
Yağız Ege normal odaya alınmıştı. Doktor, yormamak şartıyla yanına girebileceğimizi söylediğinde beklemeden odaya girdim. Yanına yaklaştığımda uzayan saçları, çökmüş elmacık kemikleri ve uzayan sakallarıyla gözleri kapalı bir şekilde uyuduğunu gördüm. Yağız Ege harabeye dönmüştü. Gözlerim sızladığında yutkunup derin bir nefes aldım. Şu an ağlayamazdım; onun karşısına güçlü çıkmak için elimden geleni yapmışken bu olmazdı. Yavaş ve ürkek adımlarla yatağın yanındaki boşluğa oturdum. Elim, serum olmayan sağ elini buldu. Bir elimle tutup baş parmağımla elini okşamaya başladım. Diğer elim ise yanağını buldu. Sakalı elim içinde hareket ederken içimde garip bir his oluşturuyordu. Onu ilk defa sakallı haliyle görüyordum.
Gözleri kıpırdamaya başladığında bir anlığına nefesimi tuttum. Onlara bu kadar yakından bakmayalı çok uzun zaman olmuştu. Yavaşça açtığı kahvelerini okyanuslarımla buluşturdu. İçimi titreten bakışlarını gördüğümde derin bir nefes aldım. O gözleri bir daha göremem diye o kadar korkmuştum ki gözlerimin dolmasına engel olamadım. Titreyen sesimle konuştum.
"Egem..."
"Ayçiçeğim..."
Sesi fısıldar gibi çıkmıştı. Yorgun olmalıydı; vücudu iç savaş yaşamıştı, üstelik bedenindeki enfeksiyon işleri daha da yokuşa sürüklemişti. Eğilip yanağını öpeceğim anda kendini geri çekti. Neden böyle davrandığını anlamak için gözlerine baktım. O gözlerde suçluluk duygusu vardı.
"Kirliyim, güzelim; bedenimde hangi şerefsizin izi var bilmiyorum. Tenine o pisliklerin izi bulaşsın istemem."
Bakışlarını kaçırdığında umursamadan yanağını öptüm. İki elimle yüzünü kavrayıp bana bakmasını sağladım.
"Sen tertemizsin, Yağız Egem. O pisliklerin hiçbiri sana pisliğini bulaştıramaz. Böyle düşünmeni istemiyorum, yakışıklım."
Yağız Ege hafifçe başını salladı. Bakışları tekrar beni bulduğunda elini hafifçe yüzüme doğru yaklaştırdı. Sanki tüm gücünü harcıyor gibiydi. Elini nazikçe tutup yüzüme yaklaştırdım. Baş parmağıyla yüzümü severken yüzündeki buruk tebessümle konuştu.
"Bizi birbirimize kavuşturan Rabbime şükürler olsun, peri kızım."
"Şükürler olsun, Egem; seni bana kavuşturan Rabbime binlerce kez şükürler olsun."
Bakışları yorgundu, Yağız Ege'nin işkencenin izlerini taşıyordu. Yaşadığı acı anları ama yine de ayçiçeğine kavuştuğu için mutluydu. Onu bir başına bırakmadığı için huzurlu hissediyordu. Kapıya vurulduğunda Ayperi, Yağız Ege'nin elini yavaşça yatağa bırakıp yanından kalktı. "Gel" diye seslendiğinde içeriye Feyzullah, Gökhan, Arda ve Akın girdi. Hepsi, Yağız Ege'nin gözüne açmasını sevinçle karşılamıştı.
"Komutanım, bizi çok korkuttun. Ama sonra yine yaptın, yapacağını geri dönmeyi başardın ya, bütün korkumuzu unuttuk."
Yağız Ege, yorgun bir gülümsemeyle konuştu.
"Ne sandın Feyzullah, iki şerefsize pabuç bırakmayız, evelallah."
Akın, Yağız Ege'nin hala yorgun olduğunu anladığı için hemen konuştu.
"Geçmiş olsun kardeşim, iyi olduğuna emin olduk ya, o bize yeter. Şimdi kalabalık yapmayalım, sen de dinlen. Ayperi, ben buralardayım güzelim."
"Tamam abi."
Herkes teker teker geçmiş olsun dileklerini dileyip odadan çıktılar. Yağız Ege'nin gözleri ise hala sevdiği kadındaydı. Bu kadar zayıflaması normal değildi. Üstelik fark ettiği bir diğer detay, Akın'ın Ayperi'ye endişeli gözlerle bakmasıydı.
"Peri kızım, bana anlatacağın bir şeyler mi oldu?"
Ayperi gözlerini kaçırıp konuştu.
"Şimdi konuşmayalım, yakışıklım, yorgunsun. Uyu, dinlen, sonra konuşuruz."
"Ayperi?"
"Lütfen, Yağız Ege'm, dinlenmen gerek. Sonra söz veriyorum, anlatacağım. Biraz kendini toparla, konuşuruz. Biliyorsun, senden bir şey saklamam."
Yağız Ege pes edip gözlerini kapattı. Kendini huzursuz bir uykuya bırakırken Ayperi yaşadığı şeyleri nasıl söyleyeceğini düşünüyordu...
🌻🌻🌻
Yağız Ege gözlerini açtığında kendini mağarada buldu. Ellerine baktığında zincirlere bağlanmıştı. Oysa buradan kurtulduğunu, sevdiği kadına kavuştuğunu düşünmüştü. Mağaranın içi oldukça sessizdi. Sonra gözlerinin önüne Aybala geldi. Üstü başı kanlarla kaplı, okyanus gözlü küçük kız, Yağız Ege'ye suçluluk duygusuyla başını eğdirdi.
"Neden, aşker abi, beni neden kuytamadın? Çok ağladım, aşker abi."
Yağız Ege, dolan gözlerini küçük kızla buluşturdu.
"Özür dilerim Aybala, çaresiz kaldım. Çok çabaladım, yemin ederim bu lanet zincirlerden kurtulmak için çok çabaladım."
"Sen bizi koruyamadın, aşker abi."
Yağız Ege, onların arkasında beliren üç çocuğa baktı. Hepsinin gözlerinde suçlayıcı bakış vardı.
"Denedim çocuklar, yemin ederim çok denedim."
"Sen bizi kurtarmadın, ölüme terk ettin."
"Özür dilerim, özür dilerim. Çok istedim kurtarmayı, affedin beni."
Yağız Ege kabus görüyordu. Bu yüzden ter içinde kalmıştı. Üstelik uykusu arasında ağlayarak özür dilemeye başlamıştı. Ayperi hemen kalkıp kocasının yanına geldi. Uyuyalı daha bir saat bile olmadan kabus görmesi, üzülmesine sebep olmuştu.
"Egem, hadi bitanem, aç gözlerini, kabus görüyorsun sevgilim."
Yağız Ege, ilk defa karısını duymuyordu. Normalde ufak sesine uyanan adam, şimdi kabuslarından sıyrılamıyordu. Ayperi nazikçe yüzüne dokunmaya başladı. Biraz daha sesini yükseltip konuştu.
"Egem, uyan sevgilim. Aç gözlerini, kabus görüyorsun."
Ayperi'nin dokunuşları ve yükselen sesi işe yaramış, Yağız Ege gözlerini açmıştı. Karşısında ona dolu gözlerle bakan karısını gördüğünde nerede olduğuna baktı. Gördüklerinin rüya olduğunu anlamıştı. Ama kalbindeki acı öyle saf, öyle gerçekti ki, Yağız Ege eşine bakıp konuştu.
"Kurtaramadım, bana yalvardılar Ayçiçeğim ama ben onları kurtaramadım. Hepsi tek tek gözlerimin önünde öldü. Ben vatanımın evlatlarını koruyamadım. O zincirleri kıramadım, onlara ulaşamadım. B-ben bu üniformayı hak etmiyorum. Ben asker olmayı hak etmiyorum."
Ayperi, kocasının kabusun etkisinde olduğunu anladı. Yağız Ege'nin alnındaki teri eliyle silip nazikçe saçlarını okşadı.
"Sen vatanını da, vatanının evlatlarını da çok güzel koruyorsun, bitanem. Canından, yarınlardan, sıcak yatağından vazgeçerek gidiyor, kahraman bir Türk askeri gibi savaşıyorsun. Bazen bazı şeylere gücümüz yetmez. Senin de gücün yetmemiş, kaderin önüne geçemezsin, birtanem. Sen onları kurtarmak için önlerine atlayıp kendini siper etseydin de, onlar bir şekilde şehit düşenlerdi. Çünkü kaderlerinde varmış."
"O it, onları bana yalvarttı, Ayçiçeğim. Hepsi küçük çocuktu. 5 yaşında, 8 yaşında, 10 yaşında, 13 yaşında çocuklar. Benden yardım istediler. Kurtulmak için, yaşamak için bana yalvardılar. Ama ben hiçbir şey yapamadım. Onları kurtaramadım."
Yağız Ege, o anki çaresizliğini iliklerine kadar hissediyordu. Ağlamak istiyordu ama yanındaki sevdiği kadını üzmemek için susuyordu. Ayperi, yatağa oturup kocasını göğsüne çekti.
"Ağlamak istiyorsun, birtanem, ağla, rahatla. Bütün acılarını göğsümde yumuşatayım, izin ver, yanında olayım. Ağla, rahatla sevgilim."
Yağız Ege, aldığı komutla ağlamaya başladı. Gözlerinden yaşlar akarken, sevdiğinin göğsüne sakladı kendini ve kurtaramadığı canlara ağladı. Ayperi ise sessizce saçlarını okşayarak acısının dinmesi için Rabbine dualar etmeye başladı...
🌻🌻🌻
Ece hastaneye gitmek için yola çıkmıştı. Akşam olması onu tedirgin ediyordu. Ama ablasına ve Yağız abisine hazırladığı kıyafetleri götürmesi gerekiyordu. Abisi ve sevdiği adam askeriyede olduğu için kendisi götürmek zorunda kalmıştı. Sokaklar ıssızdı, bu sessizlik onu korkutuyordu. Bir an önce hastaneye ulaşmak için adımlarını hızlandırdığında arkasında adım sesleri duydu. Korkuyla arkasına baktığında bir adamın peşinden geldiğini fark etti. Telefonunun ekranını açıp sevdiği adamı aramaya başladı. Bir yandan da hızlı hızlı yürüyordu.
"Ardam❤️ aranıyor..."
Telefon uzun süre çalmıştı. Ama açan olmamıştı. Tekrar denemeye çalıştığında adımlar hızlanıp ona ulaştı. Ece korkuyla çığlık attığında adam elini ağzına kapattı. Ece korkudan titriyordu. Aklına düşen binlerce kadın cinayeti geldi. Şimdi o da onlar gibi mi olacaktı? Korkuyla çırpınırken adamın pis nefesini boynunda hissetti.
"Sakin ol güzelim, merak etme, işimiz çok uzun sürmeyecek."
Ece korkuyla adamın elini sertçe ısırdı. Adam inleyerek elini çektiğinde, Ece adama doğru dönüp kasıklarına tekme atıp koşmaya başladı. Adam inleyerek yere düştüğünde, Ece arkasına bakmadan koşuyordu. "Allahım, ne olur yardım et bana, ben bu şekilde ölmek istemiyorum." Nefesi kesilene kadar koşmuştu. Ece, dizlerinde derman kalmadığında yere düştü. Korkuyla arkasına baktığında, adamın koşarak kendine doğru geldiğini gördü. Kalkmak istiyordu ama resmen bacaklarında his kalmamıştı. Adam yanına geldiğinde, artık her şeyin bittiğini düşündü.Adam üzerine yürüyüp dibine kadar geldi. Ece kendini geri çektiğinde, bacaklarını tutup kendine çekti.
"Hadi ama, seni bırakacağımı düşünmüyorsun değil mi?"
"DEFOL GİT! ALLAH'IN CEZASI, BANA BİR ŞEY YAPARSAN ABİM SENİ YAŞATMAZ."
"Bulursa tabii, önce ben işimi halledeyim de."
Adamın eli Ece'nin pantolonunun düğmesine kaydığında, Ece korkuyla bağırıp adamın ellerini itmeye başladı. Adam, Ece'ye engel olurken, Ece'nin gözleri yoldan onlara doğru gelen arabayı buldu. Son kalan bir güçle adamı tüm gücüyle itip kendini arabanın önüne attı. Araba hızlı geldiği için ne kadar frene bassa da durmamış, Ece'ye çarpmıştı. Ece, kendine çarpan arabanın etkisiyle yere acı içinde düşerken aklından geçen tek şey, kendini koruduğuydu. Korumuştu, o adamın bedenine dokunmasına izin vermemişti. Arabadan inen kadın ve eşi korkuyla Ece'nin başına gelirken, o adam çoktan gözden kaybolmuştu.
Ece gözlerini kapatmadan önce aklına sevdiği adamı getirdi. Gülüşüne, öldüğü adamı son kez de olsa görmek isterdi. Kadın, Ece'nin yanına çökmüş, kanayan başına bez bastırırken kocası ambulansı aramıştı. Ağrı, bütün bedenine yayıldığında Ece artık dayanamaz hale gelmişti. Kendini sonsuz karanlığa bıraktı...
Arda toplantıdan çıkmıştı. Dinlenme odasına geçtiğinde masadaki telefonuna baktı. Ecesi aramıştı; tekrar aradığında telefon açılmadı. Telefon kapandığında tekrar denemişti. İkinci aramada telefon açıldı.
"Ecem, beni aramışsın güzelim, toplantıdaydım, görmedim."
"Alo?"
Arda, duyduğu erkek sesiyle olduğu yerde kaldı.
"Sen kimsin? Ece'nin telefonu sende, ne geziyor?"
"Beyefendi, ben polisim. Hanımefendiye araba çarptı, ambulansla hastaneye kaldırıldı. Biz de olay yeri incelemesindeyiz."
Elim ayağım boşalmıştı, ne demek araba çarpması ? Telefon kapandığında sinirle elimdeki telefonu sıktım. Yanıma gelen tim, suratıma bakarken benim gözlerim Akın Abide'de durdu. Ve ağzımdan tek bir cümle çıktı.
"Ece'ye araba çarpmış."
Bölüm sonu...
Bölümü nasıl buldunuz ?
Oy verip yorum yapmayı unutmayın canlarım.Biliyorsunuz verdiğiniz her oy yaptığınız her yorum benim motivasyon kaynağım.
🤗🤗🌻🌻🤭🤭❤️❤️
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 43.57k Okunma |
2.45k Oy |
0 Takip |
60 Bölümlü Kitap |