24. Bölüm

22. Bölüm

Gamze
gamze._06

Gözlerimi yiyeceklerden kaldırıp etrafa baktığımda, tüm aile üyelerinin şaşkınlık içinde beni izlediğini fark ettim. Sanırım gerçekten aç bir ayı gibiydim. Mahcubiyetle gülümsedim.

​"Ne var, hiç mi hamile görmediniz?" diye espri yapmaya çalıştım, elimdeki çileği ısırırken.

​Aziz ise gülerek yanıma geldi, "Gördük, gördük de, bu hızda yiyenini görmedik, Hatun. Korkuyorum sana yetişemeyeceğiz diye."

Aziz'in sesi her zamanki gibi yumuşaktı ama gözlerinde o alışıldık, koruyucu parıltı vardı. Tam o sırada, mideme saplanan sancı geri geldi. Bu seferki daha kuvvetliydi. Az önce yediğim çikolatanın ve çileğin verdiği haz, yerini keskin bir acıya bırakıyordu.

​"Ah!" diye inledim istemsizce ve karnımı tutarak iki büklüm oldum.

​Aziz'in yüzü anında ciddileşti. "Ne oldu, Avjin? İyi misin?"

​"Bilmiyorum, Aziz... Çok fena ağrıyor. Sanki..." diyemeden acı bir dalga daha vurdu. Bu, yediğim yemekten kaynaklanan basit bir ağrı değildi. Daha derin, daha kötü bir şeydi. Korku, beynimde soğuk bir sızı olarak yayılmaya başladı. Delal anne hızla yanıma geldi

"Keça min iyimisin neyin vardır" telaşlı sesi ile sormuştu ağrıdan cevap verememiştim

O sırada, kenarda bizi izleyen Zülal'in yüzünde anlık bir memnuniyet parıltısı yakaladım. Hemen ardından, maske takılmışçasına endişeli bir ifadeye büründü. Ama o anlık parıltı, aklıma bir şimşek gibi çaktı. İlaç!

​"Aziz," dedim, sesim zar zor çıkıyordu, "Sabah Zülal bana bir ilaç verdi. Hatice abla gönderdi dedi. Benim vitaminim sanıp içtim..."

​Aziz dondu kaldı. Yüzündeki bütün kan çekilmişti. Sert, acımasız Aziz’in damarları şakaklarında belirginleşti. Gözleri Zülal'e döndüğünde, o yumuşaklık tamamen yok olmuştu. Yerine, Mardin'in yakıcı güneşi kadar sert, intikam dolu bir öfke gelmişti.

​"Zülal! Ne ilacı verdin Avjin'e?" diye gürledi. Sesi avluda yankılandı.

Zülal sendeledi, masumiyet rolünü oynamaya çalışarak. "Ne-ne ilacı Aziz abim? Ben anlamadım. Hatice ablanın Avjin'e her gün verdiği vitamin... Ben sadece ona yardım ettim."

Aziz, karanlık bir gölge gibi ona doğru ilerledi. Adımları kararlı ve ağırdı. Zülal'in karşısına dikildiğinde, aralarındaki mesafe sadece bir nefesteydi. Aziz, normalde merhamet gösterdiği kuzenine bakıyordu, ama şimdi gördüğü sadece bir haindi.

​"Bana yalan söyleme! O ilaç vitamin değildi, değil mi? Ne verdin karıma, hım?" Aziz'in eli, Zülal'in kolunu çelik bir kelepçe gibi yakaladı. Sesi boğuk, tehlikeli bir fısıltıydı, ki bu onun en kötü öfkesiydi. Bağırıp çağırmadan önce gelen o sakinlik... Korkutucuydu.

​Zülal'in yüzü bembeyaz oldu. Ağlamaya çalıştı ama gözünden yaş gelmedi. "Ben... ben ne yaptım ki? Ben seni seviyorum, Aziz! O kadın senin karın olamaz! O bir yabancı!" diye bağırdı, artık gizlenmekten vazgeçerek. Nefreti yüzüne kazınmıştı.

​Aziz'in gözleri alev aldı. "Sen Benim canımın canı, benim bebeğimin annesi o! Sen benim karıma, benim evladımı düşürmesi için zehir mi verdin? Söyle!" Son sözü bir haykırıştı. Kolunu öyle bir sıktı ki Zülal acıyla inledi.

​Hatice abla ve diğer aile üyeleri şaşkınlık ve korku içinde donup kalmışlardı. Kimse Aziz'in bu halinin yakınına bile yaklaşamazdı.

Ben, acıyla kıvranarak, Aziz'in o acımasız tarafının Zülal'e yöneldiğini izledim. Duygusal olabilirdim ama içimde büyüyen bir kin bir nefret vardı. Bu kadın benim çocuğumu elimden almaya çalışmıştı.

 

​"Aziz, bırak onu!" diye bağırdım, kendimi zorlayarak ayağa kalktım. Ayakta durmakta zorlanıyordum ama kendimi araya atmak zorundaydım. "O ilaç... O ilaç düşük ilacıydı, değil mi?"

Aziz kolunu bıraktı ve Zülal yere yığıldı. Gözleri bana döndü, içinde büyük bir keder ve pişmanlık vardı. Zülal'e duyduğu öfke, bir anlığına benim acıma duyduğu çaresizliğe dönüştü.

 

​"Avjin, dayan bitanem... Hemen gidiyoruz. Hastaneye."

Zülal yerden hıçkırarak, "Geç kaldın Aziz! O ilacın etkisi başladı bile. O bebek öldü artık!" diye haykırdı.

​Bu söz, Aziz'in son direncini kırdı. Zülal'e doğru bir adım attı. Gözleri kesin bir karar almıştı. O, karısına ve evladına zarar vermeye kalkan kimseyi affetmezdi. Hiçbir zaman.

​Ama ben ondan daha hızlı davrandım. Karnımdaki acı bir bıçak gibiydi, ama annelik içgüdüsü beni hareket ettirdi.

​"Aziz! Şimdi sırası değil! Bebeğimiz!" diye çığlık attım.

​Aziz durdu. Bana baktı. O, sert Mardin Ağası... Ama karısına karşı yumuşak, bir saniyede bütün öfkesini dindirebilen adam. Zülal'den gözlerini ayırdı.

​Bana yaklaştı, yüzümü ellerinin arasına aldı. Yüzü çaresizlik içindeydi. "Sana yemin ederim, bu yaptığının bedelini ödeyecek. Ama şimdi... Şimdi sadece sen ve evladımız önemlisiniz."

​Beni kollarının arasına aldı. Kucağında, merdivenleri hızla çıktı, Dışarıya, Mardin'in tozlu sokaklarına, hayatımızı kurtaracak bir hastaneye doğru çıktık delal anne rüya ve berzan baba peşimizden geliyordu ve fırtına öncesi bir sessizlik bırakarak.

​O anda, Aziz'in kollarında, acıyla kıvranırken, biliyordum ki bu olay ne Aziz'in ne de benim hayatımızda sadece bir kavgadan ibaret kalmayacaktı. Bu bir savaştı, ve yeni başlıyordu.

Aziz, Avjin'i kucağında, Mardin'in dar ve taşlı sokaklarında koşarcasına ilerliyordu. Arabanın kapısını hızla açıp Avjin'i dikkatle yan koltuğa yerleştirdi. Arabayı çalıştırmasıyla lastiklerin asfaltı kazıması bir oldu. Tek hedefi vardı: hastane.

Avjin'in solgun yüzü ve inlemeleri, Aziz'in kalbine bir hançer gibi saplanıyordu. Direksiyona vuran eli bembeyazdı. Aziz, hayatında ilk kez bu kadar çaresiz hissediyordu. O, Mardinde sözü geçen, acımasız kararlar almaktan çekinmeyen bir Ağa'ydı, ama karısının ve çocuğunun hayatı söz konusu olunca, elinden gelen tek şey hızla sürmekti.

​"Dayan gülüm," diye fısıldadı, sesi boğuktu. "Bana bak. Gözlerini kapatma"

Hastaneye ulaştıklarında, Aziz'in gürlemesiyle bir anda herkes hareketlendi. Doktorlar ve hemşireler Avjin'i hızla acil servise aldılar. Aziz ise kapının önünde, Mardin sıcağında buz kesmiş gibi bekliyordu. Koridor, az önce evde yaşanan karmaşadan daha beter bir sessizliğe bürünmüştü.

Birkaç dakika sonra, kapı açıldı ve doktor çıktı. Herkes merakla iyi bir haber bekliyordu Aziz, bir yırtıcı hayvanın avına odaklanması gibi doktora yaklaştı.

​"karım...Durumu nasıl?"

​Doktor, Aziz'in yüzündeki ölümcül ciddiyet karşısında yutkundu. "Beyefendi, durum kritik. Hastanıza yüksek dozda düşük ilacı verilmiş. Zehirlenme belirtileri gösteriyor. İlacı mide yıkamasıyla temizledik. Çok şükür... Bebeğin kalp atışlarını alabildik."

Aziz, o an sanki yıllardır tuttuğu nefesi bıraktı. O sert ve cesur adamın gözleri doldu. Eliyle yüzünü kapattı, yaşadığı şoktan titriyordu. Evladı kurtulmuştu.

​"Peki Avjin... Karım nasıl?" diye sordu, sesi kısıktı.

​"Tansiyonu çok düştü, şok geçirdi. Kanama riski var. En önemlisi... vücudu bu zehre tepki verdi. Böbreklerinde hasar var. Şu an uyutmak zorundayız. Bebek iyi, ama eşinizin in durumu ciddiyetini koruyor. Birkaç gün yoğun bakımda kalmalı.

​Bu sözler, Aziz'i yeniden eski, karanlık benliğine döndürdü. Bebeğinin kurtulması ona bir umut vermişti, ancak Avjin'in hayatı tehlikedeydi. Bir kadının, hem de kendi kuzeninin, karısına ve doğmamış çocuğuna böylesi bir ihaneti yapması, Aziz'in aklını dondurmuştu.

​Telefonunu çıkardı. Sesindeki sakinlik, yaklaşan fırtınanın habercisiydi.

​"Ali. Evde Zülal'i bizim depoya alın. Kimsenin onunla konuşmasına izin vermeyin. Ama unutmayın; o daha benim elime düşmedi. Karıma bunu yapanın sonu, Mardin'in en derin kuyusu olacak. Benim karıma çocuğuma dokunan, canıyla öder.." dedi ve kapattı

​Telefonu kapatırken, Aziz'in yüzünde acımasız bir kararlılık vardı. Gözleri, yoğun bakım camının ardında yatan güzel karısının siluetine kilitlendi. O, kendisi için her zaman bir güvercin gibi koruması gereken kadındı. Şimdi o güvercin kanatları kırılmıştı.

​Aziz, camın önüne oturdu. "Sana yemin ederim Avjin," diye fısıldadı, "Uyanana kadar, sana bunu yapanın hayatını cehenneme çevireceğim. Ne pahasına olursa olsun."

​Mardin, bu geceden sonra bir kez daha sarsılacaktı. Aziz Ağa'nın gazabı, intikam ateşinde yanmaya başlamıştı.

Sizce azizin intikami nasıl olacak? Ve avjin sizce yaşayacakmı?

 

Eveeet selaaam nasılsınız umarım iyisinizdir😻

Bölüm hakkında düşündüklerinizi alayım?🙏🏿✨️

Ve diğer bölümde olmasını istediğiniz şeyler varsa buraya yazııın🎀🤍

Bölüm : 07.10.2025 20:43 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...