53. Bölüm

53.Bölüm

Müzeyyen Güneş
feyzagns9

Dayanamıyordum artık, bugünle beraber 95 gün olmuştu. Dünyamdaki bütün renkler solmuştu. Aklımda sadece acıyla inlediği anlar kalmıştı. Kulaklarımda her gün acı dolu inlemeleri yankılanıyordu. Yemek yiyemez, uyku uyuyamaz olmuştum. Ben sadece Egemi istiyordum. Ona kavuşmak, kokusunu doya doya içime çekmek, kollarında nefes almak istiyordum. İsyan etmek istemeyen aklım bana direnirken, kalbim bu kadar acı fazla değil mi diye feryat ediyordu.

Kafayı sıyırmamak için sığındığım tek yer hastaneydi. Kendimi işime vermiştim. Elimden geldiğince nöbetlere kalıyor, bütün zamanımı hastanede geçirmeye çalışıyordum. Yine bir nöbetin sonuna gelmiştim. Üzerimi değiştirip hastaneden çıktım. Adımlarım yine askeriye gitti. Her gün olduğu gibi yine belki de bir haber vardır umuduyla askeriyeye gittim. Kapıda gördüğüm nöbetçi erler beni tanıyarak yanıma geldiler. "Hoş geldin yenge, Akın komutanım harekât odasında istersen eşlik edelim sana?" "Sağ olun, yolu biliyorum. İyi nöbetler size." Başlarını sallayıp yerlerine geçtiklerinde ben de abimin bulunduğu odaya ilerledim.

Kapının önüne geldiğimde vurmak için elimi kaldırdığımda kapı açıldı. İçeriden gelen sesle hızlıca odaya girdim. Herkes bana bakarken ben aldırış etmeden slayt yansıtılan duvara baktım. Sevdiğim adam karşımdaydı. Vücudunu gördüğümde gözlerim doldu. Çok kilo kaybetmişti. Saçları uzamış, anlına dökülmüştü. Sakalları uzun olmasına rağmen yüzündeki yaraları örtememişti. Bedenindeki kesik izleri, yanık izleri ve birçok işkence izleri vardı. Gözlerinde gördüğüm yorgunluk beni bitirmişti. Dengem sarsıldığında abim koluma girdi. "Senin burada ne işin var Ayperi, hemen çıkıyorsun buradan!"

"Hayır hayır abi çıkmayacağım, kocam o benim! Attıkları videoyu ben de izleyeceğim, bırak beni!" "Olmaz diyorum Ayperi." "Yapma abi, izin ver kalayım. O videonun içinde ne olduğunu bilmezsem daha da delirecekmişim gibi hissediyorum." Abim konuşacakken odadaki bir komutanın emriyle sustu. Video başlamadan abim beni bir sandalyeye oturttu. Video başladığında bir adam, sevdiğim adamın saçlarını çekerek konuştu. "Artık veda vakti Üsteğmen, ailene, sevdiklerine veda et."

Yağız Egem derin bir nefes alıp yutkunduktan sonra konuşmaya başladı. "Ayçiçeğim, peri kızım, sana gelmek için çok çabaladım meleğim, çok dayandım. Ama gücüm yetmedi, bu sefer beni affet olur mu? Affet ve hayatına devam et. Sen yaşa güzelim bu hayatı doya doya yaşa, kendin için, benim için, bizim için yaşa. Arkamdan ağlama meleğim, mezarımı gözyaşların ıslatmasın. Hep gül, ben her zaman yanında olacağım." Derince yutkundu ve sözlerine devam etti. "Sana bir yara da ben açtığım için özür dilerim peri kızım." Yumuşak bakışları sertleşti. "Türk olduğum için, Türk askeri olduğum için mutluyum. Birazdan şehadet şerbetini içmek nasip olacak. İstediğim kutlu mertebe, tıpkı MERT ARSLAN GİBİ, MERT BABANIN MERT OĞLU OLARAK ÖLECEĞİM. Akın abi, peri kızım sana emanet, biliyorum emanetime gözün gibi bakıyorsundur. Benim hakkım varsa helaldir. Siz de haklarınızı helal edin. Eşhedü enla ilahe illallah ve eşhedü-" Silah sesiyle Yağız Egem'in sesi kesilmiş, video kapanmıştı. "Hayır hayır, ben az önce kocamın infazını izlemedim." Sandalyeden kalktığımda abim atıldı, ben geri çekildim. Ölemez, olmaz, gidemez, beni bırakamaz. Yapmaz bunu bana, tüm bunlar saçmalıktı.

"SAÇMALIK BU, VİDEONUN BAŞINDAN SONUNA HEPSİ SAÇMALIK! HADİ ABİ GİT, GETİR ARTIK YAĞIZ EGEMİ, GETİR KOCAMI, BİTSİN BU SAÇMALIK, O ÖLMEDİ, ÖLEMEZ."

Abim beni kendine çekip sarıldı. "Özür dilerim meleğim, başaramadım. Onu sana sağ salim getirmeyi beceremedim." Odadaki herkesin gözlerine hüzün çökmüştü. Bugün 15 Nisan Salı günü bana kocamın infazını izletmişlerdi. "Dayan," demişti sevdiğim adam, "arkamdan ağlama, hayatını yaşa," demişti. Bütün hayatımı alıp götürdükten sonra bana "yaşa" demişti. Yaşayamayacağımı bildiği halde bunu bana neden yapmıştı?

Nefes alamıyordum, bu oda bana mezar gibi gelmeye başlamıştı. Kalbimde hissettiğim derin acıyla elim kalbimi buldu. Abim ayrılıp yüzüme baktığında korkuyla bağırdı: "HAYIR GÜZELİM, BANA BAK, AYPERİ, SAKİNLEŞ GÜZELİM." Belki de sonunda kavuşacaktık. Dizlerimin üzerine düştüğümde abim beni kucağına aldı. Yerde uzanıyordum, bir elim kalbimdeydi, acıyı hissediyordum. Yüreğimi sanki biri ellerinin arasına almış sıkıyordu. Gözlerim abimin yanında ayakta olan Egem'e kaydı. Biliyorum hayaldi belki ama oradaydı işte, kalbimdeki elimi sevdiğim adama uzattım. "Geliyorum Egem, yanına g-geliyorum." Yüzünde aşık olduğum gülümsemesi belirdi. Üzerinde üniformasıyla gülümseyerek bana bakıyordu. Ona uzatmak istediğim elim yere düştü. Sonra ise dayanamadığım bu acıdan daldığım karanlıkla kurtuldum...

🌻🌻🌻

Akın, kucağında bayılan kardeşine baktı. Elini nabzına götürdüğünde nabzının yavaş attığını fark etti. Kucağına aldığı kardeşini koşarak revire getirdiğinde, revirdeki doktor muayeneye başlamıştı. O ilk müdahaleyi yaparken ambulans çağrılmıştı. Doktorun söylediğine göre kız kardeşi kalp krizi geçiriyordu. Yaşadığı derin acıya kalbi dayanamamıştı. Ayperi'ye yapılan ilk müdahalenin ardından ambulansla hastaneye götürüldü. Akın, ameliyata alınana kadar kardeşine eşlik etmişti.

Haberi alan annesi, kız kardeşi ve sevdiği kadın hepsi gelmişti. Akın öfkeyle yumruğunu ameliyathanenin kapısının yanındaki duvara vurdu. Sayamayacağı kadar yumruklar atarken kolunu sevdiği kadın tuttu. Kanayan eliyle öylece duruyordu. "Yapma Akın, yapma sevgilim. Onun sana ihtiyacı var." "Onun bana değil, sevdiği adama ihtiyacı var... Ona söz verdim, sana sevdiğin adamı getireceğim kardeşim dedim. Bu sözleri söylediğim kardeşime sevdiği adamın infazını izlettim. Söylesene Sevda, benim kardeşim o ameliyathaneden nasıl çıkacak? Sevdiği adamın infazını izleyen o kadın o masadan nasıl kalkacak?"

Herkes susmuştu. Kimseden ses çıkmıyordu çünkü herkes aynı sonu düşünüyordu. O ameliyathane Ayperi için son durak olacaktı. Koşarak gelen Demir timine kaydı gözleri, Arda asker selamı verip konuştu. "Komutanım, videonun atıldığı konum tespit edildi. İçeriden edinilen istihbarata göre Yağız komutanım hala yaşıyor, komutanım. Yeri tespit edildi. Sizin de izniniz alınırsa operasyon düzenlenecek, komutanım." Akın duyduklarıyla canlandı, resmen omuzlarını dikleştirip başını dik tutarak konuştu. "Demir timi, askerimizi almaya gidiyoruz." "EMREDERSİNİZ KOMUTANIM."

Akın ve Demir timi hızlıca askeriye geçip mühimmat odasına geçtiler. Akın hazırlanırken Arda ve Gökhan öğrendiği bilgileri Akın'a aktarıyordu. Sonunda hazır olduklarında helikopter sahasına giriş yaptılar. Helikopter sahasında onları karşılayan Binbaşı Muhsin Karaağaç konuştu. "Gidip Aslanımızı alıp gelin. Tek bir yaralı daha istemiyorum, Demir timi anlaşıldı mı?" "EMREDERSİNİZ KOMUTANIM." Herkes helikoptere bindi. Bu sefer aslanımızı alacaktık. Helikopter yükseldiğinde Demir Tim'i bir kez daha operasyonu gözden geçirdi. Ardından Gökhan elini Akın'ın omzuna koyup sıktı. "Düzelecek komutanım. Ayperi de, Yağız Ege de iyi olacak. Kavuşacaklar birbirlerine." "İnşallah Gökhan, inşallah."

🌻🌻🌻

Video kapanmıştı ama şerefsiz, bana değil, kulağımın dibinden geçip duvara sıkmıştı silahı. Ayakta kalmaya mecalim yoktu ama zorla duruyordum. Kulağımın çınlaması geçtiğinde öfkeyle konuştum. "DERDİN NE LAN EBESİNİ S******* HEM VEDA ET DİYORSUN HEM DE ÖLDÜRMÜYORSUN. AMACIN NE KORSAN?" "Sabret bebeğim, ölümünü öyle bir kurşunla yapacak kadar basit adam değilim, değil mi?" Ne yapacağını beklediğimde içeriye yine doktor denilen şerefsiz girdi. Eline aldığı şırıngayla yanıma geldiğinde kolumu geri çektim. Korsan gelip kolumu tuttuğunda ona kafa atıp doktorunun karnına doğru tekme savurdum. Korsan hamlemden kaçamasa da doktor son anda geri çekilmişti. Odaya giren adamlar kollarımdan tuttuğunda doktor denilen şerefsiz iğneyi vurmayı başardı. "Bu yeni ürettiğimiz bir zehir, dünyanın en tehlikeli zehirleri listesinde 1. sıraya yerleşecek kadar tehlikeli ve kuvvetli. Birazdan mide bulantın başlayacak, başın dönecek, ateşin yükselecek ama sen üşüdüğünü düşüneceksin. Tir tir titreyeceksin. Sanki kemiklerin donuyormuş gibi hissedeceksin ama aslında kan akış hızın artacak. Sonra burnundan, midenden, kulaklarından kanlar boşalmaya başlayacak. Kendi kanında boğularak öleceksin."

Gerçekten de midem bulanmaya başladığında yutkundum. Başa çıkabilirim, bunlara acı çektiğimi göstermeyeceğim. En azından bunu ölürken yapmayacağım. Doktor işinin bittiğini söyleyip mekanı terk ettiğinde, dönen başımla üzerime doğru yürüyen Korsan'a bakmaya çalıştım. Ama gözlerim hareketini takip edemiyordu. Gelip yüzüme tokat attığında başım yana doğru savruldu. "Şu haline bak, Arslancık, savunmasız bir ceylan döndün karşımda." "DEFOL GİT BAŞIMDAN KORSAN, O ELİNİ ALIP BİR TARAFLARINA SOKMAMA ÇOK AZ KALDI." Gözlerimi kapattığımda kasılan midemde yüzümü buruşturdum. Adım sesleri uzaklaştığında gerçekten de başımdan defolup gittiğini anlamıştım. Yüreğim yine sevdiğim kadını hatırlattı bana; kokunu soluduğum günün üzerinden 125 gün geçmişti. Ne yapmıştı acaba, videodan haberi var mıydı? Umarım çok ağlamamıştır. Gözlerimi açtığımda beyaz elbiseli sevdiğim belirdi. Yüzünde yine beni kendine aşık edecek gülümsemesi vardı. O gülümsedi, ben bütün acılarımı unuttum. "Egem, kocam, bekliyorum seni." "Bekleme be kızım, bekleme artık, beni geri dönüşüm yok, artık yolum sonuna geldim." Bana inat eder gibi omuzlarını silkti. Siyah saçları omzuna dökülmüştü. Başımın dönmesi arttığında Ayperi'nin görüntüsü bulanıklaştı. Kafamı sallayıp kendime gelmeye çalışmıştım ama olmamıştı. Üşümeye başlamıştım. Doktorun dedikleri bir bir gerçekleşiyordu. Üzerimdeki titreme hissi arttığında silah sesleri duymaya başladım. Duyduğum seslerin de beynimde oluşan bir hayal ürünü olduğunu düşünmeye başlamıştım.

Sanki buz dolabında gibi hissediyorum. Bedenime değen hava bile buz gibi geliyordu. Sesler gitgide artmıştı. Ama ben olaylara kendimi veremeyecek kadar kendimden geçmiştim. Şu an tek isteğim sıcak bir sobanın yanında olmak ve bedenimin ısınmasını sağlamaktı. Koşarak yanıma gelen ite baktım. Gözlerinde gördüğüm korku da neyin nesiydi? Arkama geçip alnıma silahı dayadı. "Seninkiler geldi Üsteğmen. Cesedini almak için geldiler."

"A-arkamda t-titrerken h-hala böyle konuşman ç-çok komik ş-şerefsiz."

Gözlerim içeriye dalan Akın abiyi buldu. Beni inceledikten sonra arkamdaki ite bakıp konuştu. "Bırak silahını, zaten gebereceksin, uğraştırma adamı." "Tek gitmeyeceğim, Arslancık da benimle gelecek." Akın abi işaret verdiğinde kafamı Korsan'a gömdüm ve aşağıya eğildim. Akın abi ise inleyerek burnunu tutan Korsan'ı alnının çatısından vurmuştu. Arda da yanıma gelip elindeki anahtarlarla zincirleri çözdü. Dizlerim beni taşıyamazken yere düştüm. Titremem artmıştı. Burnumdan gelen sıvıyı hissettiğimde yanıma oturan Akın abinin elini tuttum. "A-abi, Ayperi s-sana e-emanet." "Bana bak aslan parçası, bu konuşmayı bir daha dinlemeye takatim yok. Kendini bırakma sakın, zehirden haberimiz var. Panzehiri Gökhan almaya gitti. Birazdan burada olacak, sen de dayanacaksın. Sevdiğin kadın için dayanacaksın."

Bedenim donuyormuş gibi hissediyordum. Sanki buz kesmiş gibiydim. Üstelik midemden gelen kanlar durumu daha da berbat hale getiriyordu. Verdiğim mücadelenin sonuna gelmiştim. Gözlerim kapandı, özür dilerim peri kızım, sözümü tutamadım. Sana kavuşamadım...

Bölüm sonu...

Bölümü nasıl buldunuz Canlarım?

Lütfen desteklerinizi esirgemeyin.Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum.❤️🌻🥹

 

 

 

Bölüm : 15.04.2025 21:41 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...