60. Bölüm

60.Bölüm

Müzeyyen Güneş
feyzagns9

Rüya***

Kafamı sallayıp kendime gelmeye çalışmıştım ama olmamıştı. Üşümeye başlamıştım. Doktorun dedikleri bir bir gerçekleşiyordu. Üzerimdeki titreme hissi arttığında silah sesleri duymaya başladım. Duyduğum seslerin de beynimde oluşan bir hayal ürünü olduğunu düşünmeye başlamıştım.

Sanki buz dolabında gibi hissediyorum. Bedenime değen hava bile buz gibi geliyordu. Sesler gitgide artmıştı. Ama ben olaylara kendimi veremeyecek kadar kendimden geçmiştim. Şu an tek isteğim sıcak bir sobanın yanında olmak ve bedenimin ısınmasını sağlamaktı.Bileğime dolanan zincirler tenimin daha da titremesine yol açarken buradan kurtulamayacağımı düşünüyordum.

"Affet ay-ayçiçeğim."


Elimin altında hissettiğim titreme ile gözlerimi açtığımda Yağız Egem'in yatakta terden sırılsıklam olmuş bir şekilde yattığını fark ettim. Üstelik titriyordu. Elimi anlına koyduğumda ateşinin çok olmasa da yüksek olduğunu anladım. Yağız Egem sayıklamaya başladı.

"Affet ay-ayçiçeğim."

Bu halde bile hâlâ beni düşünmesi kalbimi hüzne boğuyordu. Elimle anlına düşen saçlarını deriye doğru yatırıp konuştum.

"Egem, aç gözlerini hadi bitanem."

Birkaç kez seslendikten sonra gözlerini aralayıp bana baktı. Titremesi az da olsa artmıştı. Üzerindeki tişörtü çıkarmamız lazımdı.

"Hadi, bana yardımcı ol, üzerini çıkarmamız lazım."

Yatakta hafifçe doğrulsa da elimi tişörtüne götürüp yukarıya doğru kaldıracakken elimi tutup konuştu.

"Ç-çıkarma, üşüyorum."

Gözlerim onun gözleriyle buluştuğunda, gözlerinde gördüğüm acı yutkunmamı sağladı. Rüyasında ne gördüyse çok kötü olmuştu. Titreyen eli elimi kavrarken konuştu.

"Ç-çok ü-üşüyorum, m-meleğim, bana sarılır mısın?"

Sarıldığımda küçük bir çocuk gibi göğsüme sığındı. Ateşini düşürmek için soğuk kompres yapmam gerekiyordu. Ancak buna izin vereceğini sanmıyorum. Başını okşamaya başladım.

"Egem, ateşini düşürmemiz gerekli. Bana izin vermelisin sevgilim."

Titreyen kollarıyla bana daha çok sarılırken konuştu.

"İ-istemiyorum, sadece sarılalım. Ben iyi olurum."

Bir şey demedim, tek dileğim ateşinin daha fazla yükselmemesiydi. Saçlarını okşamaya devam ettim. Aradan geçen yarım saatin ardından Egem uykuya dalmıştı. Rahat bir nefes aldım. Titremesi hâlâ vardı, ateşi de öyle. Yavaş hareketlerle tişörtünü üzerinden çıkartmayı başarmıştım. Yavaşça yatağa yatırıp üzerini açık bırakarak odadan çıktım. Bir kaba soğuk su ve biraz sirke koyduktan sonra birkaç bez alarak yatak odasına geri döndüm. Islattığım bezi anlına koyduğumda acıyla inledi. Bu hali beni mahvediyordu. Birkaç kez koltuk altına anlına soğuk kompres uyguladıktan sonra sonunda ateşi düşmüştü.

Pikeyi göğsünün altına kadar örtüp odanın kapısını açık bırakarak odadan çıktım. Elimdeki kap ve bezleri kaldırırken kapı sesiyle kapıya gittim. Kapının deliğinden baktığımda abimin geldiğini gördüm. Kapıyı açtığımda içeriye girip bana sıkıca sarıldı. Ben de aynı şekilde karşılık verdim. Ayrıldığımızda salona geçtik, koltuklardan birine oturduktan sonra ben de karşısında geçip oturdum.

"Yağız nasıl?"

"Kabus görmüş, oda ateşinin yükselmesine sebep olmuş, ateşini düşürdüm. Uyuyor şimdi, durumu gitgide kötüye gidiyor abi, ben bu durumla nasıl başa çıkabileceğimi bilmiyorum. Ona bir şey olmasından deli gibi korkuyorum. Ya iyileşemezse ya daha da kötüye giderse, durumu bir kapı ziline verdiği tepki aklıma geldikçe kalbim sıkışıyor."

"Hey, yok kalp sıkışması falan güzelim, yeni kalp krizi geçirdin sayılır, lütfen kendini strese sokma. Biliyorum zor, çok zor ama geçecek. Yağız senden güç alıyor, onun ilacı sensin. Sen kendine iyi bakacaksın ki o senin iyi olduğunu gördükçe toparlanacak."

"Ama ya düzelmezse -"

"Ayperim, Yağız toparlanacak, her zamankinden daha güçlü bir şekilde kalkacak ayağa, merak etme, biz onun yanındayız. Bu zor günlerinden üstesinden gelmesi için elimizden geleni yapacağız. Biz onu bir şekilde toparlarız, ancak sana zarar gelirse işte o zaman Yağız'ı kimse toparlayamaz. Gözlerinin içine bakıyor, senden güç almak istiyor abicim. Hem onun için hem de kendin için güçlü durmalısın."

Aklıma Meral hocanın söyledikleri geldi. "Ayperi, sakin kalmaya, onu yönlendirmeye çalış. Canım, senin gerginliğin onu daha kötü hale getirebilir." Abim haklıydı, benim kötü olmam onu daha kötü bir şekilde etkilerdi. Derin bir nefes aldım. Düşündükçe işin içinden çıkamıyorum, bu yüzden düşüncelerimi farklı bir yöne çevirdim.

"Ece nasıl? Annem, Sevda, Elif, tim onlar nasıllar?"

"Ece iyi toparlanmaya çalışıyor, Arda'yı bize çağırdım. Ece'yle anneme göz kulak olacak. Annem de seni düşünüyor, Ege'yi, Ece'yi düşünüyor, hepimize yetmeye çalışıyor işte. Sevda hastaneye gidiyor. Elif de evlerinde duruyor, arada Ece'nin yanına geliyor. Kız kıza konuşup dertleşiyorlar. Timdekiler de iyi, biliyorsun şu an göreve çıkmıyoruz ancak karargahta işleri var, onları hallediyorlar. Herkes iyi, merak etme."

"İyi olsunlar abi, size bir şey oldu mu? Biz daha çok yara alıyoruz. Rabbim sizi sevdiklerinize bağışlasın."

"Amin abicim, Ayperi aslında sana bir şey söylemem gerekiyor."

Abim duruşunu dikleştirdiğinde vücudumu bir endişe kapladı. Gözleri yüzümü incelerken dayanamayıp konuştum.

"Allah aşkına, insanı korkutma da, şöyle abi, kötü bir durum yok değil mi?"

"Hayır hayır, kötü bir durum değil, aksine iyi bir durum. Biz Sevda ile en yakın zamanda evlenmeye karar verdik."

Abimin sözlerinden sonra gözlerim şaşkınlıktan kocaman açıldı.

"Şaka değil, değil mi abi?"

"Yok kızım, böyle şeyin şakası mı olur? Hayırdır, sen pek sevinmedin gibi?"

Sonlara doğru muzip bir şekilde çıkardığı sesiyle gülümseyerek cevap verdim.

"Şaşırdım sadece, yoksa sizin adınıza çok mutlu oldum. Hep mutlu olun abi, tebrik ederim."

Ayağa kalktığımda o da kalktı. Sarılıp tekrar tebrik ettim. Ardından birlikte mutfağa geçtik. Ben yemek hazırlarken abim de benimle birlikte mutfağa gelmiş, ikimize de kahve yapmıştı. Yemekleri ocağa pişmeye bıraktıktan sonra abimin karşısına geçip kahvemi yudumlamaya başladım. Bir yandan da akıllarında belli bir tarih olup olmadığını soruyordum. Net bir tarih belirlemediklerini ifade ederken mutfağa yeni uyanmış kocam geldi. Bize bakarken gözleri abimi buldu.

"Hoş geldin abi."

"Hoş bulduk aslanım, nasılsın?"

"İyiyim, başım ağrıyor biraz, o kadar. Siz ne yapıyorsunuz, kahve mi içiyordunuz?"

Boş sandalyeye geçip oturduğunda başımı sallayıp onayladım, ardından gözlerine bakıp konuştum.

"Sende ister misin?"

"Olur ama sen kalkma, ben alırım şimdi."

Bir müddet sessizlik sürse de abim Ege'nin düşüncelerini farklı bir yere çekmek için konuştu.

"Arda Ece'nin yanında kalmak istiyordu, aslanım, ben de bu yüzden size gelmek istedim. Senin de müsaaden olursa birkaç gün sizinle olacağım."

Ege'nin tepkisini ölçmek için yüzünü incelerken, o abime bakarak yanıt verdi.

"Müsaade istemeye ne gerek var abi, ev senin, ne zaman istersen gel, buyur, başımızın üstünde yerin var. Ece nasıl, iyi mi?"

"Toparlanmaya çalışıyor, biz de uzmandan destek almasını istiyoruz. O da kabul ederse bir psikolog ile randevu ayarlayacağım."

Abim biraz durduktan sonra bana baktı. Ne demek istediğini anlamıştım; bu fikri Yağız Ege'ye de sunmak istiyordu. Derin bir nefes alıp onaylarcasına gözümü açıp kapattım. Abim benden onay aldıktan sonra Yağız Ege'ye döndü.

"Sende ister misin aslanım? Kabusların için bir uzmanla konuşmak belki iyi gelebilir."

Yağız bir müddet abimin gözlerine baktı. Ardından gözleri abimin arkasında kalan pencereyi buldu. Gözleriyle dışarıyı izlerken olumlu ya da olumsuz bir cevap vermedi. Sessiz kalıyordu. Ne zaman kaçmak istese sessiz kalmayı tercih ediyordu. Üzerine gitmemesi için abime bakış atıp ayağa kalktım. Yemekleri kontrol ederken Yağız'ın bitkin sesi odayı doldurdu.

"İstemiyorum, kimsenin karşına geçip olanları anlatmak istemiyorum. Anlamadıkları halde anlıyorum sizi demelerini dinlemek istemiyorum. Altı boş teselli cümleleri duymak istemiyorum. Şu sıralar nefes almak bile istemiyorum."

Masadan kalkıp mutfaktan çıktığında abim gözleriyle işaret etti. Ben de peşinden mutfaktan çıktığımda Yağız Ege balkona çıkıyordu. Ben de arkasından çıktım. Balkondaki boş koltuklardan birine oturup kollarını dizine yaslayıp kafasını elleri arasına aldı. Kafasının içinde neler döndüğünü bilmiyordum, ancak onu derinden etkilediği için bilmek istiyordum. Ben de sesimi çıkartmadan onun yanına oturdum. Oturduğumuz yerden sessizliği paylaşıyorduk. Uzun süren sessizliği Yağız bozdu.

"Akın abi benim için burada değil mi? Kendimi kaybettiğim anlarda beni durdurabilmek için burada."

Konuşmadım, onu onaylayıp daha fazla kendini üzmesini istemedim.

"Sana zarar verdim mi? Nasıl bir kriz geçirdiğimi hatırlamıyorum. Söyle bana, peri kızım, bu eller sana zarar verdi mi?"

Ellerine nefret eder gibi bakıyordu. İki elini de tutup avuç içlerinden öptüm.

"Sen hiçbir zaman bana zarar vermezsin, Egem. Kendindeyken veya kendinde değilken, hiçbir zaman bana zarar vermezsin. Ne yüreğin kabul eder bunu ne de iraden. Bana hiçbir şekilde zarar vermedin, canımın içi. Evet, abim senin için burada ama beni senden korumak için değil, seni senden korumak için burada. Sen kriz anlarında sadece kendine zarar veriyorsun, sevgilim."

Ellerimize bakıp derin bir nefes aldı. Onu anlıyordum, yaşadığı şeyler hiç kolay değildi. Bunu baştan sona tekrar anlatıp tekrar yaşamak ona çok zor geliyordu. Sağ elimi elinden ayırıp yanağını okşamaya başladım. Gözleri yüzümü bulduğunda, bütün sevgimi sesime yansıtarak konuştum.

"Biz bir aradayız, canımın içi. Zor zamandan geçebiliriz; biz hiçbir zaman kolay yolu tercih etmedik ki şimdi edelim. Sen yanımda olup elimi böyle sıkıca tuttuğun sürece, ben her türlü zorluğa göğüs gererim. Sen de gel, bitanem, bizim için diren. Biliyorum, bu günler geçecek, sen yine görevinin başına döneceksin. Ben seni evimizde bekleyeceğim. Bunları yaşayacağız, sadece zamana ihtiyacımız var."

Yağız'ın elleri yüzümü kavradı. Baş parmağı ile yanaklarımı okşarken dudakları dudaklarımla buluştu. Tutkudan uzak, sadece ne kadar çok sevdiğini anlatmak ister gibi naif ve aşk dolu öpüşlerinin ardından dudaklarımızı ayırıp alnını anlıma yaslayıp derin bir nefes aldı.

"Elimi hiçbir zaman bırakma, Ayçiçeğim. Sen benim nefes alma sebebim, sen benim ışığımsın."

Sözleriyle abimin bir kez daha ne kadar haklı olduğunu anladım. Ben nasıl bu adam için nefes alıyorsam, bu adam da sadece benim için nefes alıyordu...

Bölüm sonu...

Arayı çok açmadan gelmek istedim. Attığınız her yorum motivasyon kaynağım. Beni destekleyen okuyucularıma çok teşekkür ederim. ❤️🥰

 

Bölüm : 30.09.2025 20:14 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...