
Brain
Meksika'dan ayrılmam ve Washington DC gitmem iki günümü almıştı. Hayatımın bu döneminde aceleyle aldığım bir karar olmamıştı. Kararlarımı sorgulmadım. İlk defa hesapsızcaydı hareketlerim. Sadece amcamı görmeliydim. Ona ulaşmam çok önemliydi. Özellikle Alex'den önce gitmeliydim. O, çok tehlikeliydi. Yetiştim mi? Hayır ilk defa yetişemedim. Amcam öğrenmiş ve tüm taburunu Meksika'ya yöneltmişti. Benim onunla konuşmam zaman aldı. Konuşmak istemediğini söylediğinde Yorgi'ye tek sözüm tekliflerini kabul ettiğimi söylemesini istedim.
John beni arayıp duruyordu. Sonunda telefonu açtığımda tek söylediği cümle "Kız yaşıyor değil mi?"
“O kıza zarar gelirse John seni tarihten silerim.”
“Sen diplomatik bir krize sebep olacaksın ve açığa çıkacaksın.”
“Sorun buysa bu dediklerinin hiç biri olmayacak ben kefilim.”
“Alex bu işe karıştıran sendin ve düpedüz aptallıktı.”
“Kız sorun değil. En büyük sorun Alex. O, babasıyla konuştu ve bende amcamın bana ettiği teklifleri kabul ettim. John benden habersiz tek bir hareketin olmazın.”
“Çok geç beş dakika önce senatör bana gerekeni yapmamı söyledi.”
“Kahretsin ajanları çek çok kan dökülür.”
“Ben çeksem ne ki. Köstebek olduğunu söyleyen sensin. Ruslar da öğrenmiştir. Üstelik onlar senin peşinde kız ikramiye olur.”
“Bilerek yapıyorsun söylesene sokaklar ne zamandır Rus ajanlarıyla doldu.” Dediğimde telefonumda Yorgi’nin numarası yanıp sönüyordu. Jonn'un yüzüne telefonu kapattığımda onun yüzünü merak ettim.
Amcam sonunda akşam yemeğinde ona katılmamı bildirmişti. Eve vardığımda arabada John beni aramalarıla yormuş. Ben ise yoğun telefon trafiğinin içinden geçmiş, resmi daireleri aşındırmış, olmayacağı oldur hale getirmek için çırpınmıştım. Bunları yaparken senatörün yeğeni değil sıradan bir Amerikan vatandaşı olarak başlatmıştım. Henüz bağlantıları kullanmam akıllıca olmazdı.
O akşam, amcam tek kesin uyarı verdi. "Şirketin başına geç ve evlen. Alex'in evlenmek istediği kızın Türk Generalinin kızı olduğunu anlamayacağını mı sandın? Bu kadar tedbirsiz nasıl davrandığımı bilmiyorum." Bağıra bağıra evi inletti.
“Amca kız benim benim soyadımı alıyor.”
“Senin değil bizim soyadımızı alıyor. İkiniz birden "Bu da benim cezam olsa gerek"
“Neden? Amca ne cezası? Amca Bak! kız dokunulmaz. O benim bu karanlık hayatımda tuttuğum tek dilek, tek ışık.”
“Ceza bir değil ki; biri oğlum diğeri yeğenim bundan iyi ceza mı olur insana. O, da kız hakkında aynısını söylüyor. 'Kız soyadımı alıyor, ona dokunulursa bana dokunulmuş olur. Soyadım dokunulmazdır.' Bila bila diye başımı ütüledi. Brain kızın babasını ara gelsin konuşacağız madem bir alışveriş olacak bunu en cazip hale getirelim ne dersin. İlişkileri cazip hale getirelim.
“Orada dur amca! Kız her hangi bir pazarlığa konu bile olamaz. Üstelik kız benim kadar gönüllü değil. Ne bana, nede Alex'e biliyor muzun o teklifi kabul bile etmedi."
“Ya şimdi gözüm tuttu da O, bu kadar akıllı iken size prim vermez iken, onu bu kadar özel yapan ne?
“Tamda bu işte, sadakati, masumiyeti ve çok güçlü oluşu.”
“Sizden güçlü olduğu belli git babasıyla iletişime geç dediğin gibi olsun.”
sır
Brain kapıdan çıktıktan sonra
"Kahretsin Kahretsin neden tarih tekerrür ediyor, etmek sorunda mı? Brain sen " Brain Brain Brain elimden kayma sana ihtiyacım var. Sen yaptığın her işte hiç yalnız olmadın ve iyi yetiştin, o kızla nasıl olur."
Yorgi usulca kapıyı açıp belirdiğinde senatör elinde tuttuğu kartal heykelini parçalamak ister gibi sıkıyordu, parmak boğumları beyazlamıştı. Eliyle tuttuğu kartal heykelini sertçe kapıya fırlattı. Yorgi kenara sıçradı. Kartala bakarak mırıldandı.
“Bir misafiriniz var Osman Yılmaz içeri âlim mi?” Senatör derin bir nefes alarak “Bu çok iyi oldu. Al içeri.” Yorgi kaşla göz arası kayboldu ve bir süre sonra kapıyı tekrar açarak uzun boylu, geniş omuzlu, hafif kırlaşmış kumral dalgalı saçlı orta yaşlardaki adamı içeri aldı. Osman Bey sakin adımlarla senatöre yaklaştı o da ayaklanarak elini uzattı. “Hoş geldiniz Osman Bey “dediğinde oda aynı sakinlikle elini sıktı. Senatör masanın yanındaki koltuğu işaret ederek buyur etti. Osman Bey aynı sakinlikle oturdu.
“Mr. Grahem neden burada olduğumu biliyorsunuz kızı mı istiyorum.” Senatör gülümsedi. “Kızınızın yaşadığından eminsiniz. Peki, varsayalım ki yaşıyor o zaman bende Rusların peşinde olduğu sizdeki bilgiyi istiyorum?”
Osman Bey çarpık bir gülümsemeyle cevapladı.”Mr. Grahem bizim aramızda yaşanan durum artık kişisellemiş durumda bence devletlerarası sorun haline getirmeyelim. Kızımın yaşadığına eminim nereden mi biliyorum? Bakın size bir sır vermem gerekiyorsa şimdi söyleyeyim o zaman kısacası cevap oğlunuzda.”
Senatörün yüzündeki renk bir anda çekildi bu imkânsızdı. Yok, Alex’den bahsediyor olabilirdi! “Lütfen oğlumu karıştırma onun bu konuyla fazla ilgisi yok sorun yeğenim” Osman Bey yüzündeki sırıtığı hiç bozmadan “Peki, siz öyle diyorsanız eyvallah ama bilmenizi isterim ki merhum kardeşinizin çocuğunun olmadığını biliyorum. Konumuz bu değil söylediğim gibi kızımı istiyorum sapasağlam.” Senatör ayağa kalkarak Osman Bey’in karşısındaki koltuğa oturarak “Anlaşılan kartlarımızı açık oynamalıyız. Bay Yılmaz sizi hafife almışım.”
“Benden sır istediniz. Bende size; bende yılladır güvende kalan sırrınızı söyledim. Şimdi kızımı istiyorum söylediğim gibi sapasağlam ve her uzvu yerinde olarak.”
“Endişe etmeyin kızınızı alacaksınız istediğiniz gibi yalnız sorun şu ki kızınızsın benim gelinim olma ihtimalini es geçmeyeceğim.”
“Mr.Grahem eğer dediğiniz gibi durum ortaya çıkarsa kızıma çok iyi kayınpeder olacağınıza eminim. Onu, oğullarınıza değil size emanet ederdim ve sizin de kızıma gözünüz gibi bakıp, koruyacağınızı biliyorum. Neyse ki böyle bir durum inşallah olmaz.”
“Korkarım bu konuda çok geç kaldık. Şu an yeğenim kesinlikle yasal süreci bitiriyordur. Şimdi akraba olacağımıza göre size güvenmem konusunda nasıl ikna olmalıyım.”
Osman Bey tereddüt etmeden ayaklandı. “Kızım sağ ve sağlıklı olduktan sonra biraz önceki konuşma aramızda yaşanmadı varsayıyorum.” Senatör de ayaklanarak “O zaman oğlumu adliye binasında bulabilirsiniz. Sizi kızınızsa götüreceğine eminim. A bu arada, oğlumun da hayatını size emanet ediyorum Osman Bey.” Osman Yılmaz başıyla selamlayarak odadan ayrıldı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |