İnstagram sayfama daha önceden yaptığım bir kaç tarifi koydum. Aktif gözükmek için yaptığım bir şeydi. Bugün tatilden sonra ilk okul günüydü çantamı hazırlandıktan sonra içine enerji versin diye kuruyemiş koydum.
Çantamı alıp evden çıktım.
Okula vardığımda herkesi bir enerjik gördüm bu tatil yaramış galiba. Direkt sınıfa gittim. Sınıfta Zeynebi beklerken sayfamda gezindim biraz. Yorum yapanlara mesaj atanların bir kaçına yanıt verdim. Okul çıkışı Yasemin teyzenin yanına gittim tarifleri yapacaktık. Hoca gelmişti ama hala Zeynep gelmedi geç kalan bir kız değildi. Telefonu çıkarıp mesaj attım.
Mesaj tek tikti. İnterneti kapalıydı.
Hoca derse başladı. Güzelce de notumu tuttum. Gayet verimli bir ders oldu. Ders biter bitmez hemen zeynebi aradım. Hemen açmıştı çok şükür.
"Nerdesin sen ya niye gelmedin derse "
"Nerdeydin ki uykusuz kaldın sen"
"Akşam eğlenmeye dışarı çıktım sabahladım orda da yurda gelir gelmez uyudum"
"Kızım bana niye haber vermedin aklım sende kalmazdı en azından"
"O halde iken düşünemedim. Hem benim sana anlatacaklarım var burdan anlatamam"
"Tamam hazırlanıp geliyorum Öğlenden sonraki derse yetişirim."
"Tamam duş al gel bekliyorum seni gelince de haber et kütüphane de olurum."
Telefonu kapattım. Bugün pek yemek yiyesim yoktu açıkçası yanımda getirdigim kuruyemisler bana yetmişti.
Kızlarla olan grubumuza mesaj attım.
"Ben kütüphanede olacağım öğle yemeğini bensiz yiyin afiyet olsun şimdiden size "
Grupta 4 kişiydik. Başak Güneş ben Zeynep. Bu tarz haberleşme için.
Kütüphaneye gidip okuduğum kitabı okumaya başladım. Elime kalem alıp beğendiğim cümlelerin altını çiziyordum. 30 45 dakika boyunca kitap okuduktan sonra telefonumla oyalandım. Zeynep aradı beni bu demek oluyor ki gelmişti. Meşgule atıp mesaj attım.
Çantamı topladıktan sonra aşağıya indim. Zeynebi görür görmez yanına gittim.
-Neymiş bu anlatmak istediğin.
-Dur bir soluklan hemen soruyorsun
-Ben dün erdemin çalıştığı yere gittim. Sadece bir kadeh bir şey içecektim ama erdemi biraz daha görme umuduyla biraz abartmış olabilirim.
-Ne yani Erdem için mi gittin?
-Evet. Dün ben bir şey yaptım.
-Tamam tamam ben erdemi öptüm.
- İşte iyi olmadığım için beni evine götürdü.
-Yuhh
-Dur be kızım hemen yanlış anlama. Yurda gidemedim o halde, o da beni kendi evine götürdü. İşte kahve yaptı ayrılmam için elimi yüzümü yıkayıp kendime geldikten sonra sabah ilk işim yurda gitmek oldu. Doğru düzgün teşekkür bile edemedim.
Dur bir dakika erdemin evi demek Kağanın da evi demekti. Bu demek oluyor ki Kağan da evdeydi.
- Kötü olmuş daha sonra teşekkür etmek için de gidersin bahanen olur dedim gülerek.
-Oyleyimdir. Sen onu bunu bırak da Kağan evdemiydi?
-Kağanla aynı evde kalıyorlar o da evde miydi?
-Yok hayır evde kimse yoktu galiba hatırlamıyorum. Hem Kağan seni niye ilgilendiriyor bakalım niye sordun evpdemi değil mi diye ?
-Hiç merak ettim sadece ev arkadaşlar ya hani ondan.
Ben neden Kağanı sormuştum peki beni ne ilgilendirir o onların evinde kahvaltı yaptıktan sonra görmedim. Bir yanım merak da ediyordu.
Zeynebin yüzündeki o mutluluk görülmeye değer bir mutluluktu.
Numarayı mesaj yoluyla attım zeynebe.
-Kız sen birtanesin ya teşekkür bahanesiyle mesaj atabilirdim.
-Evet bakalım yeni bir aşk doğacak mı?
-Kısmet. Hadi kalkalım derse geç kalmayalım.
-Sohbete daldık dersi unuttum Hadi gidelim.
Hızlı hızlı dersin olduğu sınıfa gittik. Sınıfa girer girmez hoca girmişti tam zamanında geldik. Hoca vize notlarımızı beğenmediğini söyledi bizim gibi öğrencilerin daha yüksek alabileceğini vurguladı. Ben bu sınavdan çok da kötü almamıştım 75 güzel bir not bence . Bu lafı üstüme alınmıyorum hocam. Hoca dersi anlatmaya başladı. Bu ders daha çok sohbet ederek ilerliyor. Herhangi bir zorluğu yok bu dersin. Dersin bitimiyle hemen sınıftan çıktık.
-Zeynep ben işe gidiyorum yeni yiyecekler hakkında konuşacağız sende gel ordan bize geçeriz.
-Olur geleyim ya ne yapacağım öyle boş boş yurtta.
-Sana bırak gel yanıma taşın diyorum rahat edersin hem.
-Ben bunu bir ailemle konuşayım bakalım üstesinden gelebilirler mi emin değilim. Biliyorsun babam şuan çalışamıyor.
-Evet biliyorum canım ne zaman çalışmaya başlayacak.
-Ayağı iyileşir iyileşmez. Zaten doktor yakında alçıyı çıkartırız dedi.
Zeyneple birlikte kafeye gitmek için yola çıktık. Bu otobüs işini hiç sevmiyorum her seferinde binmek zorunda kalıyoruz. Kafaye vardığımızda Kağanla Erdemi gördük. Ne işleri vardı bunların burda. Annesin yeri Bade gelir tabi. Zeyneple birbirimize baktık. Zeynep erdemin burda olmasından hoşnut gibi.
Ay bu kızın enerjisi bitiriyor beni. Fazla varsa banada versin şu enerjiden. Zeynebin sesinden dolayı bizden tarafa baktılar. Kağana baktığımda yüzü gülüyordu. Bizi gördüğü için mi acaba?
-Ne yapıyorsunuz burda ? Dedim merakımdan.
-Annemi görmeye geldim. Bana sizin yeni bir fikriniz olduğunu söyledi.
-Olmazsa da çok takmayın ya. Birsey kaybetmiş olmazsınız.
Böyle söyleyince Kağan bende heves bırakmadı.
-Bugün yok Ömerin yediği bir şey dokunmuş onu hastaneye götür...
-Şuan durumu nasıl iyi mi Ömer.
-Dur be kızım cümlemi bitirtseydin. İyi şuan evde dinleniyor.
-O yüzden mi siz bakıyorsunuz buraya dedi Zeynep.
-Güzel. Dedik zeyneple ikimiz aynı anda.
Kapıdan öğrenci olduğunu anladığım bir grup lise öğrencisi girdi. Çantamı bizimkilerin masasına bırakıp hemen yanlarına gittim.
-Oturacaksınız değil mi sizin için masayı birleştirebilirim kalabalıksınız da
3 erkek 4 kızdan oluşan 7 kişilik bir gruptu. Ben masayı birleştirirken gençler de ne içeceğiz diye konuşuyorlardı biri de gelip yardım etmiyordu.
Kağanın gelip yardım edeceğini düşünememiştim. Ben kenara çekildim o masayı çekiyordu. Bende sandalyeleri koydum.
Kızlar Kağanı görünce biraz fazla heycan yapmışlardı. Tuhaf tuhaf hareketler falan ne bu sanki hiç yakışıklı görmediler.
-Çocuklar siz oturun ben menü getirip geliyorum.
Arkaya geçip önlügümü giydim saçımı topladım menüyü götürdüm. Çeşit çok olmada da idare ederdi. Masaya gidip önlerine menü koydum.
- Ne alacağınıza karar verdiniz mi?
-5 salep 2 tane de kış çayınız varsa kış çayı
-Sizin diyet ürünleriniz yok mu ya
-Malasef şuanlik yok ama yakında bir kaç sağlıklı ürün çıkaracağız. Çıkaracağımız vakit gelip denerseniz çok seviniriz.
-Olur geliriz, güzelse paylaşırız burayı.
-Bu arada abla şuradaki iki yakışıklı sevgilileriniz mi ?
-Ben siparişlerinizi getireyim o zaman.
Masanın yanından ayrıldım. Gidip kış çaylarını frenc pres e koyup demlenmesi için kenarda beklettim o sıra da salepleri yaptım hepsini bir tepsiye koyduktan sonra tepsiyi elime alacağım sıra tepsi Kağan tarafından alındı.
-Biraz ağır görünüyor ben götürürüm.
-Zahmet etme ben götürürüm. Hem sen oraya gidersen kızlar ağzına düşer gerek yok ben götürürüm.
-Ne dedin ne onlar daha çocuk. Hem sen beni mi kıskandın yoksa?
-Ne alakası var be seni niye kıskanayım ki
-Kıskanmıyorsan ben götürürüm. Sende gelen çiftin siparişini al.
Kağan siparişleri götürdü bende yeni gelen müşterilerin siparişini almaya gittim. Orta yaşlarında bir çift.
-Kahveniz nasıl olsun efendim.
- Hanımefendiye orta bana da sade dedi abi.
Abi eşinin nasıl kahve içtiğini de biliyordu. Bu devirde erkekler sevgilisiniz yada eşinin nasıl kahve içtiğini bilmezdi. Seven sevdiğinin nasıl kahve içtiğini bilmeli bence.
Kağana baktığımda gençlerle konuşuyordu. Konuşurken yüzü gülüyordu. Komik bir şey anlatılıyordu galiba. Kahveleri yapmak için tezgahın arkasına geçtim.
-Ne o Bade sanki Kağanı kıskandın.
Kaşlarımı çattığımı bile fark etmemişim. Zeynep ve Erdem benim halime gülüyorlar. Ben ortada komik bir şey görmüyorum.
Artık kafeyi kapatma zamanı geldi. Yoğun bir gündü. Normalde bu kadar kalabalık olmazdı. Kafeyi kapattık.
-Ee şimdi ne yapıyorsunuz kızlar? Dedi Erdem.
-Ben ömerin yanına gitmek istiyorum. Aklım onda kaldı kendi gözümle bir görmem lazım. Zeynep sana da uyar değil mi ?
-Uyar gidip görelim Ömeri. Siz gelecek misiniz beyler ?
-Bilemedim şimdi geç oldu ya rahatsızlık vermeyelim dinlensin Ömer yarın görürüz. Hem otobüs saatini kaçırmadan eve gidin siz kızlar daha sonra dönüş sıkıntı olur sizin için.
Aslında Erdem doğru diyordu. Saat şuan 9 du 10 dan sonra otobüsler kalkmıyor. Dönüş sıkıntı olabilir.
-Doğru dedin Erdem biz eve gidelim o zaman yarın sabah dersimiz yok gelirim görmeye yarına kadar kendini toparlar.
-Evet en doğrusu bu olur. O zaman otobüs gelmeden durağa gidelim 3 dakika sonra kalkacak. Koşarak yetişiriz. Yoksa yarım saat beklememiz gerekecek.
-O zaman koşalım ben yarım saat daha bekleyemem bir önce evde gidelim. Dedi Zeynep.
-Sen geliyor musun yoksa annenlere mi gideceksin?
Kağan bugün biraz durgun gibiydi sanki pek fazla konuşmadı bir şey mi oldu acaba.
-O zaman hadi geç kalmayalım. Dedi Zeynep.
Hep birlikte durağa doğru koştuk. Benim ayağımda botlar olduğu için zor koşuyordum. Zaten durak buraya yakındı. Durak görüş alanımıza girdi. Daha otobüs gelmemişti. Çok şükür yetiştik. Durağa doğru giderken önümdeki taşa takılıp düştüm. Oradaki taşı görmemiştim. Ayak bileğimde bir sızı hissettim. Benim düştüğümü görünce hepsi durdu. Kağan hızlı hızlı yanıma geldi.
Güzelim mi dedi o? Hemde bana. Ah kalbim. Kalbim hızlı hızlı atıyordu şuan. Benden bir cevap bekler gibi yüzüme bakıyor ama ben onun gözleri dışında bir yere bakamıyordum. Gözlerindeki o korkuyu gördüm.
-İyiyim sadece biraz bileğim acıyor.
-Bade dizin de yırtılmış. Nasıl düşmeyi becerdin kızım.
-Önümdeki taşı görmedim ondan.
Kağan beni ayağa kaldırdı. Kagandan destek alarak durağa gittik otobusde gelmişti. Kağan beni arkadan bindirmişti çünkü bileğim acıyor daha fazla yürümemi istemedi galiba. Beni hemen ilk koltuğa oturtturdu kendi de yanıma oturdu.
-Bade korkuttun beni niye önüne bakmıyorsun sen ya
-Bilerek mi düştüm sanki taşa takıldım.
-Ya daha kötü düşüp kafanı çarpsaydın ya ayağın kırılsaydı ya daha kö...
Elimle ağzını kapattım. Felaket tellalı mübarek.
-Bir şey olmadı tamam mı bak iyiyim sadece ufak bir yara oldu o kadar .
-Sana bir şey olmasını istemiyorum...
Umarım bölümü begenmissinizdir. Mavi kalın 💙
Okur Yorumları | Yorum Ekle |