23. Bölüm

23. Bölüm

Bahar Yıldız
gdscgny

BENİM HİKAYEM YARIM

Osman Beyle memlekete dönmek benim için hem uzun hem de zorlu bir yolculuktu. Bu insan babamdı ve ben bu insana öfkeli bir yabancıydım. İçimde korkunç bir boşlukla ben ülkeme döndüm. ruhum bir labirentte kaybolmuştu. Eve vardığımızda beni kapıyı ulaşmadan durdurdu. İki kolumdan tutarak "Azra her şey yeni başlıyor, senle ben adımlarımızı küçük ve sağlam atacağız ben, artık hayatındayım kızım."
Sarıldı, ben kollarımı kaldırıp sarılamadım. Osman bey arabaya binip ayrıldığın anla kapının açılması aynı andı. Annem beni karşımdaydı. Ne kadar kilo vermişti! Canım annem çökmüş. O, bana ve ben ona baktım. Kapıda öğlece kaldık. Ne O, sarılıp beni içeri alıyordu, nede ben kollarına atıla biliyordum. ikimizde donmuştuk. Babam arkadan "Zeynep kendine gel demesiyle" annemin iki gözü, iki çeşme "Affet beni bebeğim" diyerek kollarına aldı beni, ben ise ona da sarılamadım. Halbuki annemi çok özlemiştim. Lanet cam fanusun içinde beni ayakta tutan o olmuştu. Bu hayat bana, bu oyunu oynarken içimdeki umudu, sevgiyi biraz soğutmuş ama güven duygusunu yerle bir etmişti. Ruhum karanlık dehlizler de kalmış olmanın verdiği güvensizlikle aitlik duygusunu da yitirmişti.

Annemin kollarından sıyrıldım ve baba bildiğim adamın kollarında kalbimin acısını döktüm ve ağladım, ağladım yorulana kadar. O, sadece saçlarımı okşadı başını omuzuna dayadı. "Azra ben senin her zaman babanım ne yaşarsan yaşa bu gerçek değişmeyecek güzel kızım, sen bana ne dersen de haklısın çünkü seni koruyamadım." Ona kafamı salladım benim güvene ihtiyacım vardı. Salonda oturuyorduk. anneme bakmak yada bir açıklama yapmasını yada konuşmasını şu an istemiyordum. Şimdi değil. Gözlerimle etrafa dolaştırdığım da evde değişen bir şey yoktu.

Birden "Okulum" dedim.

"Dondurduk sorun yok. Bu dönem bitti. önümüzdeki dönem ne yapacağımıza karar veririz."

"Neye karar veririz? "

"Aynı okula devam edip etmek istemediğine"

"Ben başka okula gitmek istemiyorum. okuluma devam edeceğim."

"Tamam Azra sen nasıl istersen şimdi hadi gel odana çıkalım."

Küçük valizimi eline aldığı gibi merdivenlerin başında beni bekledi. "Hadi Azra biraz dinlen ve duşunu al, masa hazır olunca seni çağıracağım."

"Tamam" Yorgun ruhumla ayaklanarak ilerledim. Babam beni odama kadar getirdi annem aşağıda bize bakıyordu. Odamda yalnız kaldığımda her şey bıraktığım gibiydi. pencere açıktı, pencereden dışarı baktığımda arka sokak ve evin arka bahçesi bıraktığım gibiydi. Peki her şey bıraktığım gibiydi de ben niye aynı değildim. Uzun Uzun baktığımda sadece sokağın karşısında büyük uzun apartman yok olmuş ve yerine yeni yapılan apartman inşaatı vardı. Kendi kendime ‘ilginç’ dedim yüzümdeki tebessümle demek ki değişen ufakta olsa bir şeylerde vardı.

Tam bir hafta annemle köşe kapmaca oynadık henüz onula konuşmaya kesinlikle hazır değildim. Yorgundu, sessizdi onu üzmek istemiyordum. Annemi üzmek istemiyordum ama öfkem içimde volkan misali kaynıyor ve büyüyordu onu dinlemeye henüz hazır değildim. Ondan ne duyarsam duyayım yaşadığım yalanın sonucunu haklı çıkarır mıydı? Sessizliğin derin olduğu tam bir hafta geçmişti. Henüz annem, benim evlenmiş olduğumdan haberi yoktu. hafta sonu için en yakın arkadaşım Arzu'yu aradığımda şok içinde sen yaşıyor muydun? Biz senin ölü olduğunu sanıyorduk. Kız, sen intihar etmedim mi? Azra deli kız sen neredesin? Neler oldu? diye telefonda soru yağmuruna tutarak kafamı ütülemişti. Okulun yanındaki kafe de buluşmaya karar verdiğimiz de, bizim kızlar tayfasına haber vereceği aklıma gelmemişti. kafe de buluştuğumuzda kızlar çevremi sarmış ağızlarını açmış benim konuşmamı bekliyorlardı.

Arzu sımsıkı sarıldı tekrar. "Öldün sandık seni, annen kalp krizi geçirdi, ameliyat oldu, şimdi hiç bir şey olmamış gibi karşımızdasın, inanılır gibi değil, ne oldu Azra?" Annem kalp krizi geçirmişti. Allah'ım o sebepten mi bu kadar zayıflamıştı. Şok şok şoktu benim için kalbim durdu. Aman Allah'ım "Özür dilerim bak! Arzu dönemem gerek, ben şimdi gitmeliyim konuşuruz. Kızlar affedin." Sandalyeden kalktığımda kızlar bana şaşkın şaşkın bakıyorlardı. kafeden nasıl çıktığımı hatırlamıyorum. Eve nasıl döndüğümü de bilmiyordum kapıyı annem açtığında sadece kollarına atıldım.
"Affet beni seni çok özledim ne yaşadığını bilmeden yargıladım affet beni anne"
Annem iki gözü, iki Çeşme "Canım yavrum asıl sen beni affet. Bilseydin gerçekleri şimdi belki de bu durumda olmazdık, sadece seni korumak ve normal bir hayat sürmeni Orhan babanla, ben çok istedik."
İçeri geçip, benim odama girdik. İkimizde yatağa uzandık, onun kollarının arasında mis gibi özlediğim kokusunu içine çektim. İşte bu benim güvenli limanım annemdi.
"Sen doğduğunda yaşadığım bu hayatı, sadece sen varsın diye yaşadım. Benim ne annem, nede babam oldu. Hayatta bir tek adamı sevdim O da benim kalbimin katili oldu, sadece senin varlığına sebep oldu, gerisini sadece yaşadım.
"Anne!" Diye inledim. Odamda onun kucağında yatmak bana lütuftu, annemi nasıl özlemiştim. Ne olursa olsun umurumda değildi. Ben ona bir şey olmasın diye ayakta kalmıştım. Öldüm derken ben. O, kalbinden darbe almıştı.

Zeynep

İki elim canımın yüzünü kavradı. Ona anlatacaklarımı beynimde toparlarken" Sana yaşadığım bu çıkmaz yolların içinde doğan güneşimi anlatacağım."

"Biri beni, bir kış günü cami avlusuna bıraktığında iki aylıkmışım. İmam bulmuş beni, polise haber vermiş. Üstümde pembe bir battaniyenin içinde kalınca giydirilmişim. Yakama sıkıştırılan kağıt da ise" Allaha emanet ol kızım, Ben sana bakamam çünkü ölüler kızlarına bakamaz, talihin açık olsun baban" diye yazıyormuş. Benim kaderim korunmak için terk edilerek geçti. Babam olacak o insan mutlaka ölümden kaçıyordu, yada gerçekten ölmüş kadar biçare idi. bilemem ama bir babam varmış." Derin bir nefes alarak anlattım kendi gerçeğimi.

"Devletin Çocuk Esirgeme Kurumunda büyüdüm. yalnızlık içinde ama şanslıydım. Çiğdem Teyzen, ikimizin yediği içtiği hiç ayrı gitmedi. Kurumun müdürü Handan anne işte bu hayatta tek dayanağımız, desteğimiz oldu. Sıradan bir memur değildi. Kimsesizliği misi unutturuyordu. Üç yıllık evliyken eşi şehit olmuş ve çocuğu olmadığından bizler onun evlatları olmuştuk. Handan Anne ah ah! Onu, hatırladıkça hala gözlerim dolar.

"Peki ben niye hiç tanışmadım."

"Tanıştın aslında üç yaşına kadar hiç kucağından inmedin. Onu, genç yaşta emekli olmadan kanserden kaybettik. oturduğu evi bana ve Çiğdem teyzene bıraktı.

"Beşiktaş'ta ki ortak eviniz."

"Evet, O ev. Beni en başından uyardı Osman'a karşı 'O, asker ondan uzak dur. Yanarsın' demişti. 'Ben yandım sen yanma güzel kızım' derdi. Gençlik lanet gençlik, gönül laf anlar mı? Yok.

"Çok mu sevdin onu, nasıl tanıştınız?"

"On sekiz yaşımı doldurduğumda Handan anne beni yanına aldı. Altı ay sonrada Çiğdem geldi. Çiğdem okumaya karar vermişti. yarım zaman lı bir iş bulup, hem çalıştı, hem de üniversite için hazırlandı. Ben ise devlet dairesinde işe başladım. İkimizde çalışıyorduk. Azra ben yetimhane çocuğuydum, Hiç bir yerde tam olamadım. Devlet çocuklarına her zaman sahip çıkar güzel gözlüm, bana da sahip çıkmıştı. Devlet dairesinde memurdum zeki kızdım her şeye alışmam kolay oluyordu. Ona da çalıştığım dairede bir toplantıda rastladım. Toplantının sunumunu ben hazırlamıştım. Konuşmayı Vali yapıyordu. Ben köşede bir aksilik olmasın diye bekliyordum. Salonda konuşma devam ederken bana bakan subayı gördüm. Adam Valiye değil direk bana bakıyordu. Önce tedirgin oldum içimden 'Şimdi bu adam ne diye gözlerini dikmiş bana bakıyor 'diye resmen saydırıyorum, kafamı bir kez olsun kaldırıp, Ona tekrar bakmadım. Toplantı bitti salon dağılmaya başladığında bende arta kalan evrakları toplayıp. tam kapıdan çıkarken 'Biraz zamanınızı alabilir miyim?' dedi.

Kafamı kaldırdığımda bir metre uzağımda bana bakıyordu. hızlıca etrafıma baktığımda herkes dağılmış koskoca konferans salonun da ışıklar sönmüş halde, benle, O kalmıştı.

'Buyurun nasıl yardımcı olabilirim' dedim. O da elindeki evrakları göstererek 'iki nüsha örnek alabilmem mümkün mü?' Dedi.

Yüzümde küçük bir tebessüm aldı. 'tabi' Ona yolu göstererek iki kat yukarı çıktık. Özel Kalem odasını açtım, onu buyur ettim ve elimdekilerle fotokopi masasında istediği evrakların iki nüsha örneğini çıkarmaya başladım.

'Zeynep Hanım rahatsızlık verdim kusura bakmayın.' deyince adımı bilmesine şaşırmıştım. 'Yok estağfurullah bir şey içer misiniz? dedim'

'Bir bardak su alabilirim.'

'Hemen su söyledim, su gelene kadar bende işimi bitirmiştim. yerinden kalktı teşekkür etti.'

'Akşam çıkışta bir şeyler içer misiniz? benle' dediğinde donmuş şekilde yüzüne baktım. ben bu konularda çok acemiydim ve ürkektim sesim çıkmadı. O ise hala gözlerime bakarak cevap bekledi.

Tam o an amirim Orhan'la, baş vali içeri girdi.

Vali Ona bakarak 'Osman bende sana bakıyordum, benden önce gelmişsin.' dedi.

Sonra valiyle odamdan geçerek büyük alandan valinin odasına girdiler. Onların kendi aralarındaki toplantı uzun sürdü ben daireden ayrılıp eve döndüm. Aslında onu davranışını hiç bir yere konduramadığımdan ciddiye almadım. Ta ki ertesi gün beni çıkışta beklediğini fark edene kadar. O andan sonra nasıl olduğunu anlamadım ben, ona kapıldım gittim. Ben onu çok sevdim, güvendim. Korkak adam, beni terk edip, gidene kadar

Azra ben sana hamile kaldığımda; biz aslında düğün yapmış, imam nikahımızı kıymış kısaca evlenmiştik. Sadece resmi olarak evli değildik. Doğuma çok kısa süre kala 'Evlenemem Zeynep, affet beni, eğer yanınızda olursam ölürsünüz' dedi ve gitti.

Azra Orhan olmasaydı nasıl olurdu hayatım inan bilmiyorum. Bir tek ona anlattım. Onun karısı üç yıl önce çocuğu olmuyor diye adamı terk etmişti. Üç yıldır yanında çalışıyordum. Bana bir gün yanlışı olmadı. onun terk ettiği gün masada ağladığımı görünce ona orada nasıl terk edildiğimi anlattım. "Şimdi ne yapacağım bir çocukla tek başıma" dediğimde

'Şerefsiz. sen ağlama Zeynep yarın gidip gün alıyoruz ve en kısa zamanda evleniyoruz' dedi

Şaşkınlığımla birlikte hiç bir şey demedim ona, bana elini uzatan koca yürekli adama bir şey söylemedim. En son evlendiğim gün geldi Osman ve benden özür diledi, şans diledi, hayırlısı buymuş dedi. Sonra Orhan’la konuştu. Ne konuştu bilmem bende Orhan’a soramadım ve evlendik. Orhan ne derse o günden sonra hayatımda sadece o oldu Azra'm. Sevda öyle bir duygu ki herkese duyulmuyor canımın içi. Orhan'ı sevdim mi evet ona sadık bir eş, evladıma anne oldum. O benim yüzümün düşmesine bir gün izin vermedi. yeri, değeri başkadır. Ben Azra yarım bir hayat yaşadım bir yanım senden dolayı hep eksikti. İçimdeki burukluk hiç dinmedi yavrum. Sen kaybolduğunda o yarım, eksik yerim kanadı kuzum. Azra'm şimdi bana söz ver benim gibi yarım dünyalara dalma, güçlü ol, benim gibi yarım kalma Azra."

Bölüm : 30.03.2025 22:27 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...