17. Bölüm

15-İLK GÜN...

Sudenaz🎀
gece_yazarj

İyi okumalar...

 

☆KÜFÜR VE ARGO KELİMELER İÇEREN BİR BÖLÜMDÜR.☆

 

♤YAZIM YANLIŞLARI OLABİLİR. ŞİMDİDEN KUSURA BAKMAYIN.♤

 

Yeni sevgiler,yeni umutlar ve yeni hüzünler eklendi yeniden iki kişiye daha artık onlar birbirinindi, öyle yaratılmış, öyle yazlmıştı. onlar birbirine yazılmıştı,hiç şüphesiz sadece birbirlerinin olacaklardı. İlki de sonu da sadece birbirleri olacaklardı, öyle kalsındı...

 

YAZAR

 

Artık o büyük gün gelip çatmıştı herkes de büyük bir telaş vardı sabah olmuş iki konakta çok kalabalıktı hazırlıklar hızla devam ederken Şafak hazırlanıyordu, Artık hazırlanma fastı da bittikten sonra Zangar ailesi bekleniyordu gelin alınacaktı Demirler konağından Şafak tedirgin bir şekilde odasında bekliyordu gelmelerini ve biranda korna sesleri duyulmuştu, çılgınca çalıyordu Zangarlar. Anlaşılan çok kararlılardı. Şafak heyecanla yerinden sıçradı elleri ve tüm bedeni titremeye başladı biranda kapı açıldı ve halası ile yengesi odaya girdi kuzenleri de kapıda doluşmuştu biranda kapıya Selim geldi ve derince şafağa bakıp konuştu,

 

Selim:bize iki dakika müsade eder misiniz?

 

Kezban hanım:peki oğlum ama acele edin.

 

Dediğinde Selim de başını salladı ve herkes odadan çıktıktan sonra Şafak koşarak abisine sarıldı ve artık tutamadığı göz yaşlarına da hakim olamadı selimin de gözünden düşen bir-iki damla yaşla ikisi de harab olmuştu ve Selim sertçe yutkunup konuştu,

 

Selim: gülüm, benim sırma saçlı kızım sakın üzülmeyesin ben hep senin bir telefon uzağındayım hep arayacağım seni sana orda burdsn daha iyi bakacaklar ay yüzlüm.

 

Şafak:b-ben seninle kalmak istiyorum ağabey oraları bilmem ben ellere gidemem ağabey.

 

Dedi Şafak dolu gözleriyle,

 

Selim: kurban olduğum orda daha mutlu edecekler seni hanım olacaksın artık sen hadi şimdi toparla kendini o babamız olacak şerefsizim de diyeceklerini hiç dinleme ne zırvalarsa zırvalasin dursun!.

 

Deyip şafağın anlından öpmüştü,

 

Şafak:p-peki ağabey seni çok seviyorum Allah'a emanet olasın...

 

Selim: sende gülüm, sende...

 

Diyip ikisi de odadan çıkmıştı Zangarlar çoktan konağın bahçesine giriş yapmıştı bile Selim şafağı çıkardı ve Mahsun Ağa'nın yanında durdular Selim şafağın belindeki kırmızı şeridi üç kere şafağın belinden geçirdi herkesin eşliğinde Şafak göz yaşlarına boğulmuşutu Selim ise göz yaşlarını sıkı sıkı tutuyordu, gözleri dolu dolu kenarı çekildi, ve Mahsun ağa şafağa yaklaştı.

 

Mahsun ağa: gittiğin yerden anca kefenle bu eve dönersin bunu sakın unutma eğer birine dahi Sana yaptıklarımı ötecek olursan Emin ol o kefen bu gelinliğin olur şimdi adam akıllı kocana karılık et. Bir kusurunu dahi duymayacağım adıma leke getirirsen bu sefer dayaklada kurtulamazsın seni kendi ellerimle öldürürüm.

 

Deyip şafağa yalandan sarılıp geri çekildi. bu söylediklerini sessizce söylemişti ama şafağın beyninin içinde yankılanmıştı o sözler, derinden etkilemişti onu kalbi titremişti resmen... İyice ağlamaya koyulmuştu. Herkes babası da duygusal şeyler söyledi sanmıştı lakin onu tehdit ettiğini kimse anlamıyordu. Geri çekildiğinde Selim'le ve halası, diğer birkaç akrabaylada sarılıp çekilmişti. Gündüz ağa ise güzeller güzeli kıza bakıyordu ve o kız artık onun karısı olmak üzereydi. Adeta bir melek gibi olmuştu o bembeyaz gelinliğin içinde küçük kız ve genç adamı çok etkiliyordu o küçücük bedeniyle... Ama ağlaması'nı gördükçe yüreği titriyordu genç adamın o hiç ağlamasındı o kara hareler hiç ıslanmasın istiyordu... Şafak Gündüz Ağa'nın yanına geçmiş ve artık herkes toparlanıp Zangarlar'ın konağına doğru yola koyulmuştu saat oldukça ilerlemiş akşam beş olmuştu konağa gidilir gidilmez imam nikâh kıyılcaktı akşam sekizde de resmi nikah kıyılacaltı. Küçük kız arabada her zamanki gibi başı öne eğik duruyordu Gündüz Ağa'ya farketttirmemisti lakin gizliden ağlıyordu hem evinden gittiği için hemde babasının sözleri onu çok kırmıştı. Yenilir, yutulur değild ki...

En sonunda yine konvoy hâlinde ve kornalar eşliğinde Zangarlar konağına yaklaşılmiştı, yaklaştıklarinı anlayanlar zılgıtları dört bir yandan çalmaya başlamışlardı, Çocuklara şenliklerde paralar dağıtılmıştı, adaklar kurbanlar çoktan kesilmişti,az uz birşey değildi bu düğün, Mardin'in en büyük aşiretinin ağası evleniyordu daha mı olmasındı.

Zangarlar'ın konağına varılmıştır artık ilk baş Şafak ve Gündüz ağa inmişti arabadan sonra herkes teker teker dökülmüştü Demirler'in konağındaki bazı misafirlerde buraya gelecekti, düğün burada olacaktı, nikâh kıyılacak, oyunlar oynanacaktı. Herkes konağa geçip yerlerini yavaş yavaş almaya başlamışlardı. Şafak ve Gündüz ağa ise ortada duran nikah masasına oturmuştu, Gündüz ağa şafağın ellerinin titremesinden ve hızlı nefes alışverişlerinden korktuğunu anlıyordu ve daha fazla dayanamayarak konuşmaya çalıştı.

 

Gündüz ağa:eyi misin?

 

Deyince Şafak yavaşça ona döndü ve başını salladı. Gündüz ağa kolundaki saate baktı imam gelmek üzereydi ve onların da konağa geçmesi gerekiyordu. Gündüz ağa hafifçe şafağa yaklaştı ve konuşmaya başladı,

 

Gündüz ağa: imam gelmek üzere konağa geçmemiz gerekir.

 

Dediğinde Şafak etrafına baktı ve ayaklanarak konuştu,

 

Şafak:peki g-geçelim.

 

Dediğinde ikisi de konağa girmişlerdi. Şafak büyük bekliyordu ama bu kadar da değildi konağın salonunun ortasına Zeynebin de yardımıyla şafağı oturtmuşlardı ve başına saçları görünmeyecek şekilde bir eşarp Takılmıştı ve en sonunda artık İmam da gelmişti Gündüz ağa, Selim ve Cihan ağa imamla el sıkıştıktan sonra herkes yerini almıştı şahitler Selim ve Cihan ağa olacaktı, imam nikaha geçmek üzereydi lakin aklında tek birşey vardı mehir olarak ne isteyecekti ki, halası öyle bir tembihlemişti ki onu iste bunu iste diye büyük büyük teklifler savurmuştu etrafa,Şafak onların hiçbirini isteyemezdi biliyordu da bunu o öylece düşünürken bir anda imam söze girmişti,

 

İmam: Bismillahirrahmanirrahim. Evet şimdi İlk baş kızımıza soralım bakalım kendini güvenceye almak için mehir olarak ne istiyormuş?

 

Dediğinde Şafak sertçe yutunmuştu çünkü diyecek hiçbirseyi yoktu sessizce beklerken biranda Gündüz Ağa'nın sesi duyuldu,

 

Gündüz ağa:ona benim üzerimdeki hisselerin yarasını devrediyorum ve öyle de kalmasını istiyorum.

 

Dediğinde Şafak gözlerine kocaman açarak Gündüz Ağa'ya baktı ve sertçe yutkundu, üzerimde ki hisselerin yarısı demişti bu öyle hafif birşey değildi babası telefonda konuşurken duymuştu Gündüz Ağa'nın üzerinde hisse dedikleri bir servet vardı, konak, arsa şirket hisseleri, dağ evleri, derken uzayıp gidiyordu. İmam tekrardan konuştu,.

 

İmam: kabul ediyormusun kızım?

 

dediğinde Şafak birkaç saniye durup tekrar Gündüz Ağa'ya baktı ve Gündüz ağa onaylarcasına gözlerini kapatıp açmıştı. ve şafakta imama dönüp usulca başını sallamıştı onaylamıştı verilenleri ve artık nikaha geçilmiş herkes sessizleşnisti,

 

İmam:sen Cengiz oğlu Gündüz Zangar, Mahsun kızı Şafak Demir'i zevcen olarak kabul ettin mi?

 

Dediğinde Gündüz ağa birkaç saniye şafağa baktıktan sonra söze girmişti,

 

Gündüz ağa:ettim,ettim,ettim...

 

İmam şahitlere dönüp konuşmuştu,

 

İmam: sizde ettiniz mi?

 

Dediğinde, onlardan da onay geldiğinde sıra şafağa geçmişti,

 

İmam:sen Mahsun kızı Şafak Demir, Cengiz oğlu Gündüz Zangar'ı beyin olarak kabul ettin mi?

 

Dediğinde Şafak derince bir nefes aldı ve söze girdi,

 

Şafak: ettim,ettim,ettim...

 

İmam: sizde şahitlik ettiniz mi?

 

Şahitler:ettik.

 

İmam: bende sizleri Allah'ın huzurunda karı koca ilan ediyorum...

 

Dediğinde küçük kızın ve genç adamın kalbi çırpınmaya başlamıştı ikisi de birbirine döndükten sonra Şafak gündüz Ağa'nın elini öpmüştü, Gündüz ağa da ona yaklaşık dudaklarını karısının alnına bastırmıştı, Şafak öyle bir hale gelmişti ki utanmasa az kalsın bayılacaktı... Bir süre sonra artık tamamen düğün başlamış herkesin keyfi yerinde yemekler, tatlılar dağıtılmış ve yenilmişti bile artık saat nikâh saatine geliyordu ve herkes yerlerini almıştı. Bir süre sonra nikah memuru da gelmiş tokalaşma fastı bittikten sonra nikaha geçilmişti,

 

Nikah memuru: öncelikle hepinize iyi günler dilerim. İsterseniz hemen geçelim.

 

Dediğinde herkes hep bir ağızdan onaylamıştı.

 

Nikah memuru:siz Gündüz Zangar, Şafak Demir'i eşiniz olarak kabul kabul ediyor musunuz?

 

Dediğinde ortamdan derin bir sessizlik olmuştu, Gündüz ağa derin bir tebessümle cevap vermişti o kutlu soruya.

 

Gündüz ağa: evet!!

 

Dediğinde herkese alkışlarla diğer soruyu beklemişlerdi.

 

Nikah memuru:siz Şafak Demir, Gündüz Zangar'ı eşiniz olarak kabul ediyormusunuz.

 

Dediğinde Şafak ilk baş sertçe yutkunmuş ve sonra Gündüz Ağa'ya bakmıştı o adama kalbî nedensizce çok güvenmişti ve daha fazla bekletmeden cevabını verdi.

 

Şafak:evet!!

 

Dediğinde herkes memnun olmuş bir şekilde onaylamış ve büyük alkışlarla nikah da kıyılmıştı. Artık eğlenceler, ve şenlikler başlamıştı Gündüz ağa ve Yusuf zeybek oynayıp herkesin gözünü üzerlerine cekmislerdi tabi en çokta şafağın, Gündüz Ağa'nın heybetli çehresi ona farklı hissettirmisti beklenmedik şekilde çok çekici gelmişti, iki kardeş ortamın tozunu attırıp geçmişti yerlerine ve artık misafirler oynuyordu.

Bir süre sonra Şafak ve Zeynep konuşurlarken Zeynep müsade istedi,

 

Zeynep: canım ben bi lavobaya gideyim izninle.

 

Şafak: estağfurullah ne izni.

 

Dediğinde Zeynep gülümseyerek içeri geçmişti. Gündüz ağa ise şafağa döndü ve konuştu,

 

Gündüz ağa: Zeynep seni baya oynattı, yorulmadın inşallah.

 

Dediğinde Şafak hafif tebessüm ederek konuştu.

 

Şafak:y-yok ağam iyiyim b-ben, asıl s-sen yorulmadın mı?

 

Dediğinde Gündüz ağa gülümsedi onu düşünmesi hoşuna gitmişti.

 

Gündüz ağa: bende iyiyim, merak etme.

 

Dedi imalı bir şekilde. Şafak utanarak başını öne eğmişti, ama bu konulardan başka çok daha önemli bir konu vardı bir iki saat sonra ikisi baş başa kalacaklardı ve halasının anlattıkları aklına gelince utanıp kızarmıştı küçük kız. Ama içinde utançtan çok korku vardı halası öyle bir anlatmıştı ki hem midesi bulanmış hemde bedenini korku sarmıştı.

 

ZEYNEP

 

Şafağın yanından ayrılıp hızlıca lavobonun yolunu tutmuştum merdivenlerden hızla çıkarken arkadan kuzenim Şeyma seslenmişti tam ona cevap verip önüme dönecekken birine çarpıp arkaya doğru sendelenirken belimde hissettiğim iri ellerle sertçe yutkundum.

 

Selim:hop,hop,hop!

 

Zeynep:hiiihhh!

 

Dediğimiz anda benim çenem onun göğsüne değiyordu, hafifçe başımı kaldırdığımda aramızda olan yakınlıkla geri çekildim.

 

Selim: lütfen dikkatli olasın. Tutamaya bilirdim. Çok tehlikeli.

 

Dediğinde hafifçe yutkunup ona baktım.

 

Zeynep; lütfen kusura bakma ağabey biranda ne olduğunu anlamadım, ayrıca çok teşekkür ederim. Gerçekten sen olmasaydın hiç şansım yoktu.

 

YAZAR 

 

Abi lafı selimin kalbini yaralasa da yinede onu kurtardığı için çok mutlu olmuştu, ve yine onunla bir çarpışma karşılaşması yaşaması da kalbine fazla geliyordu daha yeni o kadar yakınken nasıl ona karşı yanlış şeyler düşünmezdi ki ama o yinede kendini tutmaya çalışıyordu. Tabi başarabilirse!.

 

Selim: yok önemli değil sen birdahakine daha dikkatli ol.

 

Zeynep: çok sağol. Olacağım.

 

Dedikten sonra hafifçe gülümseyip yukarı çıkmıştı küçük kız genç adam da onun arkasından birkaç saniye baktıktan sonra avluya geri döndü. Birkaç saat sonra misafirler çoktan azalmaya başlamış ve saatler onbir bucuğu gösteriyordu. Zeynep şafağı odaya çıkarmış ve onun yanında biraz durmuştu,

 

Zeynep: Şafak biraz sakin ol. Bak her yerin titriyor abim senin canını yakacak birşey yapmaz.

 

Dediğinde küçük kız derince nefes aldı ve Zeyneple bir süre sarılıp konuştuktan sonra artık Zeynebin çıkma vakti gelmişti. Misafirlerin çoğu gittikten sonra Gündüzün odaya çıkma vakti de gelmişti. Konağın salonuna geçtikten sonra Gülizar hanımı gördü ve hemen seslendi.

 

Gündüz ağa: ana!

 

Dediğinde Gülizar hanım oğlunu gördüğüne şaşırmıştı, onun odada olması gerekiyordu.

 

Gülizar hanım: oğlum sen daha ne edersin burda. Çık sana karının yanına.

 

Gündüz ağa: çıkacağım ana da ilk baş seninle birşeyi anlaşmak istedim.

 

Dediğinde Gülizar hanım anlamaz bir şekilde kaşlarını kaldırmiştı.

 

Gündüz ağa:ana o çarşaf isteme gibi iğrençliği kesinlikle istemiyorum.

 

Dedi net bir ses tonuyla. Gülizar hanım oğlunun niye böyle birşey dediğini anlamazdı,lakin ne demek çarşaf isteme olmayacaktı, kuralları bilmez miydi?

 

Gülizar hanım:ne dersin oğlum sen?

 

Gündüz ağa:ana diyorum ki, ben karımla özelimi kimseye isbatlamak zorunda değilim ve olmayacağım da!. İki üç kadın o çarşafa bakıp beğenecek yorumlayacak diye ben karımın gururunu beş paralık edip onu utandıramam.

 

Dediğinde Gülizar hanım, oğlunun bu hareketini taktir etmişti evet kurallara uymuyordu, lakin adamlığa net giriyordu ilk baş oğluyla gurur duydu sonrada onu onayladı.

 

Gülizar hanım: aferim, çok güzel düşünmüşsün, boş ver kuralları sakın karını üzüp inciteyim deme siz mutlu olun o bana Yeter.

 

Dediğinde Gündüz ağa anasının elini öpüp ona teşekkür etmiş ve çekingen adımlarla odaya doğru yol almıştı kapının önünde durdu ,derin derin nefesler aldı ve dua okuyarak odaya girdi. Küçük kız kapının sesiyle sertçe yutkundu ve terleyen ellerini gelinliğine sildi, kalbinin atış hızını artık anlayamıyordu. Yataktan hafifçe kalktı, ve genç adamın karşısında durdu boy farkları o kadar fazlaydı ki küçük kız genç adamın yanında küçüldükçe küçülüyordu. Genç adam küçük kızın titreyen ellerini ve hızlı nefes alışverişlerini duyduğunda kıyamamıs, yüreği daha fazla bu görüntüye dayanamamıştı. Ve elleri titreyerek duvağa gitmiş,yavaşça duvağı kaldırmıştı gördüğü kıpkırmızı gözlerle içi cız etmişti. Daha fazla dayanamayarak dudaklarını küçük kızın anılına bastırmıştı. O anda küçük kızda gözlerini kapatmış sessizce duruyordu.

 

Gündüz ağa: geç otur bakalım yatağa.

 

Dediğinde küçük kız genç adamın dediğine uymuş ve yatağa oturmuştu. Genç adamda onun yanına oturmuştu ve konuşmaya başlamıştı.

 

Gündüz ağa:bak hatun, biz evlendik evet. Hem Allah katında hemde resmiyette artık benim karımsın, ama bu sana her istediğimde, üstüne üstlük senin istemediğin anlarda sana dokunacağım anlamına gelmiyor. Sen istemediğin sürece sana elimi dahi sürmem, seni hiç birşeye zorlamayacağıma söz veriyorum...

Ama sen ne olursan ol yine bana gel...

 

NOT:BEN GELDİM VE BİLİYORUM ÇOK GEÇ GELDİM YİNE! AMA BİLİYORSUNUZ Kİ Bİ OY MESELESİ OLDU ARAMIZDA O YÜZDEN DE BİLEREK BEKLEDİM. NEYSE O ZAMAN OY VE YORUMLARINIZI UNUTMAYIN SİZLERİ ÇOK SEVİYORUM HAYIRLI GÜNLER DİLİYORUM...

 

1&)Şafağın konaktaki günleri başladı sizce hayatı nasıl ilerleyecek iyimi kötü mü?

 

2&)Selim ve Zeynep'in aralarında neler olacak? Tek taraflı mı yoksa karşılıklı mı?

 

Tahminlerinizi bekliyorumm...

 

...

Bölüm : 06.09.2024 21:55 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş