16. Bölüm

16. Bölüm

Fatma_vp
fatma_vp

Bölüm 16: Yalanların Gölgesinde Yükselen Gerçek ve Kaderin Acımasız Oyunu

Lina'nın o sarsıcı suçlaması, Eda'nın yıllarca özenle ördüğü yalan duvarlarını temelinden sarsmıştı. Yemek masasında çöken o buz gibi sessizlik, aile üyelerinin yüzlerindeki şok ve dehşet ifadesi, Eda'nın kabuslarının nihayet gerçeğe dönüştüğünün acı bir göstergesiydi. Burak, karısının yüzündeki o derin çaresizliği ve Lina'nın gözlerindeki sorgulayıcı bakışları anlamaya çalışırken, Cem ise olan biteni idrak etmekte zorlanıyordu. Yıllardır kusursuz sandığı ailesinin üzerine düşen bu karanlık gölge, Cem'i derinden sarsmıştı.

Eda, titrek bir nefes alarak konuşmaya çalıştı. Sesi, yıllarca sakladığı sırrın ağırlığı altında eziliyordu. "Lina... canım... ne söylediğinin farkında mısın? Biz senin aileniziz. Seni doğduğundan beri sevgiyle büyüttük." Eda'nın gözlerinden yaşlar sel gibi akarken, sesi yalvarırcasına çıkıyordu. Ancak Lina'nın gözlerindeki o kararlılık ve sorgulayıcı bakış, Eda'nın yalanlarına inanmakta zorlandığını gösteriyordu.

"Hayır anne," diye cevap verdi Lina, sesi artık kesin ve kararlıydı. "O mektup... o mektupta yazanlar... her şey çok açık. Ben o bebeğim. Ve Ayşe benim gerçek annem." Lina'nın bu kesin ifadesi karşısında Eda'nın direnci tamamen kırıldı. Yıllarca taşıdığı sırrın ağırlığı altında çöktü. Hıçkırıklar içinde başını eğdi ve sessizce ağlamaya başladı.

Burak, şaşkınlığını üzerinden atarak karısının yanına yaklaştı. "Eda... bu doğru mu? Lina'nın söyledikleri gerçek mi?" Burak'ın sesi hem öfkeli hem de kırgındı. Yıllarca aynı yastığa baş koyduğu kadının kendisinden böyle büyük bir sır saklamış olması, Burak'ı derinden yaralamıştı.

Cem ise sessizliğini koruyordu. Zihni, duyduklarıyla alt üst olmuştu. Küçüklüğünden beri ablası olarak bildiği Lina, aslında ailesinin bir yabancısı mıydı? Bu düşünce, Cem'in kafasını karıştırmış, ailesine olan bakış açısını derinden sarsmıştı.

Eda, hıçkırıkları arasında gerçeği itiraf etmeye başladı. O karanlık hastane odasında Ayşe ile yaptığı o korkunç anlaşmayı, kaybettiği bebeğinin acısıyla nasıl çaresiz kaldığını ve Ayşe'nin bebeğini kendi çocuğu gibi büyütme umuduyla nasıl hareket ettiğini anlattı. Ancak anlattıkça, yalanlarının ve bencilliğinin ne kadar büyük bir acıya neden olduğunu daha derinden fark ediyordu.

Lina, Eda'nın itiraflarını soğuk bir ifadeyle dinledi. Annesinin çaresizliğini ve acısını anlıyordu ama yıllarca süren yalanlar ve kendisinden saklanan gerçekler, Lina'nın kalbinde derin bir kırgınlık yaratmıştı. "Neden anne?" diye sordu Lina, sesi acı dolu bir fısıltıdan ibaretti. "Neden bana gerçeği söylemedin? Neden beni kendi annemden ayırdın?"

Eda'nın bu sorulara verecek hiçbir cevabı yoktu. Yaptığı hatanın büyüklüğü karşısında suskun kaldı. Burak ise karısının itirafları karşısında öfkesini kontrol etmekte zorlanıyordu. Yıllarca süren bu yalan ortaklığına nasıl dahil olduğunu, Eda'nın nasıl bu kadar acımasız olabildiğini anlamıyordu.

Ayşe, Elif'in anlattıklarıyla adeta yıkılmıştı. Yıllardır süren hasretin yerini öfke ve intikam arzusu almıştı. Kendi bebeğini çalan, ona yalanlarla dolu bir hayat yaşatan bu kadından hesap sormaya kararlıydı. Elif'le birlikte hemen bir avukatla görüştüler ve hukuki süreci başlatmak için ilk adımları attılar. Ayşe'nin tek isteği, kızı Lina'yı bulmak ve ona hak ettiği gerçek ailesini geri vermekti.

Kaderin acımasız bir oyunuyla, anne ve kızı yıllar sonra aynı şehirde, birbirlerinden habersiz yaşamışlardı. Ayşe, kızını bulmak için İstanbul'a geri dönmüşken, Lina ise kendi ailesinin sırrını çözmeye çalışıyordu. Şimdi, yalanların gölgesinde yükselen gerçek, bu iki kadının hayatını sonsuza dek değiştirecek bir karşılaşmaya doğru onları sürüklüyordu.

Lina, annesinin itiraflarından sonra büyük bir karmaşa yaşıyordu. Yıllarca "anne" dediği kadın, aslında onun biyolojik annesi değildi. Peki gerçek annesi Ayşe neredeydi? Onu hiç tanımamış olması, Lina'nın içinde derin bir boşluk yaratıyordu. O gece, Lina uyuyamadı. Zihni, annesi Eda'nın anlattıkları ve Ayşe'ye dair hayal kırıklarıyla doluydu. Sabah erkenden kalktı ve arkadaşları Deniz ve Can'ı aradı. Onlara her şeyi anlatmalıydı.

Ertesi gün, üç arkadaş Lina'nın evinde bir araya geldiler. Lina, onlara annesinin itiraflarını, bulduğu mektubu ve gerçek annesi Ayşe'yi arama kararını anlattı. Deniz ve Can, Lina'nın yaşadığı bu şok edici gerçekler karşısında nutku tutulmuşlardı. Ancak arkadaşlarına destek olmak için ellerinden geleni yapmaya hazırdılar.

"Ne yapmayı düşünüyorsun Lina?" diye sordu Deniz, endişeyle.

"Ayşe'yi bulacağım," diye cevap verdi Lina kararlılıkla. "O benim gerçek annem ve onu tanımak istiyorum."

Can da Lina'ya destek oldu. "Yanındayız Lina. Ne yapman gerekirse, birlikte yapacağız."

Üç arkadaş, Ayşe'yi bulmak için bir plan yapmaya başladılar. Lina'nın elindeki tek ipucu, Ayşe'nin Ahmet'e yazdığı o eski mektuptu. Belki bu mektupta Ayşe'nin nerede yaşadığına dair bir adres ya da bir ipucu bulabilirlerdi.

İstanbul'da ise Ayşe ve Elif, avukatlarıyla birlikte hukuki süreci başlatmışlardı. Eda'nın yıllar önce yaptığı o karanlık anlaşma, hukuki açıdan karmaşık bir durum yaratıyordu. Ancak Ayşe'nin kararlılığı ve Elif'in desteğiyle, adaletin yerini bulacağına inanıyorlardı.

Günler haftaları kovalarken, Ayşe ve Lina, birbirlerinden habersiz, aynı amaca doğru ilerliyorlardı. Biri kaybettiği kızını ararken, diğeri gerçek ailesinin kim olduğunu öğrenmek istiyordu. Kaderin acımasız oyunu, onları kaçınılmaz bir karşılaşmaya doğru sürüklüyordu. Yalanların gölgesinde yükselen gerçek, nihayet gün yüzüne çıkacak ve iki kadının hayatı sonsuza dek değişecekti.

Eda ise itiraflarından sonra ailesiyle olan ilişkisinin tamamen değiştiğini fark etmişti. Burak, ona karşı mesafeli ve soğuk davranıyor, Cem ise içine kapanmış, olan biteni anlamaya çalışıyordu. Eda, yıllarca süren yalanlarının bedelini ağır bir şekilde ödüyordu. Pişmanlık ve vicdan azabıyla boğuşurken, Lina'nın onu affedip affetmeyeceğini merak ediyordu.

Bölüm : 25.04.2025 23:46 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...