14. Bölüm

12-TUZLU KAHVE...

Sudenaz🎀
gece_yazarj

İyi okumalar...

 

☆KÜFÜR VE ARGO KELİMELER İÇEREN BİR BÖLÜMDÜR.☆

 

♤YAZIM YANLIŞLARI OLABİLİR.ŞİMDİDEN KUSURA BAKMAYIN.♤

 

𝐁𝐢𝐫 𝐤𝐚𝐡𝐯𝐞𝐧𝐢𝐧 𝐤𝐚ç 𝐲ı𝐥𝐥ı𝐤 𝐡𝐚𝐭𝐫ı 𝐨𝐥𝐮𝐫 𝐛𝐢𝐥𝐦𝐞𝐦 𝐚𝐦𝐚,

𝐛𝐞𝐧𝐢𝐦 𝐬𝐚𝐧𝐚 𝐚𝐬ı𝐫𝐥𝐚𝐫𝐝ı𝐫 𝐛𝐢𝐭𝐦𝐞𝐲𝐞𝐧 𝐛𝐢𝐫 𝐡𝐚𝐬𝐫𝐞𝐭𝐢𝐦 𝐯𝐚𝐫...

 

YAZAR 

 

Selim hala küçük kızın yüzüne bakıyordu. Bakmıyordu adeta baştan aşağı onu süzüyordu. Dizlerindeki derin acıyı bile unutmuştu sanki,

Zeynep ise genç adamın yüzüne mahcup mahcup bakıyordu, biranda ne olduğunu anlamamıştı bile.

 

Zeynep:iyi misiniz?

 

dediğinde genç adam kendine geldi ve telaşlı telaşlı cevap verdi.

 

Selim:iyiyim,iyiyim,Sorun yok.

 

Dedi şaşkın bir ses tonunda. Küçük kız hayla kendini çok mahcup hissediyordu.

 

Zeynep:gerçekten kusura bakma abi yemin ederim görmedim. geç kalmıştım içeri girmek için acele ediyordum. O yüzden de kapıyı fazla sert açtım.

 

Dediğinde genç adam kızın yüzündeki o mahcupluğa tebessüm etmek istemişti lakin tabiki de böyle birşey yapmamıştı.Lakin düşünüyordu derin derin kimdi ki bu kız? Kimin kızıydı?

 

Selim:Önemli değil gerçekten sıkıntı yok olabilir böyle şeyler. Siz içeri geç kaldım dediniz daha demin Gündüz ağa'nın yakınısınız sanırım?.

 

Dediğinde küçük kız hafiften başını salladı ve çok geçmeden konuştu.

 

Zeynep:evet ben kız kardeşiyim.

 

Dediğinde Selim sertçe yutkunmuştu,Gündüz ağa'nın bir kız kardeşi olduğunu biliyordu,biliyordu bilmesine ama daha önce hiç görmemişti.

 

Zeynep:sen şafağ'ın nesi oluyorsun abi?

 

Diye bir soru yönelttiği yönelttiğinde şafağı tanımasına da şaşırmıştı Selim ama sonradan şafağı görmeye geldikleri gün onunda geldiğini anladı ve daha fazla durmadan cevap verdi.

 

Selim:ben ağabeyiyiyim şafağın.

 

Zeynep:anladım.

 

Selim:ee peki o zaman, isterseniz siz içeri geçin benim ufak bir işim var.

 

Dediğinde küçük kız hafif başını salladı.

 

Zeynep:Peki teşekkür ederim.

 

Dediğinde genç adam derince bir iç çekti ve nazikçe konuştu.

 

Selim:rica ederim.

 

Dediğinde küçük kız içeri doğru gitmeye başlamıştı oda hemen arabadan telefonunu almaya gitmişti.

 

ŞAFAK

 

bir süre sonra kapı tekrar çalmıştı abim gideli çok zaman olmamıştı zaten,hemen yavaşça kalkıp kapıyı açtığımda karşımda hem Zeynep hemde abim duruyordu. Tabi ya bende kim eksik diyordum.

 

Şafak:Zeynep!

 

Diyerek ona sarılmıştım. Oda bana karşılık vererek konuştu.

 

Zeynep:Şafak! Nasıl gidiyor eyisin değil?

 

Şafak:şükür,eyiyim eyiyim sen?

 

Zeynep:bende eyiyim.

 

Selim:ee böyle kapıda mı konuşacağız? İçerdekilere çok ayıp oluyor ama.

 

Dedi ağabeyim, mahcupca onlara baktım.

 

Şafak:çok özür dilerim, buyurun geçin.

 

Dediğimde içeri doğru adımlamışlardı Zeynep toplu bir şekilde herkesten özür dilemiş ve büyüklerimizin ellerini teker teker öpüp yerine geçmişti. Konuşmalar derin derin devam ederken ben sessizce başım eğik bir şekilde duruyordum. Bir anlığına hafifçe başımı kaldırdığımda,kehribar gözlere denk düşmüştüm derince nefes alarak telaşlı ve utangaç bir şekilde başımı geri eğdim ve bir süre sonra halamdan gelen kaş göz işaretleriyle ayaklandım ve hafif ince bir sesle toplu bir şekilde konuştum. Kekelemek istemiyordum ve inşallah da kekelemezdim.

 

Şafak:bölüyorum k-kusuruma bakmayın ama acaba k-kahvelerinizi nasıl alırdınız?

 

Dediğimde Kekelemiştim ve orada kendime çok kızmıştım, herkes teker teker nasıl içtiğini söyleyince mutfağa doğru adımlamıştım. Arkamdan Zeynep se hafifçe konuştu.

 

Zeynep:bende gelebilirmiyim acaba yardıma?

 

Dedi samimice, bende tebessüm ederek başımı salladım ve oda mutfağa yanıma gelmişti.

 

Zeynep:eee heyecanlı mısın acaba?

 

Dediğinde yutkundum,çok korkuyordum çok da heyecanlıydım tabi.

 

Şafak:e-evet çok heyecanlıyım.

 

Zeynep:sakin ol hiçbir şey olmayacak inşallah. Bana güven.

 

Dedi samimi bir ses tonunda. Hafifçe gülümsedim.

 

Şafak:teşekkür ederim...

 

Zeynep:ne demek rica ederim. Ama senin şimdi kocaman bir tencere çıkarman lazım.

 

Dediğinde anlamaz şekilde kaşlarımı çattım.

 

Şafak:niye ki?

 

Zeynep:içerde çok kişi var küçücük cezvelerle nasıl yetiştireceğiz?

 

Dediğinde başımı olumlu anlamda salladım. haklıydı yetişmezidi hemen orta boylarda bir tencere çıkardım ve kahve malzemelerini hazırlamaya koyuldum.

 

Zeynep:Şafak küçük bir cezven var mı?

 

Şafak:olması lazımdı ne oldu ki?

 

Zeynep:abimin kahvesini ayrı yapalım.

 

Dediğinde sertçe yutkundum.

 

Şafak:niye ki?

 

Zeynep:onunkini tuzlu yapacağız ya!

 

Dediğinde gözlerimi kocaman açtım.

 

Şafak:n-ne! Kalmayalım olmaz kızar bize.

 

Zeynep:heç de gızamaz! Ne kızması yav adet böyledir.

 

Dediğinde alt dudağımı sıkı sıkı dişledim.

 

Şafak:t-tamam o halde ne e-edelim,ama lütfen az Atalım fazla atmayalım olur mu?

 

Dediğimde Zeynep bana göz kırpıp konuştu.

 

Zeynep:sen abimin kahvesini yap bende diğerlerininkini halledeyim olur mu?

 

Dediğinde hafifçe başımı salladım ve ikimizde işe koyulduk en son ben Gündüz ağa için ayrı bir fincan aldım ve geri kahvenin yanına gittim.

 

Zeynep:attın mı tuz?

 

Şafak:şu kadar yeter demi?

 

Diyerek tatlı kaşığının ucuyla bir miktar gösterdim.

 

Zeynep:ver bakayım.

 

Diyerek elimden tatlı kaşığını aldı ve iki tatlı kaşığı dolusu tuz attı küçücük bir fincan için.

 

Şafak:hiihhh!

 

Zeynep:ay korktum kız!

 

Şafak:z-zeynep yemin olsun a-adam boğaya gelecek...

 

Dediğimde Zeynep kahkaha ile gülmeye başladı.

 

Zeynep:ayy Şafak ya! Allah iyiliğini vermesin emi!

 

Dediğinde ben hayla o adam onu nasıl içecek diye düşünüyordum. En sonunda kahveler tamamlandı. Zeynep benim elime sadece Gündüz ağa'nın kahvesini vermişti,diğerlerini büyük tepside kendisi almıştı. İçeri doğru ilk benim çıkmamı söylemişti ve benim ayaklarım titriyordu elimdeki kahveye bir şey olacak diye ödüm kopuyordu,en sonunda içeri doğru adımladığım anda Gündüz ağa ile aniden göz temasına düşmüştük bu olay beni dahada heyecanlandırırken yavaş yavaş Gündüz ağaya doğru yaklaşıyordum Zeynep diğer kahveleri dağıtmaya başladığında ben ise en sonunda Gündüz ağaya kahveyi uzatmıştım. O ise beni dikkatli dikkatli süzüyordu,kahveyi verdikten sonra yavaşça yanından uzaklaştım ve kendi yerime yani onun tam karşısındaki köşeye geçtim.

Zeynep de kahveleri dağıtmayı bitirdikten sonra yanıma geldi Ve hafif fısıldadı.

 

Zeynep:abim hiç içtimi kahvesinden?

 

Şafak:ş-şuan içiyor.

 

Dediğimde ikimizde ona odaklanmıştık. Kahveyi bir dikişte bitirmiş ayrıca yüzünü bir kere olsun ekşitmemişti. Bana yeniden baktı ama sinirli mi değil mi anlayamıyordum o anda cebinden küçük,kırmızı gül çıkarıp tepsiye koydu. Zeyneple birbirimize baktık. İkimizde anlamını gayet iyi biliyorduk. Kızaran yanaklarımı saklamaya çalışıyordum. Bana yeniden baktığında hafiften dudakları kıvrılmıştı derince bir nefes aldım ve önüme baktım, parmaklarımla hızlı hızlı oynamaya başladım. Biranda odada Cihan ağa'nın sesi yükselince irkildim ve sertçe yutkundum o ise sakin bir ses tonunda konuşmaya başladı.

 

Cihan ağa:ee kahvelerimizi de içtiğimize göre artık asıl konuya gelelim mi Mahsun ağa?

 

Mahsun ağa:gelelim bakalım. Buyurasın.

 

Cihan ağa:sebebi ziyaretimiz belli. Oğlumuz Gündüz'ü kızınız şafağa uygun gördük onlarda birbirleriyle tanıştılar anlaştılar. Bizde onları bir bütün haline getirmek kalıyor.

 

Mahsun ağa:haklısın Cihan ağa, haklısın.

 

Demişti Babam sinsi bir şekilde. Ben ise hayla üzerimdeki bakışları derin derin hissediyordum. Tam o anda Cihan ağa sözlerine devam etti.

 

Cihan ağa:o zaman kızınız Şafağı Oğlumuz Gündüz'e istiyoruz...

 

YAZAR 

 

Demişti Mahsun ağa, o an salonda ölüm sessizliği olmuştu sanki. Gündüz ağa şafağa derince bakıyordu, sonra biran selim kardeşine baktı onu çok özleyecekti hemde çok Şafak'da ilk abisine sonra da Gündüz ağaya kaçamak bir bakış atmıştı. En sonunda Mahsun ağa konuşmuştu.

 

Mahsun ağa:verdim gitti...

 

Dediğinde Gündüz ağa küçük çocuklar gibi yerinde zıplamak istemişti. O kadar sevinmişti ki bir an nefes alamadığını fark etti.

Sonra gözlerini yeniden o kara harelere çevirdi, düşündü,ne bahtsızmışım o gözleri görmediğim an, ne çaresizmişim meğer...

Dedi kendi kendi kendine. İki tarafta aynı anda kalkıp tüm büyüklerin ellerini öptü.Bir süre daha konuştu iki aile tatlı bir sohbetle, sonra birer birer kararlar verildi. Nişan iki hafta sonra yapılacaktı. Zangar ailesi yavaştan kalkmaya başlamıştı ve herkes ayaklandı. Yarın Birgün alışveriş yapma fikri de kesinleştirildiğinde bu gecenin bitme vakti yaklaşmıştı en sonunda Zangar ailesi dışarı çıkmaya başladı teker teker, lakin Şafak ve Gündüz ağa çok heyecanlılardı Gündüz ağa da tam çıkacakken evden, karısı olacak güzeller güzeli kıza baktı ve tebessüm etti. Şafak ise bu tebessümün ardından kalbinde tatlı esintiler hissetti...

Onların bir bütün olmasına sadece haftalar kalmıştı, bulmuşlardı artık birbirlerini ikisinin de birbirine temelli ihtiyacı vardı, İkisi de birbirinin gönül yarasıydı...

 

NOT:ben geldimmm çiçeklerim...

Çok çok çok geç geldim biliyorum sizi bu kadar beklettiğim için çok özür dilerim sınavlar dersler derken onlar bitince bile yazamadım bilmiyorum nedensizce bir isteksizlik vardı üzerimde ve ben bunu yenemedim bir türlü bu bölümü de parça parça yazdım gün gün biraz biraz ama şükür ki bitti artık on beş tatile de girdiğimize göre inşallah düzenli olarak bölüm atacağım. Bu arada kitabım çok güzel bir şekilde büyüyor çok mutlu oluyorum size çok teşekkür ediyorum,siz benim kalemim,kağıdım,satırımsınız Sizi seviyorum gecenin en muhteşem yıldızları...

İyi geceler ve iyi okumalar diliyorum...

Yazarınız tarafından çok çok öpüldünüz...

(Kahvenin yanına konulan Kırmızı gülün anlamını bilenleri yorumlara alabilir miyimmm🤭)

 

...

 

Bölüm : 29.08.2024 21:56 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş