10. Bölüm

BÖLÜM 7

Fulden Becerikli
fuldenbecerikli

Diana, Geçmiş (Ayrılıktan önce)

‘’Kahvaltı hazır!’’

Sıcak yatağımın içinde alev almış ayaklarımı birbirine sürttüm. Yatak resmen beni içine çekiyordu ve asla çıkmak istemiyordum. Çünkü sıcağı çok ama çok seviyordum. Asla kış insanı değildim. Bir kere çok hasta olurdum. Kış mevsimi boyunca baş ucumdan ilaç kutuları ve ocağımdan çorba tencereleri eksik olmazdı. Yani kısacası soğuktan ve soğuğa dair her şeyden nefret ederdim.

Ve biz buz gibi bir kış günündeydik.

Hope’un mutfaktan gelen sesine karşı gülümsedim ve yatağımın bitişiğinde olan peteğe ayağımı yasladım. O gelip, beni buradan zorla almadan çıkmaya hiç niyetim yoktu. Hem zaten ona naz yapmaya bayılıyordum.

Ki aynı dediğim gibi oldu. İki dakika sonra odanın kapısı açıldı ve Hope kapının eşiğinde durarak pervaza yaslandı. Bana hayran hayran bakıyordu. Sanki beni yıllardır görmüyor gibi. Günler geçse de onun bana bu bakışları geçmiyordu. Her daim orada tutacağı parıltılı gözleri ve sıcak gülümsemesiyle hep bana bu şekilde bakacağını biliyordum.

‘’Tembellik etme. Sana kendi ellerimle kahvaltı hazırladım.’’

‘’Bu bir ilk değil. Bunu hep yapıyorsun.’’

Usulca yatağa yaklaştı ve kenarına oturdu. Bir eliyle yüzüme düşen saç tutamımı kulağımın arkasına itti.

‘’Sonsuza kadar yapmaya hazırım.’’

Eğilip, dudağıma minik bir öpücük kondurdu. Klasik Hope.

Beni sonsuza dek sevecek ve sorunlarımı sonsuza dek, kendi isteğiyle çözecek Hope.

‘’Kahvaltıdan sonra kitapçıya gitmek ister misin? Sana istediğin kitapları da alırız hem.’’

Sevinçle doğruldum. Bu benim yapmayı en sevdiğim şeydi.

‘’Bugün meşgul olduğunu sanıyordum!’’

‘’Hiçbir şey senden değerli değil. Hepsini iptal ettim bile.’’

Yatakta uzanıp, elimi elinin üzerine koydum. Kalbim onun için kırılmıştı. Çünkü arada da olsa kendi varlığını da hatırlamasını istiyordum. Kendine kişisel alan tanımalı ve kendiyle de vakit geçirmeliydi. O böyle yaptıkça ona ayak bağı oluyormuşum gibi hissediyordum.

‘’Bunu neden yaptın?’’

Yüzümdeki ifadeyi görür görmez daha da yumuşadı. Çünkü yüzüme yerleştirdiğim her mimiğin dahi anlamını biliyordu.

‘’Hayır, hayır Diana. Senlik bir durum yok. Cidden. Bunu istediğim için yapıyorum. Zorunluluk olduğu için değil.’’

‘’Ama benim yüzümden sürekli kendini erteliyorsun.’’

Beni kollarının altına aldı ve sıkıca sarıldı. Konuştuğunda sıcak nefesi ensemi gıdıkladı.

‘’Hiçbir şeyi ertelediğim falan yok Diana. Dün gece bana gelip tatlı tatlı yarın nereye gidiyoruz dedin. Ben bunu gördükten sonra nasıl başka bir plan yapabilirim ki? Eğer sevgilim benimle vakit geçirmek istiyorsa, geçirir. Bu kadar basit.’’

İçtenlikle gülümsedim. Bana ne zaman böyle cümleler kursa kalbim hiç olmadığı kadar hızlı atıyordu. Hani karnınızda oluşan o kıvılcımlı his vardır ya. Hatta bazıları da bu hisse kelebek etkisi der. İşte ben bu histen asla kopamıyordum. Çünkü Hope, her daim bana bunu yaşatıyordu ve her zaman iyi ki karşıma çıktın dedirtiyordu.

Yataktan çıkmak için hazırlandım ve Hope’un bana kalkmam için yer açmasını bekledim. Usulca ayağa kalktı ve beni kollarımdan tutup kaldırdı.

Odamın içinde bulunan küçük tuvalete yöneldiğimde, eliyle yakasını silkmeye başlamıştı.

‘’Ne oldu?’’ diye sordum. Bir yandan yüzüme su çarpıyordum.

‘’Kombiyi biraz kısar mısın? Ev çok sıcak.’’

İki insanı birbirine bağlayan şey her zaman benzerlikler değildi.

Farklılıklardı.

Biz hem çok benzeyip hem çok farklı olmayı nasıl başarıyorduk hiç çözememiştim.

Başta bunların hepsi çok tatlıydı. Zıt kutuplar birbirini çeker zırvaları falan. Fakat sonra zaman bize haince oyunlar oynadı. Farklılıklarımız birbiriyle savaşmaya başladı.

Tahammülümüz, yüzüme çarpmaya devam ettiğim su gibi aramızdan akıp gitti.

Bunların olacağından habersizce havluyla yüzümü kuruladım ve Hope’a döndüm.

‘’O zaman beni sen ısıtmak zorunda kalırsın!’’

Haince gülümsedi.

Bölüm : 11.01.2025 19:20 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...