladı. Hemen salondan çıktıktan sonra büyük holde ilerleyip merdivenlerden teker teker çıktım. Gelin odasının önüne gelince kapıyı açtığımda Yeşim odanın içinde tek başına volta atıyordu. "Niye teksin?" dedim.
Yeşim'e baktığımda nude tonlarında makyajı, at kuyruğu şeklinde sol omzundan dökülen sarı saçları üzerinde beyaz bir toka takılıydı gelinliği ise straplez, göğüs kısmı simetrik, eteği çok kabarık olmayan ama kat kat inen tülsüz gelinliğiyle gerçekten büyüleyici gözüküyordu.
"Furkan yok." dedi olabildiğince sakince. "Nasıl yok?" Dedim.
"Eymen bakıyor şimdi, aradım onu. Nolur Rana sen de gidip bak bir yerlere." Kafamı sallayarak çıktım. İçeriye servis yapan bir görevliyi durdurup fazla telaşa sokmadan "Damadı gördünüz mü?" Dedim. Şimdi çıktığım kapıya bakarak "Şu an odasında olmalı." Diyerek beni yanıtladı.
Kafamı salladığımda o yoluna devam ederken, ben yürümeye devam ettim.
Birkaç yere daha girip baktıktan sonra nerede olabileceğini düşündüm. Telefonumu hazırlandığım odada bırakmıştım ve onu alıp en azından Eymen'le haberleşebilirdim. Tekrar odaya çıkıp Kerem abiyi arayabilirdim. Odanın önüne gelince durdum. "Anahtar, anahtar." Çıkarken almamıştım ki.
Asansöre doğru geri yürürken odanın kapısı açıldı.
"Rana?" Furkan asansörden indi ve bana baktı. "Seni arıyorum." Dedim sinirle. "Ben de seni arıyorum." dedi hiçbir mantığı olmadan. "Sen beni niye arıyorsun?" Diye sordum sonra telaşla tekrar konuştum ve kapısı kapanan asansör düğmesine tekrar bastım. "Sen sorma. Düğün vakti geldi herkes sizi bekliyor." Dedim açıklama yaparak.
"Sana söylediğim şeylerde haklıydım ama üstüne çok gelmemeliydim. Eymen var arada."
"Furkan inan önemsiz şu an. Kaygıların vardı ve söyledin o kadar."
"Hâlâ kaygılarım var. Ama önemsiz gerçekten." Dedi.
Birden duygu yüklenmesi mi yaşıyordu bilemedim. Ona dönerek "Korkmuyor musun? Bizim için olmazsa size ne olacak diye?" Dedim.
"Yaşayıp görmeden bilemeyiz dimi?" Dedi ve güldü. "Ne oldu birdenbire?" Sol gözünün altını gösterdi.
"İlk karşı çıktım." Demesiyle gözüne iyice baktım. "Ne söyledin?"
"Dünyada sevecek başka adam mı kalmadı seni mi beklesin dedim."
"Anlamadım?" Dedim. "Neyi anlamıyorsun ki? Başka sevecek adam mı kalmadı da Rana, Amerika'dan kalıcı olarak gelip seni sevsin, dedim."
Asansörün durmasıyla vereceğim cevap sekteye uğradı. Zaten bir cevap verilmesi gerekiyordu ama bu sorunun cevabını Furkan'dan daha çok Eymen hak ediyordu. Gelin odasında Yeşim koltuğa oturmuş eline küçük bir pervane vermişlerdi. "Kaçtın sandım Furkan! İnsan düğüne beş dakika kalmış çıkar gider mi?" Dedi.
İçeride Eyşan, Kerem abi ikisinin ortasında duruyordu diğer yanında Eymen vardı. "Artık çıksak mı çok beklediler." dedim.
Kerem abi eliyle Eyşan'a yol gösterip çıkmasını bekledi. Eyşan çıkmadan önce Eymen'e bakıp ardından bana baktı ve Kerem Abinin "Önce misafirler..." demesi üzerine ilk adımı attı.
"Nerede buldun?" Dedi Yeşim. "Zaten odaya geliyordu. Karşılaştık." "Her yere baktık yoktun." Dedi Eymen de. "Hadi çıkalım."
"Nerede olacağım canım, düğün bizim düğünümüz kaçacak olsam Eymen'i bırakır mıyım?" Furkan'ın söylenmesi üzerine yürümeye başladım.
Yeşim ve Furkan arkadan gelirken Eymen'e baktım. "Furkan'a niye vuruyorsun?"
Arkadan gelen Furkan'a bakıp döndü.
"Vurmadım sevdim." Çok inandığımı belli ederek kafamı salladım ve hızlıca önüne geçerek yürüdüm.
"İlk gelin ve damat olmak üzere, tüm çiftlerimizi ilk dans için çağırıyorum." Kerem abi dediği gibi ayağa kalkıp yanıma gelirken konuştum. "Yapmasak?" Dedim. "Gel." Uzattığı elini tutarak ayağa kalktım. "Çok heyecan yaptım. Midem bulandı." Dedim. "Öyle kadınlarda etkim büyüktür." dediğinde güldüm.
Kerem abinin söyleyeceğim şeyi duyması için biraz kulağına yaklaştım. "Bu gece bir şey olsun istiyorum. Uçağı kaçırayım. Düğün çok geç bitsin. Kalmak istiyorum."
"Moran ailesinde de şeytan tüyü çok fazla sanırım." Dediği şeye seslice güldüm.
Dans eden çiftimize baktım. "Yeşim için çok mutluyum." Dedim Furkan'a heyecanlı heyecanlı bir şeyler anlatıyordu. "Ben de ama birazdan hiç mutlu olmayacağım."
"Neden?"
"Eymen pek iyi bakmıyor." dediğinde ona bakmamak için çok zor durdum.
"Aramızdaki abi-kardeş ilişkisini net olarak bilmediği için yanlış anlamış olabilir." dediğinde biraz kendini çekti.
"Ve artık elini bırakmazsam Eyşan da onu senin elinden alacak." Dedi.
Tekrar masaya bakmamaya çalıştım ama canım sıkılıyordu. "Artık bunu yapmasan, gerçekten ben zor durumda kalıyorum."
"Rana." Dedi gözlerime bakarak. "Zor durumda kalman için yapmıyorum zaten. Farkına var diye diyorum."
Müziğin bitmesine yakın dansı bitirip ellerimi Kerem abinin elinden çektim. "Masaya geçip yerimi doldurmalıyım." dedim.
Masaya doğru yürümeye devam ettiğimde birinin adımı seslendiğini duyup duraksadım. Orta yaşlarda kim olduğunu bilmediğim bir adam bana adımla sesleniyordu, önce adama bakıp ardından bizim masaya baktığımda Eymen'i göremedim, tedirgin olmuştum. "Buyurun?" dedim tamamen adama dönerek.
"Bende size verilecek bir mesaj var." Dedi ve kafamı sallamamla devam etti ama içim sıkışıyordu, o kadar tedirgin olmuştum ki kötü bir şeyler olmasından korkuyordum. "Deden geldiğinize çok sevinmiş. Sizi görmek istiyor."
Var olan ama yıllardır birbirimizi görmediğimiz dedemle ansızın gelen haber beni çok altüst etmemişti beklediğim sarsılma çok daha fazlaydı. "Sen kimsin?" Dedim.
"Her zaman arkanda olduğumuzu bilmeni isterim ki biz seni izliyoruz. Dedene uğramayı unutma. Huzurevinde." Dedi ve göz kırparak arkasını dönüp ilerlemeye başladı.
Çıkışa ilerlerken arkasından bakakaldım. Her hareketimden haberleri vardı o zaman başka bir anlam çıkmıyordu. Nefes alamadığımı hissediyordum sol elim boğazımı bulurken peşinden gitmek için bir adım attım söylediği şeyler çok karmaşıktı. Yürüyebildiğim kadar hızlı yürüdüm. Salondan çıktığımda sağıma soluma baktım ama kimse yoktu bu kadar çabuk kaybolmuş olmasına inanamadım.
"Anladım ki bir şeyi isterken daha çok detay belirtmem lazım." dedim kendi duyabileceğim şekilde Kerem abiyle dans ederken isteğim, dileğim o kadar hızlı kabul olmuştu ki kendi kendime şaşırdım.
Salon kapısından girer girmez biriyle çarpıştık ama kokusundan anlamıştım. "Nereye kayboldun?" diye sordum sinirle, bir kez daha kendisini Eyşan'la görürsem başka şeyler çıkacaktı ağzımdan artık. "Sana ne dedi?" Diye sordu o da aynı şekilde sağına ve soluna bakarken.
"Nereden anladın?"
"Yüz ifaden belli ediyordu." dedi, "Sana bakmıştım göremedim." dediğimde buna bir şey demedi ama ben devam ettim. "Dedem beni görmek istiyormuş." Dedim.
⚖
"Zaman her şeyin ilacıymış. yalan yalan yalan. Sadece insanlar unutkan."
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 5.87k Okunma |
1.07k Oy |
0 Takip |
44 Bölümlü Kitap |