
"Hakan!" Dedim şaşkınlıkla. Hakan hala bana sarılırken, Emir tahammülsüz bir oflamayla kolumu kavrayıp beni kendisine doğru çekmişti, Hakan benden ayrılırken Emir'e gülümsedi ama Emir gülmüyordu.
"Dostum sana sürpriz yapacaktım, bana sürpriz oldu!" Dedi Hakan büyük bir coşkuyla Emir'e, Emir selamlaşırken beni arkasına almıştı.
"Ya ne büyük sürpriz ama..." Dedi Emir samimiyetsiz bir gülümsemeyle.
"Lila ve senin Kanada da olduğunuzu duymuştum!" Dedi Hakan, bana ve Lila'ya bakarak.
"Yeni döndüler." Emir konuşmama izin vermeyerek kendisi cevaplamıştı. Hakan onun çok eski arkadaşıydı tavırlarına anlam veremeyerek, onaylamayan bir bakışla bakınca Emir umurunda olmadığını belli eder şekilde bana omuz silkti.
"Sizinle tanışmadık. Ben Hakan! Yağmur'u görünce, tabi Lila'yı da kafam gitti size selam veremedim." Hakan, Cem'e dönerek elini sıkınca Cem de ona gülümseyip elini sıkmıştı.
"Bende Cem, Lila'nın sevgilisiyim." Diye açıkladı Cem, yanda olaydan bağımsız duran Burakla da bir tur el sıkışmıştık. Bir kaç kere denk geldiğimiz için Osman amcanın oğluyla uzaktan tanışıyorduk.
"Ben Burak, zaten Hakandan dolayı Yağmur'u, Emir'i ve Lila'yı tanıyordum. Sizinle de tanıştığıma çok memnun oldum." Dedi Burak Cem'le el sıkışırken.
"Tanıştığıma sevindim." Dedi Cem. Emir benimle konuşmaya çalışan Hakan'ı uzak tutmak için aramızda bekliyordu.
"Burayı siz tutacakmışsınız, Emir öyle söyledi." Burak anahtar elinde Cem'le konuşurken, Cem heyecanla anahtara odaklanmıştı.
"Eğer beğenirsek evet, biz tutmayı planlıyoruz." Dedi Lila, Cem'in salak sırıtışına istinaden o cevap vermişti.
"O zaman size anahtarı bırakayım geçin gezin bakın, beni iş yerinden çağırdılar oraya girmem lazım işiniz bitince Hakan anahtarı bana iletir. Tutup tutmayacağınızı da detaylıca konuşuruz fiyat bilgisini falan konuşup ayarlarız." Burak açıklamasını bitirince, Cem hızlıca anahtarı çocuğun elinden kapmıştı, Burak hepimizle tekrar el sıkışıp vedalaşırken Cem, bana ve Lila'ya anahtarlığı gösteriyordu.
Üstünde tüy simgesi olan anahtarlığa Cem'in neden tutuklu kaldığını anlamıştım. Dodo'nun barının simgesiydi, Tabelanın üstünde kocaman beyaz bir tüy vardı, ayrıca barın anahtarlığı aynı Cem'in elindeki tüy anahtarlığa birebir benziyordu. Dodo bu simgeyi her yerde kullanırdı ve özel bir anlamı vardı.
Dodo aslında Kanada'ya ilk geldiğinde bir şirkette muhasebecilik yapıyormuş ve hiç şimdi ki gibi mutlu falan değilmiş, hayalinde her zaman ikonik bir bar açmak varmış ama hiç bir zaman buna cesaret edememiş. Bir süre sonra Cem'in annesi, babası ve kardeşi ölünce büyük bir depresyona girmiş. Dodo mezarının başında üçü için ağlarken çok büyük bembeyaz bir tüy savrularak önüne konmuş ilk başta anlam verememiş ama dikkatini çekmiş daha sonra Cem'i Kanada'ya getirmiş tam o sırada eşi kanser tedavisi görmeye başlamış çok geçmeden o da vefat etmiş, cenazesinde yine bembeyaz bir kuş tüyü savrulup önüne konmuş.
Dodo o haftası işinden istifa edip barını açmak için bir sürü mekan gezmiş, fakat en son şimdi işlettiği yeri görmek için içeriye girdiğinde bembeyaz bir tüy yerde duruyormuş hızlıca burayı satın almış... Cem'in bunu işaret olarak algılaması çok normaldi Lila ve bende çok şaşırmıştık. Biz bunları anlık düşünürken Burak gitmişti. Hakan gevrek gevrek gülerken devam etti.
"Yağmur daha da güzelleşmişsin, Kanada yaramış sana." Hakan bana doğru ilerlerken Emir öfkeyle boynunu gevşetmeye çalışıyor gibi sağa sola yatırıp ovaladı.
"Teşekkür ederim ama aynıyım pek bir şey değişmedi. " Diye karşılık verdim.
"Doğru eskidende bu kadar güzeldin." Dedi sırıtarak, Hakan elini bana uzatırken Emir elini havada kavrayıp tehdit eder bir edayla bakıyordu. Hakan'ın hiç umurunda olmamıştı.
"Emir sende nişanlanmışsın tebrik ederim !" Hakan, Emir'le aramıza girerek elini Emir'den kurtarıp omzuna attı, bu sırada bana gülümsüyordu. Nişanlanmasını tebrik edince yutkunmuştum, Hakan'ın garip tavırlarına gıcık olmuş ellerimi önümde kavuşturup olayları izliyordum.
"O haber eskidi, ayrıldık." Emir memnuniyetsiz şekilde yerinde kıpırdandı.
"Hadi ya çok üzüldüm kardeşim!" Dedi Hakan.
"Yanlışın neresinden dönersen kârdır, ben üzülmedim." Emir rahatsız olduğunu belli ederek omzundan elini ittirmişti, benim yanıma doğru gelip belimden nazikçe tutarak ilerlememi sağlamıştı. "Hadi mekanı görelim." Dedi Cem'e. İçeri doğru geçerken Cem bana hoşnut bir şekilde sırıtıyordu ben ise onu görmezden geliyordum. Cem kapıyı açınca içeri geçmiştik.
İçerisi çok aydınlıktı, herşey gitmişti bomboş bir dükkan kalmıştı eskimiş birkaç masa ve sandalyeler bir köşeye toplanmıştı. Ahşap zemin yıpranmış ve nemden şişmiş ses çıkartıyordu. Büyük geniş cam kapıların boyası kalkmış ama manzarası hala eskisi kadar güzeldi.
"Çok hoş!" Dedi Cem büyülenmiş gibi.
"Gerçekten hatırladığımdan daha güzel!" Dedi Lila. Çantamdan hızlıca koca defterimi kalemimi ve cetvelimi çıkartmıştım onlar etrafa bakınırken kafamdan bir sürü düşünce geçiyordu.
"Hazırlıklı gelmişsin." Emir yanımda durmuş bana bakıyordu ona gülümserken masalardan birine geçip çizime başladım taslağı hızlıca detaylandırırken Hakan seslendi.
"Yıllar geçti, zaman aktı gitti adam nişanlandı, ayrıldı hala manzara değişmedi. Yağmur neredeyse Emir orada!" Hakan kahkahalarla gülerken Emir burnundan soluyordu.
"Onların olayı bu..." Dedi Lila şansını fazla zorladığı için ters bir bakışla.
"Kanada'ya gitmesine nasıl izin verdi onu anlamıyorum ." Hakan yüzünü buruşturarak sorunca. Emir bir adım ilerlerken Hakanla kavga edeceğini anlayıp koluna elimi attım Emir tekrar bana dönmüştü, gözlerimin içini deliyordu bakışları.
"Kimseden izin almadım çünkü." Dedim hala Emir'e bakıyordum sözlerim canını yakmış gibi bakışlarını benden çekmişti. Çizimime devam ettim.
"İşte beklediğim Yağmur bu!" Dedi sesini kısarak bize değilde onlara söylüyor gibiydi. Cem'e dönmüş sırıtırken bir anda duraksadı. "Siz nerede tanıştınız ? " Diye sordu Lila'ya
" Cem Yağmur'un arkadaşıydı Kanada da tanıştık." Lila'nın ses tonu Hakan'a sinir olmuş gibiydi oradan ayrılıp yanıma ne yaptığıma bakmaya geldi.
"Siz nereden tanışıyorsunuz?" Cem de büyük bir merak ve olayı anlama çabasıyla onun tavrıyla sordu .
"Lise de aynı sınıftaydık hepimiz." Hakan biraz ukala bir tavırla söylemişti bakışları beni süzüyordu. "Yağmur anlatmadı mı ? Bizden bahsetmedin mi ne kadar ayıp!" Yüzünde saçma bir sırıtışla hala bana bakıyordu.
"Yok, senden hiç bahsetmedi. Bir tek Emir'i biliyorum, onu sürekli anlatıyordu." Dedi yine aynı ukalalıkla, Cem yanlarına doğru gelen Emir'i başıyla işaret ederek. Emir, Hakan'ın aldığı cevaptan memnun şekilde gülümsemişti.
"Demek öyle, üniversiteyi başka yerde kazanınca beni sildiniz demek!" Hakan dudaklarını küçük bir çocuk gibi sarkıtmıştı.
"Denk gelmemiştir, lisede de siz Emir'le yakındınız." Dedim Lila elimden çizimimi almış eklemeler yaparken ona cevap yetiştirdim.
"Aaa! Olur mu hiç ? Siz ikiniz neredeyse sevgili olmuyor muydunuz?" Dedi Emir öfkeyle. Şaşkınlıktan hepimiz aynı anda bakışlarımızı Emir'e cevirmiştik. Emir soran gözlerle bana bakarken ben kaşlarımı çatmış ona bakıyordum.
"Öyle değil!" Dedi Hakan telaşla. Yanlarına doğru yürürken ne dediğine anlam verememiştim.
"Nereden çıktı bu?!" Dedim Emir'e öfkeyle.
"Hakan söyledi, kampta sana aşık olduğunu itiraf etmiş sende kabul etmişsin!" Emir kasılmış çenesiyle hesap sorar gibi söylemişti, içimden ona kızıyordum, sence de geç kalınmış bir hesap değil miydi?
"Hayır!" Lila, ben ve Cem aynı anda söylemiştik. Lila ve ben oradaydık ama olayla alakası olmayan Cem'in tepkisine Emir suratını büzüştürüp kaşlarını çatarak bakmıştı. Ben ise aynı bakışı Hakan'a yapıyordum. Lila çizimi bırakmış yanımıza gelmişti.
"O iş öyle olmadı! Bende yanlarındaydım !" Dedi Lila bende başımla onayladım.
"Sen şeyden sonra, şey..." söyleyemeyince yutkundum. "Kaçıp çadırına gidince Hakan konuşmak istedi." Dedim. Hakan memnuniyetsiz bir ifadeyle bakıyordu.
"Hakan, Yağmur'a ikimizle ilgili önemli bir şey söylemem lazım diyince, Yağmur da şu an sırası değil dedi ve çadırımıza geçtik." Diye açıkladı Lila bende başımla tekrar onayladım.
"Ve bir daha konuyu açmadık! Hatta bu olayı hatırlatmasan unutmuştum bile." Dedim Emir'e, bana bakarken yüzü yumuşamıştı ben ise ona sinirliydim bu kadar yıldır bana bir şey demesi beni öfkelendirmişti!
"Evet, O zamanlar reddedilmeyi gururuma yedirememişim galiba öyle bir şey söylemişim." Hakan konuşunca herkes öfkeyle ona dönmüştü.
"Sen benim adıma yalan yanlış konuşuyorsun, sende bunu bana şimdi söylüyorsun!" İkisini de bir kaşık suda boğabilirdim. Öfkeyle söylemiştim cidden sinirle bakıyordum yüzlerine.
"Hmmm, anladım şimdi!" Dedi Cem çok büyük bir sırrı çözmüş gibi davranıyordu, yüzünde aptal bir sırıtma vardı.
"Ben senin anlatmanı beklemiştim." Emir'in sesi git gide alçalırken yüzündeki aptal rahatlama ifadesi silinmemişti.
"Üzgünüm, Yağmur özür dilerim." Hakan elimi tutmaya çalışırken Emir öfkeyle ellerini bana ulaşmadan yakalayıp ittirmişti, Emir'in bu tavırlarına deli oluyordum öfkeden onu boğazlayabilirdim.
"Hakan seni affetmeyeceğim kesin! Ayrıca Emir sende en az onun kadar suçlusun!" Dedim açık açık tehdit ederken tekrar çizime doğru yürüdüm.
" Yağmur!" Emir seslenirken ona bakmayıp masanın başına dönmüştüm "Yağmur, ben üzgünüm bilmiyordum." Dedi Emir de benimle masaya ilerlemişken Cem ve Lila, Hakanı tutuyorlardı.
"Bilmiyorsun ama yıllar sonra bile hesap sorar gibi bana kızabiliyorsun!" Dedim açık açık artık sabrımın sonuydu. O gün bu yüzden mi öpüşmemizden sonra tuhaf davranıyordu bilmem lazımdı yoksa Delirecektim.
"Haklısın, aptalın tekiyim." Dedi Emir pişmanlığı yüzünden okunuyordu.
"Aptalsın! Laf sokmak aklına geliyor ama bu kadar yıl boyunca sormak aklına bile gelmiyor." Öfkeyle yüzüne bakıyordum. Emir gözlerini kırpıştırıp bir süre yüzüme baktıktan sonra arkasını dönüp manzaraya baktı yine aynısı oluyordu konuşmaktan kaçıyordu. Hep olduğu gibi yine dürüst olamıyorduk, pes etmiştim artık ondan bir cevap beklemiyordum bana karşı bir şeyler hissettiğini düşünmüyordum ama belki tüm bu olanların mantıklı bir açıklaması vardır diye aptal gibi beklemiştim.
Çizimin son rötuşlarını yapmak için eğilirken başımı tamam manasında salladım, sürekli onu sıkıştırıp ağzından laf almaya çalışmaktan sıkılmıştım. Hayatım zaten bunu yapmakla geçmişti hala salak gibi onun bir şeyler söylemesi için ağzının içine bakmam saçmalıktı! Üstelik yıllar geçmişti herşey değişmişti, bir tek benim değişmemem saçmaydı. Hakan haklıydı adam nişanlandı ayrıldı, büyüdük değiştik sonuç aynı... hayatım için bunu yapmayacağıma kendime defalarca söz vermiştim üstelik, ağlamamaya çalışırken dolan gözlerimi yok sayarak çizime odaklandım. Emir tekrar bana dönüp dibime girmişti, yanıma iyice sokulsa da umurumda değil gibi davranıyordum zaten bir kaç hafta sonra artık burada olmayacaktım Kanada da barın bir köşesinde müzik kutusunun başında bira falan içip Cem'in son ayarladığı ayıp ettiğim adamla tekrar buluşurdum Lila ve Cem burada olacağı için hayatımda onun olması bana da iyi gelirdi. Emir'in 'E' sini dahi anmazdım o adamda olmazsa artık Dodo'nun bir arkadaşıyla randevuya çıkarım diye kendi kendime söylendim gözyaşım çizime damlamaması için çok uğraş veriyordum.
"Kıskandım..." Dedi Emir iyice dibime girmiş anlamamı istiyor gibi gözlerime bakıyordu, şaşkınlıkla kafamı kaldırıp ona bakarken gözleri kıpkırmızı dibime sokulmuştu. "Onunla birlikte olacaksın diye çok kıskandım, öfkelendim. Sana söylemedim bu yüzden." Demişti yüzüne hala şaşkınlıkla bakıyordum, bir şey diyemedim. Kıskandığını söylemişti... Evet her zaman Emir'in beni paylaşmak istemediğini konuşuyorduk ama ilk kez o söylemişti! Başımı usulca anladığımı belli eder gibi sallarken yarım yamalak gülümseyince rahatlamış gibi Emir'de nefes almıştı.
"Oha 2 dakikada bunu mu çizdiniz?" Cem arkamda durmuş kafasını çizim için uzatırken Emirle zar zor bakışlarımızı çekmiştik birbirimizden.
"Sadece taslak." Diye düzelttim Cem'i.
"Çok iyi gözüküyor ama..." Dedi Cem, Emir'de onu onaylamıştı. Girişin hemen yanında uzun ve şık bir bar, önünde tabureler şık ceviz ağacı zeminle uyumlu koyu renk masalar ve loş ama karanlık olmayacak kadar yeterli bir ışıklandırma dışarıda manzarayı kesmemesi için tavandan yere kadar cam kapı varenda da kış bahçesi konsepti. Tek bir nefeste dizaynı anlatıp taslağı gösterince Cem hepsi onaylar şekilde bakmıştı Lila da dekor için yapılacakların üstünden geçti.
"Eğer değiştirmek istediğin herhangi bir şey olursa programdan, detaylı taslakta hallederiz." Dedim kısaca Cem'e.
"Bence harika, kızlar bu işte iyi." Dedi Hakan herkes ters ters ona bakarken o umursamamıştı.
"Kesinlikle çok iyi, projeye başlayabiliriz o zaman." Dedi Cem, Lila sevinçle ona sarılırken tebrik etti. Bende Cem'i yeni işi için tebrik edip sarılmıştım. İşimiz bitince mekandan ayrılırken Lila ve Cem mekanın ismi hakkında konuşuyorlardı.
"Ben yarın Bursa'ya işe döneceğim ama sizi gördüğüme çok sevindim." Dedi Hakan önde çıkmıştı arabanın yanında hepimize dönerek söylemişti. Emir'in yüzünde hiç ifade yoktu. Ona hala sinirli olsam da artık mühim değildi.
"İyi yolculuklar." Dedim kısa ve öz şekilde, anahtarı ona teslim etmiş el sıkışıp vedalaşmıştık o gidince bizde hızlıca arabaya geçmiştik Emir ve ben utangaç iki liseli gibi birbirimize bakamıyorduk bile. Eve yetişene kadar Cem ve Lila hala isim üzerine tartışıyordu evin önünde Emir park edince arabadan hızla inmişlerdi, tartışmaları hararetliydi.
"Yağmur!" Dedi Emir, tam arabadan inmek için kapıyı açarken ona döndüm, bana doğru dönmüş bana bakıyordu. "Yarın işten izin alacağım, seninle konuşmak istiyorum. Tabi eğer sende istersen." Dedi tereddütle. Küçük bir çocuk gibi dudaklarını bükmüş hüzünle bana bakıyordu sanki, en çok istediğim şey buydu zaten ! Hele o böyle bakarken nasıl hayır diyebilirdim ki!
"Olur, çok isterim." Dedim. Emir yarım bir gülümsemeyle başıyla onayladı.
"Bugün olan şey için üzgün..." Emir konuşurken hızlıca susturdum.
"Yarın baştan sona her türlü yanlış anlaşılmayı, konuşmadıklarımızı ve garip şeyleri konuşacağız. Kısa kısa geçiştirmeyeceğim." Dedim, ona itiraf etmeye hazırdım dediğim gibi aklımda acabalara veya keşkelere yer bırakmayacaktım.
"Haklısın! Bunu bende çok istiyorum..." Dedi Emir. Birbirimize gülümseyince devam etti. "Yarın öğlen seni gelip alırım." Onaylar şekilde başımı sallayıp arabadan indim, ona tekrar baktığımda gülümseyerek beni izliyordu kapıyı kapatınca arabasıyla ilerledi...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 4.88k Okunma |
373 Oy |
0 Takip |
32 Bölümlü Kitap |