59. Bölüm

59.Bölüm

Müzeyyen Güneş
feyzagns9

Gözlerimi açtığımda yanımda hissettiğim boşluk hissiyle yan tarafıma döndüm. Hissettiğim gibi yatak boştu. Merakla banyoya baktım, orada da yoktu. Korkuyla yatak odasından çıkıp odalara bakmaya başladım. En sonunda Yağız'ı elinde yemek bıçağı ile mutfakta yerde köşeye oturmuş bir şekilde buldum. Dizlerini kendine çekmiş, sanki kendini korumak ister gibi bıçağa sıkı sıkıya sarılmıştı.

Bu hali korkumu arttırsa da sakin olmaya çalıştım. Çünkü bu gibi durumların yaşanacağını biliyordum. Doktor, travma sonrası stres bozukluğu yaşayabilir, dikkatli olmalısınız demişti. Ege'nin şu 4 günde bu kadar şiddetli kabus görmemesinin sebebi bebek olayıydı. O olay kafasında çözümü ulaştığı için ertelediği duygular gün yüzüne çıkmıştı. Şimdi sakin olup elindeki bıçağı bir şekilde bıraktırmalıydım.

"Yağız Egem?"

Bakışları irkilerek bana döndüğünde bıçağı bana doğru tutmuştu.

"Egem, burada ne yapıyorsun canım?"

Bir an duraksadı, bir bana bir de elindeki bıçağa baktı.

"Ben, ben saklanıyordum, gel sen de yanıma saklanalım."

"Ama saklanmamızı gerektirecek bir şey yok sevgilim. Evimizdeyiz, güvendeyiz. Hadi, onu yerine bırak, odamıza gidelim."

Yağız bıçağı kendine doğru çekip konuştu.

"Olmaz, bırakamam."

"Tamam, bırakma, gel birlikte odaları gezelim. Korkmamızı gerektirecek bir şey olmadığını kendi gözlerinle gör, anlaştık mı?"

Elimi uzattığımda tereddüt etse de elimi tuttu. Ayağa kalktığında elimi biraz daha sıkı tutmaya başlamıştı. Birlikte yavaş yavaş her odayı gezdik. Sorun olmadığını görünce biraz daha rahatladı. Ama hala tedirgindi. Birlikte yatak odasına geldiğimizde gülümseyerek konuştum.

"Uyku saati, yakışıklım. Saat daha gece, hem sen de yorgunsun, yatıp dinlenmen lazım."

Yavaşça yatağa yönlendirdiğimde elimi biraz daha sıktı. Benim yönlendirmeme ses çıkarmadan uyuyordu. Yatağa uzanmasına yardımcı olduktan sonra elimi bıçak olan elinin üzerine koydum.

"Şimdi bunu bana vermen lazım sevgilim."

"Ama - "

"Merak etme Egem, sana yakın bir yere koyacağım. Ama elinde olmaz, uykuya daldığında sana zarar verebilir, değil mi?"

Elini gevşettiği an elinden aldım. Bıçağı uykuya dalana kadar görebileceği bir yere bırakıp yanına geçtim. Saçlarını okşarken tedirgin bakan yüzüne güven vermek istercesine gülümsedim.

"Sorun yok, bir tanem, ben yanındayım. Hadi gözlerini kapat."

Sözümü dinleyip gözlerini kapatsa da elleriyle üzerindeki örtüyü sıkıca tuttuğundan hala tam olarak gevşemediğini anladım. Saçlarından öptüm.

"Egem, yalnız değilsin. Ben buradayım, bir tanem. Uyusan bile yanından ayrılmayacağım."

Sözlerimle biraz gevşemiş, nefesleri daha düzenli hale gelmişti. Saçlarını okşamaya devam ederken krizinin çok şiddetli geçmediği için sevinmiştim. Tamamen uykuya daldığından emin olduğum zaman yataktan kalkıp bıçağı da alarak mutfağa geçtim. Bütün kesici aletleri farklı bir göze sakladıktan sonra içeriye yanına döndüm.

Yanına uzandım. Uykum yoktu, o halinden sonra gözüme uyku girmezdi zaten. Işık açık olduğu için elime kitap alıp kitabı okumaya başladım...

 

*****

Gün aymaya başlamıştı. Bir an da irkilerek uyanan Ege'yle elimdeki kitabı bırakıp ona döndüm. Odayı inceliyor, nerede olduğunu anlamaya çalışıyordu. Onu korkutmamak için konuşmadan sessizce hareketlerini incelemeye başladım. Yanındaki varlığımı hissetmemişti bile; bacaklarını kendine çekip konuştu.

"Sakin olmalıyım, sorun yok, evdeyim. Böyle yaparak karımı korkutacağım. Beni böyle görmemeli, güçlü görmeli."

Gözlerini kapatmış, kendini sakinleştirmeye çalışıyordu. Ama başaramamış olacak ki tekrar gözlerini açtı ve etrafa endişeyle baktı.

"Ya yaşadığım yeri bulduysa, ya onu da benden alırsa? Olmaz, izin vermem."

Yataktan kalkacakken ona seslendim.

"Egem, nereye?"

 

İlkilerek kendini geriye çekerken bana baktı. Gözlerini üzerimde dolaştırdıktan sonra hızlıca bana sarıldı.

"İyisin, sana zarar gelmemiş, iyisin."

"İyiyim sevgilim, sen de iyisin, evimizdeyiz, güvendeyiz. Sakinleş, tamam mı?"

Cevap vermemişti, sadece bana sıkıca sarılıyordu. Onu bu durumdan nasıl kurtaracağımı bilmiyordum. Sakinleştirici vermek ile vermemek arasında gidip geliyordum.

"Yağız, bana bakar mısın?"

Hafifçe geri çekilip bana baktığında gözlerindeki korku ve tedirginlik beni rahatsız ediyordu.

"Sorun yok sevgilim. Onlar bize ulaşamaz."

Sözlerimin fayda etmediğini anladım. Çünkü gözleri bende olsa da beni duymuyordu. O zehirin en çok sinir sistemini etkilediğini söylemişti doktor, bu durum aslında normaldi. Ama ben onu böyle görmeye dayanamıyordum, işte dikkatini başka yöne çekmeye çalıştım.

"Ben acıktım, Egem. Sen de acıktın mı? Hadi kahvaltı hazırlayalım."

Yataktan çıktığımda onu da elinden tutup kaldırmıştım. Beraber mutfağa girdiğimizde telefonuma uzanıp YouTube'a girdim. "Aşk sana benzer" şarkısını açtığımda hala tedirgin bir halde duran kocamın yanağından öptüm.

"Bana buzdolabından kaşar peyniri ve tereyağını verir misin? Ben de tost makinesini çıkarayım. Ve çay demeyeyim."

Başını sallayıp buzdolabına ilerledi. Dolaptan istediklerimi çıkartıp yanıma geldi. Mutfakta sadece telefonumda çalan müziğin sesi ve benim çıkardığım sesler vardı.

Ben tostu yaparken Ege'nin gözü sürekli mutfağın kapısına gidip geliyordu. Mutfak masasında oturmuş kapıya bakıp duruyordu. Bir ara ayağa kalktığını hissettiğimde elimdeki bütün işi bırakıp ona döndüm.

"Nereye sevgilim?"

"Elimi yüzümü yıkayacağım."

"Tamam, hemen gel ama tamam mı? Tostlar hazır, seni bekliyorum."

Başını sallayıp mutfaktan çıktığında telefonumu elime alıp Meral hocayı aradım. Telefon açıldığında konuşmaya başladım.

"Hocam, günaydın."

"Günaydın Ayperi, hayırdır, inşallah bir sorun mu var?"

"Hocam, Yağız Ege sürekli tedirgin. Dikkatini farklı yöne çekmeye çalışıyorum ama izin vermiyor."

"Tedirginlik durumu ne boyutta?"

"Gece yarısı uyandığımda yanımda bulamadım. Mutfakta buldum, elinde bıçakla oturmuş, gergince daldığı yere öylece bakıyordu."

"Dikkatini farklı yöne yönlendirebildin mi?"

"Çabalıyorum hocam ama izin vermiyor. Sakinleştirici mi yapsam yoksa biraz daha bu şekilde gözlemlesem mi bilemedim."

"Biraz daha bu şekilde gözlemle. Eğer tedirginliği devam ederse sakinleştirici yap. Ayperi'yi sakin kalmaya, onu yönlendirmeye çalış. Canım, senin gerginliğin onu daha kötü hale getirebilir."

"Tamam, teşekkür ederim hocam."

"Rica ederim, herhangi bir sorunda tekrar bana ulaşabilirsin."

Telefonu kapattıktan sonra lavaboya ilerledim. Kapıya vurup yavaşça açtığımda Yağız Ege'nin yüzünü yıkadığını gördüm. Sakince bekledim. Yüzünü yıkayıp musluğu kapattıktan sonra derin bir nefes aldı. Hareketleri gergindi.

"Ege, gelmiyor musun sevgilim?"

Bana bakıp derin bir nefes aldı. Lavabodan çıktığında sesini çıkarmadan mutfağa geçti. Masaya oturduğunda yine sessizdi. Ben de sesimi çıkarmadım. Sessizce kahvaltımızı yaptıktan sonra masada çayımızı içerken zil çaldı. Yağız Ege tedirgin bir şekilde ayağa kalktığında derin bir nefes aldım.

"Sorun yok Ege, ben şimdi kapıya bakarım, sen otur, tamam mı?"

"Hayır, bakma, kapıyı açma da, tehlikeli. Sana dedim, bizi bulacaklar dedim. Burası güvenli değil, sana zarar verecekler, korumam lazım."

Zile bir kez daha basıldığında Ege’nin hareketleri iyice kötüleşmeye başladı. Bıçakların olduğu çekmeceyi açtı. Bulamayınca kızgınlıkla bana döndü.

"Bıçaklar nerede Ayperi? Onu öldürmem gerek, sana zarar vermeden ölmesi gerek, söylesene bana bıçakları nereye koydun?"

Yağız Ege çekmeceleri hırsla karıştırmaya devam ederken, koşarak mutfaktan çıktım ve kapıyı açtım. Abim tam arkasını dönmüş gidiyordu.

"Abi, mutfağa geç hemen, mümkünse Ege’yi sıkıca tut, sakinleştirici getireceğim. Kriz geçiriyor."

Abim koşarak içeri girdiğinde ben de yatak odasına koştum. Çekmeceden sakinleştirici çıkarıp şırıngayı ayarladıktan sonra odadan çıktım. Mutfağa geçtiğimde Yağız Ege abimin kolları arasından çıkmak için çırpınıyordu.

"Bırak beni, öldürecekler, onu korumam lazım. Bırak beni, BIRAK."

Hemen yanlarına geçtiğimde Yağız'ın gözleri beni ve elimdeki iğneyi buldu.

"Olmaz, iğne olmaz, bırak beni, istemiyorum."

Hareketleri daha da sertleşmişti. Sakinleşmesi için konuşmaya başladım.

"Egem canımın içi, geçecek birtanem. Lütfen dur, canımın içi, canını yakmak istemiyorum."

"Bırakın beni, bırakın."

Abimin zor dayandığını fark ettiğimde iğneyi koluna yaptım. Yağız acıyla bağırdığında yutkunarak konuştum.

"Geçecek, bitanem, geçecek canım."

Çırpınışları yavaşlarken gözlerime yorgun bir şekilde bakıp konuştu.

"Neden canımı yaktın ki? Ben sadece seni korumak istemiştim."

Boğazıma bir yumru otururken Yağız Ege'nin gözleri kapandı. Gözlerim dolu bir şekilde abime bakıp konuştum.

"Geceden beri tedirgindi abi, sakinleştirici yapmak istemedim ama krizinin son evresindeydi."

"Yapılması gerekeni yapmışsın abim, kendini suçlama. Yağız şu an kendin de değil, sözleri sakın canını yakmasın. Biliyorsun, o sana kıyamaz."

"Biliyorum."

Abim Yağız Ege'yi yatağa yatırdıktan sonra üzerini örtüp odadan çıktık. Mutfağa geçtiğimizde dağılan yerleri toparlamaya başladım. Abim de yardımcı oldu. Bir yandan mutfağı toparlarken diğer yandan da abime barıştığımızı ve gece yaşananları anlattım. En son kendinin geldiği ana kadar anlattığımda onun da morali bozulmuştu.

"Doktor bu durumların normal olduğunu, bir müddet böyle olacağını söyledi. Biliyorum, kolay şeyler yaşamadı elbette bir iz bırakacak. Ondan korkmuyorum, korkum güçlü bir şekilde krize girdiğinde onu sakinleştirememek. Gördün o halini, nasıl üstesinden gelirim bilmiyorum."

Abim bana sarılıp saçlarımdan öptükten sonra gülümseyerek konuştu.

"Ben buradayım ya abim, ben kalırım yanınızda. Arda zaten Ece'nin yanında olabilmek için can atıyor. O bize geçer, ben de sizin yanınızda dururum."

"Teşekkür ederim abi, sen olmasan ne yapardım, inan bilmiyorum."

"Ben olmasam da sen başının çaresine bakardın güzelim. Ama ben varım, tek başına sorumluluk almana gerek yok. Karargaha geçip üstlerime durumu bildirmem gerek. İki saat içinde dönerim."

"Tamam abi, ben de evi toplayayım."

Abimi yolcu ettikten sonra biraz evi toplayıp yatak odasına geçtim. Yağız Ege hala derin bir uykuda görünüyordu. Yanına gidip yere oturdum ve saçlarını okşamaya başladım.

"Benim kalbim, canımın içi, senin acı çektiğini görmeye katlanamıyorum. Biliyorum, bu günlerimiz de geçecek ama yine de korkuyorum işte, sana zarar gelir diye, bu süreci atlatamazsın diye çok korkuyorum."

Yorgunlukla gözlerim başımın elinin yanına düştü. Bir elim saçında kalırken, diğer elim elinin üzerinde uykuya daldım...

Bölüm sonu...

Bölümü nasıl buldunuz ?

Yorum ve oy vermeyi unutmayın.Fikirlere açığım yorumlarda görmek istediğiniz sahneleri yazabilirsiniz.

 

 

 

 

Bölüm : 22.09.2025 17:05 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...