5. Bölüm

5. BÖLÜM : GÖZLERİN...(+18)

Yazarzveokuruz
fansalyaa

Helloooo! Ben geldum, napaysınız? Eyice misinuz?

 

Tamam bu kadar şive yeto, şimdi gelelim bölüme. Dedim ki geçen bölüm şok üstüne şok yaşadılar, bu bölüm daha da şok olsunlar. KCHDİFBFUDHFUİSKCHDİFHDİFJD

 

Bence çok insaflı karıyım ha 😩

 

Hadi çok tutmayayım siz bölüme geçiiiinnn 💗

 

O kadar okumuş ama oy vermemiş, yorum yapmamışsınız ayıp la

 

***

 

Dünya'nın değil, evrenin en yalnız insanı...

 

Aslan abi ile neredeyse on dakika önce çok uzunca konuşmuştuk. Herşeyin yolunda olduğunu ve bir sorunun olmadığını da söyledi. İçime su serpilmişti, her ne kadar üstü kapalı konuşsa da.

 

Yatağımdan beni kaldıran, evden ve dışardan gelen garip seslerdi. Kapı sanki zorlanıyor gibiydi. Yerimden yavaşça kalktım önce, hemen çekmeceden bir silah aldım. Gecenin bu saatinde kimdi bu?

 

Yavaşça odamdan çıktım, pencereden dışarı atladım ve arkayı dolanıp ön bahçeye geldim.

 

Halen kapının önünde olan bu adamı karanlıktan göremiyordum. Çok aceleci ve rahatsız tavırları vardı ama. Silahımı hazırladım, sessiz adımlarla adamın tam arkasına geçip üzerine atladım. Benim üzerine atlamam ile kapı açılmış ve beraberce içeri dalmıştık.

 

Adam çevik bir hareketle beni altına o kadar sert almıştı ki, belim beton zemine çok süper çarpmıştı , belim bile kırılmış olabilirdi, ben olduğumu anlamışâ benziyordu. Çünkü ben Korel olduğunu anlamıştım. "Asil?" Aaaa Korel bu!

 

Elleri ellerimin üstünde ve yana açılmış, bacaklarımı ise bacakları ile o kadar sıkı sabitlemişti ki hareket edemiyordum. "Kalksana ayı!" Aferin Asil, aynen böyle devam kızım.

 

Korel yavaşça üzerimden kalkarken birde benim kalkmama yardım etti. Belimi incintmiş olabilirdim çünkü belim bu şiddetli çarpışmadan sonra ağrımaya başlamıştı. "Sen." Dedim belimi tutarken. "Bu saatte ne diye kapıyı zorluyorsun?"

 

Yanımda benimle beraber ilerlerken,

"Anahtarı unutmuşum, açmaya çalışıyordum kapıyı." Dedi.

 

Salona gelmişken kendimi hemen koltuğa attım. Belim fena incinmişti.

"Aferin sana." Dedim acıyla otururken.

"Sayende belim gitti."

 

Karşı koltuğa oturdu o da. "Sen ne diye üzerime atladın peki? Hadi sana zarar verseydim?" Hem mafya, hem ayı, hemde düşünceli bir erko.. Süphan Allah ilk defa görenler beğensin.

 

"Aman be, seni başkası sandım. Şanslısın ama, vurabilirdim." Uzandım bu sefer koltuğa. Bir ilaç bulup sürseydim iyi olurdu. Acaba burda ilaç var mıdır ki? Al işte Asil, şimdi adamdan ilaç iste. Utana sıkıla nefes alıp verdim. "İlaç var mıdır acaba? "

 

Korel gözlerime bakarken, başını bilmiyormuş gibi salladı. Tamamdır işte Asil, şimdi acıyla dur öyle. "Ama." Dedi bir fikir sunmaya hazırlanırken.

"Belki komşumuz bir şeyler yapar."

 

Güldüm acıyla. "Komşumuza da pek güveniyorsun." Dedim. Korel ise ayaklandı. "Bir üzerimi değiştirip, hemen gidiyorum." Ay bu adam ciddi ya! Yapacak bir şey yok, ya acıyla sabaha kadar duracaksın. Ya da adamın yardımını bekleyeceksin.

 

Makul olan ikinci şıktı. Seslendim bir kaç dakika sonra. "Korel!" İçeriden hemen geldi. Üzerinde beyaz bir tişört,

pijama olarak ise gri bir şey giymişti. Saçları ise dağınıktı. Bu kadar bir süre de duş almışa benziyordu. "Gitmedin mi halen?"

 

"Gittim." Dedi koşarak salondan çıkarken. Üzerimdeki crop ve şortu değiştirseydim bari diye düşünsem de yerimden kalkacak kadar halim yoktu. Bu sefer de koltukta yüz üstü bir pozisyon aldım. Bir de böyle durayım belki belime iyi gelir diye düşünüyordum çünkü.

 

Aradan geçen iki dakika sonra bir kadının ve Korel'in seslerini duymaya başladım. Kadın şiveli sesi ile Korel'e kadınların hasaslığından bahsediyordu. "Ay kizum! Noldi saa?"

 

Korel bir şey demezken ben yüz üstü duruşumu değiştirip ayağa kalktım.

"Ay teyze!" Dedim acımı belli ederken.

"Belim incindi."

 

Teyze yanıma gelirken Korel kapıda öylece duruyordu. "Naptın da kiza?"

Ne diyon teyze tövbe! Korel'e baktığımda bıyık altından gülüyordu. Alacağın olsun adam! Ben sana bunu ödetirdim ama! "Tövbe de teyze, ne yapacağım karıma?" Korel sus, nolur sus! Kadın bizi işi pişirmiş zannediyor!

 

Kadın hafif gülerken bir beni süzdü, sonra ise Korel'e döndü. "Orasinu ben bilmem da, ha bu kız cağıza ne ettuysen artık. Bak hele halune, iki büklüm olmiş." Teyze deme öyle nolur çok utanıyorum. Hemen olaya el atmalıyım diye düşündüm.

 

"Teyze." Dedim elimi omzuna attığımda. "Yok bir şey, iyiyim ben. Sadece incindi biraz." Korel'e yandan bir bakış atmayı da ihmal etmedim. Eliyle ağzını fermuarladı, bende baş parmağımı sağa sola sallayıp oturdum.

 

Teyze crobu sıyırmaya çalıştıkça Korel gülüyordu. Allah'ım sen sabır ver!

 

"Öyle olmaz Aliye teyze. Dur ben yardım edeyim." Korel! Sus lan artık. İyicene rezil olmuştuk. Allah'ım yok et lütfen. Korel kapının eşiğinden yanımıza geldiğinde, Aliye teyze kenara çekildi. Hayır olamaz! Sütyenim üzerimde değil hayır! Korel'e yapmasın diye kaş göz yapsamda salağa yatıyordu.

 

Aliye teyze burda olmasaydı da sen görürdün gününü. Ama yok işte teyze burdayken ağzına sıçamam ki.

 

Kollarımı yukarı kaldırdım, üzerimde sütyen olmadığının farkındaydı ama yine de devam ediyordu. Yavaşça yukarı kalkan crobum ile Korel'in gözleri sadece gözlerimdeydi. Benim ellerim ise göğüslerimin üzerinde duruyordu.

 

Üzerimden tamamen çıkan crobu koltuğun bir kenarına koydu.

 

Aliye teyze de gülüyordu, aman Yarabbi! Dalga konusu oldum köyde!

Sakin kalmaya çalışarak konuştum.

"Bak bir teyze, bir ilaç ver ." Aliye teyze uzanmam için beni koltuğa yanaştırırken, bide sessiz sessiz bir şeyler söylüyordu.

 

"Aman kizum, ha bu deli oğlan seni sakat etmesun da." Aliye teyze sende mi? Yapma! Ben ise aynı tonda değil Korel'in duyacağı tonda konuştum.

"Yok Aliye teyze, hiç bir şey yok. Düştüm sadece." Başını salladı ve belime bakmaya başladı. Bir kaç kez eliyle baktıktan sonra ise konuştu.

 

"Ben bir hamur yapayum şuna, sabaha eyice olursun." Hay Allah razı olsun. Sonunda bir ilaç geliyor. Aliye teyze salondan çıktı ve tahminimce kendi evinde hazırlayıp getirecekti. Yalnız kaldık seninle Korel efendi! Sıçtım ağzına şimdi!

 

"Azdın mı lan gece gece?" Bence gayet yerinde bir soruydu. Korel ise kendini koltuğa atıp gülmeye başladı. Bu bir kamera şakası mı acaba? "Sus şimdi teyze gelir yanlış anlar." Daha ne kadar yanlış anlayabilir ki?

 

"Daha ne kadar yanlış anlasın dağ ayısı?" Dedim yüz üstü uzanmışken. Korel kendini koltuğa iyicene yaydı. Pişkin pişkin bakması da cabasıydı.

 

"Sana ne dedi öyle bakarken?" Diye de bir soru yöneltti Korel efendi. Kafamı kaldırıp Korel'e baktığımda, yüzümde ciddi bir ifade vardı. "Dikkat et seni sakat bırakmasın dedi." Korel ise yerinden kalkıp yanıma yanaştı.

 

"Deseydin ya yapmaz kocam öyle bir şey."

 

Şimdi Aliye teyze basarsa kadının kalbine inerdi, ama bu arsız adam nedense hep yanlış anlaşılmasına rağmen yine aynı şeyleri yapıyordu.

 

"Hoşt! Uzak dur benden!" Bunları dedikten sonra Aliye teyzenin o tonton görüntüsü ve yüzündeki utanır ifadesini görmem ile kafamı koltuğa gömdüm. Yüce rabbim beni bu adamla sınıyordu ve bu adam da bu halinden çok mutluydu.

 

"Aliye teyze." Dedim utanır gibi. "Vallahi yanlış anladın, yok öyle bir şey. Bak sen yanlış anladın." Demişken, Aliye teyze elindeki hamuru alelacele yerleştirip koşar adımlarla çıktı evden. Ben şaşırmış bir şekilde duruyordum öyle. Korel'de peşinden gitti ve ben öyle kalmıştım.

 

Korel'in kapıyı kapatma sesini duyduğumda ayaklandım, bir elim göğüslerimde diğer elim ise belimdeki hamurdaydı. "Seni paramparça edecem Korel Çağan Saygıner. Sen sadece bekle. "

 

"Aliye teyze bol bol masaj yap karına dedi. Gel yapayım." Dedi gözüyle belimi işaret ederek. Yanından koşar adımlarla çıktım, salonda Korel'i tek bırakmışken, bide sanki arkamdan köpek kovalarmışcasına . "Hoşt!" Diyordum. Korel'in arkamdan geldiğini hissedebiliyordum ve , "Gelme üzerime katil!" Dedim, kendimi odamın yatağına üstü attım.

 

Kendi kendime de söylenmeyi ihmal etmedim ama, " Azgınca hareketler, Allah'ım nolur Aliye teyze köydekilere anlatmasın. Nolur rezil olurum ya! Bir şey yapsak tamam diycem ama adam beni bildiğin nakavt etti-" Demişken bir çift el hissettim çıplak belimde.

 

Bu tabi ki de Korel'den başkası değildi.

"Gevşe biraz, ben gerekirse sabaha kadar masaj yaparım. "

 

Yerimden kalkamıyordum çünkü çıplaktım! Parmakları o kadar çok hareket etti ki belimde, ve o kadar iyi gelmişti ki. "Biraz daha aşağıya." Dedim. Dediklerimi dikkate alır gibi bir tavırla ellerini daha da aşağıya indirdi. Neredeyse kalçalarımda olan elleri çok iyi iş yapıyordu. Bunu inkar edemezdim.

 

"İyi mi böyle?" Dedi masaj yapmaya devam ederken. "Biraz daha devam edersen hiç istemediğimiz şeyler olabilir." Dedim bir itirafta bulurken.

 

Ayaktaki pozisyonunu değiştirip yatağın, hatta benim üzerime çıktı. Ulan Asil! Bir tut çeneni kızım! Elleri aşağıdan yukarıya doğru yol alırken üzerime eğildi. "Aliye teyzenin dediğini yapıp dikkat etsen iyi olur o zaman." Dedi...

 

Hayır olamaz! Belim bu haldeyken olmaz!

 

Zaten yeterince sertlikteki aletini kalçamda hissetmiştim. Şimdi ise bu koca cüssesi ile sevişmekten bahsediyordu. Ee bunu ben dememiş miydim? Evet, ama onun da dünden hazır olduğunu bilemezdim ki.

 

Elleri halen masaj yapmaya devam ediyordu. Lütfen böyle dur adam, yoksa ikimizde bu işten zararlı çıkardık. Bide tüm köye rezil olmamız vardı. "Rahatla sevgili eşim, birazdan yorulacağız." Kulağımdaki sıcak nefesi ve ses tonu yeterince tahrik edici türdendi. "Böyle devam et biraz." Dedim iyicene rahatlamışken.

 

Ellerini birbirine vurdu, galiba şimdi sıra onda idi. Ben hiç oralı olmuyormuş gibi görünsemde gayette istiyordum. Hemde bu gece adama o kadar azgın dedikten sonra. Benden adam olmaz işte.

 

Lambayı açtı önce, sonra ise yeterince kısa olan saçlarımla oynadı biraz. Sanırım onunda pek bir sabrı yoktu.

"Burası olmaz, yatak çok güçsüz duruyor."

 

Ne? 

 

"Anlamadım?" Beni bir çevirdi önce, sonra ise az önce dediklerini açıkladı.

"Yatağı kırarız, olmaz. " Bide gözlerime bakmaya devam ederken, bir kez daha sözü aldı. "Dersen ki kocamla onu da yaparım, sıkıntı yok."

 

"Abart. Abart K.Ç.S." Dedim inanmadığımı belli eder gibi. Korel ise gayet ciddi bir tavırla üzerime eğilmişti. "Gel benim odama, yatak daha sağlam. " Peki madem ne yapalım. Madem ki gece gece azdık, yapacak tek şey, bunu gidermek olacaktı.

 

"Tamam öyle olsun madem. Bak belime dikkat et ama. Öyle kudurmuş ayılar gibi saldırma." Yarın düğümüz vardı ve düğünde çok oynayacaktım. Hele ki horon...

 

"Gel o zaman şöyle." Dediğinde elleri koltuk altlarımdaydı. Tek bir hamlede kaldırıp kucağına aldı. Hem güçlü, hem azgın, hem azgın hem güçlü erko... Kimseye denk gelmez böylesi.

 

Sonbaharı andıran gözleri hemen dudaklarıma kaydı. Sanırım benden bu kadardı. İlk hamle benden gelmişti, boynundan tuttuğum gibi Korel'in dudağına yapışmıştım. Karşılık hemen gelmişti. Bu sırada ise belime masaj yapmaya devam ediyordu.

 

Ee tabi daha belimin içine edecekti.

 

Elleri belimden kalçalarıma ve sonrasında ise tekrar belime çıkıyordu. Bu hareketler ile iyicene sabırsız olmuştum. Asla öyle bir düşüncem yoktu ama Aliye teyze o kadar imalar yaptı ki, al işte. Şimdi Aliye teyze uyuyor ben ise gece mesaisine kalmıştım.

 

Uzunca bir koridordan sonra bir odaya girdik. Bu sırada ikimizde yeterince sabretmiştik. Odaya girdiğimizde gözlerimden önce burnum odanın seyrini anladı. Mentollü bir şampuan kullandığı çok belliydi.

 

"Benden bu kadar." Dedi sabırsızca beni yatağa bırakırken. Ellerim halen refleks olarak göğüslerimde idi. Ellerimi çektim, Korel üzerime eğilmişti. Elleriyle kafamdan başlayarak bütün vücudumda geziye çıktı. Öpücükleri çok ıslaktı, hareketleri ise yavaş. Ben bu kadar zaman beklemezdim.

 

"Biraz hızlı mı devam etsek." Dedim ağzı ağzımın içindeyken.

 

Bir şey demese de ben bunu tamam olarak algıladım. Çünkü Korel dediğimi yapmış ve bu seferde daha aşağılara inmişti. Şuan da boynumda ve göğüslerimdeydi.

 

Elleri yukarıya ve aşağıya doğru yavaş hareketlerden daha hızlı hareket ediyordu. Öyle ki artık cimciklemeye başlamıştı.

 

Ben zevkten dört köşe olmuşken, artık bir şeyler demem lazımdı. "Çavuşa bir şey tak öyle gir." Dedim. Dediğim ile kısa bir durdu, kafası göğüslerimdeydi. Kafasını kaldırıp dudağıma geldi tekrar. Bir güzel ısırdı ve konuştu. "Emrin olur, başım gözüm üstüne."

 

İlk defa itiraz etmeden kabul eden erko! Galiba bu bir simülasyon hatası idi. Başka bir açıklaması olmazdı.

 

Üzerimden tamamen kalktı, elbise dolabına yöneldiği çok hızlı ve dağıtıcı bir şekilde aramaya başladı. Ortalık bir ton kıyafet olmuştu. Ama bunun pek bir önemi yok, şuan hemen bu tahrik bitmeli ve ben de uyumalıydım.

 

En sonunda bulmuşa benziyordu, hemen açtı ağzıyla. Eşofmanı aşağıya indirdiğinde ise yatağa doğru geliyordu. Kendimi biraz daha yukarıya doğru çektim. Rahat bir alan vardı artık. Çünkü az önce yatağın tam ortasındaydım. Güldüğünü seslerden anlamak mümkündü.

 

Üstüme tam olarak geldi. Bacaklarımı okşadı önce, sonra ise yavaşça aralarken, elleri de eş zamanlı olarak kadınlığıma doğru yol alıyordu.

 

Demek ki önce elleri sonra ise kendisi, tamam.

 

Bir kaç dairesel hareket ile iyicene mayışmıştım, artık yeterdi ama.

"Giriyor musun yoksa ben gideyim mi?" Dedim zorda olsa da. Elleri tekrardan yukarı doğru yol aldı. Sonra ise yavaşça girişini hissettim. İkimizin de çok memnun nidaları vardı. Öyle ki çakan telefonunu dikkate almıyordu.

 

"Açsana." Dedim nefes nefese kalmışken. Korel ise yavaş hareketlerini sürdürüyordu. Telefonu ise susmak bilmiyordu. En sonunda halen içimde iken telefonuna uzandı ve aldı. Açtığında ise karşı tarafı dinledi önce. "Hakan!" Dedi dişlerinin arasından. "Yarın senin yedi ceddine kadar sikecem oğlum. Seni doğuran ebenin ben amına koyayım. Kapat şimdi."

 

Ben ise yüzümü ekşitip, "İyy." Dedim.

"Onun o yaşlı ebesini mi? İğrenç olma lütfen." Bide kendimi işaret edip. "Ben varken yani." Bütün sinirini benden çıkarmasa iyidir. Yoksa gece benim açından bol bol acı ve hunharca sikilmek olurdu. "Var ya." Dedi tekrar hareket etmeye başladığında. "Kimse için keyfimi bozamam."

 

Benim ise o hareketlerine başladıktan sonra bir şey diyecek halim yoktu. O kadar sınırlı davranıyordu ki , resmen kudurtuyordu insanı. "Hazırsan." Dedi iyicene yerleşirken. "Üç saniye içinde çok farklı şeyler var olabilir."

 

"Bir, iki, üç." Dediğinde o kadar sert davrandı ki az önceki haline şükür edecektim. Ama zevki için bile olsa dayanırım, o kadar güzeldi çünkü.

 

Bu sırada bütün yüzümü yaladı. Ben bir o yana bir bu bana götürdüğüm yüzümü, her an eliyle tutup istediğini yapıyordu. Bu da onun farklıydı sanırım. Nidaları ve nidalarım çok zevk içindeydi. Tahminen bile ne kadar böyle devam edecek bilmiyordum.

 

Aradan geçen zamanı bilmezken kendini yanıma attı. Ter içinde kalmıştık ikimizde, eh olurdu o kadar artık. Benim tarafımdan olan eli sürekli olarak bacağımdaydı. Üzerimize bir örtü örttü ve beni çektiği gibi göğsüne yasladı. Yarım bıraktığı masaja devam ediyordu bu sırada.

 

Ben ise her an uyuya kalabilirdim. Ben kendimi uykuya bıraktım bırakmışken, saatin kaç olduğunu ve bizim ne zaman uyuduğumuzu bilmiyordum. Sadece tek bildiğim bir ara yine üzerimde olan Korel'di. Yine girip çıkıyordu, yine yavaştan hızlıya hareketleri vardı. Aklına ne ara geldi de yaptı bilmiyorum.

 

Çünkü bu sırada uyuyordum, ve onu da uyuyor sanıyordum.

 

Demek ki ufak bir dinlenmişti, ve bir posta daha devam ediyordu. İnsan en azından haber verirdi. Bak Asil içine giriyorum haberin olsun, ama yok. Adam sanki tapulu malı gibi girip çıkıyordu. Bu da onun fantezi anlayışıydı ve ben bunu uykumdan uyandırılıp habersiz bir şekilde öğrenmiştim. Bundan sonra da tövbe ama.

 

Ne masaj ne başka bir şey. Bitti daha.

 

Sabah en önce ben uyandım, tabi ki de yerimi yadırgadım. Benim evim ne bir insandı ne de bir şehir. Benim evim kalbim ve hislerimdi. Benim hislerim güvende olduğu zaman, kendimi evimde hissederdim. Ne cins bir güven duygusu bilmiyorum, belki bir insana olan güven. Belki bir çiçeğe, belki de sadece güvende olmak istediğim için.

 

Uyandığımda ki pozisyonumuz yine pek mükemmeldi. Korel benim üstümde, ben ise hafif yana doğru durmuşum.

 

Ama Korel'in elleri benim kollarımda, bacakları ise bani saran cinstendi.

 

Onu uyandırmadan burdan kalmak zor olurdu, en iyisi öylece durmaktı. Aslında yanından öylece çıkabilirdim, canım istemedi. Ben öylece dururken hareketlendi, en iyisi uyku numarası yapmaktı. Artık uyandı mı, yoksa durduğu yeri fark edip kendini yana attı bilmiyorum.

 

Öyle ya da böyle, sonunda üzerimde olan bir dağ ayısı yoktu. Ses çıkarmamaya özen gösteren, ve de bir an önce burdan çıkmak isteyen ben çabuk davranmalıydım. Yavaşça doğruldum, daha sonra ise bacaklarımı yatağın aşağısına sarkıttım.

 

Şimdi son bir aşama vardı, yataktan hızlıca kalkmak. Kendi içimde verdiğim bu savaşı kazanmak için son bir şey. Sakince kalktım ve evet, bu kadardı.

 

Yerlerde olan kıyafetlerimi aldım, bir kaç saate gelecek olan Arda ve Aslan abiyi kahvaltıda ağırlayacaktım. Tabi dağ ayısı kocam halen uyuyordu. Bir önemi yoktu ama, ben herşeyimi kendim halledebilirdim. Bu zamana kadar böyle olan bu şey, bu zamandan sonra yine böyle olacaktı.

 

İçerisi topluydu, eve geleli daha bir gün olmuştu çünkü. Sadece dün geceden kalan Korel'in odası vardı. O da beni ilgilendiren bir konu değildi.

 

Arda'nın en sevdiği yumurtayı ve Aslan abinin en sevdiği menemeni yapmaya başladım. Bu sırada ise koridordan gelen ayak sesleri vardı. Evde sadece iki kişi olduğuna göre ve birinin ben olduğuma göre bir diğeri de Korel'di. Hiç oralı olmadım, Korel mutfağa girip baktı önce. Daha sonra ise konuya doğrudan girdi.

 

"Umarım belin iyidir, iyi değilse masaj yapabilirim." Yok anam yok, ne masajı? Elimdeki kaşığı yerine koyduğumda, "Yok iyiyim, hiç bir şey yapmana gerek yok." Samimi davranmaya, ve bir o kadarda mesafeli durmaya çalışmak harbiden zordu. Biz dün gece aramızdaki bütün mesafeyi siktir etmiştik ama olsun. Mesafe mesafedir.

 

Mutfağa tam olarak girdiğinde, hazırladıklarıma göz gezdiriyordu. Tamam o kadar bakma şimdi nazar değer. "Bir şey eksik." Dedi yanıma geldiğinde. "Neymiş?" Dedim şaşırarak. Oysa herşeyi tam tamına hazırlamıştım. Eliyle uzayan bir şeyi gösteriyordu. "Tost mu?" Dedim.

 

"Hayır sevgili eşim, kuymak." Dedi, en son pes ederek. "Ben kuymak yapmasını bilmem ki." Dedim patatesleri soyarken. Buzdolabını açtı hemen. "Öğretirim." Dedi. "Öğrenmek istersen."

 

Bu da başka bir yemekti, öğrensem hiç fena olmazdı tabi ki de. Burası Karadeniz, ben Karadeniz'liyim, ama kuymak yapmasını bilmiyorum. Asla olamazdı. "Olur tabi, burda kimsenin bir şeyden şüphelenmesini istemeyiz."

 

"Peki o halde." Dedi eline tereyağını almışken. " Ben yaparken beni dikkatli izle. Kulağında sürekli bende olsun."

Emrin olur paşam. "Peki." Dedim hafif tebessüm ederek. Kutu yiyecek dolabından mısır unu, bide biraz un aldı. Daha sonra ise tekrardan buzdolabına yöneldi. Bir kaç kez bakındı, sanırım aradığı şey yoktu.

 

"Ne arıyorsun?" Dedim en son. Kafasını dolaptan çıkarıp, "Peyniri." Dedi. Orda bir ton peynir vardı, bu hangi peynirden bahsediyordu? "Hangi peynir? Orda tonlarca var."

 

"Bunun özel bir peyniri var, o olmadan olmaz." Ah doğru, ben bunu bilmediğimden mükemmel bir pot kırmıştım. "Al o zaman, vardır bakkalda." Dedim fikir sunarak. "Öyle olucak mecbur. Neyse ben bir gideyim. Ekmekte alırım. Kaç tane alayım?"

 

"Üç tane yeter ya." Dedim emin olmadan. Çünkü onlarla birlikte birileri gelir miydi bilmiyordum. "Peki." Dedi mutfaktan çıkarken. Üzerinde yine gri eşofman altı ve beyaz tişört vardı. Kabul etmek gerekirse böyle çok çekici duruyordu. Neyse ki ona karşı herhangi bir duygu beslemezdim. İnsan düşmanını bilirdi.

 

Düşmanına aşık olmazdı.

 

Yine aklıma gelen roman havaları ile kızartma yapmaya başladım. Bu sırada ise Arda'yı aramalıydım. Telefonum nerdeydi bilmiyordum ama, en son odamdaydı. Oraya bakmak en iyisi olacaktı. Kızartmanın altını biraz kıstım, yansın istemezdim.

 

Odama girdiğimde telefonum tamsa tahmin ettiğim gibi oradaydı. Alıp mutfağa gidene kadar Arda'yı aradım. Arda çok geç olmadan açmıştı. Sesi çok yorgundu, uzun yol onu bozuyordu çünkü. Bir yarım saat sonra burada olacaklarını söyledi. Dünyalar benim oldu desem yeridir. Arda gibi dost ve ortağın olunca böyle oluyordu sanırım. Kızartmanın ikinci seferini yağdolu tavaya almışken, Korel gelmişti. Mutfağa eli kolu dolu ve yüzünde çok gülen bir tavır vardı. Ben bir şey dememişken kendisi yine konuştu.

"Aliye teyzenin selamı vardı." Ofladım bunu deyince, kadın bize takmıştı.

"Bize taktı bu ama." Dedim hafif sinirli çıkan sesimle. Biraz kızgınlık biraz da sitem vardı. Aliye teyze ise bize bol bol imalar yapıyordu. "Başka ne dedi?" Dedim merakıma yenik düşerek.

 

Korel yine bıyık altından gülüyordu, ama yeto dağ ayısı! "Sakın kızın beline dokunma, biraz sakin ol deli oğlan dedi." Sesini şiveli ve Aliye teyze gibi çıkarmaya çalışıyordu. Bu komikti, Korel bunları söyler söylemez gülmeye başladı. Bende o gülerken, arkam dönük güldüm.

 

Şimdi ise kuymak yapmasını izleyecek, ve hatta yardım edecektim.

 

"Evet." Dedi ellerini birbirine vururken. "Başlayalım o zaman." Başımı salladım ve mutfağı sanki ona bırakır gibi kendimi kenara çektim.

"Gelsene şöyle, öğrenmen lazım." Dedi eliyle, gelmemi bekliyordu. Tam olarak yanında durduğumda tek tek anlattı. "Önce tereyağı. Eridikten sonra mısır unu, bide kıvam tutsun diye birazcık normal un."

 

Önce kısa bir anlattı, daha sonra ise anlattıklarını tek tek hayata geçirdi. Tereyağı eridi, üzerine mısır unu koydu. Sonra kıvamını beğenmişti ki unu koymadı. Biraz kavrulan mısır ununun üzerine peyniri koyduğunda yine konuştu. "Una gerek kalmadı, peynirde girdiğine göre böyle hızlı hızlı karıştırmak gerek. Yoksa peynir güzel uzamaz."

 

Aman be, sanki çok biliyor da gelmiş bana tarif öğretiyor.

 

"Tamam bitti o zaman." Dedim halen daha karşıtırırken. "Bak bakalım nasıl olmuş?" Dediğinde çekmeceden çıkardığı kaşık ile ağzıma doğru getirdiği kuymak, ve benim tatmamı istiyordu. Aslında çok kolay ve güzel bir şeye benziyordu. Ağzımı açtığımda, kaşık ağzıma girmişti. Kaşıktan ağzıma aldığım kuymak ağzımda bir şölen yaratmıştı.

 

"Çok iyi lan bu!" Dedim ağzımdaki biter bitmez. Kendinden çok emin ve çok gururlu bir bakış attı bana. "Tabi ki de, afiyet olsun." Biz mutfakta öylece kuymak muhabbetine dalmışken, kapımız çalınıyordu. "Arda ve Aslan abidir kesin." Dedim mutfaktan çıkarken. "Tamam ben masayı kurmaya başlarım, sen misafirlerini ağırla." Dedi ve bahçeye kuracağımız sofrayı kurmak için hazırlandı.

 

Dağ ayısı diyorum ama pek düşünceli bir ayıydı bu.

 

Kapıyı kalbim ağzımdayken açtığımda saatlerdir görmediğim Arda'yı ve Aslan abiyi gördüm. Mutluluk bir duyguydu ve şuan da ben mutluydum.

"Hoşgeldiniz. Gelin gelin." Dedim içeri alırken. "Oy anam oy." Dedi Arda yorgunluğunu belli ederek. "Ben öldüm bittim yav."

 

"Bu ne biçim yoldu öyle, gel gel bitmedi." Dedi bide devam ederek. Bu sırada Korel salona geldi. "Hoşgeldin Başkan Aslan." Dedi, o da Arda da birbirlerinden neden bu kadar haz etmiyorlar anlamış değildim. "Hoşbulduk, Korel." Dedi Aslan abi de Korel'e cevap olarak. Bu tam olarak hissedilen bir düşmanlıktı.

 

Arda'nın bakışları Korel ve Aslan abi çıktıktan sonra bana döndüğünde, yüzünde kızan bir ifade vardı. "Sana bir şey yaptı mı? " Tabi ki de sana dün geceden ve olanlardan bahsedemem Arda. "O kim ki bana bir şey yapsın. Sen rahat ol ortak, ben Asil Demir." Kelimelerimin Arda'yı rahatlatması ve bir an önce bu Korel düşmanlığı bitmeliydi.

 

"Bu ne?" Dedi elindeki crobumu göstererek. Aman Yarabbi! Dün gece burda unutmuşum. "Ah o mu?" Dedim rahatça. "Benim crobum unutmuşum ya."

 

Arda'nın yandan attığı öldürücü bakışları bir tek bana korkunç değildir umarım. "Hadi kahvaltıya hacı." Dedim ayaklanmışken. Arda ise önce üzerini değiştirecek ve daha sonra ise bahçeye inecekti. Ben onun için kendi odamı işaret ettim ve oradan ayrıldım.

 

Arda üzerimi değiştirip gelene kadar bende bahçeye bir el atmalıydım, mutfağa girdiğimde çoğu kahvaltılıkların burada olmadığını gördüm. Korel muhtemelen balkondan bahçeye doğru hızlı hızlı taşımıştı. Burda en az iki yılımız ve çözmemiz gereken bir davamız vardı.

 

Turan Engin kimdir? En önemli soru şimdilik buydu. Daha sonra ise ne iş yapar? Kimlerle iş yapar? Bunlar ondan sonra gelecek diğer önemli sorulardı. Düğüne gelecek olan Turan Engin, bizlere kendini bilerek ya da bilmeyerek göstermiş olacaktı.

 

Akıllı biriydi, bizleri elbette araştırmış ve soruşturmuştur.

 

Önemli olan onun bunları yapması değildi, önemli olan bizim ona ne kadar yakın olduğumuz ve bizlerle ilgili bilgileri ona ne kadar verdiğimizdi. Biz eğer bir bilgiyi ona vermek istersek bulabilirdi. Aksi takdirde bu mümkün olamazdı. Kendisi ne kadar temkinli ise bizde bir o kadar savunmalı ve temkinliydik.

 

"Geldin mi bro?" Dedim Arda'yı görürken. Başını salladı sadece. "Hadi o zaman kahvaltıya." Dedim beni takip etmesini isterken. Arda benim arkamdan gelirken bende içten içe bir pot kırmamak için dua ediyordum. Öyle ki inşallah kimsecikler gelmezdi bu anlarda.

 

Kahvaltı masasına oturduğumuzda çok sessiz sedasız bir şekilde ilerliyordu herşey. Öyle ki Aslan abi bile konuşmuyordu. "Abi?" Dedim bana bakmasını sağlayarak. Devamı için bana bakarken, hemen sordum. "Ne zaman dönüyorsunuz?"

 

Elindeki çay bardağını masaya bıraktı.

"Hemen yarın. İşlerimizi ordan yapmamız lazım." Kısa kesmek zorunda kalmıştı çünkü bahçenin kapısından Aliye teyze ve bir kaç komşu teyzeler görünmüştü. "Ay kizum." Dedi ilk olarak. Ben ise elindeki ekmeği ağzıma attığımda ayaklandım.

 

"Hoşgeldiniz Aliye teyze." Dedim sarılırken. Ayrıldığımız diğer teyzelere de başımla selam verdim. "Ha biz de saa bir şeyler geturecektik. Sonra şey ederuz o vakit." Dedi tam da çıkmak için haraketlenmişken. Korel'in yanıma ne zaman geldiğini bilmiyordum ama, Korel lafa girdi. "Aman Aliye teyze nereye böyle?"

 

Aliye teyze ufak bir güldü, daha sonra ise yanındakilerden birine kaş göz işareti yaptı. Bu ne demek oluyordu bilmiyorum. "Aman deli uşak, sonra geleyruz biz." Dedi ve gülerek çıkıp gittiler. Korel bana, ben Korel'e bakarken, nefesimi verdim ve yanından ayrıldım. Peşimden gelen Korel ve ben yerlerimize oturduğumuzda, benim açıklama yapma gibi bir şey hissetmem ile konuştum.

 

"Aliye teyzeydi gelen. Belim şey olunca yardım etmişti." Dediğimde Arda'nın bana şaşkınlık ile baktığını ve benim az önce dediklerimi daha yeni anlamış olmam ile birlikte, elimdeki çay bardağını yavaşça masaya bıraktım. Bu benim az önce kendi kendimi ihbar etmem gibi bir şeydi.

 

"Anlamadım?" Dedi Arda şaşkınlık içinde. Elimle boşver gibi şeyler yapsamda bir Korel'e bir bana baktı en sonunda ayaklanıp karşısındaki Korel'in üzerine yürümeye başladı.

 

"Arda." Dedim araya girmeye çalışarak. "Sandığın gibi bir şey değil. Ben banyoda kayıp düştüm." Dedim ama Arda'nın ne bakışları bendeydi ne de kulakları. Bu sırada Korel ve Aslan abi de ayaklanmıştı. "Sen hayırdır lan?" Dedi Arda Korel ile burun buruna gelmişken.

 

"Sen hayırdır koçum? Ben bir kadına bir şey yapar mıyım? Kendine gel haddini bil." Dedi, sesi o kadar soğuk o kadar sert ve bir o kadar da rahattı.

Arda sinirle güldüğünde, Aslan abiye bir şeyler yapsın diye bakıyordum. Bu beni aşan bir meseleydi. "Lan Arda!"

 

Aslan abinin bu dediği gibi, Arda ona da bakmadı ve Korel'e laf yetiştirmeye başladı. "Sen eğer benim kardeşime bir şey yapacak olursan, o zaman ölümününe hazırsın demek." Kelimelere tek tek vurgu yapmıştı, tek tek söylemiş ve yanından ayrılıp beni kolumdan tuttuğu gibi eve çekmeye başladı.

 

Bunu tek olarak benden duymaya ihtiyacı vardı. "Arda, sana dediklerim doğruydu."

 

Arda sinirle saçlarını geriye doğru attığında, "Kesin sana bir şey yaptı. " Dedi. Başımı sağa sola olumsuz olarak salladım. "Sence bana bir şey yapsa ben böyle durur muydum?" Evin salonunda dört dönen Arda ve sakinleşmesi için yanında onunla birlikte dört dönen ben.

 

"Asil." Dedi bir kez daha konuşarak. "Eğer o piç sana bir şey yaparsa onu öldürürüm. Bedeli ne olursa olsun. Tamam mı?" Dedi ve sarıldı. Biraz olsun sakinleşmişti. "Tamam ortak." Dedik önce ve devam ettim.

 

"Ayol o neydi öyle saldırmalar falan. Korktum oğlum." Dedim ve vurdum yavaşça. Arda da benimle birlikte gülerken, ayrıldık. "Ne bilim sen belim falan deyince sana bir şey yaptı sandım. Sana dokunmak gibi bir hatada bulunursa bu artık kişisel bir mesela olur." Aman Arda biraz sakin ol ya.

 

"Ona o zaman beraber karar veririz." Dedim ve "Hadi kahvaltıya. Daha gelinlik, makyaj, o bu şu. Abooo." Dedim ve beni takip etmesini ümit ederek, önce salondan sonra da evden çıktım. Tam da tahmin ettiğim gibi peşimden gelmişti.

 

Kahvaltı da asla kimse kimse ile temas kurmazken, sessiz sedasız herkes tek tek kalktı sofradan. Ben ise Korel'e bir açıklama yapmak zorundaydım, az daha Arda ile kanlı bıçaklı oluyorlardı çünkü. "Arda benim açımdan hassastır, abi gibidir benim için. "

 

"Onu anlamak zor olmadı." Dedi ekmekleri benimle birlikte toplarken. "Demem o ki onun yanında dikkatli ol." Çay bardaklarını tepsiye yerleştirmeye başlamıştım.

"Karşımda kim olursa olsun." Dedi bana bakarak. "Eğer bir kadınsa, benden ona bir zarar gelmez. Bu sadece sensin diye değil."

 

"Tamam K.Ç.S." Dedim ve sofrayı toplamaya devam ettim. Korel ise bir kaç şeyi benimle birlikte içeri getirdi ve mutfağı toplaması bana kalmıştı. Bulaşık makinesi yoktu ve elde yıkamak zorundaydım. Kollarımı sıyırdım ve başlamak için hazırdım.

 

"Bırak sen, şimdi bizimkiler halleder. Hazırlan sen gelinlik ve makyajı halledelim." Dedi Korel ve mutfaktan bahçeye çıktı. Elinde sigarası ve çakmağı vardı. Şuan herşey kusursuz olmalıydı ve bunun için de herşeyi yapmaya özen göstermemiz gerekiyordu.

 

Ben mutfaktan çıktığımda, kendi odamda bir kaç kıyafetimi bulup giyindim hemen. Üzerimde çiçekli diz üstü bir elbise vardı. Saçlarım açık ve gözlerime de güneş gözlüğü taktım. Yanımda taş gibi bir adam varken çok basite kaçmış gibi olsam da pek umrumda değildi.

 

Korel'de ben gelene kadar hazırlamıştı bile.

 

Üzerinde beyaz gömlek, siyah kravat. Siyah ceket ve pantolon vardı. Sonbaharı andıran gözlerini gizlemek ister gibi güneş gözlüğü takmıştı. Gözleri sonbahar, yüzü ise kıştı.

 

Bugün sabah ilkbahar olsa da Arda'nın gelişi ve yaptığı ile kar kışa dönmüştü. Sanki herkesi yakıp yıkmak isteyen bir tavrı vardı. Bu tavrı da gelip geçici gibiydi. İntikam, hırs ve kararlılık. Bunların hepsinin onda olduğunu söylemek zordu.

 

Kendisi hakkında hiç bir şey bilmemekle birlikte, o da benimle ilgili hiç bir şeyi bilmiyordu.

 

***

 

Biti! Bence heyecanlı ve güzel bir bölümdü.

 

Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum.

 

Şimdilik haftada bir bölüm ile devam edeceğiz. Bu ne zamana kadar böyle devam eder bilmiyorum.

 

Eğer yeterli oy gelirse, devamı gelecektir ama.

 

Satır aralarında buluşalım.

 

Hoşçakalın 🌺

Bölüm : 22.02.2025 19:53 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...