15. Bölüm

13-İKİ ALYANS...

Sudenaz🎀
gece_yazarj

 

İyi okumalar...

 

☆KÜFÜR VE ARGO KELİMELER İÇEREN BİR BÖLÜMDÜR.☆

 

♤YAZIM YANLIŞLARI OLABİLİR.ŞİMDİDEN KUSURA BAKMAYIN.♤

 

𝐎𝐧𝐥𝐚𝐫 𝐩𝐚𝐫𝐦𝐚𝐤𝐥𝐚𝐫ı𝐧𝐚 𝐭𝐚𝐤𝐭ı𝐤𝐥𝐚𝐫ı 𝐨 𝐢𝐤𝐢 𝐲ü𝐳üğü 𝐛𝐞𝐧𝐢𝐦𝐬𝐞𝐲𝐞𝐫𝐞𝐤,

𝐛𝐢𝐫𝐛𝐢𝐫𝐥𝐞𝐫𝐢𝐧𝐢 𝐝𝐞 𝐛𝐞𝐧𝐢𝐦𝐬𝐞𝐝𝐢𝐥𝐞𝐫...

 

YAZAR

 

o akşamın ardından iki ailede daha çok telaşlanmıştı, çünkü bu düğün öyle bir düğün olmalıydı ki tüm mardin dilinden düşüremesindi.

Öyle istiyordu iki ailede.

Şafak ve Gündüz ağa ise ne yapacaklarını bilmiyorlardı, evet belki şafağın bilmemesi normal olabilirdi,lakin Gündüz ağa da hiçbir şey bilmiyordu,unutuyordu sanki herşeyi unutuyordu o gözlere baktığında kendini bile unutuyordu. Daha önce kimseye böyle sevdalanmamıştı çünkü kimsenin gözleri ona böylesine içten gelmemişti,onca kadın görüyordu her gün ki hiçbiri hiçbir zaman dikkatini çekmiyordu.ama bu küçük kadın başkaydı ona,hemde bambaşkaydı.o gözlere hem doyasıya bakmak isteyip hemde bir yandan kıyamıyordu öylesine narindi ki o küçük kadın öylesine nazik bir güzelliği vardı ki kendi bakışlarıyla o güzelliğe ayıp ediyodu sanki, öyle hissediyordu...

Şafak ise korkuyordu,hemde çok korkuyordu lakin bazen çok değişik hissediyordu,hele ki o kehribar gözlerin ona baktığını hissettiği anda eriyordu sanki o küçük kalbi,öyle bi bakıyordu ki o gözler,sanki okşuyordu tüm bedenini...

 

ŞAFAK

 

o gece çok telaşlı geçmişti bazen nefes almayı bile unuttuğumu fark etmiştim. Zeynep çok yardımcı olmuştu her açıdan,daha evlenmeden onunla bu kadar iyi anlaşmayı hiç beklemiyordum ama bu benim için çok çok iyi birşey olmuştu,zangar ailesi çok iyi bi aile,yani en azından ben şuan öyle düşünüyorum,Gülizar hanım da Züleyha hanım da çok çok tatlı insanlar çok anlayışlı ve nazikler,Yusuf ağabey ise kendi halinde sanırsam o pek fazla görünmüyor çünkü,Zeynep ise benim için çok değerli onu cidden çok seviyorum.ama içlerinden bi Gündüz ağayı tanıyamıyorum tek bildiğim şey bakışları ve o bakışlar sanki hiçbir şey bilmemeye bedel gibi...

Dün gece bana karşı yaptığı tebessümü ben daha sindirememiştim öyle güzel gülmüştü ki resmen o anlığına zaman durmuştu sanki.

Şimdi ise yine erkenden kalktım ve banyoya girip ihtiyaçlarımı hallettim hemen üstümü başımı giyinip aşağı indim. Mutfağa geçip güzel bir sofra kurdum ve babamların uyanmasını beklerken abimi uyandırmaya gittim. Odasının hafif kapısını tıkladığımda ses gelmemişti usulca kapıyı açtım ve odaya girdim,yatakta kimse yoktu hiçte bozulmamıştı, endişeyle banyonun kapısına hafifçe tıkladım ama ordan da ses gelmemişti tekrar tıkladım ama yine ses seda yoktu. Gözlerimi kapatarak banyonun kapısını açtım ama içerden hiçbir ses gelmemişti. Hayla gözlerim kapalı bir şekilde konuştum.

 

Şafak:ağabey orda mısın?

 

Dediğimde yine ses soluk çıkmamıştı hafifçe gözlerimi açtığımda banyo da da kimse yoktu. Hemen oradan da çıktım ve odaya gerı döndüm telaşlı telaşlı nefes alıp verirken terasa bakmadığım aklıma geldi aniden oraya doğru koştum ve terasın kapısını açtığımda abimi oradaki koltuğun üstünde uyurken buldum. Derin bir nefes alıp yavaşça yanına yaklaşıp onu hafifçe dürttüm.

 

SELİM

 

Dün gece hiç beklemediğim bi anla karşılaşmıştım kalbimi delik deşik eden o anla. sarı saçlarıyla yemyeşil gözleriyle beni benden alan bi kadınla karşılaştım dün gece lakin böyle olmaması lazımdı benim böyle düşünmem çok çok yanlıştı o bana ağbey diye seslenirken benim onun hakkında böyle edepsizce düşünmemmin neresi doğru olabilirdi ki zaten lakin herşey çok hızlı olmuştu onu sanki Allah karşıma çıkardı tesadüflerin en nurlusuydu o an en kıymetlisiydi benim için. Şimdi ben sevdalanmışmıydım yani kendimden 10 yaş küçük birine mi sevdalanmıştım bu çok edepsizceydi bu düşüncelerim çok yanlıştı hele o Gündüz ağanın bacısıydı ben nelere bulaşmıştım böyle sevdayla uğraşacak zamanım yoktu ki benim. Nasıl baş edeceğim ben bu hisle...

Bu düşüncelerle uyumuştum dün. Sabahta yanı başımda olan hafif hareketler ve birinin beni dürtmesiyle uyanmıştım.

 

Şafak:ağabey burada bu soğukta niye uyudun? Gecenin ayazı keskin oluyor biliyorsun.

 

Dediğinde,hafifçe yerimde doğrulduğumda her yanımın tutulduğunu fark etmem uzun sürmemişti.

 

Selim:bilmiyorum gülüm uyuyakalmışım burada. Lakin her tarafım çok pis tutulmuş.

 

Şafak:e tutulur tabi! hiç kendine dikkat etmiyorsun ki be ağabey. Sen hemen ılık bir duş al en azından iyi gelir.

 

Selim:azarı da yedik cimcimeden.

 

Dediğimde,Şafak bana gülmüş ve hafifçe yanağıma buse kondurmuştu.

 

Şafak:ağabey,ağabeyim lütfen dediğimi hemen yap olur mu? Bak kahvaltı hazır.

 

Selim:Tamam gülüm, hemen.

 

Dediğimde şafakta aşağı inmişti.

 

ŞAFAK

 

Aşağı indikten bir süre sonra Herkes inmişti. Masada alışveriş işini konuşmuşlardı yarın bu gün olacağına karar verilmişti. Gülizar hanım arayıp haber etmişti öğlen çıkılacaktı.

 

GÜNDÜZ AĞA

 

O gecenin ardından sabahı nasıl ettiğimi bilmiyordum heyecan ve mutluluk uyutmamıştı tabi beni tek uyutmayan şeyler bunlar değildi. Geceme doğan o kara gözleri vardı birde, öldürüyordu tüm benliğimi...

Sabah uyandığımda ise hemen hazırlanıp kahvaltıya geçmiştim. Masada alışveriş işini konuştuktan sonra demirleri arayıp haber verdik. Onlardan da onay alınca alışverişe öğlen çıkmaya karar verdik.

 

YAZAR

 

Öğlen olmuş iki ailede hazırlanmıştı. Mahsun ağa şirkete geçmişti,selim ve Kezban hanım şafağın yanında gidecekti. İki ailede mardinin çarşısında buluşmak üzere yola çıkmışlardı,ve en sonunda varmışlardı. Arabalardan iner inmez selamlaşmalar başlamıştı. Zeynep heyecanla şafağa sarılmıştı.

 

Zeynep:canım,nasılsın?

 

Şafak:i-iyiyim teşekkür ederim sen?

 

Zeynep:bende iyiyim.

 

Dediğinde Şafak,ilk Züleyha hanım'ın sonrada Gülizar hanım'ın elini öpmüştü. onlarda gelinleri olacak kıza hayran hayran bakıyorlardı. Ee daha mı bakmasınlardı, öyle güzeldi ki öyle naif bir kızdı ki gelinleri. Gündüz ağa desen çoktan erimiş bitmişti yine görmüştü o kara hareleri ve sahibini dayanamıyordu onların karşısında.

Selim ile Zeynep ise bi anlık göz göze gelmişler sonra hemen başlarını eğmişlerdi, selim sertçe yutkunmuş ve içinden kendini sakin olması için ikaz etmeye başlamıştı ardı ardına...

Bir süre sonra alışverişe başlamışlardı. İlk olarak kıyafet için bir mağazaya girmişlerdi. Mağazada hem kadın için hemde erkek için kıyafet olduğu için işleri biraz daha kolaylaşmıştı.

Acele ederek hemen seçim yapmak için kıyafetlere bakmaya başladılar.

Şafak ve Zeynep çoktan bir kaç seçenek bulmuşlardı tabi Gülizar hanım ve Züleyha hanım ve Kezban hanım'ın da yardımıyla bulmuşlardı hemen denemeye geçmişlerdi. Geçmişlerdi geçmesine de Şafağın alıp da denediği hiçbir şeye Kezban hanım onay vermiyordu bir türlü Şafak da çıkıp ben bunu istiyorum bunu alalım demezdi ki diyemezdi Gündüz ağa bunu fark etmişti bile çoktan ve bu olay onun çok canını sıkmıştı biran önce Şafağın yanına gitmesi lazımdı.

Şafak bir süre sonra arka taraftaki elbiselere de göz atmak istemişti .

 

Şafak:ş-şey sizin içinde uygunsa b-ben biraz daha kıyafetlere g-göz gezdirmek istiyorum.

 

Gülizar hanım:estağfurullah güzel gızım get bak gönlünce emi?

 

Demişti,Gülizar hanım bütün samimiyetiyle. Şafak bu sözler üzerine derin bir tebessüm etmişti.

 

Şafak:teşekkür ederim h-hanım ağam.

 

Dedi, ve zeynebe bakındı oda gelecek mi diye lakin o kabinin içindeydi o yüzden Şafak yavaş yavaş arkalara gitmeye başladı.

Gündüz ağa'da bunu fırsat bilerek etrafa bakındı ve oda arkaya doğru yürüdü. Şafak arkadaki kıyafetlere dikkatli dikkatli bakmaya başladı hepsine göz gezdiriyordu ve hepsi de birbirinden güzeldi lakin gözüne kahvenin en muhteşem tonu olan bir elbise takıldı. Yavaşça kıyafetin yanına yaklaşmış onu dikkatlice süzmeye başlamıştı ve kıyafete bakarak dalıp gitmişti. Gündüz ağa şafağı görünce yavaşça ona doğru yürüdü ve yanına yaklaşıp arkasından hafif fısıltıyla konuştu.

 

Gündüz ağa:Şafak?

 

Şafak:hiihhh

 

Dediğinde küçük kız aniden arkasına döndü ve gözlerini kocaman açarak karşısında duran adama baktı.

 

Gündüz ağa:şşş sakin olasın seni korkutmak istemedim,kusuruma bakma böyle gizli gizli hiç uygun olmuyor senin için de benim içinde.

 

Şafak:e-estağfurullah ağam. Birşey mi o-oldu?

 

Gündüz ağa:sabahtan beri fark ediyorum da sen neden beğendiğin şeyleri almıyorsun hep bi müdahale ediyorlar sana,sende hiç ses etmiyorsun herşeye başını sallıyorsun.

 

Şafak:şey b-ben yani onlar benden büyük ne d-diyebilirim ki? Ayıp olur ses edersem.

 

Dediğinde Gündüz ağa küçük kıza tekrar hayranlıkla baktı,küçük kız ise göz teması kurmaktan korkuyor, bakmıyordu gündüz ağa'nın gözlerine.

 

Gündüz ağa:hayır öyle olmaz! Beğendiğin kıyafeti al dene tamam mı merak etme kimse ses edemeyecek.

 

Dediğinde küçük kız genç adamın bu davranışına hayran kalmıştı.

nasıl bu kadar ince düşünebiliyordu ki bu adam? nasıl fark etmişti bu kadar şeyi? Diye düşünüyordu küçük kız saha fazla durmadan konuştu.

 

Şafak:y-yok yani gerek yok ki,hepsi güzel zaten. Gerçekten önemli değil a-ağam.

 

Dediğinde Gündüz ağa tek kaşını kaldırdı ve derince şafağa baktı.

 

Gündüz ağa:Lütfen dediğimi yap. Olur mu çünkü seninde gönlün olsun istiyorum gerisi benim için önemli değil.

 

Dediğinde Şafak hafifçe yutkunmuştu bu adam onu öldürmeye mi çalışıyordu yoksa? Söylediği kelamlarla onu boğmayı mı planlıyordu?

 

Şafak:p-peki Allah razı olsun,teşekkür ederim.

 

Dedi küçük kız utançla.

 

Gündüz ağa:önemli değil. Ben teşekkür ederim.

 

Dediğinde küçük kız hafif bir tebessüm edip elindeki kahverengi elbiseyle sessizce oradan uzaklaşmıştı. Gündüz ağa ise aldığı minik tebessümle sırıttı ve erkeklerin yanına geçti.

 

Bir süre sonra herkesin kıyafetleri hazırdı. Şafak en sonunda o beğendiği kahverengi elbiseyi almıştı Gündüz ağa sayesinde Kezban hanımın da beğenmesi onu hayli şaşırmıştı. Zeynep ise kolları beyaz kendisi düz siyah bir elbise seçmişti kendine erkeklerden de, selim ve Gündüz ağa siyah takım elbise seçmişti Yusuf ise gri bir takım seçmişti. Kıyafetleri aldıktan sonra yüzükleri gidilmişti,yüzüklerden sonra da bir kaç yeri daha gezip dinlenmek amaçlı çarşının içinde olan kafeye gelmişlerdi hep birlikte. Evet evet bu kafe Gündüz ağa ve şafağın ilk karşılaştığı kafeydi...

Herkes teker teker yerlerini oturdu Şafak ise buraya gelmeyi beklemiyordu hafifçe gözlerini Gündüz ağaya dikti, lakin Gündüz ağanın zaten ona baktığını görünce utanıp hemen başını eğdi. Murat ise onları görünce hemen yanlarına koştu Gülizar hanım ve Züleyha hanımin elini öptü Kezban hanımı tanımasa da nezaketen onunda elini öptü ve isteklerini,arzularını sordu,bir süre sonra herkes koyu bir sohbete dalmıştı...

 

•İKİ HAFTA SONRA

(NİŞAN GÜNÜ)

 

YAZAR

 

En sonunda o gün gelip çatmıştı Şafak ve Gündüz ağa evliliğe bir adım daha yaklaşmıştı. Herkes çok telaşlıydı herşey tastamam olsun istiyordu her iki tarafta her kes hazırlanmıştı her şey hazırdı artık. Zaten iki tarafın da onayıyla küçük bir nişan yapılacaktı sadece yakın akrabaların olduğu bir nişan olacaktı ve kız tarafının evinde olacaktı. Lakin tüm mardinin dilinde idi demirlerden Şafak,Zangarlardan Gündüz ağa diye herkes konuşurdu onları...

 

GÜNDÜZ AĞA

 

Artık ona bir adım daha yaklaşmıştım onunla geçireceğim bir ömüre daha da yakındım artık. Çok çok heyecanlı ve bi o kadar da korkak hissediyordum kendimi çünkü o öyle naif öyle kırılgandı ki ben ona bakarken bile bakışlarım onu ürkütüyor mu acaba,diye düşünüyordum her an... şimdi ise yakın akrabalar yani kuzenler,halalar,teyzeler yine baya bi kalabalık olmuştuk. Küçük ve sade bir nişan yapmayı en çokta Şafak ve ben istemiştim çünkü ikimizde sadelikten yanaydık ve öyle abartılı şeylere gerek olmadığını düşünüyorduk. O isteseydi benim başım gözüm üstüneydi lakin aynı fikirde olmamız bile bana şeref veriyordu. En sonunda yine arka arkaya dizilmiş arabalarla yola çıkmıştık. Gönül yaram olan o kadını yine de yeniden görecektim...

 

ŞAFAK

 

Heyecanlı heyecanlı dolaşıyordum etrafta. bu gün evliliğe bir adım daha yaklaşmıştım çok korkuyordum çok telaşlanıyordum ama bazen bir çift kehribar gözler beni sakinleştirmeye yetiyor gibiydi sanki...

Şimdi ise erkek tarafının gelmesini bekliyorduk bizim de birkaç yakın akrabamız gelmişti. İkramlıkların falan tamamen hazır olduğunu kontrol ettikten sonra,gelen korna sesleri doldurdu hepimizin kulağını. Kalbim teklerken ben nefes almaya çalışıyordum,lakin ne mümkün. Evdeki herkes ayaklanmıştı kapıya sıralanmıştık ve en sonunda kapıyı açıp herkesin içeri girmesine müsade etmiştik. Ben erkek tarafından büyüklerimizin,Gündüz ağa ise benim tarafımdan büyüklerin elini öptü ve herkes muhabbete dalmıştı.

 

YAZAR

 

Gündüz ağa yine küçük kızdan gözlerini alamaz olmuştu. lakin haklı değil miydi? Öyle güzel olmuştu ki bu güzelliği dillere destan olsa yine az kalırdı bu kadın onun için en değerli mücevher'di kahvenin koyu tonlarında olan o elbisenin üstüne kömür karası saçları saçılmıştı adeta...

Gözlerini hiç çekmek istemiyordu onun üstünden hep öyle kalsalar be vardı?. Kapıdan girer girmez elinde getirdiği kırmızı gülleri ve ikramlıkları Şafak almıştı evet bu sefer kırmızı güller almıştı genç adam. Ne çok anlamı vardı bu kırmızı güllerin kim bilir...

El öpme faslından sonra Herkes koyu bir sohbete dalmıştı genç adam ise Mahsun ağa ile konuşurken bur yandan kimseye belli etmeden şafağa kaydırıyordu gözlerini bi anlık o kara harelerin kendisine baktığını görünce hafif kıvrılan dudaklarına engel olamamıştı. Küçük kız ise utançtan yerin dibine girmişti adeta lakin gerçekten alıcı bir gözle bakmak istemişti Gündüz ağaya çünkü öylesine yakışıklı olmuştu ki hiç kimse onun otuz yaşına girecek olmasına inanamazdı. Bir süre sonra ikramlıklar,lokmalar ve şerbetler dağıtılmıştı. Bunların dağıtılmasını yardım eden Zeynep de selimin gözünden kaçmamıştı bakmak derince süzdü genç adam bu şaheser gibi olan kadını yani en azından onun gözünde gittikçe öyle oluyordu,kızıyordu kendine çok kızıyordu lakin laf anlatamıyordu da her an genç kıza kayan gözlerine...

İkramlıkları da dağıttıktan sonra artık yüzükleri takmaya gelmişti sıra Kezban hanım elinde gümüş nişan tepsisiyle çıkmıştı mutfaktan Şafak ve Gündüz ağa yan yana geçmişlerdi Kezban hanım tepsiyi Züleyha hanıma vermişti o kesecekti kurdeleyi herkes öyle uygun görmüştü. Züleyha hanım yavaşça yerinden kalktı ve tepsiyi eline aldı şafağın bedeni tir tir titrerken bunu fark eden Gündüz ağa zor tutuyordu kendini. Züleyha hanım, ilk şafağın parmağına sonrada Gündüz ağa'nın parmağına takmıştı yüzüğü eline makası da aldı ve konuşmaya başladı.

 

Züleyha hanım:bu iki genç evliliğe daha da yaklaşmış bulunmakta artık. Onları birbirine uygun gören Allah'a binlerce kez şükürler olsun.

 

Dediğinde herkes amin demişti, Gündüz ağa da dahil...

 

Züleyha hanım:şimdi onların mutluluğu bir ömür sürsün hiç birbirlerinden ayrılmasınlar ve daima birlikte olsunlar. Birlikte büyüyüp birlikte yaşlansınlar inşallah...

 

Dediğinde Gündüz ağa yine amin demişti fısıltıyla...

Ve Züleyha hanım kırmızı kurdeleyi yavaşça kesmişti...

Bir anda alkış sesleri herkesin kulağına doldu. Gündüz ağa ve Şafak Züleyha hanım'ın elini öptü ve sonra Gülizar hanım elinde orta boyda bir takı kutusuyla geldi şafağa döndü ve hafifçe gülümsedi. Ve elindeki kutuyu yavaşça şafağa uzattı ve konuştu.

 

Gülizar hanım:al bakalım gızım. Bu artık senindir bu gerdanlık bizim aile yadigarımız senin ona gözün gibi bakacakağından hiç şüphem yok o artık senindir ve eminim ki senin bu güzelliğine güzellik katacaktır.

 

Dediğinde Şafak deyince gülümsedi.

 

Şafak:ç-çok teşekkür ederim efendim. Ona çok iyi bakacağım.

 

Dedi ve Gülizar hanım'ın elini öptü Gülizar hanım da yerine geçince herkes yeniden bir sohbete dalmıştı şafağın titreyen elleri Gündüz ağa'nın çok dikkatini çekmişti. Artık daha fazla dayanamadı ve hafifçe şafağın kulağına eğilip konuşmaya başladı.

 

Gündüz ağa:Lütfen sakin ol. Ben yanındayım korkma...

 

Dediğinde Şafak utançla tebessüm etti ve oda aynı fısıltıyla konuştu.

 

Şafak:t-teşekkür ederim ağam. Ç-çok teşekkür ederim...

 

NOT:Ben geldimmm çiçeklerim...

güzel bir bölümle geldim hemde çok güzelll...

Umarım sizde beğenirsiniz oy ve yorumlarınızı benim için çok değerli lütfen bunları hikayemden esirgemeyin. Sizleri seviyorum iyi okumalar diliyorum...

 

...

Bölüm : 31.08.2024 13:00 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...