2. Bölüm

Alya’nın kaçışı

Fatma keskin
fatmakeskin

Küçüktüm.Daha çok küçüktüm.Anlamazdım.Ablam bu kadar çok sevilirken, ben neden sevilmiyorum diye defalarca sormuştum kendime.

Gözümün önünde ona sarılmalar, onunla övünmeler…Peki ya ben?Ben hep kenarda kalandım.Yalnız. Sessiz. Görünmeyen.Şimdi büyüdüm sayılır.

Daha doğrusu, büyümek zorunda bırakıldım.Ve şimdi düşünüyorum da… belki de artık bazı şeyleri anlayabiliyorum.

Çelimsiz, başarısız, hep bir şekilde eksik kalmış bir kızı kim severdi ki?Ama biliyor musun… hâlâ küçüğüm aslında.Hem de çok.O geceyi hatırlıyorum. Hava buz gibiydi.Yalnızca kabanım vardı üstümde,ama sanki bedenimin içi bile donmuştu.Kendimi daha da sarıp sarmaladım.Ayaklarım geri geri gidiyordu.

Sanki her adımda, içimdeki çocuk, beni o eve geri dönmemem için uyarıyordu.Ama mecburdum.

Kafamdaki düşünceler, içimdeki korkuyla boğuşuyor, bana sadece tek bir gerçeği haykırıyordu:

“Yaşamak için o eve para götürmelisin.”

Yoksa?Yoksa ne olacağını çok iyi biliyordum.Bağırışları, tokatları, hakaretleri…Hepsi birer ihtimal değil, neredeyse bir rutindi artık.

Benim hayatımda, güven diye bir şey hiç olmadı.Sevgi zaten hiç uğramadı.Anahtarı titreyen parmaklarımla çevirdim.

“Umarım babam uyumuştur,” dedim içimden.

Kapıyı usulca araladım, içeri bir adım attım ki—

O ses, o lanetli ses, evin duvarlarında yankılandı:

— “Niye geç kaldın lan bu kadar?!”

Tüm bedenim irkildi.Yüreğim ağzıma geldi sanki.Adımlarım titreyerek ona doğru yöneldi.

İçimden sürekli aynı şeyi tekrar ediyordum:“Ne olur… Ne olur bu gece dokunmasın.”Gözlerim yerde, sesim titrek ama yumuşaktı:

— “Babacığım… Patron geç bıraktı. Bu yüzden çıkmak zorunda kaldım. Özür dilerim.”

Ama onun duyduğu tek şey kendi öfkesi oldu.

— “Suuus! Ölen annen gibi sen de mi kötü yola düşeceksin?! Söyle bana!”Ve o anda tokat geldi.Aniydi. Sertti.Sendeledim.

Başım yana savruldu, dudaklarımın kenarından kan süzüldü.

Gözyaşlarım ise… zaten çoktan hazırdı.Yine de duramadım. Ağladım. Sessizce, içli içli.Ama o hiçbirini duymuyordu.Gözleri kan çanağı, dili alkolle çözülmüş, nefesi koku doluydu.Kendini yere zor attı.

Ben ise…

Sindiğim duvar köşesinden yavaşça doğruldum.Bedenim acıyordu ama içim daha çok acıyordu.Yüzüme dokundum. Sızlıyordu.Ama asıl sızı içimdeydi.

Kendi kendime sordum:

“Daha ne kadar dayak yemem gerekiyor? Daha ne kadar bedel ödemem gerekiyor?”

“Bir insanın yaşam hakkı, bu kadar değersiz olabilir mi?”Bir an annemi düşündüm.Keşke yaşasaydı.Acaba o zaman her şey farklı olur muydu?Acaba beni korur muydu?Babam, ablamı sevdiği gibi beni de sever miydi?Bilmiyorum.Ama bir şeyi biliyordum:Ben bu evde, hiçbir zaman var sayılmadım.Ablam en güzel okullarda okudu.Ben ise küçük yaşta işçiliğe, sorumluluğa ve susmaya mahkûm edildim.Benim çocukluğum olmadı.Benim tek oyuncağım… korkuydu.Birden ayağa kalktım.

Yeterdi!Yeterdi bu kadar acı. Bu kadar sessizlik. Bu kadar gözyaşı.Odama koştum.Valizimi çektim yatağın altından.Ne varsa elime gelen, düşünmeden içine attım.Artık düşünmenin sırası değildi.Zaten yıllardır düşünüp ne elde etmiştim ki?Dolabın arkasına sakladığım küçük birikimimi cebime yerleştirdim.Üç-beş kuruştu ama o gece bana özgürlük gibi geldi.Kapıyı usulca açtım.Babam hâlâ yerde baygındı.Beni durduracak kimse yoktu.İlk kez, kaderim elimde gibiydi.

Sokak soğuktu.Ama içimde bir yangın vardı.Ellerimi cebime soktum, yürümeye başladım.Korkuyordum.Bilinmeze yürüyordum.Ama geri dönmeyecektim.Burası küçük bir kasabaydı.Herkes birbirini tanır, her sır bir şekilde duyulurdu.Burada kalamazdım.Buradan gitmeliydim.

Uzaklara…Tanımadığım yerlere.Ve beni tanımayanlara.Bir iş bulmalıydım.Yatılı olsun, ağır olsun fark etmezdi.Yeter ki geri dönmek zorunda kalmayayım.Gerekirse dışarda yatardım.Ama o evde bir gece daha geçiremezdim.

Titriyordum.Soğuktan mı, korkudan mı… bilmiyorum.Ama biri beni görseydi, muhtemelen acırdı halime.Belki de ilk kez bir yabancı… gerçekten acırdı.Durağa vardım.Valizimi yere bıraktım.

Avuçlarım üşüyordu ama içimde tuhaf bir sıcaklık vardı.Bu sıcaklık… umuttu belki de.Bir ses duydum sonra.İleriden gelen bir otobüsün motor sesi.Farları gözüme çarptı.Ayağa kalktım.Derin bir nefes aldım.

Bu…Bu benim kaderimin yeniden yazılışıydı.Bu sefer hayatım, başkalarının ellerinde değil, benim seçimlerimde şekillenecekti.Evet, zayıftım.Evet, hâlâ küçüktüm.Ama yirmi üç yaşındaydım.

Ve bu yaşımda, bu kadar acıya maruz kalmayı hak etmemiştim.Tek suçum…Bu dünyaya gelmekti.Ben Alya.Yirmi üç yaşında.

İçinde hâlâ bir çocukla yaşayan, oradan oraya savrulmuş bir genç kadın.Ama bu gece…İlk kez sadece kendim için yürüdüm.

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 16.09.2024 21:21 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...