
Lev Tolstoy der ki: "Her mutlu aile birbirine benzer ancak her mutsuz aile kendine özgü bir mutsuzluğa sahiptir." Benim hiçbir zaman gerçek bir ailem olmadı. Mehpare annem bana gerçek bir aile vermeye çalıştıysa da ben ruhumdaki asilik gereğinden olsa gerek hiçbir zaman onları gerçek ailemmiş gibi kabullenemedim. Eğer gerçek bir ailem olsaydı da mutlu olmayacağımı bilirdim. Çünkü benim kaderim mutsuzlukla süslenmişti.
Aradan geçen iki saatin sonunda karşımda oturan yaşlı kurtun adının Ferit olduğunu öğrenmiş,buraya getiriliş sebebimin gerçek ailem olduğunu ve Ferit beyin arkasında dikilmeye devam eden,yüzündeki memnuniyetsiz,öfke dolu bakışı asla dinmeyen yaralamış olduğum adamın aslında düşündüğüm gibi tacizci olmadığını öğrenmiştim.
"Armina duyacağın şeyler seni ürkütebilir fakat herşeyi sana tüm açıklığıyla anlatacağım kızım." Ferit beyin güven veren konuşması beni oldukça rahatlatmıştı. Geldiğimden beri beni tüm ani çıkış ve saldırılarıma rağmen babacan tavırlarıyla sakinleştirmiş,kimseye zarar vermediğim sürece zarar görmeyeceğimi belirtmişti.
"Bakın Ferit bey neyden bahsettiğiniz hakkında bir fikriniz yok bence. Benim ailem yok ! Ve şu arkanızdaki pislik beni taciz etmeye kalktı!" Verdiğim tepkiye daha fazla dayanamayan yabancı ani bir öfke patlaması yaşıyor ellerini yumruk yaparak kendini sıkıyordu. En sonunda dayanamadı ve
" O çenen bir daha bana tacizci demek için açılırsa bir daha geri kapatamazsın erkek Fatma !" O bana erkek Fatma mı dedi ?!
"Bana bak senin gibileri çok gördüm ben sokaklarda. Önce taciz eder sonra ben öyle birşey yapmadım dersiniz. Madem öyle değilsin neden pantolonumun düğmesini bilerek kopardın ? Ya da neden tepeme çullandın ?!" Delirmiş vaziyetteydim. Daha dün bana saldıran o değilmiş gibi karşımda kendini savunuyor,bıçaklanmamış gibi hareket ediyordu. Halbuki ben öldüğünü düşünüp saatlerce bir duvar dibinde ağlamıştım.
Katil olduğumu düşünmüştüm. Ömrüm kendimi koruma içgüdüsüyle geçti. Bilinçaltım kendini sürekli korumaya kodlanmış halde. Mehpare annem bu yüzden bana hep savaşçı tavşan der. Ferit bey biyolojik annemi nereden ve nasıl tanıyor bilmiyorum fakat eğer gerçekten ona benziyorsam bu savaşçılığımı ondan almadığım belli. Çünkü hiçbir savaşçı kadın evladını göz göre göre terk etmemeli.
Ferit bey,"Özbey yeter ! Kız şuan şokta ve gerçekleri bilmiyor biraz daha sabır ve anlayış göster."dedi.
Adı mı Özbey yoksa takma bir isim mi bilmiyorum fakat onun iri vücuduna oldukça yakışıyordu. Ferit beye gelince yaşına rağmen oldukça dinç ve spor yaptığını belli eden bir vücudu,yer yer ağarmış saçlarıyla orta yaştan çok klas bir delikanlı gibiydi."Bak Armina,farkındayım herşey şuan çok garip senin gözünde ama bu yaşlı adama kulaklarını kabart ve gerçek hayatını benden dinle kızım."
İnsanın gerçek hayatı neydi ? Bildiği büyüğü şeyler gerçek hayatı değil miydi zaten. Benim gerçeğim her zaman kimsesiz oluşumdu. Ferit beyin her dediği bana bir film veya kitaptan fırlama bir replik gibi geliyordu. İnsan alıştığı kimsesizlikten kolay sıyrılamıyordu.
Yaşlı ama aslında hiçte yaşlı olmayan adam devam etti,"Annen seni bilerek bıraktı ama asla isteyerek bırakmadı kızım." Bir anne evladını ölse dahi bırakmamalıydı.
"Narin,yani annen,"demek biyolojik annemin adı Narindi.Bu şekilde tanışmamış olmayı diledim o an bu isimle. Keşke dedim içimden keşke böyle olmasaydı.
"Annende burada gördüklerin gibi devlet için gizli çalışan bir istihbarat ajanı." Ferit beyin her cümlesi şok etkisi yaratırken ağzımın biraz daha açılmasına ve gözlerimin büyümesine sebep oluyordu. Arkasından beni izleyen Özbey denilen adamın dudaklarını alayvari şekilde kıvırdığını görüyor fakat şok etkisinden olsa gerek tepki veremiyordum.
"Burda gördüğün herkes güvenilirdir ve sivilde herkesin mesleği farklıdır. Annende zengin bir muhitte terziydi. Asıl mevzu dükkanda olduğu gün başladı zaten. Baban olacak o itle o gün tanıştı ve hepimizi bir çıkmaza soktu." Anlamıyordum. Bana tüm bunları anlatırken ben gerçek annemi bulduğuma ve onun devlet için çalışan özel biri olduğuna inanamıyordum.
Ferit amcanın gözleri masanın bir yerine sabitlenmiş o anları tekrar yaşıyor gibi görünüyordu. Sanki Narini şuan bile ordan çekip almak istiyor gibi. "Arif zengin bir adamdı. Annenin dükkanına kol düğmesini acilen tamir etsin diye girmiş,toplantısı varmış pezevengin. Annende o an başka işi olduğundan yüzüne bakmadan beklemesini söylemiş. Arif pezenvengide işinin acil olduğunu ve hemen yapması gerektiğini söylemiş aralarında münakaşa çıkmış. Olayın devamını detaylı bilen onlar fakat devamında kör kütük aşık oluyorlar." Ağzım sanki daha fazlası olabilirmiş gibi daha da açıldı. Sanırım pezevenk diye hitap ettiği adam da biyolojik babam oluyor.
Ferit bey iki avcuyla sıkıntılı bir şekilde yüzünü sıvazladı,kravatını gevşetti." Narine defalarca o adamla olmaması gerektiğini söyledim ama ne beni dinledi ne çok sevdiği ablasını,"çok güzel birde teyzem varmış.
" Aradan sadece dört ay geçtiğinde evlendiler. Sonra herşey yavaş yavaş değişmeye başladı. Annen göreve çıktığı birgün bi yara aldı,kalbine oldukça yakın bir yara. Haftalarca yoğum bakımda kaldı ama o şerefsiz bir kere bile annenin yanına gelmedi. O dönemde annenin hamile olduğu hastanede belli oldu. Fakat eve döndükten sonra annen o itin telefonunda bir koordinat yakaladığını söyledi."
"Bu konuların benimle ne alakası var onu anlayamadım ?" Tanımadığım ve bilmediğim annem için üzülmüyordum. Bir bağ kurmadığım kadına anne demek bile içimden gelmiyor,bu konuşma beni şuan çok fena halde geriyordu.
"Dinle Armina,asıl seni ilgilendiren kısım yeni başlıyor. Annen koordinatları bana gönderdiğinde aynı koordinatların bize ulaştığını ve bir terör saldırısı planı olduğunu öğrendim. Üzgünüm Armina ama o döl israfı olan piç baban ne yazık ki terörist çıktı. İşin kötü yanı o annenin istihbarat için çalıştığını biliyormuş ve herşey zaten planlanmış. Sen dışında. Annen seni doğuma kadar bir şekilde sakladı ama doğumundan haberi olmuş ve seni almaya gelmiş..." Ferit beyin lafını bölen şey aniden açılan kapı oldu. Kapıdan giren kişi eli kapı kolunda donarak bana baktı.
Uzun kızıl saçları ve yüz hatlarıyla çok güzel bir kadındı. Dolu dolu olan gözleri,ağlamamak için dişleriyle kemirdiği dudakları resmen kusursuzdu. Kesinlikle orta yaşlarda olan ama asla otuzdan fazla göstermeyen taş gibi bir kadındı. Konuşmak için bir adım attı ve bana dikkatle baktı. Kafasını hafifçe gülümseyerek sağ omzuna yatırdı.
"Armina. Güçlü meleğim..."
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |